18.12.2019 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yeşil siyahlıları değerlendiren yazarlarımız, “Yıllar öncesini hatırlatıyorlar. Geri dönüşleri muhteşem oldu. Deplasmanda 8 maçta 12 puan topladılar. Ligin ikinci yarısında çok can yakacaklar” dedi
Bülent Buda: 4 büyükler mi demiştiniz? Sonuncusunun biletini de hem de Trabzon’da kestiler ve de Rodallega’nın ne denli büyük, ne denli yaratıcı, ne denli güçlü bir profesyonel olduğunu da bir kez daha gözlemledik. Aissati’nin ilk goldeki adrese teslim pası muhteşemdi. Denizli ilk yarının büyük bir bölümünü geriye yaslanarak oynadı. İkinci yarı iki oyuncu hamlesi ile bir diriliş, kendine dönüş yaşadı. İkinci yarının başka bir ilginç görünümü de Denizli savunmasını oluşturan dörtlünün tümü sağ ayağı güçlü, sol ayağı eksik olanlardan oluşuyordu. Baskı altında strese girmeden akılcı, bilinçli bir ikinci yarı oynadılar. Kazandılar. Süper Lig’de Denizlispor deplasmanlarda en yüksek puanı toplayan takım. Bunu biliyor muydunuz?
Fatih Tanfer: Denizlispor, Trabzon’da 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen 2-1 kazanıp 3 puanla şehrine dönmesinin tek kelimeyle anlatımı harika bir sonuç. Denizli’nin kalesinde Stachowiak büyük güvence. Takımda herkes koştu. Asla yenilgiyi kabul etmeyen anlayışları ile doğru organize, doğru planlama ile oynadı. Tandemde Mustafa ve Oğuz güçlü fizikleri ve yılmayan azimleri ile ayakta kaldılar. Rodallega eski takımına karşı 2 gol attı. Öncelikle iyi bir golcü. Barrow yine inanılmaz hızı ve mükemmel driplingleri ile 2. golde büyük katkı sundu. Denizli keyif veren bir takım. Her geçen gün taktiksel açıdan Mehmet Özdilek Hoca’nın söylediklerine adapte oluyorlar. Tebrikler Denizlispor.
Mehmet Demirtaş: Denizlispor, Akyazı’da güzel bir geri dönüş hikayesi yazdı. Rodallega sezon başından bu yana beklenen, arzu edilen oyununu nihayet oynadı. Kaptan gemisini kurtardı. Maç sonu yaptığı açıklamada Denizli taraftarından özür dileyerek Trabzon taraftarı önünde sevinemediğini söyledi. Böylesi karakterli ve işine sadık futbolcuları daha çok görmek isteriz. Elde edilen bu kritik galibiyet, onlara üst sıralara tırmanma şansı verdi. Trabzonspor gibi güçlü ekibe karşı sahada özveri ile savaştılar. Denizlispor 15 hafta itibariyle deplasmanda en çok puan toplayan Süper Lig ekibi. Yani dış saha lideri. Rakip seyirci önünde çıktığı 8 mücadelenin yarısını kazandı, ikisinde bir puan alırken, kalan iki maçtan da boynu bükük ayrıldı. Takım halinde iyi bir performans gösterdiler. Futbolcuların hepsini kutluyorum. Ligin ikinci yarısı çok daha güçlü olacak ve can yakacaklar.
Yanlış, doğrudan daha fazla
Bülent Buda: 3 futbolcu dönüşümlü, 9 numara pozisyonunda oynadı. Yadırgadım. Deniz Kadah, 9 numara arkasıdır. Önü değil. 3 adet trajik gol. Beto ilk kez bu denli yetersiz. Göztepelilere sorsan basit goller yedik. Gençlere sorsan fantastik goller attık. Bir takımın eylemleri, duyguları, birlikteliği bir hafta arayla böylesine savrulur, yalpalar mı? Bir hafta arayla değil, 90 dakikada kılıktan kılığa girer. Şaşar kalırsınız. Gençler karşısında kazanacak ya da yenilmeyecek kadar iyi değillerdi. Hepsi bu.
