04.12.2019 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Oynayanın da izleyenin de belleklerinde iz bırakan bir futbol günü. Pozisyonlar, goller, hakem ve VAR kararları. Duyguların doruklarda gezindiği bir gerçek kapışma. Castro gol serüvenini sürdürüyor. Skora bakınca şöyle bir izlenim edindim: Göztepe’nin maçı kazanması için iki farka ulaşması gerekiyordu. Aslında o fırsatları da yarattılar. Çok da istediler. Bir de gerçekçi olmalıyız. Aslında Fener’de kazanmaya yakındı. Eşitlik adil bir skor gibi görünüyor. Göztepe, alanda dik duruyor. Güçlü bir görünüm sergiliyor. Önümüzdeki haftalarda karakteri daha da gelişmiş, coşkulu, iştahlı bir Göztepe izleyeceğiz.
Fatih Tanfer: Tüm futbolseveler cumartesi gecesi Türk Futbol tarihine geçecek birçok ilkleri yaşadı. Göztepe penaltı kazandı. Atışı Alpaslan kullandı. Kaleci Altay kurtardı. Topu oyuna soktu. Rodrigues durumu 2-1 yaptı. Ancak VAR duruma müdahale etti. Gol iptal edildi. Göztepe’nin penaltısı tekrar edildi. Fenerbahçelilerin Malatyaspor maçında da kalecinin öne çıkıp penaltıyı kurtardığı isyanlarına ben de katılıyorum. Ancak bunda Göztepe’nin suçu ne? Çifte standart uygulayan VAR hakemleri ve yerinde doğru tespit edemeyen hakem ve yardımcı hakemin hatasıdır. 2-1 öne geçen Fenerbahçe golü iptal olup Göztepe penaltıdan durumu 2-1 yapınca maçın önüne yaşanan olaylar geçti. Yoğun stres ve gerilim futbolcuların hormon düzenini bozdu. Özellikle ikinci yarıdaki oyunuyla 3 puanı hak eden Göztepe 3 puanı elinden kaçırdı. Maç boyunca takım halinde iyi oynadı. Hızlı oyuncuları Halil, Serdar, Jerome ile rakip defansın arkasına atılan doğru toplarla birçok pozisyona girdi. Ama olmadı. Göztepe takım halinde oynadığı oyunla gelecek adına heyecan ve umut veriyor. İzlenmekten zevk alınan takım izliyoruz. İki hafta üst üste Ankara deplasmanına çıkacaklar. Buradan alınacak puan ve puanların Göztepe’yi nerelere taşıyacağını hep birlikte göreceğiz. Son söz olarak şunu söyleyebilirim. Göztepe adım adım mükemmele doğru gidiyor.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, VAR ve hakem Abdulkadir Bitigen’in kararlarının çok konuşulduğu mücadeleden beraberlikle ayrıldı. Fenerbahçe maça hızlı başladı. Ancak Göztepe oyuna ağırlığını koyup 6’da Castro’nun cezaalanı dışından attığı golle ipleri eline aldı. Rakibi karşısında öne de geçen Göz Göz ikinci gol için fazlaca pozisyona girdi. Ne yazık ki farkı ikiye çıkaran gol bir türlü gelmedi. Serdar, Jerome arka arkaya pozisyonlar yakalasalar da meşin yuvarlağı bir türlü ikinci kez ağlarla buluşturamadılar. Göz Göz iki farkı yakalasa belki de maçı koparacaktı. İkinci yarının başında da rakibinin üstüne giden sarı kırmızılılar, penaltı ve öne geçme şansı kazandı. Alpaslan’ın topa gelip vuruş yaptığı andan itibaren Türk Futbol tarihi için yeni bir sayfa açıldı. Kaleci Altay’a takılan penaltı, sonrası dönen topla Fenerbahçe öne geçti. VAR kararıyla gol iptal penaltı tekrar... Önce Göztepeliler daha sonra Fenerbahçeliler şokta. Konuk ekip cephesi itiraz etse de kural gereği verilen karar doğru bir karardı. İkinci penaltıyı Alpaslan bu kez gole çevirdi ve Göz Göz yeniden öne geçti. Yaklaşık 4 dakika sonra durum yine eşitlendi. Maçın geneli Göztepe’yi beğendim. Ayrı bir parantez Alpaslan’a açmak istiyorum. Mevkisi olmamasına rağmen ilk günden bu yana defans anlamında her gün üstüne koyuyor. Titi-Alpaslan tandeminde bu ikili iyi bir görüntü sergiledi. Ortaya konan oyun ve mücadele için maç sonu taraftarı tarafından dakikalarca alkışlanan Göz Göz’e koca bir alkış da bizden olsun.
