Savaşta son dakika... El Mevasi'de katliam! İsrail hava saldırısında can kaybı artıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordusunun Gazze Şeridi'nin El Mevasi bölgesinde 90 Filistinliyi katlettiği saldırının ardından Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı karargahında basın toplantısı gerçekleştirdi. Netanyahu, saldırıda Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed Deif'in hedef alındığı iddiasına değindi. Deif'in öldürülüp öldürülmediğinin henüz belli olmadığını belirten Netanyahu, İsrail'in savaş hedeflerini sonuna kadar takip edeceğini söyledi. "Bir şekilde Hamas'ın tüm liderlerine ulaşacağız" diyen Netanyahu, Hamas'a yönelik askeri baskının artırılmasıyla İsrailli rehinelerin iadesi konusunda bir anlaşmaya varılması şansının artacağını savundu. Netanyahu, anlaşma için İsrail'in temel taleplerinden taviz vermeyeceğini belirterek, “Başkan Biden'ın sunduğu çerçeve anlaşmadan bir milimetre bile uzaklaşmadım. Hamas'ın bir milimetre uzaklaşmasına da izin vermiyorum” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, "Gece yarısı Shin Bet bana operasyonun ayrıntılarını sunduğunda üç şeyi bilmek istedim. Birincisi, istihbarata göre çevrelerinde rehine olmadığını bilmek istedim. İkincisi, oluşacak hasarın boyutunu bilmek istedim. Üçüncüsü, saldırıda kullanılacak silahların türlerini bilmek istedim. İçimi rahatlatan cevaplar aldığımda eylem (saldırı) için onayımı verdim ve iyi şanslar dedim" diye konuştu.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki soykırım suçlarını kınayarak, tüm Filistin halkının çok zor bir süreçten geçtiğini belirtti.

Filistin Başbakanlık Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Mustafa’nın İsrail’in işgali altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde bulunan Nablus kenti ve çevresindeki bölgelerde incelemelerde bulunduğu belirtildi.

Mustafa, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, İsrail’in ordusunun Gazze Şeridi’ndeki soykırım suçlarını kınayarak, “Çok zor bir süreçten geçiyoruz, halkımız tüm kesimleri ve varlığıyla hedef alınıyor. Tüm milli projemiz hedef alınıyor, işgal devleti (İsrail) bizim için bir devlet ve bağımsızlık istemiyor.” dedi.

Mustafa, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kuruluncaya kadar mücadeleye devam edecekleri vurgulayarak, “Zor şartlara rağmen halkımızın kararlılığı umut veriyor. Her yerde halkımızın hizmetinde olacağız ve her türlü sorunun çözümü için elimizden geleni yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Gazze'deki İsrailli esirlerin yakınları ve destekçileri, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinden Hamas ile ateşkes, karşılıklı esir takası anlaşması imzalaması ve erken seçimlere gidilmesi talebiyle başkent Tel Aviv'den 10 Temmuz'da başladıkları yürüyüşü tamamlayarak Batı Kudüs'e ulaştı. Göstericiler, ellerinde Netanyahu hükümetini eleştiren, Gazze Şeridi'nde bir ateşkes ve esir takası anlaşmasının imzalanması, erken seçimlere gidilmesini talep eden pankart, afiş ve dövizler taşıdı.

 Hamas, Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampı'nda bulunan El-Ebyad Camisi'ni hedef alan saldırıyı, "ABD'nin örtbas ettiği İsrail'in yeni bir savaş suçu" olarak nitelendirdi.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı: İsrail'in Han Yunus'un batısında "güvenli olduğunu" iddia ettiği El-Mevasi bölgesine düzenlediği saldırıda 90 kişi öldü, 300 kişi yaralandı

Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere karşı işlenen suçlardan dolayı başta Başbakan Binyamin Netanyahu olmak üzere İsrailli yetkililer hakkında çıkabilecek tutuklama kararlarının sonunda İsrail devletinin "yargılanacağını" belirtti. Olmert, "İsrail'in, hükümet desteğiyle, Batı Şeria’da her gün işlediği ve sizin (Netanyahu) de kasıtlı olarak göz yumduğunuz suçlardan dolayı hakkınızda tutuklama kararı çıkarılacağı gün yaklaşıyor." ifadesini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Filistin hükümeti, Tel Aviv yönetiminin, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı ve "güvenli bölge" olarak açıklanan Han Yunus kentinin El-Mevasi bölgesine düzenlediği saldırıyı çarpıtmak için Filistinli liderleri hedef aldığı yönünde yalan ve uydurma haberler yaydığını belirtti.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Bu yalan ve uydurma haberlerin yayımlanması, işgal devleti İsrail’in şu ana kadar 71 şehit ve 289 yaralıya yol açan korkunç katliamını meşrulaştırmaya yönelik başarısız bir girişimidir.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, İsrail'in, başarısızlığını, sivillere ve yerinden edilmişlere, özellikle de çocuk ve kadınlara karşı işlediği suçları örtbas etmek amacıyla savaşın başlangıcından bu yana defalarca çarpıtma politikası uyguladığına dikkat çekilerek, medya kuruluşlarına İsrail'in sivillere ve yerinden edilmişlere karşı işlediği vahşi suçları örtbas etmek için ürettiği "sahte anlatısına" itibar etmeme çağrısı yapıldı.

İsrail’in medyayı yanlış bilgilendirme yöntemlerini kullanması, dikkatleri Filistin halkına karşı devam eden suçlarından başka yöne çekmek amacıyla sahte haberler, söylentiler ve yalanlar yaymasının kınandığı açıklamada, "İsrail ve ABD yönetiminin Gazze Şeridi’nde yürütülen bu korkunç soykırım savaşının ve katliamların sorumlusu olduğu" vurgulandı.

Açıklamada, "Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası topluma, İsrail ve ABD’ye Filistin halkına karşı yürüttükleri bu soykırım savaşını durdurmaları için baskı yapma" çağrısında bulunuldu.

Lübnan'ın en büyük askeri gücü Hizbullah, İsrail'in hava saldırısında Emel Hareketi'nden Musa Muhammed Süleyman'ın öldüğünü açıkladı.

Şii Emel Hareketi, Hizbullah'ın siyasi müttefiki.

60 yaşındaki siyasetçi Süleyman, Lübnan-İsrail sınırındaki El Hardalı'da vuruldu.

Hizbullah ile İsrail'in çoğunlukla sınır etrafında gerçekleşen çatışması, 8 Ekim'de başladı.

İsrail'in geride kalan aylardaki saldırılarında da bazı Emel Hareketi üyeleri öldürülmüştü.

Filistinli yetkililer, 7 Ekim tarihinden bu yana devam eden savaşta yaşamını yitirenlerin sayısının 38 bin 443'e çıktığını açıkladı. İsrail katliamındaki kurbanların üçte ikisinden fazlası, çocuklar ve kadınlar.

Yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı bölgeyi savaş uçakları bombardımana tuttu, Al Jazeera muhabiri Akdeniz kıyısındaki bölgede kanlı ve yıkıcı görüntülerin ortaya çıktığını bildirdi.

ABD ordusunun Orta Doğu operasyonlarını yürüten Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), başkent Sana dahil Yemen'in batısını ellerinde tutan Husilerin fırlattığı üç kamikaze silahlı insansız hava aracının imha edildiğini duyurdu.

CENTCOM'dan kısa süre önce açıklama yapan İran destekli Husiler ise, Kızıldeniz ile Aden Körfezi'ni birbirine bağlayan Babülmendep Boğazı'nda Charysalis isimli bir gemiyi hedef aldıklarını bildirdi.

Kasım ayı ortasından bu yana Kızıldeniz'deki gemilere saldıran Husiler, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini istiyor.

ABD'nin başını çektiği uluslararası koalisyon ise bölgedeki savaş gemileriyle devriye gezip Husi saldırılarını durdurmayı deniyor. Ayrıca Amerikan ve İngiliz savaş uçakları Yemen topraklarındaki birçok Husi hedefini bombardımana tuttu.

Ancak İran destekli grup şimdiye kadar geri adım atmadı, Kızıldeniz'deki adı konulmamış savaş dokuzuncu ayına girdi.

