03.03.2020 - 18:21 | Son Güncellenme:
AA
İngiltere'de yayımlanan The Times gazetesi, başyazısını mülteci krizine ayırdı.
Yeni durumda belkide yüz binlerce kişiden oluşan yeni bir dalganın Avrupa'ya doğru ilerlemekte olduğu ve bilindik bir umutsuzluk duygusunun kıtayı kapladığı belirtilen yazıda, Türkiye'nin, AB ile varılan anlaşmadaki daha fazla mali destek, vize serbestisi ve Gümrük Birliğinin güncellenmesi gibi konularda ilerleme kaydedilmediğini söylediği ancak bu taleplerinin Avrupalı liderler tarafından ciddiye alınmadığı kaydedildi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 2015’te ülkesinin sınırlarını göçmenlere açmasının, popülist hareketleri körükleyerek ve geleneksel siyasi partilerce oluşturulan görünümü kırarak Avrupa siyasetinin çehresini değiştirdiği ifade edilen yazıda, "Türkiye ile yapılan anlaşma biraz süre tanıdı ama AB bunu iyi kullanmadı. Aynen 5 yıl önce olduğu gibi kitlesel göçle nasıl başa çıkılacağı konusunda bölünmüş haldeler." yorumu yapıldı.
Bu konudaki seçeneklerin sınırlı olduğu vurgulanan yazıda, "Ateşkes sağlanmalı ve ardından da AB, 2015 tarihli anlaşmayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yeniden müzakere etmeli. Ayrıca sınır ötesi insani yardımda daha aktif rol almalı." ifadesine yer verildi.
Göç konusunun AB'den ayrılan İngiltere için de aciliyet arz eden bir mesele olması gerektiği vurgulanarak, "Ama hepsinin ötesinde bu, sonu olmayan bir savaşta mahsur kalan talihsiz insanlar için gerekli." değerlendirmesi yapıldı.
"Erdoğan'ın artık sabrı bitti"
The Daily Telegraph gazetesindeki bir köşe yazısında, daha önce AB ile anlaşmaya varan Erdoğan'ın artık sabrının bittiği belirtilerek, "Türkiye, 'şantaj' yapmakla suçlanıyor ancak Suriye'deki iç savaşın neden olduğu felaketi hafifletmek için diğer ülkelerin neler yaptığını da soruyor. Bu adil bir sual." ifadesi kullanıldı ancak bu sualin, şu an düzensiz göçmenlerin Yunanistan sınırına ilerlemesiyle ortaya çıkan acil sorunun azaltılmasına yardımcı olmadığı kaydedildi.
Yazıda, Merkel'in 4 yıl önce göçmenlere Avrupa kapılarını açmasının ve çok büyük bir akın ihtimalinin Brexit referandumunun sonucunu etkilemiş olabileceği kaydedildi.
O dönem AB ile Türkiye arasında bir anlaşmaya varıldığı hatırlatılan yazıda, "AB için sonuçlarının ne olacağı bilinmeyecek şekilde damlayı tekrar sele dönüştürmek her zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeydi." değerlendirmesi yapıldı.
"AB, yeniden dayanışma sınavından geçiyor"
Le Monde gazetesi, "Göçmenler, jeopolitik oyununun esiri" başlığıyla manşetine taşıdığı haberde, Yunanistan sınırında bulunan düzensiz göçmenlerin korku ve üzüntü içerisinde oldukları belirtildi.
Yunanların, düzensiz göçmenlere biber gazıyla müdahale ettiği vurgulanan haberde, Türkiye'nin bu kişilere sınırları açarak AB'den Suriyeli göçmenler konusunda finansal destek ve yeni siyasi anlaşma istediği ifade edildi.
Haberde, "AB'nin yeniden dayanışma sınavından geçtiği" vurgulandı.
Son gelişmelerin ardından AB'yi endişe sardığı ve acil harekete geçme duygusuna kapıldığı vurgulanan haberde, Türkiye ile AB arasında varılan göçmen mutabakatı sayesinde Avrupa'ya giden göçmenlerin sayısında ciddi düşüş yaşandığı, bu nedenle Türkiye ile yeni bir anlaşma yapmanın herkesin yararına olacağı belirtildi.
Haberde, yeni bir göç krizini önlemek için AB'nin Türkiye'nin taleplerini yerine getirmesi gerektiği kaydedildi.
"Erdoğan haklı"
İtalyan Il Foglio gazetesinde, "Sığınmacıları Erdoğan değil, Esed harekete geçiriyor" başlıklı bir makale yayımlandı.
Makalede, şu ifadelere yer verildi:
"Erdoğan'ın şantajı', 'Erdoğan sığınmacıları Avrupa'ya doğru itiyor' türünden başlıklar görüyoruz. Halbuki olay basit, Erdoğan haklı. Avrupa'ya doğru kaçan milyonlarca sığınmacı Türk değil Suriyeli ve savaş halindeki Suriye'den geliyor ve de Erdoğan’dan kaçmıyorlar, Beşşar Esad hükümetinin ve Rusya'nın bir askeri kampanyasından kaçıyorlar. Şayet Esad'ın ve Rusya’nın uçakları onları her gün bombalamasa Suriye'deki evlerinden bir metre uzaklaşmazlardı."
Göçmenlerin Türkiye’ye doğru kaçtığı çünkü başka kurtuluş yolları bulunmadığı belirtilen makalede, şunlar kaydedildi:
"Çünkü onları kasıtlı olarak hedef alan bir askeri kampanya var ve uluslararası toplumda onlarla ilgilenmek isteyen tek bir kimse yok ancak biz bu gerçeği kabul etmektense Erdoğan'a onun olmayan bir suç isnat ediyoruz: Milyonlarca çaresiz sığınmacıya neden olma suçu."
Makalede, İdlibli Suriyelilerin, Esad'ın ordusunun ilerlemesini kolaylaştırmak için İdlib bölgesinin nüfusunu azaltmaya yönelik, sert ve amaçlı bir kampanyanın hedefi durumunda olduğu değerlendirmesi de yapıldı.