25.01.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - 'Planlı eskitme', 1930’lu yıllardan itibaren tartışılan bir kavram. Kavramın temelinde sınırlı kullanım ömrüne sahip tüketim mallarının tekrar satın alma süresini hızlandıracak biçimde üretilmesi var. İlk tanımlarından biri “alıcıya biraz daha yeni, biraz daha iyi ve gerekenden biraz daha erken bir şeye sahip olma arzusunu aşılamak” şeklinde yapılıyor. Planlı eskitme kavramı, gelecekte tüketicilerin yeni bir ürün arayışı içine gireceğini ve dolayısıyla talebi artıracağını garanti ediyor. İnsanlar ellerindeki ürünleri değiştirmeyi genellikle iki şekilde yapıyorlar: Ya kendilerinde olan ürünün daha yenisinin olduğunu görüyorlar ya da ellerindeki ürün ‘planlı eskitme’ ile kısa sürede ömrünü tamamlıyor ve artık kullanılmaz hale geliyor. İşte bu durumda tüketiciler yeni bir ürün satın almaya oldukça sıcak bakmaya başlıyorlar.
'ELLERİNDEKİ ÜRÜNLERİN ESKİ OLDUĞUNA İNANDIRILIYOR'
2020'de dünya çapında 24 milyar çift ayakkabı, 64 milyon araba ve 1,4 milyar akıllı telefon satın aldı. Bunların 200 milyonu Apple'dan satın alındı. iPhone'ların yüzde 80'inden fazlası ise geçtiğimiz yıl ilk kez alıcılara değil, telefonlarını bir üst modele taşımak isteyen kişilere satıldı. Peki her ürünün yenisini alarak çığ gibi büyüyen bu tüketim alışkanlığının sonu nereye varacak?
Artık ürünler eskimeden ya da bozulmadan bile ürünün farklı bir modeli pazara sunulduğundan tüketici, elindeki ürünün eskidiğini düşünüyor. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nden Doç. Dr. Meftune Özbakır Umut, planlı eskitmenin farklı türlerinden bahsedilebileceği üzerinde durup, "Sınırlı onarım - sınırlı işlevsellik için tasarım yani işletmeler üretim öncesinde zaten belli bir süre kullanım için ürün tasarlıyor. Başka bir planlı eskitme türü psikolojik eskitme. Psikolojik eskitmenin temel mantığı ise tüketicileri aynı markanın yeni ürünlerini tekrar satın almaları için teşvik etmek. Planlı ürün eskitme, ürünlerin eski moda veya 'modası geçmiş' hale getirilmesi ve tüketicinin mevcut ürünü kullanmayı bırakarak modaya uygun olarak tasarlanmış yeni ürünü almaya ikna edilmesiyle gerçekleşiyor. Sistematik eskitme ise işletmenin planlı aralıklarla aynı ürünün üst modellerini üreterek pazara düşük model üründen başlayarak ayrı ayrı zamanlarda sunması" açıklamasında bulundu.
TAM DA GARANTİ SÜRESİ BİTİMİNDE ARIZALANIYORLAR
Planlı ürün eskitmenin etik bağlamda tartışılmasının temel sebebine değinen Doç. Dr. Meftune Özbakır Umut, “Daha uzun ömre sahip ürün üretebilecek kaynağa sahip olunmasına karşın bu kaynağı kullanmayıp ürün ömrünü kısaltacak şekilde üretim yapılıyor. Planlı ürün eskitmeye yönelik yapılan eleştirilerin daha çok elektronik ürün üreticileri ve giyim üreticilerine yönelik olduğu söylenebilir. Elektronik üreticilerine yönelik eleştirilerin başlıca nedeni, elektronik ürünlerin gelişmiş modellerinin üretilmesi mümkün olduğu halde ara modellerin periyodik aralıklarla pazara sunulması ve tüketicinin mevcut ürünü eskimiş olarak algılamasının sağlanması” dedi.
