02.09.2021 - 09:13 | Son Güncellenme:
AA/milliyet.com.tr
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla baz etkisiyle yüzde 21,7'lik büyüme kaydetti.
Beklentiler paralelinde açıklanan büyümeye en büyük katkı hizmetler ve sanayi sektöründen gelirken, söz konusu sektörlerdeki büyüme hızı ikinci çeyrekte yıllık bazda sırasıyla yüzde 45,8 ve 40,5 düzeyinde gerçekleşti. Toplam katma değeri tarım yüzde 2,3, inşaat yüzde 3,1 ve gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7 artış yönünde etkiledi. Finans sektörü ise ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 22,7 daraldı.
Stoklar büyümeyi 4,9 puan aşağı çekerken, net dış talep ise büyümeyi 6,9 puan yukarı yönlü etkiledi. Gayrisafi sabit sermaye oluşumu ayrıntılarına bakıldığında yatırımların makine-teçhizat kaynaklı belirgin yükselmeye devam ettiği görüldü. Önceki 11 çeyrekte üst üste daralan inşaat yatırımları bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 12,2 yükselirken, makine-teçhizat yatırımlarının yüzde 35,2 ile belirgin arttığı izlendi. Özel yatırımların göstergesi olan makine-teçhizat yatırımları böylece son yedi çeyrektir üst üste yükseliş kaydetti.
Ekonomistler, sanayi ve hizmetler sektörleri öncülüğünde yakalanan bu büyüme rakamının, tüketim, yatırım ve ihracat ile desteklendiğine işaret ederek, bunun gelecek dönem için sürdürülebilir ve nitelikli büyüme elde edilmesinde önemli olduğunu vurguluyor.
"Öncü göstergeler, büyümenin 3. çeyrekte de gücünü koruduğuna işaret ediyor"
Verilere ilişkin görüşlerini paylaşan Ekonomist Haluk Bürümcekçi, ikinci çeyrekte büyümenin 1998 bazlı endekse göre rekor artışa işaret ettiğini belirterek, milli gelirin cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 52,4 arttığını, dolar bazındaki artışın ise yüzde 23,6 düzeyinde gerçekleştiğini kaydetti.
Son dört çeyrekte milli gelir toplamının 765 milyar dolara yükseldiğini anlatan Bürümcekçi, büyüme trendinin gücüne ilişkin göstergelerin 2. çeyrekte önceki çeyreğe göre ılımlı artışa işaret ettiğini söyledi.
Bürümcekçi, harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYH verilerine göre, ikinci çeyrekte özel tüketim harcamaları, yatırımlar ve net dış talebin büyümeyi yukarı çektiğini, stok azalışının olumsuz etkilediğini aktararak, "Gelecek dönem görünümü ele alındığında; Türkiye imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) temmuz-ağustos ortalaması 54,1 ile önceki çeyreğe göre 3,8 puanla belirgin artarken, Reel Kesim Güven Endeksi'nin aynı dönem ortalaması 108,1'den 112,2'ye çıktı. Kapasite kullanım oranı ortalaması yüzde 75,9'dan yüzde 76,6'ya yükselirken, tüketici güven endeksi ise yüzde 79,7'den yüzde 78,8'e hafif geriledi. Başta turizm olmak üzere hizmet sektörlerinde belirgin toparlanma izlenirken, dış talepte de toparlanma devam etti. Dolayısıyla genel olarak ilk sinyaller milli gelir büyümesinin yılın 3. çeyreğinde gücünü koruduğuna, çeyreklik bazda yine pozitif olabileceğine işaret etti." diye konuştu.
