09.01.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
"Hangi düzeydeki cari açığın tehlike olarak algılanacağı uzun bir tartışmanın konusu. Önemli olan piyasaların cari açığı nasıl gördüğü. Enflasyonun tek haneye düşürülmesi ve art arda gelen büyüme, ekonominin direncini artırdı. 1991deki 1. Körfez Savaşı döneminde ekonomide yaşadıklarımızın yanında 2003 yılındaki Irak olaylarında yaşadıklarımız çok önemsiz kaldı. Neden? Çünkü o dönemden bu döneme yaşanan iyileşme nedeniyle ekonominin direnci çok arttı. 1990lı yıllarda Rusya ve Güneydoğu Asyadaki tüm krizlerden ciddi şekilde etkilendik. O zaman enflasyonunu düşürmüş, büyümesini ve istikrarı sağlamış Doğu Avrupa ülkelerinin krizlerden fazla etkilenmediğini gördük. Aynı durum şimdi bizim için geçerli." Serdengeçti, Türkiyenin sürdürülebilir büyüme dönemine girdiğinin anlaşılması için de yapısal reformların tamamlanması ve ekonominin ardı ardına en az beş yıl birbirine yakın oranda büyümesi gerektiğini belirterek, "O zaman da ya hükümet ya da Merkez Bankası bunun açıklamasını yapar" dedi. Merkez Bankası verilerine göre, 2004 yılı Ocak - Kasım arası cari açık 12.7 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığında kasım ayında görülen beklenmedik genişlemeye bağlı olarak cari açığın bu noktaya gelmesi zaten bu konuda hassas olan piyasaları tedirgin edebilecek nitelikte. Dün gazetelerin ekonomi müdürleri ile sabah kahvaltası yapan Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçtiye cari açığın 2005te tehlikeli düzeye ulaşıp ulaşmayacağı ve hangi düzeydeki bir cari açığın tehlikeli olarak algılanması gerektiğine ilişkin bir soru soruldu. Serdengeçti, bu soruya şu yanıtı verdi: Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2005 yılında enflasyon hedefleri konusunda iki grup riskin altını çizdi. Birinci grup riski kontrol edilemeyen ve Merkez Bankasının uyguladığı para politikasının etkisiz kalacağı riskler olarak tanımlayan Serdengeçti, şöyle konuştu:"Sel olur, don olur, tarım fiyatları hızla artar. Dünya piyasalarında petrol fiyatları şimdi nispeten düştü ama hızla yükselirse bizim yapabileceğimiz bir şey olmaz. Bunlar risktir, ama risklerin mutlaka gerçekleşeceği düşünülmemelidir. İkinci grup riskler ise bizim tarafımızdan kontrol edilebilir olanlar. İç talep artışı kontrol altında tutulursa, sıkı para ve maliye politikasına devam edilirse, bugünkü gelirler politikası da sürerse bir sorun olmaz."Serdengeçti, TÜFEdeki yüzde 9.3lik artışa rağmen hizmet sektöründeki fiyat artışının bunun çok üzerinde olduğunu belirterek, "Bu geçmişin yüksek enflasyonunun yarattığı alışkanlıktır ve burada bir katılığı gösteriyor dedi. Kiralardaki yüksek artışların da eski alışkanlıkların bir sonucu olduğunu ifade eden Serdengeçti "Bu da enflasyonun kalıcı olarak düşmesiyle ortadan kalkacak" diye konuştu. Tarım ve enerjiye dikkat Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, geçtiğimiz aylarda söylediği "Ocak ayında baz etkisiyle enflasyon çift haneli oranlara çıkabilir" cümlesiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:"Biliyorsunuz, ocakta yeni enflasyon sepetine geçiliyor. YTLye geçişte yukarı doğru yuvarlamanın varlığından söz ediliyor. Ama perakende sektörünün bir kısmının da çok bilinçli davranıp fiyatları