22.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
KADİR ÇETİNKAYA Milliyet
Milliyet Ege Misafir Odası’nın bu haftaki konuğu olan Nurgül Uçar, Egea Temsilcimiz Hamdi Türkmen, Yazı İşleri Müdürleri Uğur İşven ve İbrahim Akbulut ile yazarımız Feyzi Hepşenkal’ın sorularını yanıtladı. Belediyelerin kapatılması konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdıklarını anlatan Uçar, “AİHM son olarak Türkiye’den savunma istedi. Bir yerle ilgili karar alınırken oradaki insanlara sormak zorundalar. Belediyeler referandum sonucunda yüzde 51’in oyuyla kuruluyor. Kapatılırken de bu şart uygulanmalıdır” diye konuştu.
“Mahkemeyi kazanacağız”
Belediyelerin kapatılmasıyla ilgili yasayla yakından ilgilendiniz. Nedir son durum?
- 2011 yılında, genel seçimde Başbakan 13 büyükşehir müjdesi verdiğini söylemişti. Bu konuda en çok mücadele verenlerdenim. 190 belediye başkanının imzalarını alarak, Avrupa İnsan Hakları’na dava açan benim. O zaman uyarmıştım herkesi. 13 Büyükşehir’deki başkanlar dahil olmak üzere, belediyeleri, beldeleri tüm başkanları uyarmıştım. “Siz bizden şanslı olabilirsiniz, bizim böyle bir şansımız olmadı” demiştim, anlaşılmadı. Şimdiki kapatılacaklar aslında bizden daha şanslı. Çünkü biz 2009 yılında kapatıldık. Şimdiki kapatılacak olanlar mahkeme yoluyla daha iyi bir sonuç alabilirler.
Yerinden yönetim Seyrek’te tutmadı mı? Bir kimlik arayışı mı var şu anda?
- Yerinden yönetim anlayışında bir çelişki, yanlışlık var. Yerinden yönetimi neyin üzerinden yürütüyorsunuz? Diyelim ki Asarlık. Oranın nüfusu 40 bin. Bağlandığı ilçenin nüfusu da 40 bin. Yerinden yönetim kavramını neyin üzerinden götürüyorsunuz? Adı belde diye mi? Adı ilçe diye mi? Yerinden yönetimde insanlar en kısa sürede hizmet alacakları yere ulaşmalıdır, değil mi? En kısa sürede vergisini ödeyebilmelidir. Kendi başkanına ulaşabilmelidir. 8 bin nüfuslu bir belediyeydik biz, şimdi 126 bin nüfuslu bir belediyeyiz. Yerinden yönetim nasıl bir şeydir?
“Davada sona gelindi”
Açılan davadan ne gibi sonuç çıkar?
- Açtığımız dava kabul edildi ve davada sona gelindi. Karar alınırken referandum şart dendi. 2008’de kapatma kararı alındı, 2009’da da bitti. Ne olduğunu Türkiye şimdi anladı. Genel seçimden çok kısa bir süre önce hükümetten savunma istedi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
Kaç belediye insan haklarına başvurdu?
- 190 belediye başvurdu. Türkiye’nin her yerinden. Yargılamanın yeniden yapılmasını istedik. Çünkü yargılama adil olmamıştı. Şu an CHP’nin eli daha güçlü. İnsan hakları kolay kolay hükümetten savunma istemez, ama savunma istediler. Süreç halkın istediği gibi gelişebilir. Artık sona doğru geldik zaten. Bu bir sonuçtur.
Kapatılmasını kimse istemez
Süreç seçimlere kadar tamamlanacak mı? Yeni alınacak kararlara nasıl yansıyacak?
- Bence tamamlanır. Bu konuya ne kadar sahiplenecek olursanız, o kadar çabuk biter. Siyasetten çözüm beklemiyorum. Çözülürse, halk çözer. Bizim kapatıldığımız zamandaki gibi değil bu süreç. Kahveye otursanız insanların ne dediklerini görürsünüz. Avrupa ihraç şartına bir madde koymuş, orada 5. madde çok açık belirtiyor: “Bir yerle ilgili karar alırken mutlak referandum şart.” Bu çok zor bilinmeyenli bir denklem değil. Şimdi bizim kapatılan beldelerde bir referandum yapsanız, insanlar belediyesini yüzde 100 ister. Bu konuda en küçük bir tereddüt yaşamıyorum.
Seyrek Belediyesi kapatılırken süreç nasıl işledi?
- 2008’den önceki belediyeler kurulurken oradaki halk, kendi belediyesini istiyordu yada istemiyordu. Oylarıyla buna karar veriyordu. Belediyeler öyle kuruldu. Örnek var; Maltepe. Halkı, üçüncü referandumda ancak belediyeliği kabul etti; ondan sonra belediyesi kuruldu. 2008’e kadar süreç böyle çalıştı. 2008’de bu “istedim oldu” oldu. 2008’de kapatma kararı alındı. 2009’da süreç bitti. Seyrek, çok şey kaybetti.