İç talebin hızlı toparlanması ve dış talebin güçlü seyrini korumasının, yüzde 9,3 olarak revize ettikleri büyüme tahmini üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğunu aktaran Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Gerek sanayi üretimi endeksinde gerekse milli gelir serisinde gelinen tarihi yüksek seviyeler, yılın kalan döneminde bir ivme kaybı olsa bile mekanik olarak karşılaştırmanın yapılacağı 2020 yılı aynı dönemlerine göre büyümenin yine gücünü koruyacağını gösteriyordu. İkinci çeyrek gerçekleşmesi sonrası dönemde çeyrekten çeyreğe değişimlerin yatay olduğu bir senaryoda bile 2021 yılı milli gelir büyümesi yüzde 8,6 olarak gerçekleşmekte. Ayrıca, son dönemde finansal koşulların tekrar gevşemesi ve salgın kısıtlamalarının kaldırılmasıyla iç talebin belirgin toparlandığı gözlenirken, dış talebin küresel aktivite nedeniyle güçlü seyretmeye devam etmesi de büyüme eğilimine destek vermektedir. Temmuz-Ağustos öncü göstergeleri de ekonomik aktivitenin 3. çeyrekte ivmesini koruduğunu göstermiştir. Bu doğrultuda yüzde 7,7 düzeyinde olan 2021 yılı büyüme tahminimizi yüzde 9,3 olarak revize ederken, bu tahmin üzerindeki risklerin halen yukarı yönde olduğunu düşünmekteyiz."
"İmalat sanayi başta olmak üzere birçok sektörde güçlü bir ilerleme kaydedildi"
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova da ikinci çeyrek büyümesinin yıllık yüzde 21,7 ile oldukça kuvvetli bir rakama işaret ettiğini, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 0,9'luk bir GSYH artışı kaydedildiğini söyledi.
Geçen yılın nisan ve mayıs aylarında salgın nedeniyle yaşanan kapanmaların bu yılın ikinci çeyreğindeki büyümede önemli bir baz etkisi yarattığını anlatan Arzova, buna karşın imalat sanayi başta olmak üzere birçok sektörde güçlü bir ilerleme kaydedildiğini, talep ve ihracatın da kuvvetli olduğunu ifade etti.
Arzova, sanayinin yüzde 40,5 ve hizmetler sektörünün yüzde 45,8 yıllık büyüme hızı ile milli gelir artışına önemli ölçüde katkı sağladığına işaret ederek, "Tarım, ormancılık ve balıkçılık faaliyetlerindeki büyüme hızı yüzde 2,3 ile sınırlı kaldı. Türkiye'de 250-300 alt sektörü harekete geçirebilen inşaat sektöründeki yıllık büyüme hızı da yüzde 3,1 ile düşük kaldı. Bunlar da önemli göstergeler." dedi.
İmalat sanayi tarafına bakıldığında, toplam büyüme içinde önemli kalemlerde biri olan hane halkı tüketiminin yüzde 13,8'lik bir katkı sağladığını belirten Arzova, şöyle devam etti:
"İmalat sanayisine katkı sağlayanlardan biri hane halkı tüketimi. İç tüketimin kuvvetli olması da burada imalat sanayisine ciddi bir katkı sağlamış. Bu kuvvetli gidiş bir yerden sonra tehlikeli olabilir, özellikle enflasyon anlamında. Kamu büyümeye çok az katkı sağlarken, yatırımlar ise imalat sanayisine katkı sağlaması açısından önemli. Yatırımlar içinde makine parkı yatırımları anormal bir katkı verdi. Makine parkı yatırımlarındaki artışın sebebi; hem içerideki iç tüketime yetişme isteği, hem de Türkiye'nin salgın nedeniyle bir parça daha Avrupa'ya tedarik zinciri olarak yakınlaşmasının verdiği etki ile kapasite artırım ihtiyacı... Yaklaşık 3-4 çeyrektir bu devam ediyor ve büyümeye katkının makine yatırımlarından gelmesi sevindirici. Büyümede kamunun katkısının az olması da benim adıma sevindirici, çünkü kamunun küçülmesinden yanayım. Öte yandan gelir yöntemi ile GSYH'ye bakıldığında, çalışanların gayrisafi katma değer içindeki payları azalmış. Bunun da en önemli sebebi enflasyon. Bu nedenle insanlar aslında büyümeyi hissedemiyor. Neticede önemli ve kuvvetli bir büyüme ama sürdürülebilir değil."
Yıl sonu büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini ve yüzde 9'u geçmesini beklediklerini belirten Arzova, "Bu seviyeler de çok sürdürülebilir değil. Bunun dönemsel bir etki olduğunu göze alalım. Yavaş yavaş diğer çeyreklerde bir önceki çeyreğe göre daralma görebiliriz. Bu da çok normal ve normalleşmeye doğru bir gidiş." değerlendirmelerini yaptı.