Tüketici şikayetleri incelendiğinde planlı eskitmeye yönelik bazı ürün gruplarının daha fazla öne çıktığını, özellikle beyaz eşya, elektronik, akıllı telefon ve otomobil gibi ürünlerin örnek verilebileceğini söyleyen Doç. Dr. Umut, verdiği çarpıcı örneklerle günlük hayatımızda planlı eskitmeye yoğun bir şekilde maruz kaldığımızı da gözler önüne serdi. Umut, "Örneğin bulaşık makinelerine entegre hafıza kartlarının garanti süresi sonunda bozulduğu ve tamir ücretinin yüksek olması nedeniyle tüketicinin çoğu zaman bu tamir masrafına katlanmayıp yeni makine alma yönünde karar verdiği görülüyor. Burada işlevsel eskitme uygulandığı söylenebilir" detayını paylaştı.
ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN BİLİNÇ ŞART
"Başka bir örneğin de daha çok akıllı telefonlarda yaşandığını söyleyebilirim" diyen Doç. Dr. Meftune Özbakır Umut, "Özellikle garanti süresi dolmasıyla birlikte kablosuz bağlantı çekim gücünün düştüğü ve işletme tarafından gönderilen son güncellemelerin mevcut modele uygun olmadığından tüketicinin telefonun bir üst modelini almaya zorlandığı durumlar yaşanıyor. Yani bu tür işletmeler sistematik eskitme uyguluyor" dedi.
'TÜKETİCİNİN BOYKOT ETTİĞİ HİÇBİR ÜRÜNÜN PAZARDA KALMA ŞANSI YOK'
Tasarım aşamasından itibaren planlı bir şekilde az ömürlü olarak üretilen ürünün tüketici tarafından uzun vadede kullanmak için satın alınması tüketici hakları kapsamında da tartışılması gereken bir konu. Bu noktada “bilinçli tüketici” olmanın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Umut, “İhtiyacını karşılayan bir ürünün daha yeni modeli ile değiştirildiğinde ne fayda sağlayacağı düşünülerek hareket etmek gerekir. Ayrıca eğer tüketiciler işletmelerden daha dayanıklı, uzun süre kullanılabilen ve tamir masrafları az olan ürünleri talep ederse işletmeler de bu yönde üretim yapmak zorunda kalır. Tüketicinin istemediği, boykot ettiği hiçbir ürünün pazarda kalma şansı yok. Dolayısıyla tüketicinin hem ekonomik hem de ekolojik bilinçle hareket etmesi ve ürün tercihlerini buna göre yapması önemli” diyerek tüketicilere bu noktada önemli görevler düştüğünün altını çizdi.
Planlı eskitme gelecekte ekonomik, ekolojik ve sosyal çevre üzerinde oldukça olumsuz etkiler yaratacak. Umut, işletmelerin sürdürülebilir pazarlama stratejilerine uygun olarak yeni ürün tasarımları yapmaları gerektiğini, bunun yanı sıra tüketicilerin de kullanım sonrasında ürünlerini çevreye zarar vermeden nasıl bertaraf edebileceklerini veya nasıl geri dönüştürebileceklerini öğrenmeleri gerektiğini vurguladı.
TEKNOLOJİ, MODA VE OTOMOBİL DEVLERİ PLANLI ESKİTME YAPIYOR
Özellikle teknoloji ürünleri üreten firmalar, otomobil endüstrisi ve moda markaları planlı eskitme kavramı ile karşımıza çıkıyorlar. İhtiyaç dışı tüketimin israf olduğunun farkına varılmasının bu tüketim çılgınlığına tepki vermede önemli bir adım olduğuna değinen Nişantaşı Üniversitesi Yeni Medya Bölümü'nden Doç. Dr. Ceyda Deneçli, gerek sivil toplum kuruluşlarının gerekse hükümetlerin halka bu konuda bilinçlendirici mesajlar vermeleri gerektiğinin önemine vurgu yaptı. Bu tepkilerin firmalar tarafından önemsenmesi gerektiğini söyleyen Ceyda Deneçli, “Pazarlamanın temelinde yer alan müşteri memnuniyetini ön planda tutan firmaların, tüketicilerin verdikleri tepkileri dikkate almalarını sağlamak, bu durumun önüne geçilmesinde yardımcı olabilir" dedi.
