17.08.2023 - 13:07 | Son Güncellenme:
Gökçe KARAKÖSE- Feridun AÇIKGÖZ / İSTANBUL (DHA)
Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 66'ncı Genel Kurul Toplantısı, Beşiktaş Levent'teki bir otelde gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmalarını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar yaptı. Konuşmaların ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TBB Başkanı Alpaslan Çakar, eski BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben'e teşekkür plaketi verdi.
"MEVDUATIN MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 63"
Açılış konuşmasında sektörün güçlü bir mevduat bazına sahip olduğunu dile getiren Çakar, "Bilançonun yüzde 61'i mevduat ile fonlanmaktadır. Mevduatın milli gelire oranı ise yüzde 63 düzeyindedir. Kur Korumalı Mevduat dahil, mevduatın yüzde 61'i TL cinsindendir. Kur Korumalı Mevduat'ın toplam mevduat içindeki payı yüzde 25 düzeyine ulaşmıştır. Mevduat dışı kaynaklar ile bilançonun yüzde 17'si finanse edilmektedir. Merkez Bankası'ndan sağlanan net TL finansmanın bilançoya oranı düşüş eğilimindedir. Yurt dışı bankalardan sendikasyon veya menkul kıymet ihracı yoluyla sağlanan borçlanmada sınırlı da olsa azalma vardır. Bunun ana nedeni yabancı para kredi talebinin düşmesidir" dedi.
Çakar, öz kaynakların büyümesini ve güçlü kalmasını destekleyen en önemli kalem olan net karın öz kaynaklara olan katkısında iyileşme olduğunu dile getirdi.
"AMACIMIZ FİNANSAL SEKTÖRÜ TL CİNSİNDEN BÜYÜTEREK EKONOMİK FAALİYETLERİ DESTEKLEMEK"
Çakar, "Sektör olarak amacımız, finansal sektörü TL cinsinden büyüterek ekonomik faaliyeti desteklemek ve toplumun ilerlemesine katkıda bulunmaya öncülük etmektir. Bu alanlardan bir tanesi dijital bankacılıktır. Dijital uygulamalarda müşteri, hizmet ve ürün kullanımı ile işlem sayısı artmaya devam etmektedir. Son üç ayda uygulamalara en az bir kez giriş yapmış müşteri sayısı son 5 yılda iki kattan fazla artmıştır. Dijital kanallardan yapılan finansal işlemlerin parasal değerinin milli gelire oranı son 5 yılda yüzde 63'ten yüzde 328'e yükselmiştir. Sektörümüz, uluslararası alanda da dijital uygulamalar açısında ön sıralarda yer almaktadır. Dijital bankacılığın yayılmasını desteklerken, dijital bankacılık için hayati önem taşıyan güvenliğin en üst düzeyde sağlanması için teknolojiyi sürekli yeniliyor ve ilgili kurumlar ile yakın iş birliği içinde çalışıyoruz. Siber saldırı ve suç gelirleri ile mücadele eylem planına olan katkılarımızı arttırmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"ÖNÜMÜZDEKİ 25 YILDA DÜNYA GELİRİNİN İKİ KATINA ÇIKACAĞI TAHMİN EDİLMEKTEDİR"
Çakar, "Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını kutlamanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Geçen yüzyılda, dünyada üretilen gelir 5,5 trilyon dolardan 106 trilyon dolara ulaşmıştır. Kişi başına gelir 7 kat artarak 14 bin dolara yaklaşmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin dünya gelirinden aldıkları pay yüzde 25'ten yüzde 50'ye çıkmıştır. Önümüzdeki 25 yılda dünya gelirinin iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Ekonominin merkezi batıdan doğuya doğru kaymaktadır. Ülkemize gelince, Türkiye'de 1923 yılında cari fiyatlarla 1 milyar dolar olan milli gelir 1 trilyon dolara yaklaşmıştır. Kişi başına gelir ise cari fiyatlarla yaklaşık 100 dolardan 11 bin dolara gelmiştir. Ekonomimiz geliştikçe, sektörler büyüdükçe ve çeşitlendikçe, uluslararası ekonomik ilişkiler genişledikçe bankacılık sektörü de büyümektedir. 1959 yılı ile kıyaslandığında, öz kaynaklar 1 milyar dolardan 65 milyar dolara çıkmıştır. Toplam aktiflerin milli gelire oranı yüzde 31 iken, yüzde 100'e yükselmiştir. Toplam aktifler ortalama 6 milyar dolardan 740 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Kredilerin milli gelire oranı yüzde 16'dan yüzde 53'e yükselmiştir" dedi.
"BANKALARIN İŞ YAPMA BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRMEYE DEVAM ETMESİNİ BEKLİYORUZ"
Düşük düzeyde bir enflasyon ortamının her yönüyle ekonomik performansı çok olumlu etkileyeceğini yakın dönemde tecrübe ettiklerini ifade eden Çakar, "Mali disiplini ve düşük enflasyonu hedefleyen yaklaşımların, finansal istikrarın sürdürülmesine ve büyümesine, TL'ye olan talebin artmasına, beklentilerin olumlu kalmasına, yönetilebilir bir risk ortamının oluşmasına, uluslararası entegrasyonun güçlenmesine, ülkemizin rekabet gücünün iyileşmesine, piyasa dinamiklerinin çalışmasına, finansal sektörün işlevinin daha etkin olmasına, böylece ülkemizin sağlıklı büyümesine ve refah artışına daha yüksek katkı vereceğine inanıyoruz. Bu sayede potansiyel büyüme hızının yeniden ortalama yüzde 5 düzeyine çıkmasını, finansal sektörde hem miktar hem de çeşitlilik olarak ürün ve hizmetlere olan talebin sürmesini, kredi sistemi yanında, sermaye piyasalarının ve sigorta sektörünün büyümesini, müşterilerimizin hem içerideki hem dışarıdaki beklentilerini karşılayacak hizmetleri sunmasını, bankaların teknolojideki değişmelere uyum sağlayıp iş yapma biçimini değiştirmeye devam etmesini bekliyoruz" diye konuştu.