EgeYaşamdan alacaklı ayrıldılar

Yaşamdan alacaklı ayrıldılar

28.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Yaşamdan alacaklı ayrıldılar

“İnsan olduğumuzu hatırlayın, geriye kalan her şeyi unutsanız da olur.”

Haberin Devamı

 Albert Einstein

- “Martılar ağlardı çöplüklerde, biz seninle gülüşürdük.” Ahmet Kaya söylüyor, dağılıyorum. Giderayak evde tutsak edildik son demlerimizde. Yaşayanlarla iki tek içip beklenti içerisindeyken yitirdiklerimizin özlemini kafamın içinde birkaç turla aşma çabasındayım.
- 41 yaşındaydı. Rize’de bir benzin istasyonu patlamasının içinde kaldığında. Bir keresinde “Ulan Buda, Seyfi Kaptan (Talay), sen, ben İnciraltı’nda bir türlü kafa çekemedik, söyleşemedik” dediydi. Evet hiç söyleşemedik. Tanıdığım en güzel insandı koca kaptan Gürsel Aksel. Yıllar önce bir TV programında, “Gürsel Abi’yi benzin istasyonundaki patlama değil, yaşamını adadığı Göztepe’den Rize’ye gönderenler öldürdü” dedim. Alındı bazı muhteremler.
- Yine yıllar önce Karşıyaka iskelesinin karşısındaydı Avcılar Kulübü. İzmirsporluydum ama herkesle kucaklaşmak gibi kötü bir huyum vardı. Bir akşam arkadaşları görür, birkaç tek atar, söyleşiriz niyetiyle gittim Avcılar Kulübü’ne. Kapı önünde söyleşirken bir ara iki güçlü kol sardı bedenimi. Aldı beni kendi omuzlarına. Minderdeki şampiyonlar kadar güçlüydü. “Ne yapıyorsun, indir beni aşağıya” dediğim adam, Karşıyaka’nın simgesiydi. Gode Cengiz (Kocatoros), 42 yaşındaydı yitirdiğimizde.
- Ona tutkuyla bağlanıp izlerken âşık olduğum zamanlarda ortaokul öğrencisiydim. Liseyi bitirip üniversiteye başladığım yıllarda kaptanımdı. Yaşamımın en büyük, en değerli düşüydü. Ondan sonra da düş kurmadım. İnsan olmanın erdemini ondan edindim. Rüyalarımdaki fenomenle gündüzleri, geceleri tükettik. Her defasında sevgiyle, tutkuyla... Zımba gibiydi. Turgay Meto’nun takımlarının kalecilerini çalıştırıyordu mermi gibi vuruşlarıyla. Bedeninde bir gram yağ yok. Takoz gibiydi. Yitirdiğimizde 50 yaşındaydı Seyfi Talay.
- Bence Karşıyaka’ya gelmiş en verici, en değerli insan, futbolcu, başkandı. Çok yakınlaşamadık. Uzaktan bakıldığında kavgacı, öfkeli, yakınına geldiğinizde verici, sevgiyle yüklü. 53 yaşındaydı yitirdiğimizde. Tanınan adıyla Gazcı Erol (Özışıkçılar). Bence Karşıyaka’nın en güzellerinden. Kendini Kaf Sin Kaf için biçimlendirmiş, onun için yaşayan, onun için ölen, büyük insan.

Haberin Devamı

Yaşamdan alacaklı ayrıldılar

Haberin Devamı


- En büyük sevdasına ilk adımlarını top toplayıcılığıyla attı. 60’lı yılların ilk zamanlarıydı. Antalya’da birlikteydik İzmir genç karmasında. Güzelyalı çocuğuydu. Hikâyesi büyük. Bence ulusal değil, evrensel çapta bir kalite. Ali-Mehmet-Çağlayan-Hüseyin-Büyük Mehmet-Nevzat-Ertan-Nihat-Fevzi-Gürsel-Halil... Karşılarında rakip olarak oynarken izlemekten keyif aldığım büyük takım ve onun büyük kalecisi Ali Artuner. Takoz gibi boylu boslu, yakışıklı adam. Tüm sevenlerine elveda dediğinde yaşı sadece 57’ydi.
- Babası Mustafa Elidemir, Mimar Kemalettin Caddesi’ndeki Tütünbank’ın müdürüydü. Hasta İzmirsporluydu. İki oğlunu da Tıp Fakültesi’nde okuttu. Biri normal doktor, öteki diş doktoru oldu. Hasan Elidemir, babasının tutkunu olduğu, İzmirspor’un 7 no’lu formasıyla büyüdü. Ardından Antalyaspor’da oynadı. Genç yaşta bıraktı futbolu. Harika bir diş doktoruydu. Para kazanan değil, gereksinim duyanların iş görmeyen dişlerini işlevsel kılan, harika bir sanatçıydı. 60 yaşında yitirdik o büyük, güzel insanı. İçimde bıraktığı acıyı hâlâ giderebilmiş değilim.
- Sağ ayağını daha iyi, verimli kullanan sol bek Zinnur Sarı. Onu futbol alanlarında izledim, tanıdım, sevdim, beğendim. Yıllar sonra Ege Yıldız’da buluştuk. Birlikte çalıştık. Ünlü kuş serisinin Şahin’iyle Anadolu’yu turladık bayi ziyaretlerinde Zinnur’la. İşimiz plastik boru satmaktı. Ama biz onunla uzun yolculuklarımızda hep futbol konuştuk. Görünen bir sağlık sorunu yoktu. 60 yaşında yitirdik sevgili Zinnur’u. Çok erkendi, çok üzüldüm.
- Bence futbolcu, futbol adamı değil filozoftu. Tüm yaşamı boyunca anlaşılmak gibi bir sorunla savaştı. Turgay Şeren’in Berlin Panteri olarak ünlendiği Almanya maçında oyuna katılmak için sırasını bekliyordu. 3 büyüklerden birisine “Evet” deseydi, o gün kenarda değil sahada olacaktı. Evet, dedirtemediler. İzmirsporunu terk edemedi bir türlü. Menisküs ameliyatının yapılamadığı yılda sakatlandı. Futbolu bıraktı. Antrenörlük yaptı. Paraya pula aldırmadı. Hep kendi cebine güvendi. Yaşama elveda dediğinde 61 yaşındaydı Tarık Gençay. Onu tanımak, onunla anları yaşamak büyük bir onurdu bizim için. Onu hiç terk etmedim. Anımsıyor, özlüyorum.
Para değil, dost kazanmak zenginleştirir insanı. Şiirler, şarkılar, yazılar anlatır yaşamı. Geride kalanlara biçilmiş bir ödevdir anımsatmak. Yıllardır gideremediğim üzüntüler, acılarla yaşamın yorgunluğunu aşma çabasındayım. Ve düşünüyorum çoğu zaman. Geride kalmak mı, önden gitmek mi!?
Esen kalın.