'BİR ŞEY NE KADAR ÇABUK YIPRANIRSA YENİSİ DAHA ÇABUK ALINIR'
Planlı eskitme kavramının II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde özellikle ABD'de ekonomik kalkınma ve artan işsizliği dengelemek için, ‘bir şey ne kadar çabuk yıpranırsa daha az kullanılır ve yerine yenisi daha çabuk alınır’ görüşüyle desteklenmiş olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Ceyda Deneçli, “Bu doğrultuda sürekli satın almalar ile ekonominin hızla büyüyeceğine ilişkin görüş de bu kavramı desteklemiştir. Bunun yanı sıra pazara ufak değişikliklerle sunulan bu ürünlerin tamir edilmesi mümkün olmayacak ya da teknolojik olarak yükseltilmesine imkan vermeyecek şekilde pazara sürülmesi söz konusu. Bunun sonucunda tüketiciler belirli bir zaman bu ürünlerin bozulması ya da yenilenmesi halinde tekrar tekrar yeni versiyonlarını almak durumunda kalıyorlar" ifadelerini kullandı.
Satışa çıkan ilk ampullerin kullanım ömrünün yaklaşık bin 500 saat olduğu biliyor muydunuz? 30 yıl sonra ise 2 bin 500 saate kadar ömrü olan ampuller satışa sunuldu. Ancak üreticilerin bu durumu fark etmesiyle ampullerin kullanım ömürlerinin bin saate indirildiğini dile getiren Deneçli, çok farklı sektörlerde uzun yıllardan beri planlı eskitmenin uygulandığı söyledi. Planlı eskitme kavramını günlük hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız olaylarla örneklendiren Deneçli, “Belirli bir kilometre sonrasında otomobil lastiklerinin yıpranması sonucu değiştirilme gerekliliği, moda markalarının ürünlerinin belirli bir süre sonra yıpranması ya da yırtılması nedeniyle yenisinin alınması, güncellenmiş yazılım veya uygulamalarla çalışamayan bilgisayarlar, cep telefonları ya da tabletlerin yenileriyle değiştirilme zorunluluğu konu açısından ele alınabilecek en belirgin örnekler” dedi.
'KULLANICI HATASI OLMAYAN ARIZALAR ÜCRETSİZ GİDERİLMEK ZORUNDA'
Tüketicilerin bu tür ürünler konusunda ne gibi hakları olduğunu anlatan Tüketici Koruma Derneği Başkanı Aziz Koçal, “Öncelikle insanların en fazla sorun yaşadığı ürün hiç şüphesiz cep telefonları, devamında ise bilgisayarlar. 2 yıllık garanti süresince satıcı, üründe meydana gelen kullanıcı hatası olmayan tüm arızaları ücretsiz onarmak zorunda. Bu gibi durumlarda tüketici, ürünü misli ile değiştirme, ücretsiz onarım, bedel iadesi ya da ayıp onarımda indirim olarak dört seçimlik haklarından birini kullanabilir. Ayrıca satıcının 2 yıldan sonra ürünün faydalı ömrü süresince -bu süre genelde 10 yıl olarak kabul ediliyor- bakım onarım ve tamir için yedek parça bulundurma zorunluluğu var" bilgisini verdi.
‘Esas sorun tüketim toplumu haline dönüşmüş olmamız’ diyen Aziz Koçal, "Tüketiciler, ihtiyaç fazlası alımlardan uzak durmalı. Küçük farklı özellikler nedeniyle telefonumuzu değiştirmemiz gerektiği bizim bilinç altımıza hitap etmemeli, tüketicinin alışverişini reklamlar yönlendirmemeli, kişi gerçek ihtiyacını kendi belirlemeli. Bu noktada alınması gereken önlemler de elbette var. Bir elektronik cihazın tüketiciye gerekli faydayı sağlayacak özelliklerinin 2 yıllık garanti süreci sonrasında da belli bir süre devam etmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, hatta imalatçıların bilinçli eskitmeye gitmesinin önünü kapatacak yasal düzenlemeler de olmalı” şeklinde konuştu.