Sıradaki gelsin
Bülent Buda: Atak sayısında önde olmak yetmiyor futbolda. Hüner, fırsatları ne denli çerçeveden içeri bırakıyorsun ona bakılır. Yeşil siyahlılar dış sahalarda baskı altında bir izlenim bırakırken seyrek de olsa karşı ataklarda üretken olma becerisini gösteriyorlar. Barrow-Sacko-Rodallega üçlüsü tam da aranılan karşı atak futbolcuları. Antep’te elbette sahanın yıldızı tabelayı iki nefis golle süsleyen Sacko’ydu. İkinci gol öncesi Barrow yine özlediğimiz karakterdeydi. Sacko’nun final dokunuşları birinci sınıf. Dış sahalarda kazanılan üç puanın ne denli değerli olduğunu vurgulamalıyız. Kazanmak takıma puan kazandırdığı kadar özgüven ile duygudaşlık felsefesini geliştiriyor. Denizli bu yengilerle güçlü bir konuma geldiğini gösteriyor.
Fatih Tanfer: Denizlispor, Gazişehir deplasmanında rakibinin elindeki çok yetenekli ve hızlı oyuncuların varlığını ve temposunu bildiği için doğru bir oyun planıyla sahaya çıktı. 54. dakikada yenik duruma düştü. Ancak oyun anlayışı gereği asla teslim olmayacağını ve son düdüğe kadar maçı bırakmayacağını gösterdi. Yediği golden 4 dakika sonra günün kahramanı Sacko beraberlik golünü attı. Tecrübeli ve doğru oynayan oyuncuları Aissati, Olcay, Barrow hızlı pas trafiğini doğru yaptılar. Oğuz ve Mustafa Yumlu hava toplarındaki etkinlikleri ve en önemlisi takım halindeki mücadele gücü büyük artılarıydı. 85. dakikada Barrow adeta uçtu ve Sacko’ya al da at dedi. Durumu 2-1’e getirdiler ve 3 puanı aldılar. Elbette yazımın finalinde kaleci Stachowiak’tan bahsetmemek haksızlık olur. İyi bir kalecinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Denizlispor nefes aldı ve yükselişe geçmeye başladı.
Mehmet Demirtaş: Denizlispor maça iyi başlayamadı. Antep ataklarında defans adeta tel tel döküldü. Rakibine karşı pozisyon vermek konusunda cömerttiler. Antep’in attığı gol VAR’a takıldı. Horoz savunmada sınavı geçemese de Stachowiak yine takımını sırtlandı. Sackho sahneye çıktı ve durumu eşitledi. Hücum hattındaki hareketlilik maçın içinde kalmalarının en büyük etkeniydi. Zaten bu da onlara üç puanı getirdi. Takımları kaliteli ayaklardan oluşuyor. Ayakları yere sağlam basan bir defans olduktan sonra hücum anlamında işi götüreceklerdir. Daha dikkatli olmalarını düşünüyorum. Savunmalarının toparlanmalarını dileyerek galibiyetlerin arkasının geleceğini umuyorum.
