09.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Daha çok gol için Eren’in uçlarda kendini daha fazla görünür kılması ön koşul. Marco yine atmaya başladı. Ancak Altay’ın daha fazla seçeneğe gereksinimi var. Gol sorumluluğunu üstlenecek sayı çoğalmalı. Kazanmaya yakın olmanın ön koşulu bu. Gençlerin olgunlaşma sürecinin giderek kısaldığını gözlemleyebiliyoruz. İbrahim, Zeki, Tolga, Marco alanda daha zinde kalmalı, gençler alanda daha fazla katkı vermeli. Yani bir biçimde sorumluluğu paylaşmanın süresi kısaltılmalı. Futbolcuların eylemlerinden bu isteği yoğun bir biçimde gösterdiklerini gözlemleyebiliyoruz. “Kan, ter ve saygı. İlk ikisini verir sonuncuyu kazanırsın”.
Fatih Tanfer: Altay, Bandırmaspor karşısında rakibinin hücum gücünü bilerek savunma emniyetini öne alıp doğru yerleşim ile alan bırakmamaya çalıştı. Defansı başta kaleci Ozan olmak üzere görevlerini başarıyla yaptı. Goldeki topun Björkander’e çarpması şanssızlıktı. Mağlup duruma düştükten sonra asla yenilgiyi kabul etmeyen anlayışla rakibinin üstüne gitti. Eren’in ortasında Marco Paixao yine golünü attı. Altay’da gençler her geçen gün daha iyi oluyorlar. Altay yönetimi, futbolcusu ve taraftarı bu zor şartlarda büyük bir direnç gösteriyorlar. Gerçek anlamda takım ruhunu ve Büyük Altay’ı sahaya yansıtıyorlar.
Mehmet Demirtaş: Bir camianın ayakta kalışını belgeler nitelikteki en dirençli ve de en somut adımı, her şeye rağmen bütünleşmek, bir kalmaktır. Altay içinden geçtiği zor süreçte bunları bir bir yapıyor. Bunu da sahaya en verimli biçimde yansıtıyor. Bandırmaspor geçen sezonun Süper Lig kapısından dönen ekibi. Takımları bu sezona iyi bir girizgah yapamasa da belli bir eşikteler. Onlardan yenen şanssız gole rağmen alanda dik durup yanıt vermek çok kıymetli. Altay artık belli bir olgunluğa erişti. Yalnızca boş koşular yapmıyor. Üçüncü bölgeye net ve de isabetli paslarla gidiyor. Karşılığını da tabelada alıyor. Hocalarını mahcup etmemek adına her topu daha kıymetli ve de paylaşımcı kullananları, kaleci Ozan’dan en ileri uçtaki Paixao’ya dek kutlamalıyız.
Verimsiz üretim
Bülent Buda: Tribündeki kalabalığı yok say. Sıradan bir takım Samsunspor. Bilemiyorum belki önemli eksiklikleri vardı. Ama yine de gözle görülür bir gerçek var. Göztepe bir hafta önce bol pozisyonlu, çok gollü bir gün yaşadı. Keyifler yerine geldi. Elbette bu kez karşılarında öyle kolay kazanılacak bir güne izin verecek bir takım yoktu. Yedikleri gol, teknik düzeyi, görsel değeri yüksek bir vuruştu. Bizim Akhisar’lı Ali Kaan, bir daha böylesini tekrarlayabilir mi? Pozisyon üretimi ile bitirici vuruşlar bu oyunda tünelin ucundaki ışığı gösteren girişimlerdir. Göztepe’li oyuncular, bu bağlamda yeterli değillerdi. İşte bu aşamada sarı kırmızılıların teknik sorumlularıyla izlediğimizi farklı yorumladığımızı görüyoruz. Özellikle teknisyenler ve de işinin uzmanları elbette bizim görmediklerimizi de görüyor.
Fatih Tanfer: Göztepe, Samsunspor maçında dar ve kapalı bir savunma anlayışıyla oynadı. Maçta ilk şut 23. dakikada atıldı. Bilhassa birinci yarı Göztepe açısından kısır geçti. Gol atanın kazanacağı maçtı. Ali Kaan’ın golüyle 1-0 mağlup duruma düştü. İkinci yarı daha iyiydi. Ancak pozisyonlar kaçırdı. Toplu halde risk alıp hücuma çıkınca arkada boş alanlar bıraktı. Samsun’lu Laura tehlikeli ataklar geliştirdi. Son bölümde çok goller kaçırınca maalesef puansız döndü. Bundan sonra devre arasına kadar puanlar toplayıp ara transferde de kesinlikle takviyeler yapılmalıdır.
