07.11.2008 - 10:41 | Son Güncellenme:
Dünya Bankası’nın, “Ekonomik Coğrafyanın Yeniden Şekillendirilmesi" temalı 2009 Dünya Kalkınma Raporu yayınlandı. Raporda, tarihi örneklere işaret edilerek, ağır krizlerin ülkelerin içe dönükleşmesine yol açabildiği, bunun bazen olumsuz sonuçlar doğurduğu anımsatıldı. 2009 Dünya Kalkınma Raporu’nda uzun vadeli ekonomik büyümeyi sağlamaya yönelik en etkili politikaların, hem ülkeler içinde hem de ülkeler arasında coğrafi yoğunlaşmayı ve ekonomik entegrasyonu kolaylaştıran politikalar olduğu vurgulandı.
“ÜRETİMİN COĞRAFİ YOĞUNLAŞMASI KOLAYLAŞTIRILMALI"
Dünya Kalkınma Raporu (WDR) Direktörü ve Avrupa ve Asya Bölgesi Baş Ekonomisti Indermit S. Gill, "Dünyanın coğrafi açıdan en dezavantajlı insanları, büyümenin her yere bir anda gelmediğiniçok iyi biliyorlar. Piyasalar bazı yerleri diğerlerine tercih ediyorlar. Bu yoğunlaşma ile mücadele etmek, zenginlikle mücadele etmekle aynı şeydir" dedi. Gill, hükümetlerin, üretimin coğrafi yoğunlaşmasını kolaylaştırması, aynı zamanda da okul, güvenlik, yollar ve kanalizasyon gibi temel ihtiyaçların sunumunu daha evrensel hale getirten politikalar uygulamaları gerektiğini vurguladı.
Gill,"Tarih boyunca, hareketlilik insanların yoksul coğrafyaların ve zayıf yönetimlerin zulmünden kaçmasına yardımcı olmuştur. Hareketli insanlar ve ürünler katılımcı ve sürdürülebilir kalkınmanın bir köşe taşını oluşturduğundan dolayı, rapor hareketliliği ekonomik entegrasyon gibi hayati bir sürecin bir parçası olarak görmektedir" dedi.
Dünya Bankası Baş Ekonomisti ve Kalkınma Ekonomisi Kıdemli Başkan Yardımcısı Justin Lin konu ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Sektör içi ticaretin zenginliği desteklediği Kuzey Amerika’da, Batı Avrupa’da ve Doğu Asya’da gördüğümüz gibi, yığınlaşma, göç ve uzmanlaşma gibi piyasa güçlerini serbest bırakarak, geride kalmış ve önde giden yerler daha da yakınlaştırılabilir. Piyasaların ve hükümetlerin bu güçleri yönetmekiçin birlikte ne kadar iyi çalıştığı şehirlerin, illerin ve ülkelerin zenginlik durumunda belirleyici olacaktır."
“HÜKÜMETLER ARAZİ POLİTİKALARINI İYİLEŞTİRSİN"
Sürdürülebilir Kalkınma Başkan Yardımcısı Katherine Sierra da ekonomik yoğunlaşmanın hayatın bir gerçeği olduğunu vurgulayarak, “Hükümetler arazi politikalarını iyileştirmeli, temel hizmetleri her yere götürmeli ve altyapıya verimli olarak yatırım yapmalıdır. Dünya Kalkınma Raporu’nun da gösterdiği gibi, sanayiyi geri kalmış bölgelere çekmeye yönelik teşvikler tedbirli bir şekilde kullanılmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
HÜKÜMETLER EKONOMİK ENTEGRASYONU TEŞVİK ETMELİ
Yeni Dünya Kalkınma Raporu, dünyanın en yoksul ve kırılgan gruplarının yararlanabilmesi için ekonomik faaliyetlerin coğrafi olarak dağıtılması gerektiği varsayımını sorguluyor. Raporda, “Ekonomik faaliyetleri coğrafi olarak dağıtmaya çalışmak büyümeyi engelleyebilir ve yoksullukla mücadele konusunda çok az katkı yapar. Hızlı ve paylaşılmış büyüme için, hükümetler ekonomik entegrasyonu teşvik etmelidir ki bu da insanların, ürünlerin ve fikirleri hareketliliği ile ilgilidir" deniliyor.
Dünya Kalkınma Raporu, politika tartışmalarının çerçevesinientegrasyonun tüm araçlarını içerecek şekilde yeniden oluşturuyor. Bu çerçeve, ortak kurumlar, “bağlayıcı alt yapı ve hedefli müdahaleler"i kapsıyor.Ortak kurumlar kavramı ile rapor arazi, iş gücü ve ticareti etkileyen düzenlemeler, vergiler ve transferler yoluyla finanse edilen eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetler ifade ediliyor. Alt yapı kavramı, kara ve demir yolları, limanlar, hava alanları ve iletişim sistemlerini kapsıyor. Müdahaleler de gecekondu temizleme programları, şirketlere sağlanan özel vergi teşvikleri ve yoksul ülkeler için tercihli ticarete erişimi içeriyor.
Rapora göre, neye ihtiyaç duyulduğunun, neyin gereksiz olduğunun ve neyin başarısız olacağının belirlenmesinde coğrafya büyük önem taşıyor. Bu politikaların bileşimini kalibre ederek, gelişmekte olan ülkelerin bugünün yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerin geçmişte yaptığı gibi ekonomik coğrafyalarını yeniden şekillendirebileceği vurgulanıyor.Rapor, gelişmekte olan ülkelerin bunu iyi bir şekilde gerçekleştirebilmeleri halinde, büyümelerinin yine de dengesiz olacağı, ancak kalkınmalarının kapsayıcı olacağı sonucuna varıyor.