Egeİzmir’i artık Anadolulular büyütüyor

İzmir’i artık Anadolulular büyütüyor

04.04.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Malatya’dan İzmir’e 33 yıl önce akaryakıt istasyonu işletmek için gelen Kavuklar Grubu’nun patronu Abdullah Kavuk, “Eskiden bizi İzmirli görmezlerdi, şimdi kentin önünü açmak biz Anadolulular’a kaldı” diyor

İzmir’i artık  Anadolulular büyütüyor

İzmir’e geldiğinden bu yana 33 yıl geçse de hala “Anadolulular” diye adlandırılan bir grubun temsilcisi gibidir Kavuklar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavuk.
Son zamanlarda İzmir için gündeme gelen ortak projelerde adları sık duyulan ve kendi deyimiyle “gönül birliği” kurduğu arkadaşlarıyla yeni bir “girişimci grup” oluşturan Kavuk, yine yeni projelerin peşinde.
Gediz Üniversitesi’nin yanı sıra Tuzla ihalesine giren, yeni prestij bölgesinde yatırımlara hazırlanan Kavuk ve arkadaşları, şimdi de elektrik ihalelerine girmek ve rüzgar, güneş enerji yatırımlarında yer almak için incelemelerini sürdürüyor.
Kısa zaman önce yılların Opel satış bayisi Egem’i de bünyesine katan Kavuklar Grup olarak da İzmir’e yeni projeler gerçekleştirmenin arifesindeler.
Kavuk açık ve içten yaklaşınca, ben de öncelikle açıkça soruyor, “Eskiden bu tür ortak girişimlere İzmir’de hep aynı yüzler girerdi, son zamanlarda sizin önderliğinizde başka yüzler de görüyoruz. İktidara yakın olmanın avantajı mı yoksa” diyorum, yanıtı “Eskiden beri bu kent için çabalıyoruz. Ancak iş sonuca gelince, haydi beyler pamuk eller cebe dendiğinde bir avuç işadamı kalıyoruz” oluyor.
Ve gülümseyerek ekliyor: “Bizi İzmirli’den saymazlardı şimdi bir grup Anadolulu, İzmir’in önünü açıyoruz”
Kavuk sorularımı, her zamanki sıcak gülümsemesi ile yanıtladı.

Biz İzmirliler sizi, son yıllarda iş dünyasındaki hızlı büyümenizle daha çok tanıyoruz ama Malatya’da arkanızda uzun bir geçmiş var sanırım...
Çook uzun bir geçmiş. Dedem keresteciydi, ailem 40’lı yıllardan beri ticarette. Malatya tahta pazarında büyüdüm. Kendimi bildim bileli babamların yanında çalıştım. Başlarda o kadar küçüktüm ki, eğer bir sandık yaparsam bana saat alacaklarını söylediler ve 95 liraya saat aldılar. Böylece ticareti çok sevdim. 1970’de akaryakıt ve yedek parça sektörüne girdik. 12 yaşındayken yedek parça dükkanını idare eder hale gelmiştim.

Bir yandan okul, nasıl yapıyordunuz ?
Gece gündüz çalışarak okuyordum. Ortaokuldan sonra gece lisesine devam ettim. Üniversitede kimya mühendisliğinde sıkı talebeydim. Bu arada ailem akaryakıt ve inşaat sektöründe hızlı büyümeye başlamıştı. Malatya’daki en yüksek katlı yapı olan Alışveriş merkezinin yüzde 25 ortağıyız. Good year bayiliği de yaptık. ‘94 yılında Opel bayisi olduk, 2000’de İzmir’de Nissan bayiliğini aldık.

Sizi İzmir’e getiren neydi?
1977’de istasyon alma hevesiyle İzmir’e geldik. Akaryakıtta 40. yıldayız.

İzmir’e aileden sadece siz mi geldiniz ?
Babamla birlikte geldim. Malatya’dan bir işadadım akaryakıt istasyonu almak istemiş ancak babama “Ağa ben bu işten anlamıyorum, sen anlarsın gel ortak ol” demişti. İzmir’e bir geldik, 33 yıl olmuş işte.

Çok yıllar geçmesine karşın, hala İzmir’e sonradan gelen işadamı gibi görülüyorsunuz.
Malatya ile bağlarımız hiç kopmadı sanırım etkisi vardır. Onlar bizi İzmirli kabul etmese dahi biz kendimizi İzmirli ve has Bornovalı sayıyoruz.

Grup olarak Malatya’ya yatırımları sürdürüyorsunuz değil mi ?
Elbette orada çok alanda varız. Son olarak Malatya’da, açıklanan hayvancılık teşviklerinden yararlanarak et ve kombine ırkları yetiştirmek üzere geniş çaplı hayvancılığa giriyoruz.

İzmir’de sizi daha çok otomobil bayiliği ve akaryakıt istasyonlarınızla biliyoruz. Başka faaliyetleriniz var mı ?
Prefabrik sektöründe varız. İzmir de özellikle prefabrik sektöründe büyümeyi hedefliyoruz.