Galibiyet haklarıydı
Bülent Buda: Genç adam Çekdar Orhan 76. dakikada oyuna katıldı. Son düdüğe kadar da oyuna damgasını vurdu. Müthiş bir teknik, oyun görüşü, bitime saniyeler kala Erhan’a al da at pası sanat gösterisiydi. İlk on dakikada basan, gol arayan taraf Akhisar. Ama golü atan Ümraniye. Neyse ki dört dakika içinde skor dengelendi. Coşkulu ilk yarıydı. Alanın her yerinde rakibe bastılar, akışkan oyunla pozisyon ürettiler. Bunun karşılığını da aldılar, öne geçtiler. Ev sahibi Ümraniye’nin ikinci yarıda daha baskılı atak görünümünde olması normaldi. Ama Akhisar akılcı bir oyunla rakibini frenledi. Üç puana ulaşmayı analarının ak sütü kadar hakettiler. Ümraniye lehine çalınan penaltı düdüğü yanlıştı, alakası yoktu. Sonuçta üç puanlık oynadılar tek puanla yetindiler.
Fatih Tanfer: Ümraniye karşısında Akhisar’ı çok beğendim. O ağır şartlarda 3 puan hakkıydı olmadı. 10. dakikada yediği gole rağmen kaybetmeyi asla kabul etmeyen bir anlayışla oynadı. Devre biterken Engin’in şahane kafa golüyle 2-1 öne geçti. Maçın ikinci yarısı Erhan’ın omzuna çarpan topa hakemin verdiği penaltı kararı sonrası beraberlik golünü kalesinde gördü. Erhan Çelenk’e çok üzüldüm. 90+3’de de Orhan’ın al da at dediği pozisyonda zoru başardı topu dışarı attı. Olsun, Erhan’ın canı sağolsun. Ayrıca Orhan’dan da gelecek adına umutlandım. Akhisar’ı merak etmeyin. İyi oynuyorlar, rahat olun. Adım adım hedefe ulaşacaklardır.
Mehmet Demirtaş: Akigolar iyi mücadele ortaya koyuyor. Gönül ister ki galibiyet gelsin. Ancak Ümraniye’den alınan puan da önemli. Her hafta ilk ikiye yakın gidiyorlar. Bu oyun anlayışı onları şampiyonluğa sürükleyecektir. Lig sonunda ipi göğüsleyecek azmi bu maçta herkese gösterdiler. Oyunları güzel ve kaliteli. Onlardan beklentimiz her maç galibiyet elde etmeleri. Lig sonunda tekrar Süper Lig’de onları göreceğimizi düşünüyorum. Taraftar, camia, takım bunu istiyor. Mehmet hoca ve öğrencileri bunu başaracak güçte.
İçimiz yanıyor Şeytan
Bülent Buda: Kaleye, kaleciye bakmadan kullanılan penaltı çoğu zaman kaçar. Anıl’ın yaşadığı buydu. O dakikaya kadar sezonun en iyi futbolunu sergilediler. Her şey Hüseyin Hoca’nın maç öncesi konuşmasıyla örtüşüyordu. Yani takım coşkuluydu, istekliydi, iştahlıydı.. Okan içtenlikli girişimleriyle yaratıcı günündeydi. Penaltıyı neden o kullanmadı acaba? Tüm takımın maçı ne denli istediği belirgin bir biçimde koşularında, eylemlerinde gözlenebiliyordu. Atakan’ın net plasesi çerçeveyi bulsa olay farklı boyutlara yönelecekti ve ardından önce Yusuf’un gereksiz penaltısı ile geriye düşünce haliyle basıyorsun, yükleniyorsun, arkada da geniş alanlar bırakıyorsun. Keçiören’in elde ettiği net fırsatlar bu evredeydi. Futbolun doğasında olan şeyler bunlar. İyi de Altınordu maçın bitimine kadar arayışlarından vazgeçmiyor. Onur’un iki girişimi var. Golle sonuçlanmalıydı. Olmadı. Fazla kafaya takmayın diyeceğim ama haftalar da hızlı tükeniyor. Sezon başından bu yana en üzüldüğüm yenilgiydi bu.
