01.08.2022 - 06:54 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Tüm dünya Sovyetler Birliği'nden gelen haberle tarihin yön değiştirdiğine şahitlik ediyordu. Ülkenin bir süredir içinde bulunduğu sıkıntılar 26 Aralık 1991’de birliğin dağılmasına neden olmuştu ve ardından Rusya başta olmak üzere birçok birlik ülkesinde yaşananlar, tüm dünya tarafından şaşkınlıkla takip ediliyordu. Herkes kocaman bir belirsizliğin ortasındayken, Rusya’da tarihin gördüğü en korkunç seri katillerden birinin varlığını ise kimse bilmiyordu. Aleksandr Piçuşkin 9 Nisan 1974'te Moskova'da doğdu. Piçuşkin doğduktan 1 yıl sonra babası aileyi terk etti. Zor bir çocukluk Aleksandr, 4 yaşında parkta sallanırken yere düştü ve kafasına sert bir darbe aldı. Bu olayın ardından bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Şiddetli öfke nöbetleri geçirmesine rağmen Aleksandr'ın komşuları, onu kedisi öldüğünde tuttuğu yasla tanıyordu.
Büyüdükçe garip tavırlar sergilemeye başlayan Aleksandr, 1978 ila 1990 yılları arasında kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu 52 kişiyi öldüren Andrei Chikatilo'ya hayranlık duymaya başlamıştı. 1992 yılında mahkemesi sonuçlanan ve 2 yıl sonra idam edilen katile ilgi duyan genç, boş zamanlarında katilin işlediği cinayetlerle ilgili gazete kupürlerini toplamaya başladı.
İLK CİNAYETİNİ 18 YAŞINDA İŞLEDİ
Takvimler 1992 yılını gösterdiğinde Rusya, Sovyetler Birliği’nin yıkılmış olması sonucu ortaya çıkan toplumsal olaylarla yangın yerine dönmüştü. 18 yaşındaki Aleksandr Piçuşkin tıpkı yaşıtları gibi geleceğin neler getireceğinden habersiz şekilde hayatta kalmaya çalışıyordu. Andrei Chikatilo mahkemesinin devam ettiği günlerde okul arkadaşı Mikhail Odïtchuk ile birlikte ortadan kayboldu. Mikhail Odïtchuk, bir daha asla geri dönemedi. Aleksandr ise 2006 yılına kadar devam edecek olan cinayetler serisine başlamış ve kendisi ile ilgili korkunç bir detay fark etmişti. Onun için insan öldürmek, hobi kadar keyif verici bir 'aktivite' haline gelmişti.
Aleksandr Piçuşkin, satranç tahtasındaki her bir kare için bir kişi öldürmeye karar verdi. Mikhail Odïtchuk, öldürmeyi planladığı 64 kişinin ilki oldu. Pichushkin’in bu kararı, onun yıllar sonra 'Satranç Tahtası Katili' olarak anılmasına sebep olacaktı.
'BİTSA PARKI MANYAĞI'
Takvimler 2000 yılını gösterdiğinde, Rusya sokaklarındaki kaos henüz bitmemiş ve mevcut kaosun üstene bir de Çeçen savaşının etkisi eklenmişti. Aleksandr, Moskova'da bulunan Bitsa Parkı'nın çevresinde akrabalarıyla birlikte yaşadığı bir daireye taşındı ve evinin yakınlarındaki bir markette de çalışmaya başladı. Bu dönem sokaktaki karmaşaya halk arasında kulaktan kulağa yayılan bir katil hikayesi de eklendi. 2001 yılından itibaren Bitsa Parkı etrafında yaşadığı bilinen birçok kişi bir anda ortadan kaybolmaya başladı. Ekim 2005'te, parkın yoğun ağaçlıklı patikalarından birinde bir adamın cesedi bulundu. Polis, daha sonra aynı bölgede yapılan detaylı incelemelerde benzer şekilde öldürülmüş 13 ceset daha buldu. Gizemli katil, bölge halkı tarafından 'Bitsa Parkı Manyağı' olarak isimlendirildi. Bitsa Parkı Manyağı’nın öldürdüğü insanlar genellikle kadınlar, yaşlılar ve evsizlerdi.
İlk cesedin bulunmasının ardından başlatılan soruşturma 8'inci ayına girdiğinde, katile dair ilk ipucu bulundu. Kurbanlardan biri olan Marina Moskalyova’nın oğlu, annesinin öldürülmeden bir gün önce bir arkadaşıyla buluştuğunu ve bir daha geri dönmediğini söyledi. Kadın, oğlu ile son görüşmesinde ona buluştuğu kişinin numarasını verdi ve acil bir durum olduğunda bu numarayı aramasını söyledi. Marina Moskalyova’nın oğluna verdiği telefon numarası Aleksandr Piçuşkin'den başkasına ait değildi.
Ölen kadının cebinden çıkan metro bileti, polis için yeni bir ipucu oldu. Bilette yazan metro hattındaki kameraları inceleyen polis, Marina Moskalyova’nın en son Aleksandr Piçuşkin ile birlikte olduğunu tespit etti. Polis, 15 Haziran 2006’da Marina Moskalyova cinayetinin baş şüphelisi olarak Aleksandr'ı gözaltına aldı. Daha sonra ortaya çıkan detaylar ise tüm Rusya’yı dehşete düşürdü.
'İNSAN ÖLDÜRMEK BENİM İÇİN HAYATIN ANLAMI'
Gözaltına alındıktan sonra bir süre kendisine yöneltilen cinayet suçlamalarını reddeden Aleksandr Piçuşkin, birkaç saat sonra Marina Moskalyova cinayetinden daha fazlasını anlatmaya başladı. Katil, televizyonda canlı yayına çıkarılması şartıyla cinayetleri itiraf edeceğini söyledi. Bunun üzerine polisler, Rusya’nın önde gelen televizyon kanallarına ait kameralar getirerek sahte bir canlı yayın seti hazırladı. Canlı yayında olduğunu düşünen Aleksandr, işlediği cinayetleri anlatmaya başladı.
"Bitsa Parkı Manyağı benim, Orada tam 60 kişiyi öldürdüm. Cesetlerin çoğunu kanalizasyon kuyularına attım. Bunca insanı neden öldürdüm bilmiyorum. Tek bildiğim birilerini öldürmezsem hayatın benim için çok anlamsız olacağı."
Piçuşkin'in kamera karşısında yaptığı itiraflar mahkemede delil olarak kullanıldı ve katil 49 kişiyi öldürmekten hakim karşısına çıktı. Pichushkin, mahkemede 60 kişiyi öldürdüğünü söyledi. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan katil, cezaevine girdikten yıllar sonra basına röportaj verdi ve birçok kişiyi şoke eden bir itirafta bulundu: “İnsan öldürmek, hayatta bana en çok zevk veren şey oldu." Aleksandr Piçuşkin, Sibirya’da bulunan yüksek güvenlikli bir hapishanede hücrede yaşamaya devam ediyor.