02.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Milliyet Ege Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş ve usta kalemimiz Fatih Tanfer, tarihin tozlu sayfalarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesi ile siz sporseverlere sunuyor. Sarıyerspor, Eskişehirspor, Diyarbakırspor, Altay, Bucaspor, Konyaspor, Sakaryaspor, Bursaspor gibi takımlarda görev yapan ve şu anda yeni kaleciler yetiştiren Cenk Tekelioğlu, yaşadığı şampiyonlukları, spor hayatını ve anılarını Milliyet’e anlattı. Tekelioğlu, “Futbolcular için en güzel şey şampiyonluk yaşamaktır. Yaşadığım 5 şampiyonluğun hepsi de bana çok güzel anılar bıraktı ancak Bucaspor’da yaşadığım şampiyonlukların tadı ayrıydı. Arkadaşlığımız çok iyi olduğu için başarılı olduk” dedi. Keyifli okumalar...
- Sevgili Cenk Tekelioğlu, bize kendinizden bahseder misiniz?
4 Ağustos 1973 yılında İstanbul’da doğdum. Futbola kaleci olarak değil orta saha olarak başladım. Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken kaleci lazımdı. Kaleye geçtim ve o mevkide kendimi buldum. Daha sonra Sarıyer antrenörü Muharrem Sağlam, beni izlemiş. Yanıma gelerek, “Takımımıza gelir misin?” diye sordu. Ben de teklifi geri çevirmeyerek kabul ettim. Altyapıda 1 sene oynadıktan sonra A Takım’ın yolunu tuttum. Konyaspor, Diyarbakırspor, Bursaspor, Altay, Sakaryaspor, Eskişehirspor ve Bucaspor gibi takımlarda oynadım. Bu takımlar arasında Bucaspor ayrı bir yere sahiptir. Kariyerimin zirvesine burada ulaştım diyebilirim. 2 yıllık süreçte şampiyonluk yaşamış ve takımımızı Süper Lig’e çıkarmıştık. 2010-2011 sezonunda Altay’a transfer oldum. Kariyerimin sonuna kadar da kaptanlık bandını kolumdan çıkarmadım. 2011-2012 sezonunda aktif futbolculuk hayatımın sonuna geldim. Altay’da sportif direktör olarak devam ettim.
- Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Çok iyi takımlarda çok iyi oyuncularla oynadım. Haliyle birçok anım var. Bir futbolcu için yaşanacak en güzel şey herhalde şampiyonluktur. Bu anılar asla unutulmaz. Ben de 5 şampiyonluk yaşadım. Hepsinin yeri bende ayrıdır. Hiçbirini unutamam fakat Bucaspor’dakinin tadı bir başkaydı. Kesinlikle çok iyi bir ortam vardı. Takım arkadaşı değil adeta bir aileydik. Bir futbolcunun her zaman yaşamak isteyeceği zamanlardı. Bizim aramızdaki bu güzel dostluk bağı, başarıya gitmemizdeki en önemli sebeplerden birisiydi. Bucaspor’da yaşadığım her an benim için çok özel bir yere sahiptir.
- Yeni nesile önerileriniz var mı?
Futbol çok ciddi paraların çok kısa sürelerde kazanılabildiği bir dönem oldu. Futbolcular, futbola başladıkları ilk günden, futbolu bıraktıkları son güne kadar çok çalışmalılar. Bu işin altın kuralı kesinlikle çok çalışmaktır. Profesyonelliğin gereğini yapmalarını öneriyorum. Kendilerine bir hedef koymalılar. Hedefe ulaşmak için de kendilerini her gün geliştirmeleri gerekiyor. Bu da yine çok çalışmakla mümkün oluyor. Menajer olduktan sonra kaleciler ile çalışmaya başladım. Onlarla ciddi yol alıyoruz. Kalecilerimize her zaman zinde ve diri olmalarını söylüyorum. Oyuncular, oynadıkları maçları tekrar izleyerek yaptıkları hataları belirlemeliler ve bu hatalarını düzeltmek için çok çalışmalılar.
- Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Her şeyden önce altyapı çok önemli ancak altyapı hocalarına 3-4 bin lira vererek milyon dolarlık oyuncu yetiştirmeleri isteniyor. Altyapı sistemimizin temelinin bozuk olduğu ortada. Altay ve Bucaspor’da sportif direktörlük görevimi yaparken gördüm ki altyapılarımızın temelinde sorunlar var. Altyapı hocaları A Takım teknik direktörleri gitse de yerine ben geçsem diye bakıyorlar. Yarışmacı takımlar altyapıyı önemseyemez. Örneğin Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımların altyapıya yaptıkları yatırımlar bana doğru gelmiyor. Eğer bir kulüp yetiştirici ise altyapıya yatırım yapmalı. Oyuncuları yetiştirerek para kazanma yolunu tercih etmeli. Ayrıca kulüplerimiz günlük yaşıyor. Kulüpler ciddi bir borç batağı içerisinde bulunuyor. Kulübü borca sokacak davranışlardan kaçınmıyorlar. Daha sonra borçların altından kalkamıyorlar.