Geçen hafta dört kişinin ölümüyle sonuçlanan grizu patlamasının yaşandığı Zonguldak'ta kömür madenlerinin bulunduğu 10 bin kilometrelik alanda 800 dolayında kaçak maden var.
Zonguldak'ta görüştüğümüz Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) yetkililerine göre kaçak madenlerde çalışan 4 binden fazla insan, yemek dahi verilmeden yalnızca günlük 3 milyon lira ücretle her gün ölüme meydan okuyor.
Kaçak madenlerde 1979 yılından bugüne kadar 56 kaza meydana gelirken, resmi belgelere yalnızca 50 kişinin ölümü ile 24 kişinin yaralandığı bilgisi yansıdı. 50 ölümün 35 tanesi ise 1989 yılından sonra, yani TTK'nın belli bölgelerini rödövans anlaşmasıyla özel şirketlere kiralanmasından sonra meydana geldi.
Ölenlerin yakınları hiçbir hak talep edemezken, kaçak madenleri çalıştıran 52 kişi tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan altı ay hapis cezasıyla kurtuldu. Bu cezalarda paraya çevrildiğinden Zonguldak'ta madenci öldürdüğü için hapis yatana rastlanmadı.
Üç milyon lira yevmiye ile kaçak madenlere sokulan Zonguldak'daki işsiz insanlar, havalandırması yapılmayan, yeterli aydınlatması bulunmayan ve gaz ölçüm cihazları olmayan yerlerde ölüme meydan okurcasına çalışıyor.
Tıpkı, Zonguldak'ın Gelik bölgesindeki Ayiçi mevkiinde en son grizu patlamasının olduğu yerin 500 metre uzaklığındaki başka bir kaçak madende çalışan üç genç gibi...
TTK tarafından daha önce bombalanarak çökertilmiş bu maden, başlarında duran bir ustanın nezaretinde, yaşları 16 ile 20 arasında değişen üç genç işçi tarafından açılıyor. Ne başlarında baret ne de diğer gerekli cihazlar bulunan işçiler, korkularından konuşmazken, ustabaşının da kendi babaları olduğunu söylerek kurtulmaya çalıştılar.
Rödovans; kaçakçılığın kanunu
Karlı görülmediği için belli bir derinliğin üzerindeki madenlerin işletme sözleşmesi ile özel madencilik şirketlerine devredilmesi olan rödovans uygulaması 10 yıl önce başladı. Ama beklenen olumlu sonuçları vermedi. 1989 yılında kömür kaçakçılığını önlemek için başlanılan bu uygulama adeta kömür kaçakçılığını yasallaştırdı.
Rödovans anlaşması bulunan şirketler ellerindeki irsaliye fişlerini 6 milyon lira karşılığında kaçak kömür çıkartanlara satıyor. Ayrıca çıkan kaçak kömürleri kendileri de alarak piyasaya sürüyor.
TTK'nın ton başına 40 milyon lira olan satış fiyatına karşılık kaçak madenlerde üretilenler kalitesi düşük de olsa 20 - 24 milyon liradan alıcı buluyor.
Türkiye Taş Kömürü Kurumu'nun Çatalağzı Termek santrali ile günlük 5 bin 200 ton alım anlaşması bulunmasına rağmen, santral TTK ile rödövans sözleşmesi bulunan Erdoğan Demir'e ait Demir Madencilik'ten yüz binlerce ton kömür alıyor.
Geçen yıl dört madeninden 57 bin ton kömür üreten Erdoğan Demir'ın Çatalağzı Termik Santralı'na sattığı kömür miktarı 180 bin 474 ton oldu. Aynı kişinin bu yılın ilk altı ayında santrala sattığı kömür miktarı 98 bin 314 ton olarak gerçekleşti.
Kaçak kömür Türkiye'ye dağılıyor
TTK'nın 1987 yılında 23 bin olan madenci sayısının 1999 itibarıyla 10 bin 862'ye gerilemesi, kaçak madenler için gerekli emeği ortaya çıkardı.
Kurum, bugüne kadar toplam 4 bin 441 kaçak madeni dinamitleyerek çökertti. Buna karşın bombalanan madenler kaçakçılar tarafından yeniden açıldı. TTK'nın üç işletmesinde bulunan 19 kişilik denetim ekibi ise kaçakçılara karşı mücadelede yetersiz kalıyor.
TTK bu konuda hazırladığı raporla da yalnız bırakıldığı kaçakçılıkla mücadelede yetersiz olduğunu kabul ediyor. Kurum yetkilileri, rödövans uygulamasının mevcut hali ile başarısız olduğunu kabul ediyor, ayrıca kömür kaçakçılarına da gerekli cezayı verecek bir yasal düzenlemenin 30 yıldan beri yapılmadığını vurguluyor.
Standartların çok altında çalışma koşullarına sahip madenlere karşı Çalışma Bakanlığı, Defterdarlık, TTK ve emniyet güçlerinin ortak denetim yapması gerekiyor. Ancak, herkesin gözü önünde çıkartılan kömürler il dışına bile kolaylıkta götürülüyor.
Özel madencilik şirketinin gerçek üretimine bakılmadan yalnızca sınırsızca kestikleri irsaliye fişi ile şehir dışına çıkartılan kömür, Türkiye'nin her tarafında satılıyor.
'Hiçbir ceset madende bırakılmaz'
Geçen hafta yaşanan grizu patlaması sonucunda göçük altında kalan dört işçinin cesetlerini çıkartan TTK çalışanları, artık haklarının yenilmemesini istiyor. Marmara Bölgesi'nde 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan deprem sonucunda kurtarma çalışmalarına katılan madenciler, "Biz emek verdik AKUT
puan topladı" diye sitem ediyor.
Türkiye'nin neresinde olursa olsun TTK işçilerinin can kurtarmaya gittiğini belirten ve adının açıklanmasını istemeyen bir mühendis şöyle konuşuyor: "Burada da çöken madeni mühürlediler. Göçük altından cesetleri çıkartamayacaklar gibi söylentiler çıktı. Ama, madencilikte şöyle bir kural vardır: Ne kadar derinde olursa olsun hiç bir ceset madende bırakılmaz. bu ölenlere karşı gönül borcumuzdur. Madencinin mezarı maden olmaz."
Grizu patlamasının olduğu madendeki kurtarma çalışmalarına, madeni çalıştırdığı iddia edilen Erdoğan Demir'e ait Demir Madencilik tarafından gönderilen işçiler de katıldı.
42 yaşında olan bir işçi, 25 yıl TTK'da çalıştıktan sonra emekli olduğunu ama 120 milyon liralık emekli maaşıyla geçinemediği için 10 yıldan beri bu şirkette çalıştığını söyledi. Aynı kişi "İçerdekiler öldü de kurtuldu. Biz ise her gün ölüyoruz" diye konuşarak madencinin hayatını özetledi.