03.08.2019 - 03:25 | Son Güncellenme:
Ege Bölgesi genelinde birçok tenis kulübüne ve tenis branşına yaptığı desteklerle kendinden söz ettiren Türkiye Tenis Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Necimoğlu, Milliyet Ege Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş’a samimi açıklamalarda bulundu. İş hayatından spor hayatına samimi açıklamalarda bulunan Necimoğlu, tenis branşı ile nasıl tanıştığından ve İzmir’de tenis adına hangi adımların atıldığından bahsetti. Necimoğlu, “Tenisin potansiyeli ile İzmir’in potansiyelini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Gerek yerel yönetimlerle gerekse bu sporun destekçisi olacak olan büyük yatırımcılarla Ege ve İzmir Bölgesi’nde tenise altın çağını yaşatabiliriz” diye konuştu.
Yoğun çalışma ve iş temposunun arasında tenise başlamaya nasıl karar verdiniz?
Tenis oynamaya başlamadan önce hayatımın büyük çoğunluğu sporun içinde olarak geçti. Profesyonel düzeyde olmasa da kendi imkanlarım ve yarattığım boşluklarla spor yapıyordum. Sık sık arkadaş çevremizle de halısahada futbol oynama şansı buluyorduk. Daha sonra arkadaş ortamında bana tavsiye edilmesi üzerine tenisle tanışmak istedim ve tanıştım. 2011’in ortalarında ise arkadaşlarımla tenis oynamaya ve öğrenmeye başladım. Yaptığımız maçların sonuna da ödül olarak yemek koyuyorduk. Yenilen yenene yemek ısmarlıyordu. Yaklaşık 20-25 defa yemek ısmarladıktan sonra bu işi ciddiye almam gerektiğini fark ettim. Daha sonra Kültürpark’a üye olup haftada 2 gün ders almaya başladım. Kendimi geliştirdikçe yenildiğim arkadaşlarımı yenmeye başladım. Bu da beni daha çok motive etti. Tenisin benim ve çevrem üzerindeki sosyal ilişkilerdeki etkisini de görünce ne kadar değerli bir spor olduğunun farkına vardım. Ardından işin boyutu amatörlükten çok yarı profesyonelliğe kadar uzandı. Değerli dostum Osman Gencer ile tanışma fırsatı buldum ve tenis benim için olumlu yönde evrilmeye devam etti. 2013 yılının başlarında da Küçük Kulüp’e üye olduktan sonra tamamen tenisle iç içe olma şansı yakaladım. Başlarda Küçük Kulüp’te çok fazla tenis oynama şansı bulamadım. Kortlar yeni ve konforlu değildi. Ardından 2015 yılında mevcut başkanımız Emre Sarıgedik’in başkanlık görevine gelmesi ve kortları yenilemesi ile daha çok tenis oynama şansı yakalamaya başladım. Yoğun çalışma ve iş temposu ile aile hayatının yanında tenis bana en önemli varlığın insan vücudunun olduğunu bir daha hatırlattı. İnsan zihinsel, ruhsal ve fiziksel bakımdan sağlam olmalı. Teniste kendime vakit ayırmayı öğrendim. Tenis benim hayatımda çoğu kavramı bir arada yürütebilmemdeki öncü oldu diyebilirim.
Haftanın kaç günü ve kaç saat tenis ile buluşuyorsunuz?
Ben her sabah 8.30 gibi uyanır, işlerimi çözmeye çalışır, saat 15.00’den sonra da mutlaka tenis oynarım. Randevularımı ve görüşmelerimi bile tenis kortunda yaptığım oluyor. Haftanın 4 ya da 5 gününü tenise ayırıyorum. Tenis oynadığım günler mutlaka tenisin ardından reformer da yapıyorum. Reformerin spor yaşantımda ve normal hayatımda da bir çok faydasını gördüm. Tenisin yanına reformer eklemek, yaşam kalitemi arttırdı.
Tenis sizce de sadece maddi durumu iyi olan bireylerin yapabileceği bir spor mu?
