07.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Süper Lig’de oynayan 7 futbolcu var 11’de. Yine de en işlevselleri 41 yaşındaki kaptan. İbrahim’in birinci sınıf kafa golünden sonra ilk kez öne geçmenin coşkusu duyumsanırken Marco tabelayı ikileyebilecek, takımı rahatlatacak olanakları gole çevirebilse her şey daha güzel olacaktı. Ama golcü Marco şu sıralar geçmişteki yeterliliğinden çok uzakta duruyor. Ozan, Kutay, Eren giderek katkı ve oyundan rol kapma düzeylerini geliştiriyorlar. Bu isteği onlarda gözlemleyebiliyoruz. Takımı bu ligde tutabilmek için göreve soyunan genç, idealist bir yönetim görev yapıyor. Tribünlerden başlayan üç beş ‘Yönetim istifa’ sesleri de çok sevimsiz. Lütfen biraz da özveri. O özverinin karşılığı para değil, sevgi.
Fatih Tanfer: Altay, ligin başlamasından itibaren oynadığı 4. maçta Adana deplasmanında puanını aldı. Bugüne kadar evinde oynadığı Keçiören maçı hariç hepsinde istekli, mücadele gücü yüksek bir oyun sergiledi. Kadronun hazırlıklara geç başlamasının getirdiği olumsuzluklar takımı etkiledi. Sezon başında Başkan Ayhan Dündar hedeflerini açıkladı. Adanaspor maçında bilhassa ikinci yarıda sergiledikleri oyun tek kelime ile harikaydı. Güzel olan 8 tane altyapıdan yetişen oyuncunun takımda oynaması ve her birinin her geçen gün form grafiklerini yükseltmeleri. 41,5 kere maşallah 41 yaşındaki İbrahim’in herkese örnek performansı. Ben Altay’ın her geçen gün iyiye gideceğine inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: “Senden bir hatıra bana bu şarkı, bir gün gitsen bile hatıran yeter”. Bu dizeleri anımsadıkça kaptan İbrahim’in Altay forması altındaki yılları bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden. Gülümseten anılar, hüzünlenilen maçlar… ve hala ıslanan şanlı formalar. Atılan gollere eklenen anlamlar. Adanaspor karşısında ligin en iyi oyunu oynandı. İkinci 45’te istediğimiz, beklediğimiz, arzuladığımız bir takım vardı. Rakibin hücumcularına kontak kapat, defansını diri tut. Kaleci Ozan’ın eldivenlerinde eriyen Adanaspor akınları, giderek söndü adeta. Gençliğin enerjisi, deneyimlilerin yüreğiyle bir kıpırdanma olduğu açık ve net. Bu yeter mi, bence yetmez. Fazlası mümkün mü? Kesinlikle mümkün.
Göztepe’de kayıplar giderek büyüyor
Bülent Buda: Tijanic’in yerde yatan Hüsamettin’e çarpan vuruşu talihsizlikti. İkinci yarıda Yasin hızlanınca ataklara etkinlik kattı. Yani istikrarlı, rakibi çökertecek arayışlarda devamlı bir oyun göremiyoruz. Daha ilk 4 hafta, kayıp 7 puan. Beklenti bir üst lig olduğuna göre bu rakam fazla. ‘Yolun başındayız’ denebilir. Lakin o söylem de çok tehlikeli. Maç bitimlerinde teknik adamların oyunu yorumlarını önemsiyorum. Turgay Altay’ı da o nedenle kutluyorum. Sergilenen futbola gerçekçi yaklaşarak bir biçimde yakınmadan, takımının sergilediği futbolun bir puandan fazlasını hak etmediğini dile getirdi. Güçlü, hızlandırılmış bir programla o tutkulu taraftarların beklentilerini yanıtlama birincil sorun olarak Turgay Altay ile futbolcularını zorluyor.
Fatih Tanfer: Göztepe’nin Gençlerbirliği karşısında oynadığı oyunu ve alınan 1 puanı görünce, ‘Batı cephesinde değişen bir şey yok’ sözü aklıma geldi. Sahada sadece takımına muhteşem desteğini esirgemeyen taraftar vardı. Rakibinin takım halinde yaptığı savunma karşısında yerleşimini bozamadı. Fiziksel eksiklikler ile birlikte bazı oyuncuların mental olarak hazır olmadıklarını da gördüm. Peki Göztepe neden kazanamıyor? Daha istenilen oyun ve organizasyonlar kurulamadı (Sahanın iyilerinden Mesut’un üç defa yerinin değişmesi buna bir örnek). Bloklar arasındaki kopukluk devam etti. Hücumda üretkenlik yine yoktu. Umarım ki tedbir alması gerekenler bunu başarırlar. Ortak amaç Göztepe’nin Süper Lig’e dönmesidir.
Mehmet Demirtaş: Göztepe’nin bir aylık lig maratonu bizlere gidişatın rotasını çizdi. Tutuk bir oyun, istikrarsız akınlar, değişimlerin zamanı ve kadro tercihi vasatı geçemedi. Maç genelinde dominant bir kimliğiniz olur, talihsizliğiniz üzerinizdedir yine ses çıkmaz. Fakat umut bağlanacak bir oyun ne yazık ki yok ortada. Boşa geçen 45 dakikalarda seçimler de eleştiriye açık. Santrfor olmadan maça başlamak ile neyi hedefliyoruz? Günün Yalçın ile en iyisi Mesut beke geçince size ne verebilir? Ya da Ege hep uzatmaların adamı mı olacak? Transfer yapamayan Gençlerbirliği sizin kalenizde heyecan yaratacak bir oyun oynuyor, direklere takılıyorsa şapkayı önünüze koyup düşünmek için çok uygun bir zaman dilimi.
