16.12.2016 - 14:23 | Son Güncellenme:
AA
Ethem Sancak, AA muhabirlerine yaptığı açıklamada, BMC'nin yaklaşık 60 yıl önce British Motor Company adlı İngiliz şirket tarafından kurulduğunu, zamanla Egeli sanayicilerle ortaklık yapıldığını, şirketin daha sonra Çukurova Holding'in mülkiyetine geçerek yüzde 100 yerlileşmiş bir statüye dönüştüğünü anlattı.
Çukurova Holding'in yaklaşık 20 yıl önce düştüğü mali zorluklar nedeniyle BMC'nin kendini yenileyemediğini ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (TMSF) çeşitli nedenlerle Çukurova Holding'e el koyması sonucu BMC'nin, Fon'un mülkiyetine geçtiğini hatırlatan Sancak, TMSF'nin şirketi devraldığında BMC'nin yaklaşık bin 500 işçisinin, evinde oturduğunu ve sendikanın 10 günlük ücret karşılığı sağladığı iaşe ile geçindiğini söyledi. BMC çalışanlarının sıkıntılarının 3 yıl boyunca kamuoyunun gündemine geldiğini ifade eden Sancak, o sırada yeni iş arayışı içerisinde olduğunu anlattı. Sancak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"DİĞER BÜTÜN İŞLERİMİ TASFİYE ETTİM"
"Tabii yapacağımız işler ülkeye değer katmalıydı. Yeni Türkiye'nin uzun erimli stratejilerine denk düşen ve ona destek veren işlere yatırım yapmamız gerekiyordu. Daha önce sağlık, ilaç dağıtım ve buna benzer bir sürü alanda iş kurmuştum. Onlar da kendi çaplarında milli ekonomiye katkı yapan kuruluşlardı. 30 yıllık girişimcilik serüvenimde onlar bana rutinlik yaratmıştı.
Ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek iki stratejik alana yatırım yapma kararı aldım. Bunlardan biri savunma sanayi, diğeri medyaydı. Diğer bütün işlerimi Ethem Sancak olarak tasfiye ettim.
Yeni Türkiye'nin simgesi liderimize milletin hep çağrıları olur ya, 'dik dur eğilme, bu millet seninle.' Çok şükür dik duruyor. Dik duruşun maddi temelini yaratmak için de ülkenin, iki alanda da (savunma sanayi ve medya) milli kurumlara ihtiyacı var."
TMSF'nin ihalesine katılarak BMC'yi satın aldıklarını, otomotivle ilgilenen çok sayıda "güzide" şirketin bu ihaleye itibar etmediğini belirten Sancak, BMC'yi satın aldıktan sonra istedikleri stratejilere uygun hale gelmesi ve büyümesi için ortaklıklar yaptığını anlattı.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamas Al Sani'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra İslam ikliminin en dik duran liderlerinden biri olduğunu ifade eden Sancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da desteğiyle Katarlıları ikna ettiğini ve Katar Silahlı Kuvvetleri'nin BMC şirketinin yarısını almayı kabul ettiğini kaydetti. Sancak, daha sonra yerel bir ortak aradığını ve karşısına Rizeli iş adamı Talip Öztürk'ün çıktığını, BMC'yi ayağa kaldırdıklarını ve eskiden evlerinde oturan işçilerin şu anda 3 vardiya çalıştığını anlattı.
"BİR ASKERİ YETKİLİ 'KİRPİ, EN AZ 3-5 BİN ASKERİMİZİN ŞEHİT OLMASINI ÖNLEDİ' DEDİ"
"Birtakım uluslararası ortaklıklar kurduk. Zırhlı taşıyıcı aracımız Kirpi çok ünlendi. Sadece bizde olan know-how'ımız var. Mayına ve teröristlerin patlamalı tuzaklarına karşı dayanıklı. İçindeki askeri koruyan birtakım özelliklere haiz.