Mehmet Demirtaş: Rölantide giden oyunun arasına isabetli bir şut ile bir sayı sıkıştırıp üç puan ile alanı terk etmek artık günümüzün birincil amaçlarından. En azından 1. Lig platformunun birçok üyesine sinen bir özellik oldu. Yeşil çimlerde bir heyecan, bir heves ya da bir görsel şov bulmak epey olanaksız. Göztepe ve de Samsunspor vasatı geçmeyen büyük fotoğraf ile 90 dakikayı tükettiler. İki haftadır yakalanan hava, yerini rüzgara teslim etmiş gibiydi.
Kaleci Ekrem’in bazıları cılız kimisi direkt gelen kurtarışları dışında iyi diyebileceğimiz bir futbolcu daha sayamıyoruz. Rakip Samsun’un da sarı kırmızılılardan aşağı kalır yanı yok. İki ekibin elindeki malzemelerle sunduğu ürüne kimse rağbet etmez açıkçası. Lakin kazanan da haklı oluyor bu oyunda. En kötü puanla dönseler kazanmış kadar sevindirecekti sevenleri.
Baskı kur, işi bitir
Bülent Buda: Bu yenilgi, bu skor sorun değil. Ben hala Malatya maçındayım. Orada kayıp 6 puan, burada 3 puan. Ali Emre ile önündeki savunma sorunlu. Bir kaleci ceza alanı içinde özgürdür. Özellikle köşe vuruşlarından gelen yüksek toplarda kalesini ya tam terk eder ve topa ulaşır ya da kalesinde çizgide bekler. Savunma yalpalıyor. Orta alanda Metehan ile Sami, hatta diğerleri silik kalıyorlar. Rakip de dilediği gibi top gezdiriyor. Şeref Özcan’ın sakatlığı geçti, döndü. Ama Şeref bireysel gösterinin tuzağında. Ahmet İlhan’ın bölgesi yeterli çalışmadı. Takım 9 numarasız oynuyor. Bu görünümde böylesine zorlu bir maçta ve de zorlu rakipten puan ya da puanlar çıkaramadılar. Rakip çok güçlü, iyi olduğu için değil. Kırmızı lacivertliler kötü olduğu için.
Fatih Tanfer: Bugüne kadar Altınordu’yu izlerken, hele 3 maçlık seri galibiyetlerin olduğu süreçte, devamlı aksiyon içinde olan, dinamizmi ve hırsıyla övgüyü hak eden bir takımdı. Lider olmasına rağmen Eyüpspor’un maç içinde fiziksel düşüşler yaşayan Altınordu’yu temposuyla çok zorlayacağını düşünmüştüm. Ancak Altınordu iyi yaptığı geçiş oyunlarını birinci yarıda hiç yapamadı. Yediği birinci golde defans ve kaleci hatası vardı. 2-0 sonrası daha iyiydi. Ancak puan için bu da yetmedi. 12 puanla düşme hattının hemen üstünde. Acil toparlanması gerekir.
Mehmet Demirtaş: Altınordu’nun gurbette topladığı puan sayısı, İzmir’dekinin iki katı. Yani dışarıda performansının zirve yapması bizleri çok şaşırtmayan bir futbol olgusu. Eyüpspor karşısında da bu tip numuneleri sergiledikleri bir açılış ile selamladılar izleyenleri. Özellikle ilk yarıda kolektif oyunları, diğer maçlardan görece daha belirgindi. İlk kez bu denli yerden kısa pasla ilerleyerek oynama gayretindeydiler. Pres yapmayıp geride kurduğu derin savunmada hazırlık pasları yapmaktan öteye fazla geçemeyen Eyüp’ün hamle sayısını kısıtladılar. İkinci yarıya eşitlik umuduyla giren kırmızı lacivertlilerin ikinci gol ile karşılaşması onları oyun içinde düşürdü. Vücut kompozisyonu, diriliği ve dikine gidişlerdeki anlık manevra becerisiyle bezenmiş Eyüp ileri hattının kondisyonuna ayak uyduramayan Altınordu, ilkine nazaran ikinci yarıda kötüydü. Gösterişsiz olan topsuz oyunda güçlü olan işçiliklerini kaybetmeseler İstanbul’dan puanla ayrılmaları olasıydı.
