08.12.2022 - 10:18 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
İran'da üçüncü ayını doldurmak üzere olan protestolarda Tahran yönetimi en sert adımı attı. Resmi medya, Mahsa Amini'nin ölümü üzerine başlayan gösterilerde ilk protestocunun idam edildiğini bildirdi.
Asılan protestocunun, gösterilerde bir güvenlik görevlisini büyük bir bıçakla yaralamakla ve Tahran sokaklarını kapatmakla suçlandığı belirtiliyor.
Yarı resmi Tasnim haber ajansı, protestocunun Yargıtay'a yaptığı itirazın reddedildiğini duyurdu. Yüksek mahkeme, 'Allah'a karşı savaş açtığı' gerekçesiyle mahkumun idamını onayladı.
Uluslararası haber ajansı Agence France-Presse (AFP), idam edilen Muhsin Şekari adlı erkeğin 25 Eylül tarihinde bir Besiç milisini yaraladığı suçlamasıyla tutuklandığını bildiriyor.
20 Kasım tarihinde hakkındaki karar açıklanan Muhsin Şekari, idama mahkum edilen 11 tutukludan biriydi ve cezası infaz edilen ilk protestocu oldu.
Oslo merkezli İran İnsan Hakları grubunun direktörü Mahmud Amiri-Mugaddem, "Muhsin Şekari'nin idamına sert tepki verilmeli yoksa her gün protestocuların idam edilmesine tanık oluruz. Bu idamın acilen uluslararası sonuçları olmalı" dedi.
Uluslararası Af Örgütü ise, Tahran rejiminin protestolara katılan en az 21 kişiyi 'düzmece davalar' açarak idam talebiyle yargıladığını belirtti. Örgüt, "İranlı yetkililer acilen idam cezasısını kaldırmalı, protestolara barışçıl bir şekilde katılan ve tutuklananlar serbest bırakılmalıdır" açıklamasını yaptı.
İran'daki rejimi kurulduğu 1979 yılından bu yana en ciddi sınavına dönüşen protestolar, Mahsa Amini'nin başkent Tahran'da başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınması ve gördüğü işkence sonucu hastanede yaşamını yitirmesiyle tetiklendi.
Çoğunluğu genç ve kadınlardan oluşan göstericilerin yer aldığı protesto dalgası, kısa sürede İran'ın tüm şehirlerine yayıldı. İran'daki 31 eyaletin tümünde gösteriler düzenlendi, protestocular 160 şehirde sokağa indi.
Tahran rejimi beklendiği gibi gerçek mermilerin de kullanıldığı çok sert yöntemlerle gösterileri bastırmayı denedi ancak başarılı olamadı.
Yüzlerce göstericinin hayatını kaybettiği protestolar Tahran'ın bazı taktik adımlar atmasına neden oldu. Başsavcılık ahlak polisinin lağvedildiğini duyurdu ancak hükümet bunu yalanladı.
Kılık kıyafet kurallarını denetleyen ahlak polisinin statüsü belirsizliğini korurken, hafta başında ilan edilen grev kararı birçok şehirde karşılık buldu. Şehir merkezlerinde dükkanlar kepenk kapattı.
BBC Farsça servisinin doğrulayarak derlediği bilgilere göre, grev çağrısının etkili olduğu ve çarşıların kayda değer oranda kapandığı şehirler arasında Tahran'ın yanı sıra Bender Abbas, Şiraz, İsfahan, Kirmanşah, Arak, Meşhed, Cevanrud, Kamiyaran, Merivan, Kazvin de vardı.
Hükümet denetimindeki medyada ise işyerlerinin kapalı olmadığı sokakların resimleri ve hayatın normal seyrinde devam ettiği haberleri yer aldı.
İran’da ahlak polisi bürosu yargıya değil, İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Ahlak polisinin lağvedilmesi protestoculara karşı verilmiş büyük bir ödün niteliği taşıyordu ancak kısa sürede bu haberin gerçek olmadığı ortaya çıktı. Resmi medya ise, düzenlemede herhangi bir değişiklik bulunmadığını, başörtüsü takmanın 'yasal zorunluluk' olduğunu haberlerinde vurguladı.