Arzova, imalat sanayinin çok güçlü gittiğini yineleyerek, "Türkiye'nin büyüme modeli ihracata dayalı oluyor demek için çok erken ama o yöne doğru bir evrilme var gibi gözüküyor." dedi.
"Salgının seyri ana belirleyenlerden birisi olmaya devam edecek"
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise büyümenin beklentilere paralel ve güçlü bir şekilde geldiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"ikinci çeyrek rakamlarında önemli bir baz etkisi bulunuyor. Bununla birlikte, salgının başlangıcı hariç büyümede imalat sanayi üretimi, yatırım artışı ve ihracatın önemli katkısını görüyoruz. İhracatçı sektörlerin salgın koşullarında hem dış konjonktür hem de gücü ve esnekliği sayesinde küresel ticaretten pay almaları bu olumlu tabloyu yarattı. Hizmetler de katkısını ortaya koymaya başladı. Yılın kalanında bir yavaşlama olacak ama yıllık büyüme yüzde 8,5 ila yüzde 9,5 arası olabilir. Salgının seyri ana belirleyicilerden birisi olmaya devam edecek. Bununla birlikte, hem emtia fiyatlarındaki artış hem de iç talep belli bir canlılık gösterdiği için yaşanan büyüme enflasyon ve cari açık da yaratıyor. Büyümenin sürdürülebilirliği için enflasyon ile mücadele büyük önem taşıyor."
'POZİTİF YÖNDE REVİZE ETMEYE BAŞLADILAR'
Konuyla ilgili CNN Türk canlı yanında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sefer Şener ise şu ifadeleri kullandı: “Son dönemde çok gündeme geldi büyüme rakamları, hatta bu sabahta Moody’s Türkiye’nin büyüme notunu yukarı çıkardı. Revizeler ardı arkasına geliyor aslında. Kuruluşların tamamı Türkiye’nin büyüme rakamlarını pozitif yönde yukarı yönde revize etmeye başladı.
Bu gelen rakamlar yani 21.7 oranında açıklanan rakam, hatta 24-25’leri bekleyen kuruluşlar vardı. Türkiye'nin sanayi üretimi ve ihracatın son dönemde hızlı bir şekilde özellikle hızlı gelişiyor olmasıydı. Son dönemde özellikle ihracat kaleminin hızlı şekilde artması.
Çünkü Avrupa’daki rakamlar da bunları destekliyor. Avrupa’da da son yılları en güçlü PMI verileri gelmeye başladı. Bu verilerin önümüzdeki dönemde de devam edeceği bekleniyor. Sanayi üretimimiz ve pandemiye rağmen hız kesmeyen üretimimiz büyümeyi destekledi. Aynı zamanda tüketim ile de büyüme destekleniyor. Bugün gelinen etki pandemi sonundaki devlet destekleri ile birlikte kredi genişlemesinin de bir sonucudur.
Şimdi diğer taraftan şunu da görmek lazım Çin’deki PMI verileri de geldi 8 aydan beri en düşük veriler geldi. Çin’de dahi bu dönemde son 8 aylık dönemde küçülmeyi gösteriyorken ihracat bazlı olarak büyüme rakamlarının yukarı yönde revize ediliyor olması büyümenin sürdürülebileceğini ifade ediyor.
"TOPLUMUN GELİRİNE YANSIYOR'
Aslında bu büyüme verileri gecikmeli olarak toplumun gelirine de yansıyor. Bunun yansımama ihtimali yok. Son 3 aylık dönemde enflasyona dönük beklenti aşağı yönlü olduğuna göre bu büyüme rakamlarının topluma yansıması ancak mümkün olabilecek.
Biz enflasyondaki ivmelenmeyi açıkçası ekim ve kasım aylarında bekliyoruz. Ancak Cuma günü açıklanacak olan enflasyon oranlarındaki gerilemeyi biz 3 ay sonra göreceğiz. Parasal genişlemeyi yavaşlattığımızda asıl sevindirici kısım topluma yansıyacak ama bunun ihracat ve sanayi üretimi bazlı yükselmesi sevindirici bir gelişmedir. Bu büyümenin sürdürülebilir ve kalıcı olduğunu gösteriyor.