aşağı yuvarladığını biliyoruz. Geçtiğimiz aylarda 2004ün ilk üç ayında enflasyon oranları çok düşük çıktığı için baz etkisi nedeniyle bu yılın aynı döneminde çift haneli oranların görülebileceğini söylemiştik. Ancak uygulanan politikalar sayesinde enflasyonun kısa sürede kalıcı olarak tek haneye ineceğini umuyoruz. Ancak ocak ayı enflasyonu yüksek de çıksa, düşük de çıksa çok konuşulacak." Ocak enflasyonu konuşulur Süreyya Serdengeçti, cuma günü itibarıyla emisyondaki paranın yüzde 22sinin YTLye döndüğünü belirterek, "Şubat sonunda YTL piyasanın hakimi olacak" dedi. Serdengeçti, YTLye geçişin başlamasından bugüne kadar 13.7 katrilyon liralık (13.7 milyar YTL) emisyon hacminin yaklaşık 3 katrilyon liralık (3 milyar YTL) bölümünün yeni para birimine geçtiğini belirterek, şunları söyledi:"Bu gelişme beklentilere uygun. Ayın ortasındaki ve sonundaki maaş dönemleriyle bu oranın daha da yükseleceğini öngörüyoruz. Bayramda YTLye dönüşte daha da artış olacak. Şubat sonunda ise YTLnin piyasaya hakim olduğunu göreceğiz.Serdengeçti, YTLye geçiş sürecinin başladığı yılbaşı gecesinde yaşadıklarını ise şöyle özetledi:"O gece ne midem ağrıdı, ne de başım. Biz Merkez Bankasında ne günler yaşadık. Zaten stres altında çalışamayan Merkez Bankalı olamaz. Gece saat 24.00te Merkez Bankasındaydık. Kredi Kartları Merkezi ve bankalarla temas halindeydik. Hemen hemen hiçbir sorun olmadığını gördük. Saat 04.00 gibi yattım ve uyudum." Ne başım ağrıdı, ne de midem Serdengeçtiye göre halk YTL operasyonu konusunda pozitif bir yaklaşım içinde ve bol sıfırlı paradan kurtulmaktan memnun. "Yapılan kamuoyu anketlerinde bunu görüyoruz" diye konuşan Serdengeçti, şunları kaydetti:Yeni dönemde kuruşların çok önemli olduğunu hep söyledim. Banknotlarda uyumun daha kolay olacağını düşündük. Çünkü eski banknotlarla yeniler arasında önemli bir boyut farkı yok. Ancak Türk halkının kaybettiği kuruş kullanma alışkanlığını yeniden kazanmasının biraz zaman alacağını düşünüyorduk ve öyle de oluyor. Kuruş talebi gerçekten az. Halbuki yeterli miktarda kuruş bastık ve basmaya da devam ediyoruz. Şu anda Darphanede 130, Merkez Bankasında 185 ve bankalarda da 65 trilyon TLlik olmak üzere toplam 380 trilyon TLlik (380 milyon YTL) yeni kuruş var. İsteyenler bunları Darphaneden, Merkez Bankasının 21 ve Ziraat Bankasının 85 şubesinden temin edebilir. Özellikle İstanbulda büyük perakende zincirleri kuruş konusunda tedarikliler. YTL tanıtımının hedefi özellikle yaşlılar ve kırsalda yaşayanlardı. Yani toplumun yüzde 20siydi. Bu kesime ulaştık." Kuruş kullanmak çok önemli Serdengeçti, YTLye geçişte yukarı doğru yuvarlamaların fiyatları artıracağı yolundaki iddialar konusunda iki noktanın altını çiziyor. Serdengeçti, Avrupa Birliği üyelerinde euroya geçişle birlikte enflasyonun arttığının öne sürüldüğünü belirterek şunları söyledi: "Gerçi euroya geçiş süreci YTLye geçiş sürecinden çok farklı. O zaman 12 ülkenin para birimi değişti. Ancak euroya geçildiği yılın başında ABde enflasyon ortalaması yüzde 2.5 idi. Yıl sonunda bu oranın yüzde 2.2 olduğu ortaya çıktı. Bazı sektörlerde hafif artışlar oldu, ama bu genel enflasyon sepetini etkilemedi." Türkiyede 30 yıldır süren yüksek enflasyon nedeniyle fiyatların sürekli olarak yukarı yuvarlandığını