Bu yönüyle nam yaptı. Geçen gün askeri yetkililerimizden birisi bir ortamda dedi ki; 'Kirpi son 3-4 yıl içerisinde terör bölgesinde en az 3-5 bin askerimizin şehit olmasını önledi.' Çünkü Kirpi'nin altında 300-400 kilogram patlayıcı patlıyor, araç 7 metre fırlıyor ama içindeki askerimizin burnu kanamıyor, askerimiz eğer içeride kemerini bağlamamış ise kafasını çarpıyordur. Bugüne kadar Kirpi'ye karşı düzenlenen hiçbir tuzakta şehit vermedik. Buna benzer bazı markalarımızı geliştiriyoruz. Hem uluslararası piyasadan hem de ordumuzdan çok talep alıyoruz."
BMC'nin İzmir'deki fabrikasının taşınacağı yönündeki iddialara ilişkin Sancak, "Bir sürü provokasyon yapan var. Milli bir iş yaptığınız zaman gayri milli güçler sizin ayağınıza çelme takmak için belden aşağı olmadık propagandalar yapıyor.
O zaman FETÖ'cüler daha fazla gün ışığına çıkmamıştı. Onların medya kuruluşları bize karşı bir sürü provokasyon yaptı. Neler demediler ki, 'Bu kuruluşun bize peşkeş çekildiği, yok fiyatına satıldığı, aslında amacımızın BMC'yi ihya etmek değil, gözümüzün onun arsasında olduğu' gibi bir sürü yalan haber yaptılar." şeklinde konuştu. Sancak, uzun vadeli 5 yıllık strateji planı yaptıklarını belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaç duyduğu, kara alanındaki her türlü ihtiyacına yüzde 100 yerli ürün üreterek cevap verecek bir strateji yaptık. Böyle bir amacımız var. Tanktan, füzeye her şeye talip olacağız. Buna hazırlanacağız." dedi.
"SAVUNMA SANAYİ ALANINDAKİ ÜRÜNLERİ KARASU'DA ÜRETECEĞİZ"
BMC Yönetim Kurulu Başkanı Sancak, devletin planlarını gördüğünü, uzun erimli hedeflerini gerçekleştirmek için Bakanlar Kurulu'nun kendilerine Sakarya-Karasu'da 2 bin 500 dönüm arazi tahsis ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bir savunma sanayi kenti inşa edelim diye... Bu davranışımızı provoke ettiler. İzmir fabrikamızı kapatıp Karasu'ya taşıyacağımız gibi algı yarattılar. İzmir'deki fabrikamız kalacak. Büyük ihtimalle orada sivil alandaki hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. BMC, şehir içi taşımacılığının bir numaralı markasıdır. Bizim otobüsümüz olunca başka markalar o alana giremiyor. Hem daha ekonomik hem de kullanışlı...
Geçen günlerde İETT'nin ihalesi vardı. Çok üst seviyede ihale şartları bulunuyordu. Şartnameye uyan 4 firma vardı ve BMC aldı. Rakiplerimiz, 'Biz BMC bitti, pazar bize kaldı diye seviniyorduk. Siz BMC'yi ayağa kaldırdınız. Bizim korkulu rüyamız oldunuz. İhalelere daha sıkı hazırlanıyoruz' şeklinde konuşuyor. Rekabet iyidir. Sivil alanda da iddialıyız. Geçmişte inşaat alanında kullanılan kamyonların yüzde 30'unu BMC karşılıyordu. Bizim Fatih'lerimiz, Yavuz'larımız vardı. Mühendislerimiz yeni modeller geliştiriyor. 2017 yılında bu modelleri piyasaya sunacağız."
Sancak, savunma sanayi alanını stratejik olarak gördüklerini ve bu alandaki ürünleri Karasu'da üreteceklerini bildirdi.
"SSM'NİN SERİ ÜRETİM ALTAY TANKI İHALESİNE HAZIRIZ VE TALİBİZ"
Ethem Sancak, "Orada çok ciddi planlarımız var. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) Türkiye'nin güzide şirketlerinden birine 3-4 yıl önce 500 milyon dolar sübvansiyon yaparak 5 tane tank modeli ürettirdi. ALTAY tankı... Bu firma prototipleri başarıyla üretti ve teslim etti. SSM seri üretim için ihale açacak. Biz de ihaleye girmek için hazırız ve talibiz." diye konuştu.