Hangi yeni projeler düşünüyorsunuz ?
İzmir’e üç yepyeni proje kazandıracağız. Bornova Evka 3’de rezidans yapacağız ayrıca bulunduğumuz iş merkezinin yanında 24 katlı iddialı bir iş merkezi gerçekleştireceğiz. Tüm planlar hazır, yakın zamanda başlıyoruz. Ayrıca Çamdibi Altındağ’da 1000 konutluk projeye başlayacağız. Fiyatları ucuz tutacağımız için, etraftaki birçok çarpık yapılaşmanın etkisini azaltacak, model bir proje olacak. Bir yönüyle kent yenileme projesi gibi. Bana göre, İzmir’de belediyelerin önceliği bu olmalı. Belediyeler özel sektörle anlaşarak kent yenileme projelerini hızlandırmalı.

Özel sektör buna gerçekten açık olur mu ?
Kent yenileme yalnızca TOKİ’nin işi olmamalı, onun gücü bir yere kadar. Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyesi ve özel sektör biraraya gelerek formüller oluşturabilir. Herşey yüksek kar demek değildir. Biz bu tür formüllere açığız.

“Elektrik ihalelerinde olacağız”

Son zamanlarda birçok güçbirliği örneğinde sizi aynı isimlerle gördük. Düşündüğünüz yeni oluşumlar var mı?
Sürekli biraraya gelerek, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Gönülbirliği kurduğumuz arkadaşlarımız onlar. El birliği ile ciddi yatırımları nasıl gerçekleştiririz diye sürekli konuşuyoruz. Bir ara liman ihalesi tekrarlanırsa diye onu da düşündük. Şimdi Uludağ Elektrik Dağıtım ve Gediz elektirik özelleştirmesi gündemde. Onu da değerlendiriyoruz. Rüzgar, güneş gibi alternatif enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri de konuştuğumuz konular arasında.

Siz gönülbirliği diyorsunuz biz “siyaset daha doğrusu iktidara yakın olmanın birliği” diyebilir miyiz ? (Abdullah Kavuk aynı zamanda AKP’den Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi)
Değil, çünkü farklı, siyasetle ilgisi olmayan arkadaşlarımız da var aramızda. Ayrıca ben eskiden beri siyasetle ilgilenirim. İsmet İnönü fanatiği bir aileden geliyorum. Evde İnönü’nün fotoğraflarıyla büyüdük biz. ANAP’la da ciddi bir siyaset yapmıştım, her zaman siyasetin içinde oldum. Onlar gerçekten gönül birliği yaptığımız, birbirimizi anladığımız, dürüstlüğünden, vatan ve kent sevgisinden emin olduğumuz arkadaşlarımız.

Son olarak Egem Otomotiv’i de bünyenize kattınız ki, Özsaruhanlı ailesine ait yılların şirketiydi, İzmir için sürpriz oldu...
Bizim için de sürpriz oldu. Otomobil satışları konusunda, şu anda sektörde “kar”sızlık hastalığı yaşanıyor. Bu nedenle el değiştirmeler oluyor. Araba satışlarında geçen yılın ÖTV indirimli dönemiyle aynı sonuçları yakalar hale gelmemize bile sevinemiyoruz.

Siz sanırım ekonominin gidişatından memnunsunuz...
Yeterince dikkat çekmiyor ama Türkiye yepyeni bir döneme girdi. Yüzde 10’luk faizler ülkeye yeni bir kitap yazdıracak. Ülkenin en büyük sıkıntısı istihdam sorunuydu. Krizde biz de 200 işçi çıkardık, parti parti alımlarla şimdi yine 900 çalışana ulaştık. Özellikle prefabrik sektörüyle ekonominin nabzını yakın takip ediyoruz. Açıkçası, 2010 sonuna kadar herşeyin kriz öncesi hale geleceğini düşünüyorum.

Mazur görün ama 10 benzin istasyonum ve arkamda Malatya gücü olsaydı, belki ben de iyimser olurdum!
İyimser değil, gerçekçiyim. Her gün karamsar olarak sonuca ulaşan kaç kişi var...


Müdür demek riskli
Abdullah Kavuk’un dikkat çekici bir müdür hikayesi var. Kavuk kolay kolay kimseye müdürlük unvanı vermediğini gülümseyerek anlatıyor. Nedenini şöyle anlatıyor Abdullah Kavuk: “Bizde herkes sahada yoğun tempoda çalışmak zorunda. Sen müdürsün dediğim anda talepler geliyor, sekreter, araba ve çaycı isteniyor. Çalışanlarımızın hepsi çok kıymetli ama müdürlük öyle kolay değil Kavuklar’da”
En büyük proje; Gediz Üniversitesi
“En büyük projemiz Gediz Üniversitesi” diyor Abdullah Kavuk. Sözlerinden anladığım kadarıyla tahminlerinin üstünde masrafları olmuş. Üniversitenin kampusunu yapıyor, Ekim ayına kadar bitirmeyi hedefliyorlar. Bitirmek için daha 10 trilyona ihtiyaç duyduğunu söylese de, en keyif aldığı proje de Gediz Üniversitesi. Anlatırken, gözlerinin içi gülüyor.

SIRA ERKEK ÇOCUKLARDA
Abdullah Kavuk ve Rengin Kavuk, gerçek hazinemiz dedikleri çocuklarının üzerine titriyorlar. Mehmet Kavuk eğitiminin ardından otomobil satışlarının başına geçti. Metehan Kavuk eğitimini tamamlamak üzere. Abdullah Kavuk, Canberk Kavuk’un ailenin neşe kaynağı olduğunu söylüyor.