EgeSporda şiddet son bulmalı

Sporda şiddet son bulmalı

30.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Göztepe ile Altay arasında oynanan ve çıkan olaylar nedeniyle tatil edilen İzmir derbisi, kenti hüzne boğdu. Yaşanan tatsızlıkları değerlendiren usta kalemlerimiz, “Kasıtlı, bahanesi olmayan, hafifletilemeyecek kadar ciddi tavırlar ve insanların canına kasteden tutumlar spora aykırıdır. Ne tribünlere fişek atanı ne de kaleciye saldıranı aklayacak bir savunma olamaz. Bir daha benzerinin yaşanmamasını dileriz” dedi

Sporda şiddet son bulmalı

Fatih Tanfer: İzmirimizin yaşları 100’lere dayanan iki güzide kulübünün oynadığı derbi, 22. dakikada yarıda kaldı. Maalesef bu heyecanı yaşamak ve coşkulu, heyecanlı, bol pozisyonlu, isimlerine yakışır bir müsabaka izlemek isteyen sporseverler hayal kırıklığına uğradı. Artık günlerdir ülkenin gündemine düşen seyirci olayları iki takım adına da üzücü oldu. Bundan sonra yapılacak en önemli konu futbolun güzelliklerini ve en önemlisi Fair Play ruhunu bilmeyenlerin takımlarını olumsuz etkilememeleridir. Türkiyemizin güzel şehri İzmir’in de imajı maalesef zedelendi. Ne iki takımımız ne de İzmir, böylesi bir durumu hak etmiyor.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Atatürk ile Kuvâ-yi Milliye ile İzmir Marşı’nın haykırılışının tonu ile anımsanan kentin, insanlıktan uzak, tüm Türkiye’ye sunduğu futbol akşamı hüsranla neticelendi. Şehrini temsil etmek mangal gibi yürek ister. Birkaç tane kendini bilmezin on binlerce taraftarın gecesini hiç etmesiyle kötü bir reklam oldu kentimiz. Sahadaki mücadele, armayı ve formayı sırtına geçirenlerin mücadelesidir. Centilmence geçerse keyif verir. Lakin kasıtlı, bahanesi olmayan, hafifletilemeyecek kadar ciddileştirerek insanların canına kastetmek spora aykırıdır. Dalga geçersin, derbi heyecanını yaşarsın, eğlencene bakarsın. Ama metrelerce koşup bir insanı bayrak direği ile yere sermek de neyin nesi? Bizim kültürümüzdeki ev sahipliği buna mı yaraşır? Bu denli ciddi bir maça üst düzey arama yapılmaması anlamsız. Hiçbir racona sığmayan, ailelerin, çocukların, babaların, annelerin olduğu bir bölgeye işaret fişeği atmak hangi akla hizmettir? Bu güruhun yaptığı icraata çanak tutan bir sağlık personeliyken biz canımızı kime ya da kimlere emanet edeceğiz? Ne insanlara fişek atanı ne de kaleciye saldıranları aklayacak bir savunma olamaz. Siz üzerinde sarı kırmızı renkli atkılar, formalar, bereler, montlar olan kişilere hücum edince Altay daha mı yükseliyor? Bir kalecinin yerde can çekişmesi hoşunuza mı gidiyor? Bundan zevk duyanlar, keyif çatanlar mı var? Yazık. Hem de çok yazık! Olayın sıcaklığıyla münferit bir olay diye açıklamalar yapıldı. Gelgelelim gelinen nokta hiç de münferit bir olay olmadığını tam aksine ‘Organize’ olduğunu tüm çıplaklığıyla ‘Kabus’ gibi gözler önüne seriyor. Fişekler sağlık ekipleri tarafından içeriye girmiş olabilir ancak kamera kayıtlarında o personelin boynunda atkı var! Biz basın mensupları etik olarak yakışık almayacağından dolayı forma, atkıyla giremiyorken onlara bu izin nasıl verilebiliyor? Veyahut sahaya atlayan taraftar bayrak direğini eline alıp polis memurunun önünden 40 metre koşarken o memur arkadaş neden hepimiz gibi izledi? Baktığımız zaman tepeden tırnağa herkesin sorumluluğu var. Stat güvenlik görevlilerinin de, emniyet güçlerinin de... O içeriye sokulan 20 fişek iddialara göre 35. dakikada atılsaydı bugün belki de acımız çok daha fazla büyük olacaktı. Herkes şapkasını önüne koyup gerekli, daha sert önlemleri almalı. Zafiyeti olan her kurum hatalarından ders çıkarmalı. Futbolun ilk kez oynandığı İzmir’imize el birliğiyle kapkara bir leke sürüldü. Şimdi her zamankinden daha fazla kenetlenilmeli. İçimizden bu vandalları ayıklayıp tertemiz bir sayfa açmalıyız. Futbol taraftarıyla güzel ama böyle taraftarlıkla değil.