Fatih Tanfer: Göztepe, Gençlerbirliği karşısında, Beto, Serdar ve Gassama’nın yaptığı 3 kritik hata sonrası kalesinde gördüğü 3 gol pahalıya mal oldu. Takım savunması ve yerleşiminde rakibini karşılamada doğru pozisyon alamadılar. Ankaragücü maçının aksine Serdar, Halil ve Jerome hızlı hücuma çıkamadı. Genelde etkisizdiler. Bence zor fikstürün getirdiği yorgunluk net bir biçimde görüldü. Basit top kayıpları, bireysel hataların faturası ağır oldu. Bu hafta evinde Galatasaray, haftaya deplasmanda Sivasspor. Kolay gelsin.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, 5 haftadır kaybetmiyor, son 3 deplasman mücadelesinden de galibiyetle ayrılıyordu. Fakat bu sefer belki de sezonun en isteksiz futbolu vardı sahada ve sahadan mağlubiyetle ayrıldı.
Eksiklerden başlayalım... Alpaslan’ın olmayışı savunmada hata sayısını çoğaltırken, Soner’in bu maçta yerini alamaması hızlı hücumların eksik kalmasına sebep oldu. 29’da kornerden gelen ortada Beto, klasına yakışmayan bir hata yaptı. 67. dakikada Gassama’nın yaptığı hata inanılmazdı. Stancu’ya golü armağan etti. Profesyonel liglerde bir futbolcuya yakışmayan bir hamleydi. Gençlerbirliği organize olarak az pozisyon bulmasına rağmen Göztepe’nin hatalarından ve duran toplardan yararlanmayı bildi. Özetle Göztepe savruk ve dağınık bir oyun sundu. Defansta bireysel hatalar maçın sonucunu belirledi. Kendini bilerek, yere sağlam basan, doğru oynayan Göz Göz bu kez kötüydü.
İyi yarışıyorlar bir de gol atsalar
Bülent Buda: Maç nasıl kazanılır? Bir fazla gol atarak. Bu yılın karakteristik özelliği, pozisyon üretiliyor, bitirici vuruşlar yetmiyor. İlk yarının 30 dakikasında skora ulaşılır, rakip Bursa bunalıma girebilirdi. Hüseyin Eroğlu, “Hangi futbolcumuz oynarsa oynasın farketmez. Biz sistem takımıyız” diyor. Kuşkusuz öyle. Öyle anlar oluyor ki maç içinde akışkan oyundan rakibin başı dönüyor. Bir de final vuruşları çerçeveyi geçebilse her şey daha güzel olacak. Rakip Bursa’nın deneyimlisi, yıllanmışı, aşınmışı, ustası, kalfası ağırlıkta. Bu ligin ağırlıklı olarak çoğu takımı böyle. Kazanda nasıl kazanırsan kazan anlayışı egemen bu ligde. O nedenle Altınordu’nun genç adamlarının masumiyetlerinin ötesine geçmeden bu azgınların ormanında yaşamaları zor. Ürettiğini, yakaladığını atacaksın. Bu yamyamlara tartışma payı bırakmayacaksın.
Fatih Tanfer: Altınordu, Bursaspor karşısında oynadığı oyun, maç boyunca direklerden dönen iki şutu ve temposuyla galibiyeti hak etmişti. Ancak olmadı. Atakan’ı çok beğendim. Gençler, hücumda takım halinde hızlı paslaşma yapıp rakip savunmanın düzenini bozdu. Bizim haftalardır işaret ettiğimiz ifadeyi bu maç sonrası Bursasporlular da söyledi. Bu oyun anlayışı ve müthiş gençleriyle Altınordu’nun yeri burası değildir.
Mehmet Demirtaş: Özellikle karşılaşmanın ilk yarısında Altınordu etkili atakları yapan taraftı. Ancak ayağına gelen fırsatları iyi değerlendiremedi. Altınordu bu karşılaşmadan galip gelemese de bir puan oldukça önemli. Yenemiyorsanız yenilmeyeceksiniz. Hele ki sıralamada kendisinden aşağıda olan rakipleri Osmanlıspor, Boluspor, Adanaspor, Eskişehirspor’un kaybettiği haftada alınan bir puan çok kıymetli.
Hadi artık kazanın gari...
Bülent Buda: Şöyle bakınca, adil bir sonuç gibi duruyor. Atan kazanacak sanki. Yeni teknik birimle, sahaya yerleşmede, oyun biçiminde farklı bir sürece geçildi. Önce alan dizilişi 3-5-2 elbette ataklarda savunmaya geçince de 5’li savunma. Stoper Sezer’in haftalar sonra oyuna katılmasının gerekçesi bu. Aklıma takılan düzenlemeler var bu bağlamda. Söz gelimi Anıl, sezon başında hücumun merkezinde başladı. Gollerini sıraladı. Şimdilerde kaleden bir miktar uzak başlıyor. Ama karşı kaleden uzaklaşınca pozisyonlardan uzak kaldı. Glumac, kırmızıdan oyun dışında kaldığında oyuncu değişimiyle rotasyon gerekli miydi? Elbette teknik birim iyisini bilecektir ama dörtlü savunmaya geçerek hücumcuyu dışarıya almadan rotasyon tamamlanabilirdi. Neyse pardon. Fazla irdelemeyelim. Ramazan Hoca daha iyisini bilir.