söyleyen Süreyya Serdengeçti, "YTLye geçerken de bu olmuşsa, eski alışkanlığın devamıdır. Ama herşeyin başı istikrar. İstikrar oturdukça bu alışkanlık da sona erecek. Yuvarlamanın ocak ayı enflasyonuna belki bir ölçüde etkisi olur, ama ne kadar olur bilemeyiz. Bekleyip göreceğiz" diye konuştu. Zaten hep yukarı yuvarlandı Serdengeçti Doların hali ne olacak? sorusuna ise şu yanıtı verdi:"Doları FEDe sorun. Bana neden Türk Lirasının hali ne olacak diye sormadığınıza şaşıyorum. İstikrar sağlandıkça faizler düşecek ve TLnin değeri de dengeye gelecek. İstikrarlı bir ülkenin parasının bölgede lider olması doğal. İstikrarı sağladığınız ölçüde paranıza önce içeride, sonra da dışarıda talep gelir. Döviz alım ihaleleri, piyasadaki arz ve talepten bağımsız olarak devam edecek. Döviz arzı az olursa alımımız da az, çok olursa çok olacak. Dışarıdan gelen sıcak para konusunda endişeli değilim. Dalgalı kur politikası, sıcak paranın spekülatif atağına karşı büyük sigorta. Nisanda FEDin faizleri biraz hızlı artıracağı ve Türkiyenin cari açığı hakkında çokça konuşulmaya başlandığı günlerde döviz tırmandı."Merkez Bankası, YTLye geçiş konusunda IMFden de teknik yardım almış. Kuruşlar konusunda İsveç Darphanesi, banknotlar konusunda ise parasından altı kez sıfır atan Brezilya Merkez Bankasından yetkililerin de aralarında bulunduğu teknik ekipler destek vermiş. Doları bana değil FEDe sorun Portre Kendini böyle tarif ediyor. Tüm kariyerini 1980 yılında girdiği Merkez Bankasında yaptı. O paradan sıfır atılması, enflasyonun tek haneye indirilmesi gibi tarihi noktalarda sessiz ama önemli bir rol oynadı. Portresini yazarken sadece Onu yazmak yerine bir kısmını bir süre önce Milliyet Businessta yayınladığımız Greenspan karşılaştırmasıyla vermeyi daha uygun buldum.ABD Federal Reserve Bank (FED) Başkanı Alan Greenspan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Süreyya Serdengeçti... Uyguladıkları sıkı para politikası ve konumları gereği bütün ekonomi kesimlerini aynı anda memnun edemeyen bu iki yalnız adam, aynı ülkede yaşasalardı çok iyi dost olurlardı herhalde. Zaten tanışıyorlar ve uluslararası toplantılarda görüş alışverişinde de bulunuyorlar. Önemli ortak özellikleri, teknik işleri ve teknisyen kişiliklerine karşın entelektüel donanımları. İkisi de klasik müzik tutkunu. Greenspanin hayat rotası önce müziğe çevrili olarak başlıyor. İki yıl konservatuara devam ettikten sonra, Greenspan bu alanda zirvede olamayacağını anlıyor ve ekonomi eğitimine dönüyor. Hayatı, hep sıfırlama ve yeniden başlama üzerine kurulu. Özel sektörde çalışıyor, kendi şirketini kuruyor, ekonomi danışmanlığı yapıyor. Nixon döneminde kamuda çalışıyor. Sonra yine özel sektöre geçiyor. Bu gidiş gelişler ta ki Merkez Bankası Başkanı olana kadar da sürüyor. Serdengeçti ise hem iş, hem özel, hem de eğitim hayatında hep belli bir istikrarı tutturanlardan. Okuldaki göreceli olarak en iyi dersi, para ve kredi. Okul sonrası sınavlarda Merkez Bankasına kabul edildi. Ve tam 25 yıldır Merkez Bankasında. Serdengeçti önce dış borç ertelemelerinde çalıştı. Sonra döviz rezervlerinin yönetimi alanına geçen Serdengeçti, 1990da Döviz İşlemleri Müdürü, 1992de Açık Piyasa İşlemleri Müdürü oldu. 1994te Genel Sekreter Yardımcısı olarak, Genel Sekreterlik