Tenis geride bıraktığımız yıllardaki gibi zengin sporu değil. Eskiden raket ve tenis toplarını temin etmek, tenis kortları bulmak zor ve pahalıydı. Şimdilerde ürün çeşitliliği ve ulaşılırlık arttığı için temin etmek daha da kolaylaştı. Tenis artık sadece maddi durumu iyi olan insanların yaptığı bir spor dalı olmaktan çıkmaya başladı. Gelecekte de iyi bir tenis kariyeri planlayan ve teniste profesyonel olmak isteyen bir çocuğun mutlaka 8 yaşından itibaren tenise başlaması gerektiğini düşünüyorum. Gerçek anlamda teniste başarılı olmak isteyen bir çocuğunda bu spora fazlasıyla mesai harcaması şart. Söz konusu tenis oynayan ve oynamak isyen veteran bireyler olursa eğer, onlar adına da benzer şeyler geçerli diyebilirim.
Türkiye Tenis Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği’ne nasıl uzandınız?
Biraz şans diyebiliriz. Biz Osman Gencer ile birlikte teniste partner olmaya başladık. İzmir Cup tenis turnuvası için İzmir’e federasyon başkanımız geldi. Sevgili Osman o dönem federasyonun il temsilcisi aradığını söylüyordu. Ardından Osman Gencer Tenis Federasyonu Başkanımız Cengiz Durmuş’a beni önermiş. Ben de teniste daha yeni olduğum için başta çekinerek yaklaştım. O dönemde başkanımız İzmir Cup’ın İzmir’de kalması ve yaşatılması için çok mesai harcadı. Bizler de İzmir’deki diğer tenis kulüplerinin aktif olması için mücadele verdik. Bizlerin bu çabasını gören ve takdir eden Başkan Durmuş, benim yönetim kurulu üyeliğinde yer almam için teklifte bulundu. Ben de bu teklifi geri çevirmedim ve kabul ettim. Federasyon başkanımız Cengiz Bey’de 2016’da yapılan seçimlere beni de yönetim kuruluna yazdı ve ben de böylelikle yönetim kurulu üyesi oldum. Ben yönetim kurulu üyesi olduktan sonra bizlerin İzmir’le ilgili ciddi anlamda taleplerimiz oldu. Böylelikle Spor Bakanlığımız ve Tenis Federasyonumuz ile birlikte İzmir’de güzel projelere imza attık.
Size göre İzmirlilerin tenise bakış açısı nedir?
Tenis çok hassas ve üzerine çok düşmeniz gereken bir spor. Türkiye’de eğitim ve sporun tam anlamıyla birlikte gittiği söylenemez. Tenise ayrılan mesainin fazla olması gerekiyor. Tesislerin ve hocaların yeterliliği de bu anlamda çok önemli bir yer tutuyor. Veteran anlamında da İzmir’de yeterli tesis söz konusu. Kulüplerin kazandığı yeni üyelerle bu spor daha büyük kitlelere ulaşıyor. Başlarda insanlarımızın tenise bakış açısı “Zengin sporu” iken şimdilerde hemen hemen birçok insanın ulaşabildiği bir spor olduğu anlaşılmaya başladı. Ailelerin bu sporu yapacak çocuklara daha çok destek vermesi ve üzerine düşmesi gerekiyor. İzmirliler de artık bu sporun erişilebilirliğinin farkına varıp bu spora olan ilgisini arttırıyor diyebiliriz.
‘Yerel yönetimler destek olmalı’
İzmir’in en büyük sorunlarından biri olan spora ve sporcuya verilen desteklerin yetersizliği, teniste de gelişimin önüne geçiyor diyebiliriz. Bizler birçok projeye imza atmak ve başlatmak istesek de çabalarımız bir noktada sonuç bulmuyor. Ne yerel yönetimlerden, ne özel şirketlerden ne de büyük isimlerden destek göremiyoruz. Sizler aracılığıyla buradan tekrar İzmirliyim diyen ve de kazancını bu şehirden elde eden iş insanlarına seslenmek istiyorum. Lütfen tenise biraz daha destek verin. Federasyonumuzla birlikte gerçekleştirdiğimiz ve de gerçekleştireceğimiz bir çok turnuva var. İzmirimize böyle turnuvalar çok yakışıyor.