Fatih Tanfer: Akhisarspor’un gücünü bildiği için Balıkesirspor onları durdurma planıyla sahaya çıktı. Özellikle ilk yarıda bu düşünceyi doğru uyguladılar. Rakibine müthiş pres yaptılar. Defans güvenliğini öne almıştı. Glumac 83. dakikada kırmızı kart gördü ancak mutlak golü de önlediği bir gerçek. Hücumda istenilen etkinliği yoktu. 79. dakikada Okan’ın şutu harikaydı ama gol olmadı. Vukovic ise 85 ve 90+3’de iki mutlak golü kurtarıp maça yine damgasını vurdu.
Akigo, fırsatları kaçırmamalı
Bülent Buda: Beraberlik fena bir sonuç değil. Özellikle 85. dakikadan sonra Balıkesir 10 kişi kalınca etkili ataklar ve arayışlar var. O süreçte bitirici vuruşlar yetersizdi. Söz gelimi 90+3’de Ergin için iyi bir fırsattı. Bir dakika sonra Cikalleshi’nin Vukovic’i zorlamayan bir fırsat kafa vuruşu, yumuşaktı. Bir de 61 ve 62. dakikadaki yoğun baskı. İşte maçı koparmak olasıydı. Bence liderliğe oynayanların felsefesi bellidir. Sahanda kazan, deplasmandan da puan çıkar. Bu işi çözümlersin. Mehmet Hoca bu ligin karakterini en iyi bilen teknik adamlardan. Elindeki malzeme de bu bağlamda bayağı deneyimli. Heyecanlı bir sezon geçecek belli. Karşılığı Süper Lig olursa çok yakışacak.
Fatih Tanfer: Akhisar mutlak kazanması gereken maçta özellikle ilk yarıda çok etkisizdi. Takım halinde nedense maçın önemini tam anlamıyla anlamamışlar. Liderin 7 puan arkasındalar. Kazansalar ikinci olacaklardı. Yetenekli ve pas özelliği olan oyuncuları oyuna ağırlığını koyamadılar. Hücumda baskı kuramadılar. Kanat akınlarında etkisizdiler. Bir de hücum oyuncularının hepsi bir noktada durup Balıkesir defansını rahatlattılar. Bütün bu olumsuzluklara rağmen 85 ve 90+3’de Cikalleshi net pozisyonları gole çevirebilse 3 puanın sahibi olabilirlerdi. Akhisarspor, rakipleri de büyük puanlar kaybettikleri için yarıştan kopmuyor. Kalan 2 maç Boluspor, Keçiören’den galibiyetler alarak devreyi kapatması şarttır diye düşünüyorum.
Menemen’de lale devri
Bülent Buda: Adana’da zemin kötü. İyi oyun zor iş. Ama üstesinden geliyorlar. 3 tane gol. Hüseyin’in kaç ciğeri var? Kas dokusunun gücü ile yürekten oynayışı. 9 numara sahanın her yerine koşar üstüne iki gol de atabilir mi? Vallahi müthişti. 3 golün ikisi sol kanattan, biri sağ kanattan servis edildi. Üçüncü golün başlangıç yeri Ali Keten. Topu kapışı, çıkışı, Alberk’e geçirişi şiir gibi. Özellikle ilk 45’de Selmani’den başlayarak makine düzeniyle işleyen, kusursuz bir oyun vardı. Ya Alberk’in başını kaldırarak adrese teslim arkaya kestiği top? Premier Lig’de izlediklerimin tıpkısı, aynısı sanki. Canberk haftalar sonra ilk 11’de sanki hep varmış gibiydi. Oyuncuların koşularına istekli, coşkulu görünümlerini her hafta üstüne koyarak geliştirmeleri ders niteliğinde. Bravo doğrusu.
