Mimarlık“Açık Yapıt”ın Evrilerek Devam Eden Hikayesi

“Açık Yapıt”ın Evrilerek Devam Eden Hikayesi

25.09.2023 - 03:53 | Son Güncellenme:

“Eşik ve dönüşüm metaforlarının etrafında şekillenen, performatif bir mekan... Teatral bir geçişler sergilemesi... İnsanlık tarihi boyunca güç, sınırları belirleme ve toplumsal hiyerarşi temsili olan kavramların anlamları üzerine tartışmayı temel alan bir yerleştirme...”

“Açık Yapıt”ın Evrilerek Devam Eden Hikayesi

Mimarlık ve sanat arakesitinde yaptığı multidisipliner çalışmalarla uluslararası ölçekte başarılara imza atan Melek Zeynep Bulut, Londra Tasarım Bienali’nin ardından London Design Festival’e davet edilen “Açık Yapıt” (OpenWork) adlı eserini bu sözlerle tanımlıyor. Melek Zeynep Bulut’un deneysel bir mekan kurgusu olan eseri “Açık Yapıt” yolculuğuna London Design Festival’de devam ediyor. Eserin ötesinde adeta bir manifesto niteliği taşıyan “Açık Yapıt”ın tasarımcısı Bulut, 20. yıl özel edisyonunda Londra Dünya Tasarım Başkenti resmi misyonunu üstlenen London Design Festival’e davet edilen tasarımcılardan biri oldu. Ana sponsoru HalkBank olan “Açık Yapıt”, Türk Hava Yolları taşıma sponsorluğu ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı resmi desteği ile sergileniyor.

Haberin Devamı

“Açık Yapıt”ın Evrilerek Devam Eden Hikayesi

Bu yıl 20. edisyonunu kutlayacak olan London Design Festival, Londra dünya tasarım başkenti resmi misyonunun da ev sahibi ve dünyanın önde gelen tasarım etkinliklerinden biri olarak birbirinden yaratıcı uluslararası tasarımcıları bir araya getiriyor. Tasarım endüstrisinin büyümesinde kilit bir rol oynayan festival daha önce de Zaha Hadid, Vivienne Westwood, David Adjaye, Thomas Heatherwick gibi önemli isimleri ağırlamış ve sahnelemişti. London Design Festival kapsamında Londra'nın ikonik noktalarından tarihi Thames Nehri üzerinde, Tate Modern ve London Eye hizasında sergilenecek “Açık Yapıt”, sergi süresince çeşitli paralel etkinliklerle de izleyiciyle buluşacak. Büyüyerek yolculuğuna devam eden “Açık Yapıt”, kısa zaman sonra Türkiye’de de fiziksel olarak izleyici karşısına çıkacak. Konuyla ilgili detaylı bilgilendirme önümüzdeki süreçte yapılacak. Somerset House’da yer alan Londra Tasarım Bienali’nde Türkiye’yi temsil eden ve dikkatleri üzerine çeken “Açık Yapıt”, 47 ülke ve çeşitli üniversiteler arasından seçilerek Public Award’ı kazanmıştı. Tanımların anlamını yitirdiği, sınırların bulanıklaştığı günümüzde tiyatral bir anıt olarak sembolleşen “Açık Yapıt” bir formun ötesine geçerek, bazı temsillerin yerinden oynamasını simgeliyor. Tıpkı bir enstrüman gibi çalışan hareketli ve sesli yüzeylerin oluşturduğu soyut kapılar ve dolaşım planı ile ziyaretçiyle etkileşime geçerek yerleşimin bir parçası haline dönüştüren, algı ve madde üzerinden bir deneyim sunan “Açık Yapıt”, temellerini kapı, geçiş ve eşik kavramları üzerine kuruyor. Yerleştirme, anıtsal bir diziliş ve büyüklükte öne çıkarken ziyaretçilerin bu deneysel mekana temas etmesiyle dokunulmazlık yerini sessellik ve esnekliğe devrediyor. Yerleştirme bir diğer taraftan yeni dünyaya dair nazik bir soru işareti bırakan bir oyun alanına davet ediyor. “Açık Yapıt”ın hikayesinin evrilerek devam etmesini öncelikli misyonlarından biri olarak belirleyen ve aynı zamanda bu yıl Royal Academy yaratıcı kurulu üyeleri arasında yer alan Melek Zeynep Bulut’un çalışmaları mimarlık, heykel, psikoloji ve davranış bilimlerinin bir sentezi niteliğinde. Yapıtlarında soyut ve somut deneyimler, heykel-mekan, mekan-içgüdüsel deneyim analizleri ile işleniyor ve eserlerini kamusal alana bir temas nesnesi olarak yerleştirip, sahneler yaratıyor. Görsel algıyı fiziksel ve ruhsal boyutta sorgulatırken bu deneyimle yeni dünya, insan ve toplum için bir “yeni iletişim” metodu kurgulamış oluyor.

Haberin Devamı

“Açık Yapıt”ın Evrilerek Devam Eden Hikayesi

Kellogg Doolittle Evi

Haberin Devamı

Kendrick Bangs Kellogg tarafından tasarlanan Kellogg Doolittle Evi, Amerika Birleşik Devletleri'nde Joshua Tree Ulusal Parkı'nın bitişiğinde yer alan süper lüks bir konut. Duvarsız yapısı ve var olan kayaları mimariyle buluşturmasıyla eşsiz bir havaya sahip olan ev, 1988 yılında sanatçı çift Beverly “Bev” Doolittle ve Jay Doolittle için tasarlanmış ve toplam 26 yılda inşa edilmiş. Doolittle'lar ilk kez 2001'de evde konaklamaya başlamış ve çift 2014'te satana kadar evin içindeki inşa süreci tam zamanlı olarak devam etmiş. Ev, büyük bir granit kaya grubunun üzerinde yer alıyor ve güney tarafından bitişiğindeki ABD Ulusal Parkı'na bakıyor. Konut tipolojisinde dünyanın en önemli organik mimari örneklerinden biri olarak kabul edilen yapı, geleneksel duvarlara veya çerçevelere sahip değil. İç mekan, devasa beton konsol kolonlar ve mekanın içinde ve çevresinde yer alan dev kayalar tarafından tanımlanıyor. Kellogg sert formlar arasında bile evin içinde son derece sıcak bir his yaratmayı başarabilmiş. Konut iki binadan oluşuyor: Kayaların arasında yükselen ana ev ve sokak seviyesindeki garaj. Bu yapılar, ziyaretçileri cadde seviyesinden eve kadar götüren, yaklaşık 170 metre uzunluğunda, asfalt döşeli bir yürüme yolu ile ayrılıyor. Konut teknik olarak duvarsız, ana kayaya 1-1.5 metre gömülmüş 26 konsol sütundan oluşuyor. Kellogg dış cephenin parçalarını oluşturmak için sahadaki mevcut kayalardan da yararlanmış. Sütunlar arasındaki tüm boşluklar pencereler, metal yüzeyler ve cam kapılarla doldurulmuş. İç mekan, yükselen kıvrımlı eğrisel formlar kullanılarak tamamen doğal malzemelerle adeta elle yontulmuş ve tamamı Kellogg'un tek usta zanaatkarı ve iç mekan uzmanı John Vugrin tarafından tasarlanarak üretilmiş.

1/5

2/5

3/5

4/5

5/5