08.10.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Servet Yıldırım - Geçen hafta 70’inci yaşını kutlayan Nobel İlaç’ın düzenlediği etkinlikte konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, “Bugün burada 70 yılda yerel bir eczaneden uluslararası bir ilaç şirketine dönüşmemizi kutluyoruz. Geldiğimiz noktadan geriye dönüp baktığımızda 24 ülkede yapılanması ile 50’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren, uluslararası ilaç markaları yaratan bir şirket haline geldik” diyordu.
Kısa bir süre önce İş Bankası 100’üncü yaşını kutlamıştı. Dönemin zor ekonomik koşulları altında ve bankacılık işlemlerinin yabancıların elinde olduğu bir dönemde çalışmalarına başlayarak milli bankacılık sisteminin oluşturulmasının kritik adım attıktan sonra 100 yıl boyunca birçok ilke imza atmıştı.
Bir tarafta İş Bankası ve Nobel İlaç gibi yaşlanarak büyüyen şirketler var. Öte tarafta 1990’ların sonlarından itibaren teknoloji ve dijitalleşmenin büyüme ve iş yapma biçimlerini değiştirmesi ile ortaya çıkan yeni ekonominin getirdiği bir realite var. Bilgi ve veriler dijital ortamda işlenmeye, depolanmaya ve paylaşılmaya başlandı.
İş modelleri ağlar üzerinden kurulur oldu; iş birlikleri ve ortaklıklar arttı. Veri analitiği ve büyük verinin iş kararları üzerinde etkisi belirgin hale geldi. Pazarlara erişim kolaylaştı. Sürekli yenilik ve teknoloji geliştirilmesi ile ürün ve hizmetler de hızlı bir şekilde evrilmeye başlandı. Kısacası; iş yapma biçimleri köklü şekilde değişti.
Adapte olabilmek...
Yeni ekonomi bu arada kendi şirketlerini yarattı. Amazon, Apple, Google ya da Alphabet, Facebook ya da Meta, Microsoft, Tesla, Netflix, Airbnb, Uber ve Salesforce gibi yeni şirketler ortaya çıktı. İş dünyasının çehresi değişti. Geleneksel sanayi ve hizmet sektörlerinin yanı sıra, teknoloji tabanlı girişimlerin ve start-up’lar ortaya çıktı, büyüdüler.
Peki yeni ekonomi ile kaybolanlar olmadı mı? Elbette oldu... Yeni ekonomiyle birlikte bazı geleneksel şirketler ve sektörler ciddi şekilde etkilendiler. Yeni ekonominin dinamiklerine ayak uydurmakta zorlananlar ya küçülmek zorunda kaldı ya da tamamen yok oldu. Mesela, Sears ve Toys ‘R’ Us gibi geleneksel perakendeciler e-ticaretin yükselişi karşısında zorlandılar ve iflas ettiler. Blockbuster gibi DVD kiralama ve video mağazaları dijital içerik akış hizmeti veren Netflix gibilerinin karşısında dayanamadılar.
Online seyahat rezervasyon siteleri çıktı, geleneksel seyahat acenteleri kapandı. Dijital medya ve online haber kaynakları nedeniyle bazı gazeteler, dergiler oyunu terk ettiler. Telekomünikasyon şirketleri ses üzerinden internet protokolü ve mesajlaşma uygulamaları nedeniyle zorlandılar. Fotokopi ve printer üreten şirketler zor duruma düştüler. Ekonomik dalgalanmalar, rekabetin keskinleşmesi de şirketlerin sürdürülebilirliğini etkiledi. Birçok firma da ikinci-üçüncü kuşaktan sonra yaşanan sorunların kurbanı oldu.
Hemen hemen her alanda hızlı değişimlerin yaşandığı böylesi bir ortamda yenilenebilen ve değişen ortamlara adapte olabilen şirketler ayakta kalmakla kalmıyor, büyüyerek bölgesel ya da uluslararası ölçeklere yükseliyorlar.