Şu anda neredeyse uluslararası kredi derecelendirmelerinin tamamı büyüme rakamlarını yukarı yönlü revize etti. Yıl sonu için bizim beklediğimiz rakam 7’nin üzerinde bir rakamdır. Sanayi üretimi ve büyüme rakamlarının topluma yansıması önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Enflasyonda ne zaman kalıcı iyileşme yapılırsa biz de o zaman toplum olarak kalıcı bir şekilde büyüme verilerini hissedeceğiz.
Stratejist Cüneyt Paksoy ise millliyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Oldukça önemli bir sürece girdi Türkiye ve pandemi koşullarının getirdiği zorlu koşullar, kapanmaların getirdiği global sıkıntılar, bütün bunlarla mücadele ederken atılan adımların, ekonomik motivasyonu koruma adımlarının üretimi ve buna bağlı ekonomik aktiviteyi koruma adımlarının karşılık bulduğunu görmekteyiz.
Gelen veri bu anlamda oldukça pozitif bir veri ve beklentilerin üzerinde gelen bir veridir. Türkiye pandemi süresinde iki konuyu önde tuttu üretim motivasyonunu korumak ve işsizlik noktasında istihdamı ayakta tutmak. Bunun iki yıldır karşılığını almaya devam ediyoruz. Gelen veri de bunu destekliyor ve mevcut tarafta çok rahat yıl sonu yüzde 5.5-6 hedefine ve onun üzerinde bir hedefin mümkün olabileceğini söyleyebiliriz.
"YATIRIMLARIN YÜZDE 23 ARTMASI ÇOK ÖNEMLİYDİ"
Tabi alt kırılımlara da baktığımızda hizmetler sektörünün ciddi bir desteği var. Aşılama çalışmalar ve normalleşmenin verdiği katkılar, turizmdeki pozitif sürecin etkisi ve ihracat tarafında motivasyonun korunması, sanayi sektörünün de etkisini sürdürmesi tabi inşaat ve tarım gibi sektörlerinde büyümede katkısı var ama ağırlıklı olarak büyümedeki artışın ana nedeni hizmet sektörünün geri dönüşü ve sanayi sektörünün performansını koruması oldu.
Yatırımların yüzde 23 artması çok önemliydi. Kamu harcamaları destek vermeye devam ediyor ama normalleşme sonrası hanehalkı tüketiminin de büyümede önemli bir katkı verdiğini görüyoruz. Özetle bir bütün olarak baktığımızda global ölçekte enflasyon tartışmaları sürerken bu tartışmaların önünde büyüme ve istihdamın korunması ile ilgili kaygılar düşünüldüğünde büyüme tarafında bu performansın devam etme olasılığı Türkiye ekonomisi için oldukça önemlidir.
"TÜRKİYE İÇİN OLDUKÇA ÖNEMLİ"
Tabi bunun devamı yılın sonunda yüzde 5.5-6 üzerindeki bir büyümeye gelinmesi Türkiye için oldukça önemli olacaktır. Bunun yanına enflasyonla mücadele etkisini ve onun getireceği başarıyı üretim ve büyüme motivasyonunu bölmeden enflasyonu da buraya katabilirsek Türkiye’nin bu büyüme verilerini çok daha anlamlandırabileceği ve hissedilir hale getireceği de bir gerçektir.
Büyüme sürecini desteklerken enflasyonla mücadele sürecini de bırakmadan ilerlemek gerekiyor. Çünkü hanehalkı tüketiminin artması, enflasyon üzerinde dolaylı etkiler getiriyor.
Bunun dengelenmesi önümüzdeki dönemde önemli olacak ancak dediğimiz gibi büyümeden vazgeçmeden enflasyonla mücadeleyi de işin içerisinde katarak ilerlemek hem bu verileri anlamlandıracak hem de Türkiye’nin hikayesini global ölçekte farklılaştıracaktır.
Bu anlamda bu veriyi önemli görüyoruz ve içerik anlamında da önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz. Büyüme istihdam ve enflasyonla mücadeleye bir bütün olarak ele aldığımızda Türkiye’nin hikayesinin çok daha farklı noktalara gitme ihtimali masada olacaktır.”
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,9 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2021 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %21,9 arttı.