Halikarnas çocukları tarih yazdı
Bülent Buda: İki takımın birini terazinin bir kesesine diğerini de ötekisine koyup tartsanız Eyüp bayağı ağır çeker gibi görünüyor değil mi? Bu bağlamda iki takım arasındaki temel ayrıntı farkındalık. Eyüplü futbolcular kendilerini bulutların üstünde sanıyorlar. Halikarnas çocukları ise yine tüm alçak gönüllü halleriyle üstünlük yarışına girmeden takır takır oynayıp üstünlüğün tabeladaki tadına varıyorlar. Ve de elbette izleyenlerin de keyiflerine keyif katıyorlar. Tüm ligi düzenli izliyorum. Şu sıralar Bodrumlu çocuklar en iyisini oynuyor. Takır takır sıralıyorlar golleri. Zirveyi de analarının ak sütü gibi hak ediyorlar.
Fatih Tanfer: Bodrumspor’dan şahane bir başlangıç. 4 maç, 3 galibiyet, 1 beraberlik. Bu haftaki rakibi ligin en çok masraf yapan, tecrübeli oyuncuları barındıran Eyüpspor’du. Ve alınan 3-0’lık galibiyet. Bu tesadüf olamaz. Öncelikle İsmet Hoca rakibini iyi analiz etmiş ve oyun planını ona göre kurmuştu. Takım halinde tüm oyuncuların katkısıyla oyun planını uyguladı. Pres yoğunluğunu artırdı. Topları iyi biçimde kullandı. Doğru savunma anlayışı, hücumda etkinlik ve rakibine sergilediği dinamik baskı oyunu domine etti. Bütün doğrular birleşince Bodrumspor liderliği hak etti.
Mehmet Demirtaş: ‘Üst lige çıktım, takıma yabancıları istifleyeyim’ düşüncesi, takımı yeniden kurayım saçmalığı, yabancı hayranlığı yok. Hatta ilk 11’de yabancı pasaportlu oyuncu bile bulamazsınız. 4 maç, 10 puan, 3 gol ortalaması. Bodrum bu sezon rakiplerinin başına iş açacak. Lig start almadan düşmesi beklenen yeşil beyazlılar, adeta tarih yazıyorlar. Futbolda transfer çok şey ama diğer yandan da her şey değil mantığının belki de en güzel örneklerinden bir tanesi. Bizlere sadece tebrik etmek düşer.
Ömer tuttu Ayberk attı
Bülent Buda: Büyük bir olasılıkla Ayberk’in önünde uzun futbol yılları olacak. Daha yolun başında anı biriktirmeye başlaması ne güzel. Samsun’un teknik patronu, Ayberk’in golüne ‘Vuruş bile değil’ dedi. Evet öyle olabilir ama Bayram Hoca yanılıyor. O vuruş değil, gollük vuruştu. Genç adam güzel bir siftah yaptı ama günün kahramanı da Ömer Kahveci’ydi. Manisa FK, bu yengiyle ‘Bu ligde ben de varım’ın bir şekilde iletisini gönderdi. Şu sıralar tam kıvamında olmayanlar gözleniyor. O beklentiler de gerçekleştiğinde daha etkileyici, izleyenin keyif aldığı bir takım olacaklardır.
Fatih Tanfer: Manisa FK, Samsun deplasmanında takım halinde mükemmele yakın bir plan uyguladı. Sahada hızı yüksek bir takım vardı. Çok iyi alan yerleşimi yaptı. Rakibinin her atağında yakın markaj ile önlem aldı. Levent Hoca rakip takımı iyi inceleyip özelliklerini iyi analiz yapmanın sonucu Samsun’u kilitledi. Galibiyetin başrol oyuncusu kaleci Ömer’di. Savunma ve orta saha büyük bir uyum içindeydi. Nedeni de Nizamettin’in iyi oyunuydu. İkinci yarıdaki Levent Hoca’nın yaptığı değişiklikler oyuna pozitif yansıdı. Genç Ayberk’in usta vuruşu golü getirdi (Bu golde Adem Büyük’ün tecrübesinin büyük rolü vardı). Manisa FK aldığı bu galibiyetle söyleyebilirim ki, ‘Süper Lig yarışı içerisinde ben de varım’ dedi.
Mehmet Demirtaş: Manisa FK’nın 2004’lü sağ stoperi Ayberk Karapo, böylesine kritik bir maçta çıkıyor, soluksuz izlenecek bir gol atıyor.
Maç içerisinde yaptıklarıyla ilk 11’e sinyal çakıyor. Oyununun ardından attığı gol de işin kaymağı oluyor. Gelişimini verimli tamamlarsa ismini çok anarız. Kaleci Ömer maç içerisinde takımını diri tuttu. O, kumaşı iyi bir kaleci. Her maç farklı bir kombinasyon ve görüntüleri var. Bu da bu ligde çok iş yapar. Burdan kalkıp iklimi, havası, suyu değişik Samsun’da gol yemeden galibiyet almak her babayiğidin harcı değil. Büyük olay.