07.02.2020 - 09:30 | Son Güncellenme:
AA
Kanca, Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nde (TOSB), AA muhabirinin Türk otomotiv tedarik sanayisinin yeni teknolojilere entegrasyonu ve Türkiye'nin Otomobili'ne ilişkin sorularını yanıtladı.
TAYSAD'ın 42'nci yılını doldurduğunu ve otomotiv sektöründe tedarikçileri temsil eden tek dernek olduğunu dile getiren Kanca, "460 civarında üyemiz var. Üyelik şartlarımız oldukça yüksek beklentili. Her üyemiz mutlaka ihracat yapmak zorunda. Bir de otomotiv ana sanayiye mal veriyor olması lazım.
Yedek parça veya merdiven altı değil, doğrudan üreticiye orijinal mal veriyor olması lazım. Ayrıca, her üyemizde aradığımız uluslararası kalite belgesi şartı var. Tüm bu üyelik şartlarını bir araya getirdiğiniz zaman üyelerimiz genellikle yüksek seviye firmalar" ifadelerini kullandı.
TAYSAD üyesi 460 firmanın yüzde 70'inin yüzde 100 Türk sermayeli, geri kalanının yarısından fazlasının da yabancı ortaklı olduğunu aktaran Kanca, bu yerli sermaye ağırlıklı yapının otomotivin yoğun ve yaygın olduğu ülkelerde kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
"Volkswagen'i Türkiye'ye getiren şey verilen teşvik değil"
Türkiye'nin 50 yıllık bir zamanda ciddi sayıda kaliteli Türk tedarik sanayicisi yetiştirdiğini dile getiren Kanca, şunları söyledi:
"Mesela sadece içinde bulunduğumuz TOSB’da 90 tane firma var. Bentley'den Porsche'ye, Audi'den Mercedes'e, Ford’dan BMW'ye ve Toyota’ya kadar en nitelikli, üst seviye araçların parçaları üretiliyor. Üyelerimizin ürettiği parçaların yüzde 50'si ihracat zaten. Bu parçalar Avrupa'ya, ABD'ye, Japonya'ya, Güney Kore'ye gidiyor. Dünyanın hiçbir yerinde otomotiv tedarikçisi bu kadar yoğun ve iç içe yer almıyor.
Bu, Türkiye'ye has bir şey. Volkswagen'i Türkiye'ye getiren şey sadece bazılarının iddia ettiği gibi verilen teşvik değil. Böyle güçlü bir tedarik ağınız olmasa, lastiğini, koltuğunu, motordaki dişliyi, aynasını, camını, plastik parçasını imal eden ve bunların hepsini yüksek kalitede üreten bir tedarik sanayi olmasa niye gelsin buraya yabancı yatırımcı? Herhangi bir ülkeye gider. Türkiye'ye asıl bunu çeken bizim hem kalitemiz hem de rekabetçi yani ekonomik olmamız."
"Dönüşüm konusunda Avrupa'ya göre daha erken uyandık"
Kanca, TAYSAD üyelerini yeni teknolojiler konusunda bilgilendirdiklerini dile getirdi.
Geçen yılın şubat ayında OSD ve sektör temsilcileriyle bir araya geldiklerini anlatan Kanca, otomotiv teknolojisinin küresel olarak gidişatını ve bu gidişatta nasıl konumlanmaları gerektiği konularını ele aldıklarını ifade etti.
Türkiye'deki tedarikçiler olarak bir elektrikli aracın yüzde 25 ile yüzde 30'unu ancak sağlayabildiklerini aktaran Kanca, "Bu aslında yetersiz ama çok da düşük bir oran değil. Çünkü zaten batarya, elektronik aksam, yazlım vs. dediğimizde elektrikli bir araçta, maliyetin büyük bir kısmı bildiğimiz klasik yelpazenin dışına taşıyor. Türkiye ile rakip olacak ülkelerde de durum aynı veya daha kötü. Biz Türkiye'deki firmalar olarak dönüşüm konusunda Avrupa'ya göre daha erken uyandık. Uyandık ama geldiğimiz yola baktığımızda Almanya'nın, Fransa'nın bazı şirketleri var ki onlar somut adımlar atmışlar, onların gerisindeyiz." dedi.
"Türkiye'nin Otomobili fikrini en başından beri destekliyoruz"
Alper Kanca, Türkiye'nin Otomobili fikrini en başından beri desteklediklerini belirterek, şunları kaydetti:
"İşin ilginç tarafı 1,5-2 sene önce Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'ndaki (TOGG) arkadaşlar hibrit yerine tamamıyla elektrikli araç üreteceklerini söyleyince ben kendi adıma biraz şüpheyle bakmıştım. Erken diye düşündüm. Ama geçen 1,5 senede onlar haklı çıktı. Mesela Volkswagen bir anda hibrit yerine elektriğe öncelik verdi. TOGG ekibi de bu geçişi ön gördüler. Tarih onları haklı çıkardı. Bu haklılığın kredibilitesi var onlarda ve bu sayede kamuoyu daha çok güvendi, inaNdı."