Fatih Tanfer: Altınordu’ya tek kelimeyle yazık oldu. Maçın başından itibaren iyi mücadele etti ve doğru oynadı. Anıl’ın golüyle öne geçtiler. 28. dakikada defansının duran toplardaki zaafiyeti yine ortaya çıktı. Top ve adam takibi hatası sonrası kalesinde golü gördü. İyi oyundan taviz vermedi. 45. dakikada kazandığı penaltıyı Anıl kaleciye teslim etti. Maçın ikinci yarısının ilk beş dakikasında önce Okan sonra Atakan bomboş pozisyonda golü kaçırdılar. Top döndü penaltı oldu. Keçiören öne geçti. Futbol böyle bir şey. Altınordu maç boyunca doğru işler yaptı ancak sahadan yine puansız ayrıldı. Hüseyin Hoca’nın eksiklikleri en iyi bildiğine inanıyorum. Altınordu’nun yeri asla bu konum değil.
Takım durdu Sait Hocam!
Bülent Buda: Sait Hocam oyuna ilk hamleniz 77. dakika, ikincisi 85, üçüncüsü yok. Zaman kalmadı galiba! Hocam Abdullah Avcı’dan sonra giyinen en şık ikinci teknik adamsın. Ama takımının sergilediği futbol giyimin kadar şık değil. Bence galibiyeti kaçıran taraf Eskişehir. Sahi az kalsın unutuyordum. Oyuna hamle meselesi. Hocam altyapıdan hiç genç adam yok mu kulübede? Niye haftalardır bir tanesine bile şans vermiyorsun? Göster şu yürekliliği de hocam belki kulübe birkaç genç adam kazandırırsın gider ayak. Altay güçlü kadrosuna karşı sıradanlaştı. Onları bu sevimsiz evreden çıkartacak yeni akıllara ihtiyaç var.
Fatih Tanfer: Altay lig sonuncusu Eskişehirspor’la berabere kalıp son beşinci maçında 1 puanla tanıştı. Başka bir deyişle 5 haftada 14 puan kaybetti. Altay adına inanılmaz bir durum. 90+3 köşemizde yorumladığımız takımlar içinde gelecek adına ön görülerimizde tek yanıldığım takım Altay. Altay’ın gücüne, yetenekli oyuncularına inanıyorum. Asla puan cetvelindeki bu yeri hak etmiyor. Ama gelinen nokta acı verici. Umarım hak ettiği yere gelmesi için gerekenler yapılacaktır.
Mehmet Demirtaş: Ligde gardı en düşük takımlardan olan Eskişehir karşısında maçı bitiren hamleyi yapamazsanız sizin de gardınız düşmeye başlar. Bu hafta kazanılacak mücadelede tek puana teslim olan Altay’da sular ısınmaya başladı. Sahada iştahsız Altay keyif vermiyor. Es Es bulduğu net pozisyonları gole çevirse Altay’ı eli boş bırakacaktı. Düşme hattıyla aralarında yalnızca 6 puan var. Bir hal çaresine bakılmazsa gidişat kötü. Büyük Altay’a inancımız tam ancak gelinen nokta hepimizde şok etkisi yaratıyor.
