17.04.2023 - 12:58 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr BBC Türkçe
Amerika Birleşik Devletleri tarihinin en büyük terör saldırısı 11 Eylül 2001'de gerçekleşti. Bu saldırılar sadece Amerika için değil, tüm dünya için yüzyılın en travmatik olaylarından biri oldu.ABD'nin doğu kıyısında uçmakta olan dört uçak, birbiriyle bağlantılı kişilerden oluşan küçük bir ekip tarafından aynı anda kaçırıldı.
Daha sonra saldırganlar bu uçakları New York ve Washington'ın simgeleşmiş binalarına çarpmak için güdümlü füze gibi kullandılar.
Uçaklardan ikisi New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin binaları olan İkiz Kuleler'e çarptı. İlk uçak yerel saatle 08.46'da Kuzey Kulesi'ne, ikincisi de 09.03'te Güney Kulesi'ne çarptı.
Binaların yanmaya başlamasıyla, üst katlarda çalışan insanlar mahsur kaldı;. Şehrin üstü kalın bir duman tabakasıyla kaplandı.
İki saatten az bir sürede 110 katlı iki gökdelen büyük bir toz bulutu yaratarak çöktü.
09.37'de üçüncü uçak, başkent Washington DC yakınlarındaki ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasının batı kısmına çarptı.
Dördüncü uçak ise yolcuların müdahalesiyle 10.03'te Pennsylvania'da açık bir alana düştü. Müdahale olmasaydı uçak korsanlarının başkentteki Kongre binasını hedeflediği tahmin ediliyordu.
Saldırılarda, (19 uçak korsanı dışında) toplam 2977 kişi hayatını kaybetti. Bunların çoğu New York'taydı. Kaçırılan dört uçakta bulunan 246 yolcu ve mürettebatın tümü hayatını kaybetti.
İkiz Kuleler'de 2606 kişi çarpma anında veya daha sonra yaralarından dolayı yaşamını yitirdi. Pentagon'da 125 kişi öldü.
Ölenlerin en küçüğü, annesi Sue ve babası Peter ile uçakta yolcu olan iki yaşındaki Christine Lee Hanson idi.
Saldırıları, Afganistan merkezli El Kaide örgütü üstlendi. Usame bin Ladin'in liderliğinde ettiği El Kaide, Müslüman ülkelerdeki savaş ve çatışmalardan ABD'yi ve müttefiklerini sorumlu tutuyordu. Saldırılarda toplam 19 kişi yer aldı.
Bunlar uçaklara beşer kişilik üç grup halinde yolcu olarak binmişti. Pennsylvania'da yere çakılan uçakta ise dört kişilik bir ekip vardı.
Grupların hepsinde pilot eğitimi almış birer kişi bulunuyordu. ABD'deki uçuş okullarında bu eğitimleri almışlardı.
Saldırganlardan 15'i Bin Ladin gibi Suudi Arabistanlı, ikisi Birleşik Arap Emirlikleri, biri Mısır, biri de Lübnan vatandaşıydı.
Saldırıların üzerinden bir ay bile geçmeden dönemin Başkanı George W. Bush önderliğinde ve koalisyon güçlerinin desteğiyle Afganistan işgal edildi. El Kaide'nin ortadan kaldırılması ve örgütün kurucusu Usame Bin Ladin'in yakalanması hedefleniyordu.
Fakat ABD askerleri ancak 2011'de Bin Ladin'in Afganistan'a komşu Pakistan'da olduğunu tespit etti. “Neptün’ün Mızrağı Operasyonu” adı verilen operasyon 1 Mayıs’ı 2 Mayıs’a bağlayan gecenin ilk dakikalarında ABD ordusuna ait 2 helikopterin Afganistan’dan kalkarak çok alçak irtifada Pakistan’a girmesiyle başladı.
Başından sonuna kadar yaklaşık 40 dakika süren operasyon sonucunda Usame Bin Ladin ölü olarak ele geçirildi. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Bin Ladin’in ölümünü tüm dünyaya yaptığı ulusa sesleniş konuşmasıyla duyurdu ve Ladin’in bedeninin Umman Denizi’ne atıldığını açıkladı.
Öte yandan gün içerisinde Bin Ladin'i öldüren Amerikan askerinin sözleri ortaya çıktı. Rob O'Neill isimli asker, ABD'nin en çok aranan adamını öldürme görevinde kendisinin ölme ihtimalinin çok yüksek olduğunu bildiğini sosyal medyada anlattı ve ekibinin kendilerine intihar timi yakıştırmasını yaptıklarını hatırlattı. Rob konuyla ilgili şöyle dedi:
'Öleceğimizi biliyorduk. Yolda vurulduk, oraya vardığımızda hemen çatışmaya girdik. cephanemiz bitecek ve bir Pakistan hapishanesindeki kısa yaşamımıza son verecektik'
Açıklamalarının devamında Bin Ladin ile karşı karşıya geldiğini ve onu sakalından tanıdığını belirtti. Olayın devamında Ladin'in teslim olmadığını açıklayan Rob, olay yerinde şahsın kafasına 2 el ateş ettiğini ve yerde de 1 kere sıktığını belirtti. Rob konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
'Burnunu, sakalını, ne kadar uzun olduğunu, ne kadar zayıf olduğunu hemen hatırladım. Teslim olmadı. İki kere kafasına ateş ettim, yere düşünce bir kere daha vurdum'