Basın Sözcülüğüne getirildi. Serdengeçti, aynı yıl Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığına atandı ve Ödemeler Dengesi ile Uluslararası Kuruluşlar alanında çalıştı. Doğma büyüme Merkez Bankacı Serdengeçti, Mayıs 1996da Piyasalar Genel Müdürü oldu. Uluslararası rezerv yönetimi, döviz kuru ve müdahaleleri, bankalararası para piyasası, açık piyasa işlemleri, Hazine ihaleleri sorumluluk alanlarıydı. Ocak 1998den itibaren piyasaların yanısıra, krediler, bilgi işlem ve istatistikten de sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Serdengeçti, Mart 2001de Merkez Bankası Başkanlığına atandı. Süreyya Bey, ekonomik programın ilk uygulamaya başlandığı dönemlerden itibaren hatırlanacağı gibi bütün baskılara ve eleştiri oklarına karşın, kısa vadeli faizleri indirmekte hiç de aceleci davranmadı. Dövizle iş yapan kesimden gelen baskılara karşı da bildiği yoldan şaşmadı. İzledi, verileri değerlendirdi. Faiz indiriminin enflasyon öngörüleriyle örtüştüğünden emin olduğu noktada da gerekli adımları attı ve hızlı indirimlere gitti. Greenspan ise, kontrolsüz büyümeyi gördüğü anda kısa vadeli faizleri yükseltmekten çekinmedi. O da çok eleştiri aldı. İnatçı kişilikleriyle tanınan iki başkanı belki de betimleyen en önemli ortak özellikleri, müdahalelere aldırmayıp, gerektiğinde kötü adam olmayı göze almaları. Bildiği yoldan şaşmadı Greenspanin müzikle birebir uğraşmasına karşın, Serdengeçtinin çaldığı herhangi bir enstrüman yok. Ama çocukluğundan bu yana tam bir klasik müzik tutkunu. Yüzlerce CDden oluşan bir klasik müzik koleksiyonu var. Serdengeçtinin bu tutkusu, Merkez Bankasının santralinden bile duyuluyor. Bankayı aradığınızda, dahili numaraya ulaşana kadar Bach eşliğinde kısa bir yolculuk yapıyorsunuz. Alan Greenspan, borsa simsarı olan babasından etkilenip, iş hayatına 28 yaşında ekonomik danışmanlık hizmeti veren bir şirket kurarak başlıyor. Şirket yöneticileri için hazırladığı öngörü analizlerinden iyi para kazanıyor. Greenspan, Merkez Bankasına deyim yerindeyse biraz istemeyerek giriyor. Hatta ABD Başkanı Reaganın göreve çağırdığı Greenspanin bu göreve gelmesi, biraz da hocalarının araya girmesiyle oluyor. Greenspan, piyasanın içinden çıkıp, politikalarıyla piyasaya yön veren bir kurumun başına geçiyor. Bizde ise, daha önceki bazı Merkez Bankası başkanlarının özel sektörden kuruma geçmeleri eleştiri nedeni olmuştu. Misyonunu fiyat istikrarı olarak tanımlayan Serdengeçti, özel hayatında da istikrara düşkün olduğunu söylüyor. Greenspanin aksine sadece bir kez evlenmiş. Okulda tanıştığı Çiğdem Hanımla 23 yıldır evli ve bir çocuk babası. Eşinin kendisinin en büyük yardımcısı olduğunu söylüyor. Çiğdem Hanım da Serdengeçti gibi Orta Doğu Teknik Üniversitesi İdari İlimler Fakültesinden mezun. Çiğdem Hanım, Serdengeçtinin yoğun iş temposu nedeniyle sıklıkla çıkamadığı sokaktan, zaman zaman vatandaşın izlenimlerini de taşıyan yardımcısı aynı zamanda. Başkanın 13 yaşındaki oğlu Deniz de matematiğe ve müziğe düşkün. 2 enstrüman çalan Deniz, babasının geniş CD arşivinin gönüllü ortağı. Çiğdem Hanım eşini, Deniz de babasını hep işle paylaşmışlar. Hatta, Süreyya Bey yılbaşı gecesi YTLye geçiş çalışmalarını yerinde izlediği için yeni yıla da yalnız girmişler. Klasik müzik hayranı