15.03.2024 - 10:32 | Son Güncellenme:
BBC Türkçe
Vladimir Putin, 2000 yılından bu yana fiilen Rusya'yı yönetiyor. İlk olarak selefi Boris Yeltsin tarafından vekaleten bu göreve atanan Putin, ilk olarak Mart 2000'de devlet başkanlığı görevine seçilmişti.
2008-2012 arasında rolleri değişmiş ve başbakanlık yapmıştı ama yine de tamamen kontrolü elinde tutmuştu. O zamanlar Rusya anayasası bir devlet başkanının sadece iki dönem üst üste görev yapmasına izin veriyordu ve bu hamle Putin'in gücünü yenileyip, tekrar aday olmasını sağladı.
2020'de anayasa değiştirildi ve Putin'in 2036'ya dek görevde kalması artık mümkün. 2036'ya dek iktidarda kalabilirse, 30 yıldan fazla Rusya'yı yöneten hem komünist lider Joseph Stalin hem de 18. yüzyıl imparatoriçesi 2. Katerina'nın rekorunu geçecek.
HALK DESTEĞİ
Rusya'daki seçimler nadiren başa baş geçiyor, ancak iktidardakilerin meşruiyet kazanması ve halkın tercihinin önemli olduğunu göstermesi bakımından önemli. Bu kez, Vladimir Putin açısından sadece kazanmak değil, yüksek katılım oranı ve destek de önemli.
Çünkü ülke, sonuçları hem Rusya hem de dünyanın geri kalanı açısından önem arz eden topyekun bir savaşta.
Devlet yöneticileri için seçim, devlet kaynaklarından pay alabilme ve başkana bir ezici bir seçim zaferi verebilme kabiliyetlerini test etme fırsatı olacak.
Bağımsız Rus medya kuruluşu Meduza, Kremlin'in en az %70'lik bir katılım ve Vladimir Putin'e %80'lik bir destek amaçladığını bildirdi. Böylece 2018'deki %76,7'lik seçim zaferi geçilmiş olacak.
BBC'nin kendi araştırmasına göre bu amaçlara ulaşabilmek için Rus makamları yerel ve merkezi düzeyde devlet çalışanlarını harekete getirecek ve bu çalışanlar seçime katılma ve Putin'e destek verme konusunda güçlü bir şekilde teşvik edilecekler.
Seçimde 112,3 milyon kişinin oy verme hakkı bulunuyor. Bu sayıya Ukrayna'nın işgal altındaki bölgelerde yaşayanlar da dahil. Ayrıca, ülke dışında yaşayan 1,9 milyon Rus vatandaşının da oy verme hakkı bulunuyor.
SEÇİM VE SAVAŞ
Vladimir Putin, seçim kampanyası sırasında bir çok etkinliğe katıldı, özellikle de ülkenin değişik bölgelerinde öğrenciler ve işçilerle yapılanlara...
Putin, Moskova'nın Ukrayna'nın işgaline verdiği ad olan 'özel askeri operasyondan' bahsetmekten kaçınırken, Rusya'da savaş kendisini hissettiriyor. Uluslararası ambargolar, kısıtlı seyahat seçenekleri, daha az yabancı ürünler ve tecrit hissi. En azından Avrupa ve Kuzey Amerika'dan.
Savaş ayrıca, yüzbinlerce değilse bile onbinlerce Rus askerinin yaşamına mal oldu. Yüzbinlerce çoğunlukla genç, eğitimli ve zengin genç de son iki yılda ülkelerini terk etti. Ya savaşın amaçlarına katılmadıklarından ya da askere alınmak istemediklerinden.
Seçim kampanyasında değinilmese bile, savaş medyadaki anlatımın önemli bir parçası ve Ruslar bundan kaçınamıyor. Yüksek katılım ve destek, Putin'in daha sonra alacağı kararlara meşruiyet verecek ve bunların büyük kısmı da doğrudan Ukrayna'nın işgaliyle ilgili olacak.
ADAYLAR KİMLER?
Vladimir Putin dışında, seçimde üç diğer aday yarışacak. Bunlar milliyetçi muhafazakar Leonid Slutski, Komünist Parti adayı Nikolay Haritonov ve parlamentonun alt kanadı Duma'da küçük bir temsiliyeti olan ve kısa süre önce kurulan Yeni Halk Partisi'nden iş insanı Vladislav Davankov.