Husi füzeleri ve drone'larını düşüren ekipte yer alan ABD ordusundaki pilotlar ise, travma yaşıyor. Associated Press haber ajansına göre, aylarca Kızıldeniz'de görev alan pilotlar Kızıldeniz'de verilen mücadeleyi İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana girilen en yoğun deniz çatışması olarak niteliyor.

Babülmendep Boğazı çevresine uçak gemileri konuşlandıran ABD ordusunun bölgede 7 bin askeri bulunuyor.

Husilerin ateşlediği füzeler ya da kamikaze drone'lar gemilere doğru yaklaşırken hava savunma sistemleri devreye giriyor ve denizciler füzeleri yok edilmeden yalnızca birkaç saniye önce görebiliyordu.

Komutan Benjamin Orloff, askerlerin böylesine saldırılara alışık olmadığını belirtip "Dürüst olacağım, gruptakiler için bu biraz travmatikti" dedi.

İsrail'in en güneyinde yer alan Eilat'ta gece yarısı bir kez daha sirenler çaldı, bir saat sonra yapılan resmi açıklamada şüpheli hava hedeflerinin doğudan geldiği belirtildi.

Kızıldeniz kıyısındaki turizm merkezi Eilat'a, Irak'taki İran yanlısı milislerin kamikaze silahlı insansız hava araçları ateşlendiği ortaya çıktı.

İsrail ordusu, hava savunma sistemleri ve savaş uçaklarının şüpheli hava hedeflerini düşürdüğünü duyurdu.

Eilat geride kalan dokuz ayda özellikle Yemenli Husiler tarafından birçok kez hedef alındı. Yemen'in batısını kontrol eden Husiler, İsrail şehrine 1700 kilometre uzaklıktan defalarca balistik füze ve kamikaze drone'lar gönderdi.

Türkiye'nin ABD'nin başkenti Washington'da gerçekleşen NATO zirvesinde artık ittifakın İsrail'le işbirliği yapmasına onay vermeyeceğini duyurması, taşları yerinden oynattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklama İsrail medyasında son dakika koduyla verildi, 'Erdoğan NATO zirvesinde İsrail'e yaptırım çağrısında bulundu' başlıkları atıldı.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz ise ağzından köpükler saçarak paylaştığı X mesajında Türkiye'nin NATO üyesi olmaması gerektiğini savunup Erdoğan'ın hiçbir şeye karar vermediğini ileri sürdü.

ANKARA'DAN JET YANIT

Ankara Israel Katz'a resmi açıklamayla yanıt verdi. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan açıklamada "İsrail Dışişleri Bakanı’nın saygısızlık, yalan ve iftiradan ibaret açıklamalar yapmaya devam ettiği görülmektedir. Bu tarz beyanların, bölgemizin gerçek gündemini değiştirmesine izin vermeyeceğiz" denildi.

Açıklamada Türkiye'nin Filistinlilerin haklarını savunmaya devam edeceği vurgulandı, İsrail'in kalıcı ateşkesi kabul etmesi istendi.

İsrail yerel basını ise bakan Katz'ın sosyal medya paylaşımını 'Türkiye'ye karşılık verdi' ve 'Ağır eleştiri' gibi ifadelerle haberleştirdi.

TÜRKİYE 'EMSAL OLABİLİR' KORKUSU! MİSİLLEMEYE HAZIRLANIYORLAR

İsrail'in Türkiye'ye dair asıl rahatsızlığı, Mayıs ayında devreye giren ticari boykot. Türkiye'nin NATO hamlesi, İsrail'e vurulan ikinci darbe anlamına geliyor.

Ankara, Tel Aviv'le bütün ticari bağlarını kopardı. Yediot Ahronot gazetesi, hafta içinde yayımladığı bir haberde İsrail'in Türkiye'ye misillemede bulunmaya hazırlandığını yazdı. Buna göre, başbakanlık bazı bakanlıklara bir taslak metin gönderdi.

Metinde, Türkiye'nin Filistin Ulusal Yönetimi'ne ihracata izin verdiği, bunun da İsrail ve Türkiye arasındaki gümrük anlaşmalarını ihlal ettiği savunuldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun makamından gönderilen taslak metinde şu ifadeler vardı:

"Türkiye'nin tek taraflı eylemleri diğer ülkeler için emsal teşkil edebilir ve özellikle İsrail devletinin savaşta olduğu bir dönemde İsrail'in ulusal güvenliğine zarar verebilir. Ayrıca bu ihlal, İsrail ve Filistin pazarları arasındaki entegrasyon nedeniyle İsrail ekonomisi açısından zararlı olabilir."

