18.01.2023 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: ‘Türk futbolunun kalesinin yıkılmasına izin vermeyeceğiz’. Sevgili Selim Ay. Yeni, deneyimli transfer. Güzel sözler. Maçtan önce söyledi Selim bu sözleri. Yenilerden Emirhan’ı Bursa’da severek, beğenerek izlerdim. Ali Özgün’le de Menemen’den tanışıyoruz. Metehan eski göz ağrım. İlk golden sonra fark açılabilir, yenik terk edebilirlerdi alanı. Emircan’ın ikinci yarıda oyuna katılımı kendisine de iyi geliyor sanki. Ama ne iç sağ plaseydi o öyle! Kalecileri paralize eder, tabelayı değiştirir. Uçlarda erken top kaybı, orta alanda kolay geçiş izinleri (zaman zaman) savunmada bir de Ali Emre’de telaş üretiyor. Takımdaki deneyimli sayısı baya ağırlıklı oldu. Aşırı heyecanın da nedenlerini anlayabiliyorum. Tersi, işin doğasına aykırı. İçindeki coşkuyu, isteği, enerjiyi korumak ve de yansıtmak güzel şey. Hafife alınacak bir başarı değil bu. Devam edelim lütfen.
Fatih Tanfer: Altınordu, kendisi için hayati önem taşıyan, 11 oyuncusunun 10’u yeni transfer olan Gençlerbirliği karşısında maçın başında rakibinin önde baskısı yüzünden istediği oyunu kuramadı. Ve 23. dakikada da frikikten Torje’nin golüyle 1-0 mağlup duruma düştü. Asla yenilgiyi kabul etmeyen Altınordu, ikinci yarıda tek kelimeyle harikaydı. Bunun birinci sebebi, Erdem ve Emircan’ın oyuna girmesiydi. İkinci yarıda hem topa sahip oldu hem de psikolojik ve taktik olarak rakibini durdurdu. Soldan Ali Dere ve Metehan çok etkiliydiler. Erdem de sağdan ataklara katılınca Emircan hızı ve özel yetenekleriyle rakip defansı yıpratan oyuncuydu. Tek kelimeyle bambaşka bir Altınordu seyrettik ve hak ettiği 3 puanı aldı. En önemlisi gelecek adına da büyük umut verdi.
Mehmet Demirtaş: Karanlığın en koyu tonunu hissettikleri ilk yarıda skorun birde kalmasının en ciddi faktörü kaleci Ali Emre’ydi.
İkinci 45’lik dilimde ise aydınlığa geçiş ile birlikte güneşin ilk ışıklarını gördüler. Yeni transfer Metehan’ın ortaladığı topta ilk kez formayı kuşanan Ali Özgün’ün dokunuşu tabelayı eşitlerken, skora katkı beklentisi yüksek Emircan üzerindeki baskıyı atmıştı. Pasların büyük bir çoğunluğunu ziyan etmeden, rakip kaleye en kısa sürede inmeyi başardıkları nadir maçlardan bir tanesiydi. Hemen hayal alemine düşürecek bir utku değildi belki lakin başlangıcın startı olabilecek kıvamdaydı. Kötü giden tablonun ardından kazanılacak ilk 3 puan, travmayı hafifletmek uğruna kritik bir eşikti. Ali Emre’nin atmadan tabelayı direkt etkilemesi, Emircan’ın imza golü, transferlerin alanda ılımlı futbollarıyla her şey şimdilik harika gidiyor.
Seri sonu hüzünler
Bülent Buda: Kara cumartesi. Manisa FK, Bolu’da. Altay, Samsun’da. Üstüne kaymaklı kadayıf Göztepe, İzmir’de yenik. Yani 3 Ege takımı, birbirini izleyen 3 maç. Bir ara göz kapaklarımı engelleyemez oldum. Hiç olmazsa Göztepe ile bir galibiyet sevinci yaşayalım. İsmail Köybaşı, bir kez daha sağdan gelip soluna çekti topu. Ve sol ayağıyla ateşledi. Direkte patladı o güzelim vuruş. Uç adamları, hücumcular; yaratıcı, bitirici değiller. Ali Akman savaşıyor. Lakin sanki bir yanı eksik kalıyor. Palmer zarif bir beyefendi ama bu oyun golf değil futbol. Yalçın arada yokluyor, olmuyor. Tuğbey kırılgan. Oyunun bütününde kazanmak için yoğun istek olduğu gözleniyor. Ama ne var ki bu isteğe eklemlenecek beceride yetersizlik gözleniyor. Bu oyunda güçlü taraf kazanmaz. Kazanan taraf güçlüdür.