Her üçü de Ukrayna'nın işgaline ve Vladimir Putin'e destek açıklamaları yaptı ve Putin'e gerçek bir tehdit oluşturmuyorlar. Putin'in gerçek rakipleri ya hapse atıldı ya etkisiz hale getirildi veya ülkeyi terk etti.
Putin'in en ciddi rakibi Aleksey Navalni, geçen ay bir hapishanede hayatını kaybetti. Nikolay Haritinov, BBC Muhabiri Steve Rosenberg'in, Putin'den daha iyi bir başkan olup olmayacağı konusunda sorusuna, bunu kendisinin yanıt veremeyeceğini ve her şeye seçmenlerin karar vereceğini söyleyerek yanıt vermişti.
Haritinov ayrıca gelecekte bir 'sola dönüşten' bahsediyor. Öte yandan, geçen yıldan bu yana Batılı ülkelerin yaptırımları altında. Rusya Liberal Demokratik Partisi'nden milletvekili olan Leonid Slutski de çok sayıda cinsel taciz suçlamasıyla karşı karşıya.
Slutski Rus işgali altındaki Kırım'a çok sayıda devlet ziyareti düzenledi ve 2014'ten bu yana yaptırım altında.
Vladislav Davankov ise medyada en az görünen aday. Bir kozmetik şirketinin kurucularından biri olan Davankov, geçen yılki Moskova belediye başkanlığı seçimlerinde oyların %5'inden azını almıştı.
Ukrayna'yla 'barış ve müzakereden' yana olduğunu söylese de, Ukrayna'ya ait toprakların ilhakı yönünde oy kullanmıştı ve bu nedenle uluslararası yaptırımlara tabi. Savaş karşıtı aday Boris Nadezhdin ise on binlerce Rus destek imzası verse de seçime katılmak için kayıt yaptıramadı.
OYLAMA SÜRECİ
Başkanlık seçimleri sürecinde tarihte ilk kez, Ruslar üç gün boyunca oy kullanacak. Bu format ilk olarak 2020'deki anayasa referandumunda, Covid pandemisi sırasında kamu sağlığını korumak için denenmişti.
Bağımsız gözlemciler ise bu yöntemi eleştiriyor ve oylama sürecinin şeffaflığını sağlamayı zorlaştırdığını söylüyor.
Buna ek olarak, internet üzerinden uzaktan oy verme sistemi ilk kez uygulanacak. Özellikle de daha önce protesto oyu kullanan ve katılımın düşük olduğu yerlerde.
Rusya ayrıca, işgal altında tuttuğu Ukrayna topraklarını oylamaya dahil ettiği için eleştiriliyor ve buralarda yaşayanların baskı altında tutulduğu söyleniyor. Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi, 1993'ten bu yana Rus seçimlerine gözlemci yolluyordu ancak son üç yıldır yollamıyor.
NAVALNİ'NİN EŞİ BOYKOT ÇAĞRISI YAPTI
Rusya'da bağımsız kamuoyu araştırmaları yapılmıyor ve çoğu Rus vatandaşı haberleri, Vladimir Putin ve politikalarını destekleyen devlet medyasından alıyor. Yine de uzmanlar, göründüğünden daha çok sayıda Rus vatandaşının hükümetin politikalarına şüpheyle yaklaştığını ancak karşı çıkmaktan korktuklarını söylüyor.
Putin'in en küçük muhalif tavra bile ağır cezalar vermesi sebebiyle, karşıtlıkların açıkça dile getirmiyorlar.
Aleksey Navalni'nin eşi Yulia Ruslara oylamayı boykot etmeleri, yabancı hükümetlere de sonucu tanımamaları çağrısında bulundu.
Boykot pek mümkün görünmese de diğer çağrıya uyulması mümkün. Meduza'nın Kremlin'deki bir kaynağa dayandırdığı habere göre Putin yönetimi düşük katılımdan kaygılı.
Bu seçimin sonucu büyük ihtimalle en azından kağıt üzerinde Vladimir Putin zaferi olacak. Ancak katılımın düşük olması, Putin'e desteğin zayıfladığı anlamına gelecek. Bu durum da devletin daha sıkı bir kontrolü ve Rusya'da korku ve baskı ortamının daha da büyümesi anlamına gelebilir.