TAYSAD'ın TOGG ile görüşen, aralarında elektrikli araçlara da parça üreten 60 civarında firmanın olduğu bilgisini paylaşan Kanca, "TOGG ile iş birliğimiz çok iyi gidiyor. Bizim TOGG'la şu an görüşen 60 civarında üyemiz var. Bunlar arasında 25 firmayla iş birliğine başladılar. Ama hedef 60 firmanın tamamıyla çalışabilmek. Gürcan Bey de bizim içimizden çıkan birisi. Bu iş birliğini kolaylaştırıyor. Birbirimizi kolay anlıyoruz. Kolaylıkla iletişimde bulunuyoruz ve bizim içimizde birçok firma TOGG'un projesini normal bir ticari iş olarak görmüyor, sahipleniyor. Bu memleketin bir işi diye teklif veriyor." dedi.
"TOGG bizim için bir motivasyon unsuru"
TOGG projesinin varlığının bile kendileri için bir motivasyon unsuru olduğunu dile getiren Kanca, "Sadece bizim için değil herkes için de öyle. Siyasetçi için, bürokrat için ve sanayici için de öyle. İşin bir tarafı bu. Bir tarafı uluslararası pazarlar değişiyor. Oralarda Türkiye'nin iyi olduğu içten yanmalı motorlar konusu git gide zayıflayacak gibi görünüyor. Ama bu da o kadar hızlı değil. Yani bunu gerçekçi görmek gerekiyor. Bir anda hemen olmayacak. Bu geçişi dengeli yapmak lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Otomotiv için devletin son 1-2 senedir olabilecek en iyi teşvikleri verdiğini aktaran Kanca, ancak yeni teknolojilerin ülkemize gelmesi ve araçlarda kullanılması amaçlı olarak, teşviklerin daha fazla yeni teknoloji ürünlerine odaklanması gerektiğini bildirdi.
"Çin'de tatilinin uzaması, oradaki fabrikaların üretime ara vermeyi uzatması Avrupalıları çok etkiler"
Kanca, küresel gelişmelerin otomotiv endüstrisine etkilerine ilişkin de açıklamada bulundu. Çin'deki virüs salgının olası etkilerine değinen Kanca, şunları kaydetti:
"Çin ile ilgili bu konu çıktığında istatistiklere baktık. Türkiye'nin geçen sene Çin'den yaptığı ithalatın çok küçük bir miktarı araç üretiminde yani araba fabrikalarında kullanılıyor. Büyük kısmı yedek parçada aksesuarda kullanılıyor. Satış sonrası tamir-bakım kısmında kullanılıyor. Yani ana sanayi 50 milyon dolar civarında bir alım yapmış Çin'den. Bu çok düşük bir rakam. Dolayısıyla bu hepten dursa da çok büyük bir sıkıntı oluşturmaz.
Ama yedek parça ve tamir bakım piyasasına biraz etkisi olur, orada fiyatlar biraz oynar belki. Ama bizden ziyade Çin'de tatilinin uzaması, oradaki fabrikaların üretime ara vermeyi uzatması Avrupalıları çok etkiler. Bu durum dolaylı yönden bizim otomotiv sanayimizi de etkiler."
"2020'de 10,6 milyar dolarlık ihracat hedefliyoruz"
2019 yılının bekledikleri kadar iyi geçmediğini aktaran Kanca, bunun bir nedeninin yurt içindeki satışlar, diğer nedeninin de küresel gelişmeler olduğunu söyledi.
İhracatın büyük kısmının Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya'ya yapıldığını ifade eden Kanca, toplamda 2019'da 10,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini belirterek, “Ama bu bir önceki seneye göre yüzde 2-4 gibi düşüş gösterdi. Bunun temel nedeni Avrupa'daki otomotiv sanayisinin azalışı. Bu yıl da hemen hemen aynı ihracat rakamlarını bekliyoruz.
Biz otomotiv tedarikçilerinin doğrudan ihracatı 10,6 milyar dolar. Ama Türkiye'nin toplam otomotiv ihracatı 31,2 milyar dolar. Bizim bu toplamda önemli payımız var. Çünkü her yurt dışına ihraç edilen araçta bizim ürettiğimiz parçalar var. Dolayısıyla biz toplam tutara bakıyoruz. 2020 hedefimiz bu anlamda toplamda 32 milyar dolar." değerlendirmesinde bulundu.
"Elektrikli araçlarda maliyetler düşecek"
TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yazıcı ise dernek olarak yıllık 25 milyar dolar ciro yaptıklarını ve dernek üyesi firmaların bünyesinde 200 binden fazla çalışan bulunduğunu söyledi.