Fatih Tanfer: Göztepe, Sakaryaspor karşısında maalesef adına yakışır bir oyun oynayamadı. Yaptığı en önemli ataklar sağ bek İsmail Köybaşı’ndan geldi. Bir şutu direkten döndü. Bir şutunu da kaleci kurtardı. ‘Peki hücum?’ diyeceksiniz. Göztepe’nin en büyük sıkıntısı o. Üzülerek ifade ediyorum ki, sıradan bir Göztepe izliyoruz. Artık yatırımcıların da bu yıl izleme yılı düşüncesini bir an evvel revize edip yetenekli ve takımı taşıyacak oyuncular almaları şart. Lig zorlaşıyor. Lütfen dikkat edelim.
Mehmet Demirtaş: Ligin ilk perdesi kapanırken oynadıkları Bodrumspor mücadelesinin üzerinden zaman geçmişti. İkinci yarı başlarken boş tribünlerin önünde rakip Sakaryaspor’du. Bu arada bir şeylerin kabuk değiştirdiğini görme umuduyla kilitlendik ekranlara. Lakin oyun aynıydı, problem benzerdi, skor değişmemişti.
Takımın en iyilerinden Tijanic’e el sallayıp tek bir transfer yapıyor ve de üstüne o tek isme lisans çıkartmakta gecikiyorsanız, sadece sahada formasına küs gezinen isimlere suç atamazsınız. Göztepe’nin ilk yarı röntgenini çekmek gerekirse göze çarpan ilk done, en ileri ucun tabela katkısını istenilen seviyede verememesi olmuştu. Bu denli kronikleşen sorunu çözemediğiniz takdirde hedef takım asla olamazsınız. Hücum repertuvarınız kısıtlı. Sahayı yönetme sanatını icra edecek bir kişi yok. Doğaçlama oyunla bir yere varmak mümkün değil.
Zorluklar içinde yalnız Altay
Bülent Buda: Uçlarda tutulamayan topların karşı atak olarak geriye dönüşleri bir hayli yoğun. Ve haliyle Ozan ile önündeki savunmanın direnç sorunları yaşamalarına neden oluyor. Sanki takım eksik oynuyormuş gibi bir izlenim. Çok şey beklenen Eren, bizim gibi izleyici. Mehmet Gündüz de öyle. Naderi, Efe’nin önünde işlevsiz. Efe geride bıraktığımız haftalardan daha geride. Tolga’da yorgunluk belirtileri. Salih çok basıyor haliyle. Golünü de atıyor. Ama Salih’in bölgesinden de gelen Samsunspor ataklarında bitirici vuruşlar becerili olsa tabela açılacak. Kulübün yaşadıkları zor koşulları akla getirince oyun eleştirisi zoruma gidiyor. Lakin canımız da çok sıkılıyor. Ne olacak bu kulübün hali?
Fatih Tanfer: Samsunspor, hakikaten güçlü takım. Sahanın her yerinde pres yaparak kazandığı topları hızlı bir biçimde hücuma çıkan bir oyun anlayışı vardı. Altay, gücü nispetinde direnç gösterdi. Kaleci Ozan’ın kurtardıklarını saymakla bitmez. Altay, Samsunspor karşısında mağlup oldu. Futbolda bunlar vardır. Önce Sinan Kaloğlu’nun sonra da Ayhan Dündar’ın söyledikleri Altay’ın ekonomik açıdan çok zor günler yaşadığını doğruluyor. Bu kadar sıkıntı yaşayan bir takımın elbette mental açıdan maçlara hazırlanması da zor oluyor. Altay camiası büyüktür. Umarım ki en kısa zamanda sorunların çözümü için birleşir. Birçok oyuncunun ayrılması gerçekleşirse üzücü günler yaşanabilir.