Haberin Devamı

Kabus gibi bir süreç

Haberin Devamı

Bülent Buda: Yetersizlik sendromu. İçinden geçtiği sorunlu yolculukta engellerle başa çıkamama. Tünelin içindeki karanlıktan ışığa ulaşamama endişesi. Çabalar, arayışlar, eylemler ya hatalı ya da yetersiz. Savunmada hiç olmadığı kadar yerleşim yanlışları. Adam paylaşımında savrulmalar. Verilen açıklar, yenilen goller. Orta alanda ilk yarıda yüksek pas yüzdesi ile oynayan Hasan Hüseyin yalnızlığın oluşturduğu yorgunlukla dakikalar ilerledikçe o da görünmez oldu. Ali Emre’den savunmaya oradan orta alana akan savrulmalar. Ve ileri uçlardaki yetersizlik. Ahmet İlhan ile Şeref Özcan’ın en kötü günleri. Bu görüntü akut bir kalıcılığa bürünürse yandı gülüm keten helva. Kısaca, eylemlerinde coşkusunu yitirmiş bir takım izliyoruz son haftalarda.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Altınordu, kendisi için hayati önem taşıyan maçta Manisa FK karşısında nedense son derece etkisizdi. Defansta inanılmaz hatalar yaptılar. Altınordu’nun istenilen düzeye ulaşmamasının nedenlerinden birisi, kendi ceza alanı içerisinde yaptığı lüzumsuz paslaşmalar. Manisa FK maçında olduğu gibi rakip önde bastığı zaman hatalar ve kalesinde goller görüyor. Orta alan etkisizdi. Forvet oyuncularından istediği verimi alamadı. Bana göre Ahmet İlhan sezonun en etkisiz oyununu oynadı. Hücumda alternatif bir organizasyon yaratamadı. Mağlup duruma düştükten sonra takım halinde beklenen reaksiyonu gösteremedi. İnanılmaz bir motivasyon eksikliği vardı. Ali Dere takımın en iyi oyuncusuydu. Ve oynadığı oyunu golle taçlandırdı. Ancak Altınordu adına gelinen nokta maalesef hiç de iç açıcı değil. Hızla toparlanması gerekiyor.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Bizim alışık olduğumuz, bildiğimiz Altınordu, baskı altında oyun kurma becerisi gelişmiş, boyun eğmeyen, kolay pes etmeyen, idol olanların kendilerini daha büyük yapan hareketleriyle hayran bıraktığı, gençlerin büyüklerini izlerken dolan göz bebekleri ile özdeşleşen takımdı. Rakiplerin oyunu, Altınordu’nun hücum şablonuna göre şekil alırdı. Savunma kodlarından bu denli uzaklaşmadan, hayalet gibi gezinen orta alan yerine diri ve de canlı bir hüviyete bürünüverirlerdi. Geldiğimiz noktada bireysel hataların tavan yaptığını görüyoruz. Çabuk bozulan, öz güveni tutturamayan onlar oluyor. Bilmem nedendir, Manisa FK karşısında ikinci yarıda Ali Dere’nin son dakikalardaki golü hariç üç direk arasına ekstra bir deneme yok. Rakibi bu kadar buyur eden, ikram sunan, cömert davranan, kırılgan bir yapıdaysanız ilk hedefiniz yediklerinizden fazla atmaktır. Artık onlar için tek koşul kazanmak, kazanmak ve de kazanmaktır. 

Sporda şiddet son bulmalı

Olay değil kolay oldu

Bülent Buda: Kötü gününde yakaladığı yetersiz bir rakip, umulmadık bir manzara siyah beyazlılar için. Elbette böylesine elverişli ortamı kazanca çevirmede gösterilen yarışma isteğiyle kazanılan bitirici vuruşlar. Üç gol, oyuna kulübeden katılan Batuhan ile Selim’den. İkisi de nitelikli, becerili. Momentumu yakaladıklarında taşıdıkları formayı galibiyetlere ulaştıracak karakterde futbolcular. Bu bağlamda vurgulamalıyız. Bu takımın temel, sürekli, istikrarlı yönlendiricisi kaptanı Nizamettin. Futbol mevsiminin ilk maçından bu yana üst düzey bir devamlılık ile yüksek kaliteye ulaştı. Mevsimin en kötü futbolunu oynayan Altınordu’nun hem açıklarını hem de ikramlarını değerlendirmeyi bildiler, kazandılar. Galibiyetin kötüsü olmaz. Oynadılar, kazandılar, hak ettiler. Önleri açık olsun.