Belediyecilik Seyrek’e çok şey kazandırmıştı
Seyrek beldesinin belediyesinin kapatılması yüzünden halkın yaşam kalitesinin düştüğünü anlatan Uçar, halkın, belediye başkanına istediğinde ulaşabilmesi gerektiğini ifade etti
2009’dan bu yana Seyrek’te yaşayan insanlar ne gibi zorluklarla karşılaştı?
- Halkın yaşam kalitesi düştü. Belediyede çok amaçlı salon vardı. Haftada bir mutlaka herkes yapılacak projeler hakkında bilgilendirilir ve insanlar bu kararlara katılırlardı. Örneğin; pazar yeri veya park gibi yapılacak şeylerde herkes katılır fikrini söylerdi. Kararı hep beraber alıyorduk. Şimdi belediye binası bile boş. Şu anda her vatandaş Allah’a emanet. Patlayan su, 24 saat akıyor, kimse bakmıyor. Beldeler yasaların daha iyi işlemesinin güvencesi bence. Şimdi herkes başka bir tarafta, gerileme sürekli devam ediyor. Bizim belediyemiz 1992’de kuruldu ve 2009’da kapatıldı. Yol yoktu, su yoktu, hiçbir şey yoktu. Bir eğitim kenti oldu. İzmir’in kuzeyinde 5 fakültesi, 4 bin öğrencisi olan bir üniversitesi oldu ve bir Villakent’i var. Altyapısı her şeyiyle harika idi. Bizim köyde imar planlaması ve imar uygulaması yapıldı. Villakent Anadolu Lisesi ve Ekin Koleji kuruldu. Bunların hepsi belediyeciliğin getirdiği şeyler.
Asarlık ve Ulukent’te durumlar nasıl?
- Asarlık’ta belediye ile altyapı oldu, yol oldu. Orada sürekli işleniyor. Belediye başkanı varken bunlar azaltılmıştı. Asarlık, İzmir için büyük bir tehdit. Dikkat edilmezse, devletin önüne geçemeyeceği suç merkezi olacak. İŞ-KUR ile zamanında bir proje yapmıştık, 240 tinerci çocuğu orada görmüştüm. Annelerini para kazanmak için cam kursuna yazdırmaya çalıştık. Gayet başarılı olmuştu. 26 kadın orada para kazanıyor, camdan sanat yapıyorlar. Anneleri etkileyince çocuklar da düzene girdi. 3 çocuk okula geri dönüş yaptı. Bir adım sonra ilçelerde kapatılacak, onları da tartışacağız.
Seyrek’te mali durum nasıldı, nelerle devretmiştiniz?
- Zaten bu yasayı tasarrruf için getirmişlerdi. Ancak tasarrufla bir alakası yok bunun. Arsalarımız bile vardı Seyrek Belediyesi’ne ait. 17 yıllık belediyenin 3 dönüm net arsası, 8 bin tarlası vardı ama bir kuruç borcu yoktu. Bir miktar peşin parayı da kasada bırakmıştık. Şu an Menemen Belediyesi’nin borçları yüzünden her şey hacizlik olmuş durumda. Zaten bir belediyenin yetmesi mümkün değil o kadar yere. Hizmetin her yere gitmesi tek belediyeyle ne kadar mümkün olacak.
“Referandum yapmadan kapatılamaz”
2008’de karar alındıktan sonra mı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruldu?
- Tabii 2008’de karar alındıktan sonra iç hukuk yollarını tükettik. Çünkü o zaman bireysel başvuru hakkınız yoktu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne. Anayasa Mahkemesi’ne de aynı şekilde. O tükendikten sonra AİHM’ye başvurduk. Şimdi CHP de bu konuda çok bilgili. Referandum yapıyor ve ilk kez böyle bir şey oluyor. Referandum isterse kabul edilsin, isterse çadır tiyatrosuna benzetilsin ama referandum. Alaçatı’da bir sonuç var, değil mi? İnsanlar gönüllü gitti, 28 kişi sadece “kapatılsın” dedi. Bu önemli bir sonuç. Resmi olmasa da bir belge. Şimdi yeni bir referandum yapılacak. Biz zaten yerel şartın gerekçesiyle davayı açmıştık, o gerekçede de kabul edildik büyük ölçüde. Bunlar ek belge olarak sunulabilir bizim davamıza. Sonuç kazanılacak bir sonuç. Ben yüzde 100 kazanılacağına inanıyorum. Hükümet ister uygular, ister uygulamaz. O, onun sorunudur. Bu parti üstü bir olay çünkü.