Üreticilerin hibrit ve elektrikli araçlara yöneliminin emisyon regülasyonları nedeniyle bir seçenek değil zorunluluk olduğunun altını çizen Yazıcı, menzil ve maliyet konularının eskiden olduğu gibi bugün de bu araçların önündeki en büyük engel olduğunu ifade etti.
Elektrikli ve hibrit araçlara ilişkin bazı araştırmaları paylaşan Yazıcı, "2025 yılında ön görülen her 2 arabadan birinin ya elektrikli ya da hibrit olması yönünde. 2030 yılına gelindiğinde ise her 2 araçtan 1'i sadece elektrikli olacak. 2030 yılında içten yanmalı araçların oranı yüzde 20 seviyelerinin altında kalabilir. Elektrikli ve hibrit araç sayısı arttıkça, bunun etkisiyle herkes o teknolojilere yoğunlaşacağından maliyetler de azalacak.
Batarya veya elektrik motorunun maliyeti hızlı bir şekilde düşüyor. Bu düşüş gelecek dönemde daha da hızlanacak. Araştırma ve hesaplara göre C segment ve altı araçlarda 2025 yılında elektrikli araç fiyatı ile içten yanmalı motorlu araçlar aynı fiyat seviyesinde olacak. Büyük araçlar için daha büyük batarya ve motor gerektiğinden D segment ve üstü araçlarda maliyetlerin eşitlenmesi 2030 yıllarına yaklaşabilir. Yani regülasyonların getirdiği zorlama bir süre sonra elektrikli araçların lehine maliyet düşüşü olarak karşımıza çıkacak. Elektrikli araç belki de daha ucuz olacak." şeklinde konuştu.
"Otomotiv Teknoloji Platformu, çalışmalarını bakanlığa sunacak"
Tedarik sanayisinin teknolojik değişimin farkında olduğunu ve bazı ön çalışmalar yapıldığını anlatan Yazıcı, şöyle devam etti:
"Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP) diye bir yapılanmamız var. İçerisinde TAYSAD, OSD, Otomotiv İhracatçıları Birliği, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi de var işin içerisinde. O grup içerisinde TÜBİTAK var, bakanlık var. Onlarla beraber bu konuyu sürekli tartışıyoruz. Hem batarya açısından hem elektrikli aracın diğer komponentleri açısından tartışıyoruz. Hedefimiz 1-2 ay içerisinde bir belge ortaya çıkarmak ve strateji yol haritası çizmek. Bu çalışmayı da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na sunacağız."
"Görevimiz TOGG'un istediği her parçayı Türkiye'de yapabilmek"
Yazıcı, Türkiye'nin Otomobili'ne ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Türk otomotiv tedarik sanayi olarak otomobilin çıkacağı 2022 sonunu beklemeden işe koyulduklarını belirten Yazıcı, "Bizim de hızlı bir şekilde ayak uydurmamız gerekiyor dönüşüme. Bu konuda şirket sahipleri istekli ama merkezi yönlendirme ve sektör olarak ortak hareket etmek şart. TOGG konusunda hepimiz pozitifiz. Türkiye’nin Otomobili projesini Türkiye otomotiv tedarik sanayinin gelişimi için en önemli projelerden birisi olarak görüyoruz.
TOGG'un görevi aracı belirtilen sürede üretmek, bizim de görevimiz onların istediği her parçayı Türkiye'de geliştirip üretmek için ne gerekiyorsa yapmak. Onların varlığı bizim teknolojimizi geliştirme sürecimizi hızlandıracak. Çünkü onlarda ihtiyaç var bizde de istek var. İkisini bir araya getireceğiz. Biz elimizden ne geliyorsa yapacağız." dedi.
"Batarya ile ilgili çalışma yapan arkadaşlarımız var"
Batarya üretimi konusuna da değinen Yazıcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Batarya ile ilgili çalışma yapan arkadaşlarımız var. Ama TOGG’un ilk aracı için yerli bataryanın hazır olması gerçekçi değil, TOGG şu an bu bataryayı hazır almak zorunda. Türkiye'de bataryayı yapmaya çalışan, bunun paketleme işini yapan alt komponentlerini yapmaya çalışan şirketler var. Ama TOGG'un birinci görevi bu aracı yapmak ve rekabet edebilir şekilde satabilecek hale getirmek.
'Türkiye'de birisi batarya yapsın da ben de ondan alayım' şeklinde bekleyemez. Bu süreçte TOGG tedarik sanayinin gelişimine katkıda bulunacak ve tedarik sanayi de o bataryayı yapar hale gelmeye çalışacak. TOGG, akü geliştirmekle uğraşırsa, yazılım geliştirmeyle uğraşırsa bu doğru olmaz. Bizler bütün bu beklentiyi bir tek TOGG'a yüklersek bu iş yürümez. TOGG bu arabayı sorunsuz bir şekilde üretsin ve satsın, bu arada da bizler de diğer ürünleri geliştirmeye bakalım. Bu bir süreç ve hepimizin zamana ihtiyaç var."