Küçük Kulüp Başkanı Emre Sarıgedik İzmir’de tenisin gizli kahramanının Türkiye Tenis Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Necimoğlu olduğunu belirtti. Sarıgedik, “Necimoğlu, Ege Bölgesi genelindeki kulüplere desteğiyle bu sporun bölgemizde yeniden yükselmesine çok önemli katkılar yaptı. Bununla birlikte yakın dostum Necimoğlu’nun bir Küçük Kulüp üyesi olmasından gurur duymanın yanında, kendisinin kulüp ayrımı yapmadan tenis sporu adına yapılabilecek tüm çalışmaları yapmasından dolayı büyük mutluluk duyuyorum.”dedi
‘Ön yargılar yıkılmalı’
Örnekköy’de Spor Bakanlığı’nın hayata geçirdiği tenis kortları var. Biz gelecek nesillere tenisçiler yetiştirmek için çabalıyoruz. Diğer kulüplerle de sık sık iletişim halindeyiz. İzmir’de ne gibi adımlar atılabilir ve ne gibi girişimlerle bu sporu daha da tanınır hale getirebiliriz diye mesai harcıyoruz. İyi bir yol haritası izliyoruz. İzmir’deki futbol eğiliminin önüne geçmeye çalışıyoruz. Tek yatırım yapılacak ve gelecek vaad eden sporun futbol olmadığını ıspatlamaya çalışıyoruz. Yerel yönetimlerle de bir araya gelerek kendimizi ifade ediyoruz ve daha çok etmek istiyoruz. Tenisin ve diğer spor branşlarının geliştirilebilir olması gerekiyor. Sadece futbol popüler diye futbola eğilim yapmak çok yanlış. İnsanların bu sporu tanıyarak ön yargılarını ve algılarını yıkması gerekiyor.
‘Bülent Necimoğlu büyük şans’
Bülent Necimoğlu’nun tenise katkılarının herkesin daha fazla farkında olması gerektiğinin altını çizen Küçük Kulüp Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sarıgedik, “Bülent Necimoğlu iş hayatında olduğu gibi sporda da vermiş olduğu katkılar konusunda çok mütevazı davranıyor. Ancak ben o kadar mütavazı olamayacağım. Doğru ve güzel yapılan işlerin hakkının herkes tarafından teslim edilmesi taraftarıyım. Bülent, özellikle Federasyon Başkanımız Cengiz Durmuş ile birlikte İzmir’de tenisin varlığını sürdürme yolunda bir çok adım atıyor. 2016 yılından bu yana İzmir’de bulunan tenis kulüplerinin hemen hemen her alanda destekçisi olmuş ve onlarla ilgilenmiş bir isim. Kısaca bu kentte tenise gönül veren tüm kulüplerin Bülent’in yaptığı doğru ve güzel projeleri her mecrada dile getirmediklerini ve sessiz kaldıklarını düşünüyorum. Ona daha fazla destek olmalıyız.
‘4 mevsim tenise elverişli kent’
İzmir sahip olduğu spor tesisleri ve ılıman iklimi sayesinde tenis sporunun dört mevsim yapılabildiği ender bölgelerden birisi. Son yıllarda altyapıdan yetişen ve milli takıma yükselen sporcularıyla Türk tenisinde sağlam bir yer edindi. Altyapıya verdiği önemle son dönemde büyük aşama kaydeden Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş’un bütün Türkiye’nin sorunlarını çözerken İzmir’deki potansiyelin gelişimine de katkı sağlaması Egeli tenisseverlerde büyük mutluluk yaşatıyor. Kendisine teşekkürü bir borç biliyorum. Kısıtlı federasyon bütçeleriyle dünya standardında tenisçi yetiştirmenin güçlülüğü açık olarak ortadadır. Sponsor firmalar bulunarak tenisin içine çekilmelidir. Tüm bu gereklilikler yerine getirildiği takdirde İzmir’den gelecek başarı haberleri artacak ve işte o zaman İzmir teniste Avrupa’ya bir pencere açacaktır.