Aşkın en güzel tonu
Bülent Buda: Süleyman Özdamar’ın golü çok değerli. Bir miktar sert takımlar arası kalite farkı bir iki takım dışında olmayan, denk güçlerin yarıştığı, biraz da didiştiği bir lig. Ve Bodrum, ilk yılında ligin başlangıcından bu yana Süper Lig için oynayanlara bir biçimde aldığı sonuçlarla ileti gönderiyor. Değerli ve de kazanmaya yönelik karakteristik özellikleri, topu kazandıkları yerde doğrultularını karşı kaleye yönlendirmeleri. Rakipleri Boluspor istikrarlı ve de kazanan bir süreçten geçiyor. O bilinçle oyunu ciddiye almak ve de sürdürülebilir kılmak çok değerli bir oyun felsefesi. Doğrultularından sapmamaları umuduyla.
Fatih Tanfer: Bodrumspor, Boluspor’u yenip 21 puanla ikinci sıraya yerleşti. Alkışı hak ediyorlar. En büyük avantajları ligin şartlarına göre güçlerini bilerek oynuyorlar. Oyuncular arasındaki koordinasyon üst düzeyde. Kısıtlı ama inançlı kadrosuyla büyük başarılara imza atıyor. Boluspor karşısında Süleyman iyi oyununu golle taçlandırdı. Heyecan veren bir Bodrumspor izliyoruz.
Mehmet Demirtaş: Bodrumspor’da İsmet Taşdemir’in inşa ettiği en kompakt savunma ve hücum birlikteliği harika işliyor. Savunmacı gidiyor, hücumda günün tek eksiği gol sayısını kaydediyor. Belki de diğer camiaların atlayamadığı eşiği Bodrum, tarihindeki ilk sezonunu geçirdiği 1. Lig’de ilk aşamada geçti. Gol yükünü taşıyanların oyun hızı ve aklı rakiplerine oranla çok güçlü. Şu konuda Bodrumspor’un ve Boluspor’un hakkını vermek lazım. 65’te Onur’un açık eline çarpan top bariz penaltı. 68’de de Bodrumspor’lu Erdem’in ceza alanı içerisinde yerde kalışı penaltı gerektiren bir hamleydi. Bunlar direkt sonuca tesir edecek kararlar. VAR’ın uygulamaya geçtiği sezonda böyle anlar yaşamak garip doğrusu.
Manisa FK, hedefe odaklandı
Bülent Buda: Savunma, kaleci hataları sonrası izlenen 3 gol. İyi ki bu hataların ikisi Sakarya’dan. Bu ikramların golle sonuçlanması. Adem Büyük, ilerleyen yaşına karşın savunmaların korkulu rüyası olmayı sürdürüyor. Gol atmayı, attırmayı seviyor. Batuhan Kör genç, dinamik, yetenekli. Sorası geliyor izleyenin. Oynuyor mu? Nizamettin Çalışkan, yaş 35. Orta alanda gidip geliyor şimendifer gibi. Top kapıyor, asist yapıyor, yeri geldiğinde sert vuruşlarla karşı kaleyi yokluyor. Adem ile Nizamettin, oyunu ve tabelayı güzelleştirme eylemlerini sergilerken bir yandan da genç kramponlara yol göstericilik yapıyorlar. Öyle ya da böyle kazanmak ve de 3 puan çok değerli bu ligde. Ve bu lige tutunmak.
Fatih Tanfer: Manisa FK’nın Sakaryaspor karşısında kazanma hırsı üst düzeydeydi. Maça hızlı başladı. Daha ilk dakikada Adem’in iki şutunu kaleci Cihan kurtardı. Oyun anlamında da değişikliklere gitti. Stark stoperlerin arasına girip geriden oyun kurdu. Ve Nizamettin’i de rahatlattı. Oyun felsefesini doğru biçimde uyguladı. 74 ve 87. dakikalarda rakip stoperlerin hatalarını iyi değerlendirip 2-0 öne geçti. 2-1 biten maç sonrası 19 puanla 6. sıraya yerleşti. Eğer yarışta olmak istiyorsa bu kadroyla rahat olabilir. Kazanma serisini devam ettirmelidir.
Mehmet Demirtaş: Oyunun 73’e kadar santrasız geçmesinin en büyük payı kuşkusuz kalecilerin yüksek dozdaki refleksleri. Skor bu dakikadan sonra 1-0’a gelmişken en değerlisi de 88’de ilk golün bir benzeri uygulanan presle atıldı ve tabela 2-0 ile değiştirildi. 88 dakika alanda yüksek tempoda oynayıp hala aynı kimliği korumak büyük takımların hüviyetinde yazar. Ve Manisa FK bunu çok net biçimde hissettiriyor. Oyun iştahının yüksek olması sevindirici nokta. Tüm istatistikleri bir kenara bırakıp karne notunu yükselten bu zafer, kendilerinden tam da beklenendi. Elbette başları dik bir şekilde gidecekleri Bandırmaspor deplasmanında bunu sürdürülebilir kılmaları da şu anki en temel beklenen.