Fatih Tanfer: Manisa FK, sezon başından bu yana en iyi futbolunu oynadı. Defans arkasına atılan paslarla pozisyonlar buldu. Maç boyunca topa hakim oldu. Doğru pozisyon aldı. Alan paylaşımını doğru yaptı. Oyuna sonradan giren iki oyuncu Batuhan ve Selim oyunun kaderini değiştirdi. Batuhan iki gol atarken, Selim de bir gol ve bir asistle oynadı. Ayrıca defansta Ba’nın yükselen formu takımın büyük artısı. Manisa FK, kazanma alışkanlığını devam ettirirse öncelikle Play Off yarışının içinde olur. Bu kadro ile de olması gerekir.

Mehmet Demirtaş: Oyuncuların çevre kontrolünün yükseldiği, pres gücü, enerjisi, top kazanma dürtüsü ve kararlılık dozunun arttığı bir maçtı onlar adına. Rakip ceza sahası yayı üzerine paslarla ulaşmayı hedefleyen Manisa FK’da etrafını zenginleştiren bir kaynak gibi, aynı zamanda pas trafiğini düzene sokan Nizamettin, bir çapa rolü görünce işler onlar adına daha iyi bir kıvama bürünüyor. Prib hareketli, Diallo süratli, Batuhan Kör fırsatçıydı İzmir deplasmanında. Levent Eriş’in teknik direktörlük şansı da yaver gitti. Adem’in zorunlu değişikliği nedeniyle alana ayak basan Batuhan, iki golle oynadı. Selim Ilgaz, girdikten iki dakika sonra gol atıp yanına bir de asist ekledi. Neticede kazanmayı özledikleri serüvende mentollü sakız etkisi yaratan bu galibiyetle öz güvenlerine yeni bir soluk getirdiler.

Sistem yanıt vermedi

Bülent Buda: Tuzla yenilgisi haliyle düş kırıklığı. Böyle günlerden dönüşe geçmek fiziksel görünümden öte güçlü bir psikolojiyi zorunlu kılar. Üç sonuca açık bir futbol oynandı. Hızlı ve agresiftiler. Lakin ataklarda ve de bitirici vuruşlarda uçlarda Kenan aranıyor. Bu arada niye Jahovic iki haftadır kenarda? Maç öncesi konuşmasında İsmet Hoca’nın kurguladığı gibi Bodrumspor umulanın, beklentilerin ötesinde bir yerde puan sıralamasında.

Fatih Tanfer: Denizli deplasmanında orta sahayı kalabalık tutup disiplinli ve mücadeleden vazgeçmeyen bir takım görüntüsü vardı. Takımın artısı defanstan oyunu iyi kurmasıydı. Orta sahaya dinamizm katan Recep Aydın’ı bu maçta çok beğendim. Emre’nin Denizlispor’un boş kalesinden çıkardığı top kendileri adına şanssızlıktı. Takım halinde tempolu, sık sık yer değiştirmeye dayalı hücum futbolunu benimsedi. Ve bunda da etkili oldular. Puanı 22. Ve 8. sıraya yerleşti. Play Off yarışı içerisinde olması için gereksiz puan kayıplarından kurtulmalı.

Mehmet Demirtaş: Bodrumspor’un sükseli sezon girişinde rakipleri sahadan süpüren, yoğun futbol oynayan bir takımı vardı. Lakin son haftalarda yaşanan düşüş, o kimliklerinden uzakta kalmalarına sebebiyet verdi. Denizli’de sergiledikleri iştahlı, kazanma isteği güçlü bir geceydi. Onları maç boyu dominant kılmayan olgu ise yaşanan top kayıplarıydı. Esaslı direnç gösteren Denizlispor’a karşı kronikleşen savunmadan top çıkarma problemi yine nüksetti. Orada da gücü ellerine alamadıkça çilingir olamadılar maça. Lider Eyüp ile makas açıldı belki ama hala Play Off’un en güçlü adaylarından birisi Bodrumspor.