Fatih Tanfer: Menemenspor için 18 Ağustos 2019 tarihli 90+3 köşemizde başlığımız şöyleydi: ‘MENEMEN HERKESİ ŞAŞIRTACAK’. Futbolseverler şaşırıyor. Ancak biz bunu 5 ay önceden haber verdiğimiz için mutluluğumuz ikiye katlanıyor. Menemen’de kaleci Selmani’nin yeni transfer Ali Keten’in, Trtovac’ın, Hüseyin’in, Ali Özgün’ün Kaptan Taşkın’ın, Ercan’ın, Alberk’in nasıl oynadığını, Murat’ın nasıl koştuğunu gayet iyi biliyorduk. Cenk Hoca da geldikten sonra yaptığı dokunuşlarla takımın mücadele gücünü üst düzeye çıkarttı. Hem oyun anlayışı hem de oyuncular gelişti. Öz güvenleri üst düzeyde. Kısacası Menemenspor heyecan ve mutluluk veren bir takım oldu.
Mehmet Demirtaş: 9 maç, 6 galibiyet, 3 beraberlik, toplanan 21 puan. Cenk Laleci ile birlikte Menemenspor adeta “Lale Devri’ni” yaşıyor. Türk Futbolu’na bu sezon damga vuran teknik adamlarından birisi kuşkusuz Laleci. İlk yarı tamamlanmadan kendini kanıtladı bile. Tabi ki takımın emeği, hırsı, mücadelesi çok önemli ancak ‘Bir teknik direktörün bir takıma dokunuşu ne kadar etkili olur?’ sorusunun en güzel cevaplarından biri. Antrenman temposu, takımla olan birebir dialogları, kadro tercihleri takımının iyi olmasında en büyük etkenlerden. Bir de oyuncuların içinde kalarak bir arkadaş edasıyla onları motive ediyor. Vallahi destan yazıyorlar.
Kaptan gemisini kurtardı
Bülent Buda: Kaptan İbrahim’in duran top etkinliğine katılımı yeni bir şey değil. Kökleri yıllar öncesine iner. Demirspor karşısında üçüncü girişiminde golü buldu. Putsila’nın kullandığı duran topun kalitesi de birinci sınıf. Leandrinho’da bir hareketlilik gözlendi. Tam kıvamında değil ama sevindirici gelişme. Konuk takımın topa sahip olmada, atak sayısında önde olduğu bir gündü. Cihan, kalede bir hafta öncesinin tedirginliğini aşmış, güven verdi. Alhassan, orta alanda çok çalışkan, çok özverili. Nihayet, 72. dakikada genç Hakan’la tanıştık. Belli ki hamuru iyi, çok iyi koşular yaptı. Öteki gencimiz Cenk’i anlayacak zaman kısıtlıydı. Altay’da yeni bir dönem, yeni bir anlayış başladı. Buna tüm futbolcu oluşumunda maksimum verim, daha fazla özveri ile gelişme programı da diyebiliriz.
Fatih Tanfer: Altay 3 puanı alıp yeni teknik direktörü Ali Tandoğan’a hoş geldin derken takımın oyununda da pozitif gelişim olduğunu izledik. Herkes koştu, çabuk oynadı. Savunmayı tüm takım halinde sahanın her yerinde doğru yaptılar. Elbette 38 yaşında harika bir futbol oyunu ortaya koyan İbrahim Öztürk de alkışı hak etti. Putsila ve Yılmaz pas oyununu iyi yaparken Alhassan, müthiş enerjisi ile takıma pozitif katkı sundu. Leandrinho adeta sahalara yeniden döndü. Tek sıkıntı başta Marco olmak üzere golcülerin artık gollerine başlayamamaları.
Mehmet Demirtaş: Altay, Adana Demirspor’u yenerek 6 hafta sonra galibiyet yüzü gördü. Putsila’nın duran topta yaptığı ortaya yükselen 38’lik İbrahim Öztürk, Altay’ın tek golüne imza atan isimdi. Altay maç boyunca rakibine pozisyon vermeyi engelleyemedi. Rakip Demirspor, Samed Ali, Berk Yıldız, Alhassan gibi isimleriyle etkili oldu. Ali Tandoğan saha kenarında takımını ilk kez yönettiği mücadelede ilk 3 puanını elde etti. Bu arada Marco nerelerde? Sırtına geçirdiği formada ismi yazmasa onu tanıyamayacağız. Geçen sezon bu ligi sallayan adam neden bu sezon skor üretmekte bu kadar zorlanıyor? Onun düşüşü Altay’ı da etkiledi. Bundan sonraki süreçte sahada daha iyi savaşan, kazanma arzusu iki kat fazla bir Altay izleyeceğimiz kesin. Onların zamana ihtiyacı var...