DünyaSürekli "ekran kaydırmak" beynimizi etkiliyor, peki ne yapmalı?

Sürekli "ekran kaydırmak" beynimizi etkiliyor, peki ne yapmalı?

22.10.2024 - 11:14 | Son Güncellenme:

Sosyal medyada sürekli "kaydırmak" beyinde endişe uyaranlarını aktifliyor ve bu da stres hormonlarının salınmasına, ardından tüm sağlığımızı etkilemesine izin veriyor. Uzmanlar bunun etkilerinden kurtulmak için üç madde önerdi.

Sürekli ekran kaydırmak beynimizi etkiliyor, peki ne yapmalı

Varoluşsal tehditlerle ilgili endişe verici düşünceler ve duygular, beyindeki tehditlere tepki veren bir bölge olan amigdalanın aktivitesini artırıyor. Bu da beynin hipotalamus ve hipofiz bezi ile ardından adrenal korteks (böbreklerin üzerinde yer alır) aracılığıyla stres hormonlarının salınımını tetiklemesine yol açıyor.

Haberin Devamı

Studyfinds'ta yer alan bir araştırmaya göre adrenal korteksten salınan bu hormonlar, dikkat, problem çözme ve karar verme becerilerimizi etkileyebilir çünkü bunlar, bilişsel işlevleri ve hafızayı destekleyen iki farklı beyin bölgesi olan prefrontal korteks ve hipokampüsü etkiler.

Bu bölgeler aslında stres hormonu seviyelerini azaltabilir, ancak son derece stresli olaylara veya sık sık stres ve kaygı deneyimlerine yanıt olarak bu işlevi yerine getirmekte daha az etkili hale gelebilir. Kronik stres bu iki beyin bölgesine zarar verir ve uzun süreli kaygının ortaya çıktığı kısır bir döngü yaratabilir.

GOOGLE'DA ARADIKÇA...

Bu belirsizlik ve kaygıyla başa çıkmak için yaygın kullanılan bir yanıt bilgi arayışıdır, bir olay veya durum hakkında daha fazla bilgi arayarak, günün tabiriyle "googleyarak" kendimizi daha kesin ve daha az kaygılı hissetmeye çalışırız.

Haberin Devamı

Ancak bu başa çıkma mekanizması, sosyal medyada daha sık paylaşılan olumsuz içerikleri takip ederek, varoluşsal belirsizliğin mali veya siyasi kazanç için istismar edilmesine yol açabilir. Bununla başa çıkmak için studyfinds.org'da yer verilen uzman görüşlerini aynen aktarıyoruz:

1. STRES AZALTICI EGZERSİZLER

Bir dahaki sefere haberler ya da sosyal medyada gördüğünüz bir içerik sizi kaygılandırdığında, yaşadığınız duyguyu isimlendirmeyi deneyin. Duyguları isimlendirmek onların yoğunluğunu ve hoşnutsuzluğunu azaltabilir. Ardından nefes alırken dört, verirken beşe kadar sayın. Nefes aldığımızdan daha uzun süre nefes vermek, vücudun dinlenip gevşemesine yardımcı olan parasempatik sistemi harekete geçirir.

Yakındaki bir ses veya nesne gibi bir "duyusal çapa" kullanarak dikkatinizi o ana odaklamak da etkili olabilir. Bu, endişe verici düşüncelerin akışını yatıştırabilir.

Günlük rutininize ekleyebileceğiniz diğer stres azaltıcı aktiviteler arasında, kas gevşemesi gibi rahatlama tekniklerini uygulamak veya kısa farkındalık molaları vermek yer alır. Dans etmek veya yürüyüş gibi fiziksel aktiviteler de stresi geçici olarak azaltabilir çünkü egzersiz sırasında yaşanan kısa süreli akut stres, sonrasında parasempatik sistemi harekete geçirmenin başka bir yolu.

Haberin Devamı

2. BAĞLANTIDA KALIN

Varoluşsal belirsizlik yaşarken, başkalarının da muhtemelen aynı şekilde hissettiğini kendinize hatırlatmak yardımcı olabilir. Kaygılarımızın ortak insanlık özelliği olduğunu kabul etmek, tehdit algımızı azaltabilir.

Dışarıda vakit geçirmek, sanatla ilgilenmek, meditasyon yapmak veya ibadet etmek gibi hayranlık uyandıran aktiviteler, bağlanma duygularını genişletebilir ve endişeyi azaltabilir.

Şükran duyduğunuz şeyleri yazmak, belirsizlik dönemlerinde sıkıntıyı azaltmanın başka bir faydalı yoludur. Bu, duyguların düzenlenmesi, stres ve sosyal bağlılığı artırmakla ilgili bir beyin bölgesi olan medial prefrontal kortekste beyin aktivitesini artırır. Artan beyin aktivitesi üç aya kadar sürebilir.

Merhamet pratiği yapmak da varoluşsal belirsizlik zamanlarında sıkıntıyı azaltabilir. Başkalarının acı çekmesine tanık olmak, geri çekilme ile bağlantılı olumsuz bir duygu olan empatik sıkıntıyı tetikleyebilirken, başkalarına karşı merhamet bulmanın ve yardım etmenin yollarını bulmak bu durumu olumlu bir duyguya dönüştürebilir ve insanlara kendimizi daha yakın hissettirebilir.

Haberin Devamı

3. DÜŞÜNCE ŞEKLİNİZİ DEĞİŞTİRİN

Saatlerce olumsuz haberleri takip etmek yerine, bilgi ihtiyacınızı yaratıcı çözümler aramak veya krizleri becerilerinizi olumlu bir şekilde kullanabileceğiniz fırsatlar olarak görmek için kullanmayı deneyin.

Veya yapıcı bir düşünce yapısı oluşturmaya yardımcı olan girişimleri bulun. Bu, bir gıda bankasında ya da hayır kurumunda gönüllü çalışmaktan bir blog yazmaya ya da sanat yapmaya kadar her şey olabilir. Bu tür faaliyetler, stres tepkisi üzerinde tamponlayıcı bir etki yaratarak zihinsel sağlığı koruyabilir ve olumsuz duyguları azaltabilir.

Benzer şekilde, kriz zamanlarında yaratıcı tepkiler geliştirmek, düşüncemizi sorunlara odaklanmaktan çözüme odaklanmaya kaydırabilir. Bu da duygusal iyi olma halimizi destekleyebilir.

Herkes bu ipuçlarını takip ederse, bu daha işbirlikçi bir ortam yaratabilir ve mevcut küresel krizlerin toplumsal düzeyde ele alınmasına bir adım daha yaklaşmamızı sağlayabilir.