20.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Hanife Baş
Peki, yapay zeka nedir? Bilgisayarların insanlara ait düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerini kullanabilir hale gelmesi olarak tanımlanıyor. Dünyada endüstri ve evlerde pek çok örneğini görmeye başladık bile. Diğer yandan dünyada yapay zekâ yatırımları da artıyor. IDC verilerine göre, yapay zekâ yatırımları 2018 yılında yüzde 50 artış gösterecek. Birkaç yıl içinde ise, yapay zekanın tüm önemli kişisel veya kurumsal karar verme süreçlerinde tamamlayıcı rolü olacağı öngörülüyor.
Türkiye takip ediyor
Yapay zeka üzerine uzmanlaşan Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say, yapay zekanıninsanların yaptığında zekice diye nitelendirilen şeyleri bilgisayarlara yaptırmayı amaçlayan mühendislik projesi olarak başladığını belirterek, artık genel olarak düşünme gerektiren her şeyi ya da insanın bilişsel faaliyetlerinin tümünü bilgisayara yaptırma projesi olarak görüldüğünü söylüyor. Türkiye, yapay zekada ne durumda? Say, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Yapay zekâ konusuna akademik açıdan bakarsak bu alanın neredeyse tümünde yapay öğrenme, robotik gibi konularda akademik
Özellikle bu yapay öğrenmenin bir gelir kaynağı olacağı ve rekabette de önemli bir yer alacağı anlaşıldığı için şirketler yavaş yavaş ‘Benim elimde bir veri var, bunun içinde kim bilir ne hazineler saklı? Bunu benim anlamam lazım’ diyorlar. Özellikle kadrosu, yöneticisi bunu anlayacak kapasitede olanlar giriyorlar. Bu veri çok değerli bir şey, onu şimdiye kadar kullanmadıklarına insanlar şaşıracaklar.”
Meslekleri de etkileyecek
Yapay zekanın meslekleri de etkileyebileceğini dile getiren Say, şunları söylüyor: “Teknoloji genelde her şeyi değiştiriyor. Her mesleğin yapılışı, tarım sektörü bile değişecek. Örneğin; Boğaziçi Üniversitesi’nde robot laboratuvarından mezun olan öğrencilerimizden biri ineklerin neredeyse kendi kendilerini sağmaları üzerine çalışan bir tarım yapay zekâsı şirketinde. Değişmemek diye bir şey söz konusu değil, onun için de öğrenmek lazım. Altında yatan mantığı, nasıl çalıştığını sadece mühendislerin değil, herkesin anlaması lazım. Kandırılma, yanlış kullanma riskinden muzdarip olma gibi durumlar, arkasında yatan mantığı anlamadığınız zaman ortaya çıkıyor. Halk çapında bunun eğitiminin de önem kazandığını söyleyebiliriz.”
Tehditler ve fırsatlar
Son 10-12 yılda yapay zekânın getirisiyle yapay öğrenmenin daha da geliştiğini dile getiren Say, “Bir bilgi var, bu bilgiyi eskiden çıkartıp yarara dönüştürmeyi hayal bile edemezken artık imkânlarımız buna müsait, çünkü o bilgiler artık bölük pörçük değil.
Fırsat olarak bunu kullanırsanız bu her şeyi çok iyi, çok verimli yapmanıza yardımcı olabilir. Kimin hangi hastalığa yakalanma ihtimali olduğu, kimin kiminle evlenirse daha uzun süre boşanmadan idare edebileceği gibi veriler söz konusu… Tehditler ise bu verilerin kötüye kullanılması olarak karşımıza çıkabilir. En ciddi tehdit bu bilgi tekellerine sahip olanların, suyun başını tutanların, bu verileri insanları manipüle etmek için kullanması. İnsanların ne düşündüğünü bilecek kadar, baskıcı bir sistem de kurulabilir bununla” diye konuşuyor.
İnsanlar kolay alışıyor
Yapay zekayla beraber robot iş arkadaşları ve ev arkadaşlarına da alışmamız gerekiyor. Cem Say, bu konuda “Alışabiliriz. Bilgisayar robotu olarak aramızda dolaşmasına gerek yok tabii. Kötü veya insanların çalışmak istemeyeceği iş koşullarındaki işleri onlara devredebiliriz.
Japonya bunun iyi bir örneği, yaşlılara can yoldaşı olarak robotları kullanılabiliyorlar. Eğer herhangi bir getirisi varsa ekonomik olarak ya da bir açıdan mantıklıysa kullanılabilir. İnsanlar çok kolay alışıyorlar her şeye, buna da alışabilirler” diye konuşuyor. Say, bazı teknolojilerin bazı çağlarda önem kazandığını anımsatarak, yapay zekanın son yıllarda stratejik olarak önem kazanan bir alan olduğunu vurgulayarak, ülkelerin bunun için birbiriyle kapışabildiğini, Türkiye’nin bu konuda bugün altyapısının sağlam olduğunu ancak kan kaybetmeye çok müsait bir durumda da bulunduğunu ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini aktarıyor.
Yapay zeka bir girdap gibi yavaş başlayıp giderek hızlanan ve bizi etkisi altına alan ve kendine uzman diyenleri bile şaşırtan bir hızla ilerlediğini dile getiren Say, “Biz bilgisayarlarımızı çocuklarımız gibi görmeliyiz. Onlardan vazgeçemeyiz. Onlara doğru yolu göstermek de bizim sorumluluğumuz. Kötü insan ve kötü bilgisayarlara karşı ancak böyle mücade edebiliriz” diyor.
YARIN: TÜRK CEO’LAR SAHİPLENDİ