11.12.2018 - 11:27 | Son Güncellenme:
AA
Dünyada sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için yoksulluğun giderilmesi gerektiği konusunda görüş birliği bulunurken, bu doğrultuda istihdam piyasasının dengeye kavuşması ve kadının iş gücüne katılımının önemi de giderek artıyor.
Türkiye'nin dünyanın önde gelen ekonomileri arasında yer alma hedefini gerçekleştirmede de önemli bir rol oynayacak kadının iş gücüne katılımı konusunda birçok çalışma yapılıyor.
Bu kapsamda Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) bünyesinde yürütülen Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'yla, finansal sıkıntının azaltılması ve Türkiye'de yoksulların küçük bir sermayeye ulaşmasını sağlamak amacıyla mikrokredi faaliyeti gerçekleştiriliyor.
TİSVA'dan alınan bilgiye göre, Türkiye genelinde 63 ilde 93 şubede faaliyetlerin yürütüldüğü program ile 2003'ten bu yana 180 binden fazla dar gelirli kadına ulaşılarak 800 milyon liraya yakın mikrokredi dağıtıldı. Aile fertleri dahil edilerek bakıldığında, mikrokredi imkanından yararlanan kişi sayısının yaklaşık 700 bin olduğu tahmin ediliyor.
Mikrokredi uygulamasında, dar gelirli kadınların çoğunlukla ev işleriyle ilgilenmesine, aynı zamanda da bir iş yaparak gelir getirici bir faaliyette bulunmasına imkan tanıyan el işi ürünleri üretimi ağırlıklı oldu. Böylece kadınların kullandığı mikrokrediler, yüzde 37,9'la en fazla "işlem ve üretim" sektöründe değerlendirildi.
Mikrokredilerin diğer kullanım alanlarına bakıldığında, yüzde 30,5 ile ticaret, yüzde 21 ile işletme sahipliği, yüzde 6,1 ile hayvancılık, yüzde 2,6 ile hizmetler ve yüzde 1,9 ile de tarım sektörü öne çıktı.
"Bu yıl verilen mikrokredilerin 200 milyon liraya ulaşmasını bekliyoruz"
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan TİSVA Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, Türkiye'de yoksulluğun azaltılmasında uygulanan ana stratejinin, hibe şeklindeki yardımlar olduğunu belirterek, bunların mutlaka istisnai hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Hibe yardımlarının, çalışamayacak durumda olan yaşlı, hasta ve engelli vatandaşlara yapılması gerektiğini vurgulayan Akgül, "Çalışabilecek durumdaki yoksullara ise hibe yardımlar yerine, onların kendi kendilerine gelir getirici faaliyetlerde bulunmaları teşvik edilmeli ve bu yönde desteklenmelidir." dedi.
Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'yla geçen yıl 150 milyon liralık mikrokredi dağıtımı yapıldığını aktaran Akgül, şunları kaydetti:
"Bu rakamın 2018 sonunda 200 milyon liraya ulaşmasını bekliyoruz. Yeterli finansman kaynağı bulunması durumunda yaklaşık 3 milyondan fazla yoksul kadının mikrogirişimci yapılması hedeflenmektedir. Program ile 2018 itibarıyla halen 33 bin mikrogirişimci kredi almaktadır. Gelecek yıl için hedefimiz 50 bin mikrogirişimciye ulaşmaktır. Mevcut durumda dar gelirli kadınlara kredi vermekteyiz. Gelecekte engelli bireyler, şehit ve gazi ailelerinin de bu hedef kitlesinin içerisine dahil edilmesi planlanmaktadır."
Akgül, 2019'da sıfır işsizliği hedefleyen Gençlerin ve Kadınların Sosyal İşletmecilik Modeliyle İstihdamı (GENSİM) projelerini de uygulamaya koyacaklarını bildirdi.
Mikrokredi
Mikrokredinin öncüsü ve Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Dr. Muhammed Yunus'un kurduğu Grameen Bank ile yoksulluğun azaltılmasına katkı sağlamak üzere geliştirilen Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nda, teminat ve kefalet gerekmeden, dar gelirli kadınlara gelir getirici faaliyette bulunmalarını sağlayacak şekilde tamamen güvene dayalı mikrokredi veriliyor.
Mikrokredi kullanacak dar gelirli kadınlara, ilk yıl için en fazla bin liralık mikrokredi sağlanırken, bu rakam yıllar içinde artarak en fazla 5 bin liraya ulaşabiliyor.
Uygulamada, hiçbir maddi varlığı olmayan kadınlar, mikrokredi almada diğerlerine göre öncelikli kılınıyor. Mikrokredi programında sadece bir iş fikri olan dar gelirli kadınlara kredi verilmesi esas alınıyor.
5 kişilik gruplar halinde uygulanan mikrokredi programında, yoksul kişinin beyanı dışında hiçbir evrak istenmiyor. Programda, grup uygulanması sayesinde gruptaki kişilerin birbirlerine yardımcı olması ve dayanışması sağlanıyor.