Savunma sanayisindeki temel prensiplerine değinen Sancak, ordunun ihtiyacı olan silahları dış kaynaklardan temin ederek bunlardan komisyon alıp acentecilik yapmayacaklarını belirterek, şunları kaydetti: "Uluslararası aktörlere diyoruz ki, 'gelin sizinle iş yaparız, ortak da oluruz. Bizim 3 şartımız var. Birincisi, ortak üretim yapacağız ve Türkiye'de olacak. İkincisi, üretilen ürünün patent hakları Türkiye'nin olacak. Üçüncüsü, ortaya çıkan ürünü istediğimiz pazara satacağız ve istediğimiz yerde kullanacağız.'
Bu 3 şartı kabul eden uluslararası savunma sanayi şirketleri ile ortaklık kuracağız. Nitekim 150 yıllık Alman şirketi Rheinmetall Holding ile ortaklık kurduk. Bu şartları kabul ettiler. Ortaklığın yüzde 55'i bizim, yüzde 45'i onların. Hatta o ortaklığa yüzde 10 ile Malezyalı bir şirket de girdi. Biz Türk-Katar ortaklığıyız. 4 ordunun da desteklediği muazzam bir şirket ortaya çıktı. Batılı ülke şirketleri, beraber iş yapabilir miyiz diye bize gelip gidiyor. Ordumuzun geleceğe ilişkin çok güçlü stratejileri var."
"BİZ KARA ARAÇLARINDAYIZ, HAVAYI DA, DENİZİ DE BAŞKA BİRİSİ YAPACAK"
BMC Yönetim Kurulu Başkanı Sancak, "BMC'yi hava araçlarında da görecek miyiz?" sorusu üzerine, "Biz karada olacağız. O alanda iş yapanlar var. Bayraktar'lar olağanüstü iş başardı. Selçuk Bayraktar olağanüstü bir yetenektir. Bayraktar ailesi bu alana ömürlerini verdi. Dünyada silah taşıyan insansız hava aracı yapabilen 3 ülke var. Türkiye, ABD ve İsrail. O alanda onlar büyüsün. 'Her şeyi ben yapacağım' demek olmaz. Biz kara araçlarındayız, havayı da, denizi de başka birisi yapacak." şeklinde konuştu.
Dünyada sanayileşen bütün ülkelerin önce savunma sanayisini geliştirdiğini ifade eden Sancak, dünyanın "en sivil sanayisinin" bilişim sektörü olduğunu, internetin ABD ordusunun haberleşme ihtiyaçlarından çıktığını, "internete kaynaklık eden en büyük bilgisayarın Pentagon" olduğunu söyledi.
Sancak, "Buzdolabı, Hummer cip askeri sanayiden çıkmıştır. Savunma sanayisi müteşebbislere açılırsa sanayi gelişir. 1936'da Nuri Demirağ, İngilizlere savaş uçak siparişi vermişti. Sonra bazı gizli güçler, üst akıl ülkemizin yöneticilerini esir aldı ve savunma sanayisini müteşebbislere kapattı. Bürokratların elinde kaldı ve onlar da acentecilik yaptı. AK Parti hükümeti dönemlerinde savunma sanayi alanı girişimcilere açıldı." diye konuştu.
Kirpi'ye Ukrayna, Beyaz Rusya, Türkmenistan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden büyük talep olduğunu dile getiren Sancak, geçen yıl Suudi Arabistan ev sahipliğinde 33 Müslüman ülke ordusunun 1 milyon askerle tatbikat yaptığını söyledi. Sancak, "100 yıldır böyle bir şey olmamıştı. Zaten Batı'yı korkutan bu... Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırının sebebi bu... Maalesef o ordunun elindeki silahların yüzde 80'i İslam ülkelerinin üretimi değil. Bütün İslam ülkelerinin savunma sanayisindeki iş adamları işi, gücü bırakmalı. Bu ordunun elindeki silahların tamamını yüzde 100 yerli ve milli yapmaya çalışmalı. Bunu yaptığımız zaman dünyaya adalet gelir ve dünya 5'ten büyük olur. Türkler geçmiş yıllarda yaptı." ifadelerini kullandı.