Yüreğinize sağlık çocuklar
Bülent Buda: Hüseyin nihayet orucunu bozdu. Golünü attı. Öne geçtiler, geriye düştüler. İlk yarının ikinci etkili atağını yaptıklarında dakika 42’ydi. Yani ben Menemen’in ilk yarıda sergilediği futboldan bir şey anlamadım. İkinci yarı başlarken Menemen’in savunmacı çıkarıp oyuna savunmacı almasını kimileri yadırgayabilir. Bana göre bu hamle çok doğruydu. 51. dakikada bir not almışım. Menemen kendine dönüyor. 67’de Selmani kalesinde büyüyor. Ardından Alberk rakip kale önüne nefis indiriyor. Boztepe tüm maçın en net fırsatını dışarı vuruyor ve Ali Özgün 76’da oyuna katılıyor. Geçen hafta olduğu gibi attığı şık golle 81’de tabelayı biçimlendiriyor. Menemen’in yenilmezlik serüveni sürüyor. Bu takım olduklarının çarpıcı bir göstergesi. Büyük iş yapıyorlar. Bravo onlara.
Fatih Tanfer: Menemen’in başarı öyküsü devam ediyor. Bolu deplasmanında da yenilmezlik serisini sürdürdüler. Tek tabirle inanmışlar ordusu adım adım zirveye doğru yürüyor. En önemlisi takım ve futbolcuların oyunu her hafta gelişiyor. Geçtiğimiz hafta Ali Özgün ile Hüseyin gollere başlarsa takımın gücü artacak demiştik. Ali iki haftada ikinci golünü attı. Hüseyin de golle tanıştı. Takımda hem hız hem de güç var. Tebrikler Ekol Göz Menemen. Kendilerine inananları mutlu inanmayanları şaşırtmaya devam ediyor.
Mehmet Demirtaş: Menemen her hafta bizi gururlandırıyor. Berabere kalsalar da yüzümüz onlardan yana gülüyor. Sahada Menemen halkı için mücadele eden takımdan öte bir aile var. Kısaca onlara yan bakılmıyor. Aman nazar değmesin. İsim özelinden gitmek istemiyorum çünkü bu takımın her bir ferdi, her bir oyuncusu aynı hırsla mücadele ediyor. Tüm takım savunma yapacak ve golü atacak konsantreye sahip. Bir bütün olarak onları izleyenler keyif alıyorlar. Bizi alıştırdıkları galibiyetlere haftaya bir yenisi daha eklenecek ve bu güzel masal devam edecektir.
Bülent Buda: Dördüncü hafta galibiyet özlemi sürüyor. Liderle dokuz puan fark var. Gole dönüştürülemeyen altı net gol pozisyonu var Balıkesir’in. Futbolun adaleti yok diyerek yakınmayacaksınız. Yarattığınız fırsatı gole dönüştüreceksiniz. Yani becerili olacaksınız. Oyunun temposu, iştahı, coşkusu tam kıvamında. Büyük çabalarla üretilen gol fırsatları bu yorgunluğa gol yakışırdı, olmadı. Balıkesir’in bu ligi forse edecek, sallayacak yeterli nicelik ve nitelikte bir kadrosu var. Skorlar ve sonuçlar bu kalitenin karşılığı değil.
Fatih Tanfer: Balıkesir Hatayspor’a evinde 1-0 yenilerek 9. sıraya geriledi. Aslında Halil Çolak’ın direkten dönen şutu, Mrsic ve Foxi’nin kaçırdığı mutlak pozisyonlar gol olsa bu maçı kaybetmezdi. Ancak maç boyunca mücadele gücünü sahaya yansıtan Balıkesir’in böylesi ucuz bir golle yenilmesi asla kabul edilemez. Yazık oldu. Balıkesirspor coşkusunu ve kazanma arzusunu asla kaybetmemeli.
Mehmet Demirtaş: Balıkesirspor lider Hatay karşısında iyi bir oyun sergiledi. Girilen pozisyonlar değerlendirilemedi. Yakaladığı fırsatları dört maçtır gole çeviremeyen Balıkesir’de goller gelmeyince galibiyet de gelemiyor. Play Off ile aralarında üç puan bulunuyor. Umarım gelecek haftalarda girdikleri pozisyonları gole dönüştürürler, goller de üç puanı onlara kazandırır.