25.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Tehlikeyi ortaya koyan birçok çalışma var. Mesela WWF-Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Yarınları Projesi Sonuç Raporu”na göre iklim değişikliği sonucu sıcaklık artışı 2030’lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacak, bu dönemden sonra ise hızla artacak. Sıcaklık artışının kış mevsiminde 4 derece ve yazın ise 6 derece civarına ulaşması bekleniyor. Kış yağışlarında Türkiye’nin genelinde azalma görülürken bir tek Kuzey Anadolu’nun doğu yarısında yağışlarda artış görülecek.
Dolayısıyla Türkiye’yi daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir gelecek bekliyor.
Çalıştaylar yapıldı
Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye'nin İklim Değişikliği Eylem Planı'nda da Türkiye’nin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme, bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz etkilerden önemli ölçüde etkileneceği öngörülüyor. Son dönemde açıklanan bir diğer önemli bir raporu ise Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü hazırladı. Rapor aslında 2021’in ikinci yarısında yapılan bir dizi çalıştayın ürünü. Bakanlık uzmanları, çiftçiler ve STK temsilcileri olmak üzere 320 katılımcı iklim değişikliğinin tarımsal üretime, suya ve ekosisteme etkilerini değerlendirdi, çözüm önerilerini ortaya koydu. Bu çalışmalar kısa ve uzun vadede alınabilecek tedbirlerle birlikte “İklim Değişikliği ve Tarım Sonuç Raporu”na dönüştürüldü.
Çarpıcı tespitler
Tarım sektöründe iklim değişikliğine uyum eylem planının hazırlanmasının ve uygulamaya konulmasının elzem olduğunu belirtilen raporda oldukça çarpıcı tespitler var.
Buna göre iklim değişikliğinin en önemli etkisi su döngüsü üzerinde olacak. “Su zengin”i bir ülke olmadığımız ve hatta su stresi altında olan ülke olduğumuz için su kaynaklarının sürdürülebilir yönetilmesi bizim için kritik önem taşıyor. Su deyip geçmemek lazım. Yine rapordan öğreniyorum ki, 71 kg et için 15 ton su ve 1 fincan kahve için 170 kg suya ihtiyaç varmış.
Toprak verimliliğimiz son 10-15 yılda zaten önemli ölçüde azalmıştı. Şimdi bu sorun daha fazla hissedilecek. Toprak verimliliğinin azalmasıyla birlikte topraktaki organik yapı zayıflarken “bitki besin elementlerinde azalmalar” görülüyor. Besin maddelerindeki azalma ise daha fazla kimyasal gübre kullanımı ile telafi edilmeye çalışılırken bu durum nitrat kirliliğine ve atmosfere, bir sera gazı olan N2O emisyonu salımına sebep oluyor.
Etkiler çok çeşitli. Mesela deniz seviyesi yükselirken nehir ağzı ve kıyı yeraltı suları tuzlanıyor. Bu nedenle kıyı alanlarında insanların ve ekosistemlerin tatlı suya erişimi azalıyor. Artan iklim değişikliği doğal bitki örtüsünü değiştiriyor, bozkır alanlarının genişlemesine ve mera alanlarının azalmasına neden olabiliyor. Artan sıcaklık ve yağış rejim değişiklikleri ile bitki hastalık ve zararlıları için uygun ortamlar oluşabiliyor.
Rapor tarımsal sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koymuş. Rapordan ortaya çıkan ana fikir ise Türkiye’nin acilen iklim değişikliğini dikkate alan yeni tarım politikalarını oluşturması ve uygulaması gerektiğidir.
Kısa vadede hemen yapılması gerekenler
Rapor tarım sektöründe iklim değişikliğine uyumun sağlanması ve etkilerin azaltılması için alınabilecek tedbirleri sıralamış. Buna göre kısa vadede alınacak önlemler şöyle sıralanmış:
- İklim değişikliğine uyum eylem planı oluşturulmalı, Ulusal Arazi Kullanım Planlaması yapılmalı.
- “Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” kapsamında tarım ve mera alanları için tarımsal kuraklık erken uyarı sistemleri kurulmalı.
- Ekosistem odaklı gıda üretim modeli oluşturulmalı, Bozkır Ekosistemlerinde İklim Değişikliğine Ekosistem Tabanlı Uyum Stratejisi uygulamaya alınmalı.
- Dijital, iklime uyumlu tarım teknolojileri yaygınlaştırılmalı.
- Tarımsal potansiyelinin düşük olması nedeniyle terk edilen tarım alanlarının biyolojik rezerv alanları olarak değerlendirilmeli, permakültür uygulamaları yaygınlaştırılmalı.
- Agroekolojik uygulamalar küçük aile işletmelerinden başlanarak desteklenmeli. Çiftçi hanelerinde veya tarımsal işletmelerde çiftçi ihtiyacını karşılayacak ölçekte yenilenebilir enerji tesisleri kurulumu finanse edilmeli.
- Biyolojik mücadele yöntemleri desteklenerek yaygınlaştırılmalı.
- Mera ıslahlarında mera bitki örtüsünü güçlendirmek üzere özellikle yağışlardan maksimum faydayı sağlayacak yöntemler geliştirilmeli.
- İklim değişikliğine hassasiyeti yüksek olan alanlarda yoğun tarım teknikleri yerine iklim dostu tarım, koruyucu tarım veya ekosistem tabanlı tarımsal uygulamalar yaygınlaştırılmalı, koruyucu tarım yapılan alanlar artırılmalı.
- Modern sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı. Yeraltı sularının korunması için kısıntılı sulama ile birlikte gece sulaması yapılması teşvik edilmeli. Damla sulama ve toprak altı damla sulama yöntemleri geliştirilmeli.
- Su ihtiyacı az olan bitkilerin ekimi için havza bazlı üretim modeli yaygınlaştırılmalı.
- Canlı rüzgâr perdeleri yaygınlaştırılmalı. Anız yakılmaları ile etkin mücadele edilmeli.
Uzun vadede yapılması gerekenler
- İklim dostu tarımsal destekleme modeli oluşturmalı. Kuraklığa ve soğuğa toleranslı tohum çeşitleri geliştirilmeli ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları yaygınlaştırılmalı. Yerel hayvan ırklarının ıslah çalışmaları yapılmalı.
- İklim değişikliği ile ilgili uygulamaların bir bilgi sisteminde kaydı ve takibi yapılmalı.
- Tarım sektöründe sera gazı emisyon azaltım potansiyeli ve maliyeti belirlenmeli.
- Su döngüsünde meydana gelen kırılganlıklar tespit edilerek, özellikle yukarı havzalarda bu kırılmaları gidermek üzere tarımsal ormancılık çalışmaları yaygınlaştırılmalı.
- Çiftlik tipi biyogaz tesisleri teşvik edilmeli, hayvansal gübre yönetim sistemleri kurulmalı.
- Değişen iklim koşullarından olumsuz etkilenecek tarım ürünleri için alternatif ürünler belirlenmesi için çalışmalar yapılmalı.
- Kuraklık tehlikesine karşı modern sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılmasına devam edilmeli.
- İyi tarım ve organik tarım faaliyetleri artırılmalı.