"KİRPİ, TÜRKİYE ŞARTLARINDA RÜŞTÜNÜ İSPAT ETTİ"
BMC Yönetim Kurulu Üyesi Yasin Öztürk de şirketi aldıklarında 18 olan mühendis sayısını 180'e çıkardıklarını, tasarım ve Ar-Ge konusuna özel önem verdiklerini, bu yönde büyümeye devam edeceklerini ve güvenlik kuvvetlerinin vazgeçilmezi haline gelen mayına dayanıklı zırhlı taşıyıcı Kirpi'de üretimin tam gaz devam ettiğini söyledi.
"BMC'yi devraldığımızda Kirpi araçlarından TSK'ya yaklaşık 600 tane teslim edilmişti. 2014'ten bugüne bu sayı bin 300'lere ulaştı. Bu yılın sonuna kadar emniyete 200, jandarmaya 160 tane teslim ediyoruz. Önümüzdeki yıl 329 bağımsız süspansiyonlu Kirpi'yi TSK'ya teslim edeceğiz. Ambulans versiyonunu yaptık ve 10 tanesini Türkmenistan'a teslim ettik. Tunus ve Pakistan için de üretimlerimiz devam ediyor. 300'e yakın mayına dayanıklı zırhlı araçlar ihracatı yaptık. İhracatta büyümeyi planlıyoruz. Orta Asya, Orta Doğu, Güney Afrika ve ardından Avrupa'ya açılma planımız var. Dünyadaki benzer sınıftaki araçlara göre fiyat avantajımız var. Kirpi, Türkiye şartlarında rüştünü ispat etti. Bu zamana kadar 60 aracımız patlatıldı. Sadece 2 şehit verdik, o da arka kapı açık bırakıldığı için... Aracımıza çok güveniyoruz."
Yasin Öztürk, mayına dayanıklı zırhlı taşıyıcı grupta yeni modeller olan 18 tonluk 9 kişi kapasiteli "Vuran" ve 12 tonluk 7 kişi kapasiteli "Amazon"a da ağırlık vereceklerini bildirdi. Vuran'ın test aşamasında olduğunu, TSK ihalelerine hazırlandığını, Amazon'un ise ilk pazar olarak Katar'a 35 adet teslim edileceğini aktaran Öztürk, Türkiye'nin milli ve güçlü bir savunma sanayisi oluşturma stratejisinde BMC'nin önemli bir aktör olduğunu vurguladı.
Öztürk, savunma sanayisinde teknoloji geliştiren ülkelerin Türkiye'nin çıkarlarıyla çelişen bazı kısıtlamaları bulunduğunu belirterek, "BMC'nin milli marka olma davasının en önemli amaçlarından bir tanesi de bu kısıtlamaları aşmaktır. Bu nedenle paletli araçlardan tekerlekli zırhlı araçlara, zırh teknolojisinden yerli güç grubu geliştirilmesine kadar vizyonumuzu büyük tutuyoruz. BMC, kara araçlarında Türkiye ve dünyanın talepleri neyse ona doğru yönelmeye devam edecek." diye konuştu.
Ticari araç tarafında da otobüste yıllık bin 300 adetlik üretime ulaştıklarını, havalimanlarında kullanılan yolcu taşıma araçlarının gelecek yıl üretimine de gireceklerini bildiren Öztürk, kamyonda ise 2017 yılı sonuna doğru yeni modellerin piyasaya sunulacağını, buradaki amaçlarının geçmişteki yüzde 40'lık pazar paylarını yakalamak olduğunu söyledi.
Öztürk, 2023 yılına kadar 480 milyon dolarlık yatırımla istihdamı binden 5 bine çıkaracaklarını da bildirdi.