Mehmet Demirtaş: Kümülatif gelişim gösterdikleri evre sonrası derbide yaşananlar, puan silme cezaları sonrası düşüş yaşadıkları bariz. Mental zorluk sonrası önlerinde beliren Denizli ve Tuzla randevularını puansız geçip devreyi tamamladıktan sonra ikinci yarı yaşayacakları ise kafalarda soru işareti olarak kayıtlara geçmişti. Kazanmaya yakın olmanın koşulu, ayakta durabilme yetisidir. Bunun da ön koşulu maddi, manevi destek alabilmektir. Ne yazık ki Altay, bu niteliklerin hiçbirisine sahip değildi. Çünkü İzmir’de ulu çınara sahip çıkabilecek yürekli bir kişi maalesef yok. Oyuna adapte olamadıkları, kulüp içerisinde çeşitli zorlukların yaşandığı herkesçe biliniyor. Öncelikle kendi içinizdeki savaşı kazanıp rakiplerle mücadele etmelisiniz. Neticede bu tabloda kazanmak güç.
Bodrum ateşi herkesi yakıyor
Bülent Buda: Bir teknik adamı takımının maçı kazanmasından öte başka neler sevindirir? Oyuna hamle yaptığı futbolcularla. Gelen goller ile farkın açılması, 3 puanın sevinci. Gökdeniz böyle bir golü geçen yıl Antalyaspor formasıyla çok iyi oynadığı bir maçta atmıştı. Kenan Özer’in golü Premier Lig’e yakışır, birinci sınıf bir vuruş. İsmet Hoca ile arkadaşları, seyir keyfi yüksek bir takım oluşturdular. Oyun disiplini ile yere sağlam basan ve yaratıcı kramponlar. Sıradan bir koşuşturma değil eylemleri. Bir felsefesi, anlayış, yorumlayış biçimleri var. Patenti de kendilerine ait.
Fatih Tanfer: Bodrumspor, emin adımlarla zirveye tırmanıyor. Öncelikle modern futbolun gereği olan hızlı oyunu çok iyi oynuyor. Haftalardır yazıyorum. Sağ bek Üzeyir, müthiş bir performans sergiliyor. Kaleci Sousa’nın formu üst düzeyde. Kenan Özer’in attığı gol tek kelimeyle harikaydı. Defans tandeminde Süleyman ve Onur görevlerini eksiksiz yerine getiriyorlar. Maç boyunca yaptığı en önemli avantajı topa hakim olmasıydı. İkinci yarıda yeni transfer Gökdeniz hücuma güç kattı. Attığı harika golle de takımını 3-1 öne geçirdi. Bodrumspor izleyenlere keyif veriyor. Evinde bu hafta Keçiören karşısında alacağı bir galibiyet çok şeyleri değiştirecektir.
Mehmet Demirtaş: Birbirine alışmış, uyum kalibresi yüksek takımlar kötü oynadıkları gün bile skoru elde edebilen takımlardır. Çünkü onlar kazanma alışkanlığını edinen birer grupturlar. Kenan Özer’in kadife bileklerinden çıkan golle öne geçtikten sonra Imeri, Erdem ve Samet’e dayanak olan Musah Mohammed dinamo gibiydi. Sousa birkaç kritik anda çıktı, eldivenlerini konuşturdu. Üzeyir sağ tarafı etkin ve yetkin kullanma becerisini her maç üzerine koyarak artırıyor. Son zamanlarda gözlemleyebildiğim kadarıyla oyunun bu kadar durduğu bir maç olmamıştır. Haliyle Bodrumspor’da da aksamalar yaşandı. Oyunun bütünlüğünü kılıç gibi kesiyor bu durum. Gökdeniz’in ‘Merhaba’ dediği golle maçı orada sonlandırdıklarında hep birlikte bir içimizi çektik. Skor belki bu noktada yanıltıcı olabilir lakin kritik bir futbol ile kritik bir zafer kazandılar.