11.04.2014 - 16:22 | Son Güncellenme:
İstanbul Şehir Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Kulüp Kültürel, İletişim Fakültesi’nin desteği ile “Popüler Kültür Ciddi Bir İştir” serisi kapsamında “Dizilerde Kurgu-Gerçeklik İlişkisi” üzerine ŞEHİR’de kapsamlı bir panel gerçekleştirdi. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Zeynep Feyza Akınerdem; sektörün, izleyici ve araştırmacıların birbiriyle etkileşim hâlinde olduğunu belirterek gerçeklikle diziler arasında kurduğumuz ilişkinin dizi türlerine göre değiştiğini aktardı.
“Sosyal dramaların gerçekliğe uygun bitmesini istiyoruz”
“Her toplum yapısal çelişkiler barındırıyor” diyen Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nükhet Sirman da melodramlara dikkat çekerek şunları söyledi: “Örneğin bizim toplumumuza baktığımızda, bir yandan birlik ve beraberlik söylemlerimiz var, bir yandan da sürekli olarak etrafımızda ayrımcılıklar, eşitsizlikler var. İkisi yanyana durduğu zaman çok ciddi bir çelişki meydana getiriyor.Bu çelişki Yeşilçam’ın merkezinde yer alan bir melodram olarak ortaya çıktı. Melodramların yani sosyal dramaların; muhakkak gerçekliğe uygun, kabul edilebilir bir çözüme ulaşmasını istiyoruz. Havada kalırsa üzülüyoruz. Eğer o problemin çözümü dizinin sonunda dile getirilmiyorsa dizinin izlenebilirliği de olmuyor. Mesela zengin kız fakir oğlana aşık olduğunda ‘davul dengi denginedir’ anlayışı kırılıyor. Bu yüzden hikâyenin sonunda denklik oluşturuluyor ya da en azından yaklaştırılıyor”
Diziler devletler arası ilişkileri bile etkileyebiliyor
Birçok dizide kamera arkasında bulunan ve halen Kurtlar Vadisi’nin yönetmenliğini yapan Onur Tan ise “reality show” programlarında kazandığı deneyimin dizi sektöründe kendisine katkısı olduğunu söyleyerek, “Türkiye’deki en yüksek reytingi Biri Bizi Gözetliyor’da Eray ve Melih tartışması almıştı. Eray ve Melih yerine dünyanın en iyi oyuncularını koysaydık bu reytingi alabilir miydik? Yaptığımız şeyin doğruluğunu tartışmıyorum ancak onların hayatlarını tekrar yazıyorduk. Bu noktada samimiyet çok önemli. Samimi olan diziler mutlaka karşılığını buluyor. Diziler istemen de olsa birçok şeyi etkiliyor. Ayrılık Filistin dizisinde Mescid-i Aksa’daki sahneyi çektikten sonra Netanyahu “Türkiye üzerimizde oynuyor” diyerek iki ülke arasında bir gerilim oluşturdu. Diziyi yaparken böyle bir amacımız elbette yoktu fakat bir şekilde yapılan diziler devletler arası krizlere bile sebep olabiliyor” dedi.
Üzüntü veren olaylara bakmayı seviyoruz
Seyircilerin dizilerden etkilendiği gibi oyuncuların da rizilerden etkilendiğini belirten oyuncu Atılay Uluışık şunları söyledi: “Örneğin özel hayatımızda da bizden oynadığımız karakterimizden beklenen davranışları bekliyor. Bazen oyuncular da bu duruma kendilerini kaptırabiliyorlar. Bizler oyuncular olarak bunun sadece bir iş olduğunu unutmamalıyız. Başarılı bir işten sonra aynı başarıyı yakalamayan oyuncular hayal kırıklıklarına uğrayabiliyor.” Olumsuz konuların da dizilerde ilgi çektiğini anlatan Uluışık, “Çocuklar Duymasın dizisinde reytinglere baktığınız zaman karı-kocanın boşanma üzerine konuştuğu sahneler en çok reyting alan sahneler oluyor. Belki de toplum olarak bizim, başkasının üzüntüsünden pay çıkarıp –iyi ki bende yok- diyerek bununla mutlu olmak gibi bir gerçeğimiz var. İki kişi el sıkıştığında kimse dönüp bakmaz ama iki kişi kavga ettiğinde herkes bakar” şeklinde konuştu.