Haberlerde, bunun yasalaşması halinde İsrail'in sadece Türkiye'den yapılan ithalata ambargo uygulayacağı, Türkiye'de üretilip başka yerlerden ithal edilen ürünlerin kapsam dışı bırakılacağı savunuldu.

Belgede yer alan 'emsal teşkil edebilir' ifadesi özellikle dikkat çekici.

Belgeye göre İsrail'le Türkiye arasında geçen yıl 6,2 milyar dolarlık ticaret gerçekleştirildi. Türkiye'den yapılan ithalat 4,6 milyar dolar, Türkiye'ye yapılan ihracatsa 1,6 milyar dolar değerindeydi.

Diğer yandan ambargo taslağını değerlendiren ekipteki yetkililerin, böyle bir hamlenin Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) kurallarını ihlal edebileceğinden endişelendiği de belirtildi. Bu durumda İsrail'e yaptırım uygulanabileceği ve başka ülkelerinde ürün satışlarına kısıtlama getirebileceği ifade edildi.

'HAYAT PAHALILIĞI ARTABİLİR'

İsrail'in Türkiye'nin boykotuna karşı DTÖ'ye şikayette bulunmak için bir dayanağı olmadığı zira savaş nedeniyle bir ülkeden ithalatın yasaklanmasının örgütün düzenlemelerine uygun kabul edildiği bildirildi.

İsrail Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Gilit Rubinstein, ambargo kararının ülkedeki hayat pahalılığını artırabileceğine de dikkat çekti.

Öte yandan İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada, Türkiye'den ithalata tam ambargo uygulanmasına yönelik bir plan olmadığı savunularak şu ifadelere yer verildi:

"Başbakanlık Ofisi liderliğindeki bakanlıklar arası ekip, tek taraflı ihlaller ve Türkiye'nin İsrail devletine karşı attığı ayrımcı adımların bir sonucu olarak Türkiye'yle ticari ilişkileri yönetmek için çeşitli olası alternatifleri tartışıyor."

Yurtdışında yaşayan Filistinliler, Microsoft'un e-posta ve Skype hesaplarını uyarı yapmadan kapattığını söyledi. Yabancı ülkelerde yaşayan ve İsrail saldırısı altındaki Gazze'de yaşayan yakınlarına ulaşmak isteyen Filistinliler, Microsoft hesaplarını kullanamadıklarını belirtti.

Suudi Arabistan'da yaşayan Eiad Hametto, Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'ye şunları söyledi:

"Çevrimiçi hayatımı öldürdüler. Yaklaşık 20 yıldır kullandığı e-posta hesabımı askıya aldılar. Tüm işlerim bu hesaba bağlıydı."

Hametto, Skype bağlantısı kuramadığı için Gazze'deki ailesine ulaşamadığını da söyledi.

İsrail'in bombardımanları ve kara harekatı nedeniyle Gazze Şeridi'nde internet sık sık kesiliyor. Standart uluslararası aramalar da çok pahalı.

Ücretli Skype abonelikler üzerinden Gazze'deki kişileri internet kesikken bile ucuza aramak mümkün. Bu yüzden uygulama, birçok Filistinli için bir cankurtaran simidi haline geldi.

BBC'nin konuştuğu yurtdışında yaşayan bazı Filistinliler, Hamas'la bağlantıları olduğundan şüphelenildiği için hesaplarının kapatıldığını savundu.

Hametto, Hamas'la alakası olmadığını belirterek "Biz sadece ailelerimize ulaşmak istiyoruz. Siyasi bir geçmişimiz yok" dedi.

Teknoloji milyarderi Bill Gates'in firması, hesapların Hamas'la bağlantı şüphesi nedeniyle kapatılıp kapatılmadığına dair soruya doğrudan yanıt vermedi.

Bir Microsoft temsilcisi, "Skype hesaplarının engellenmesi, şüpheli dolandırıcılık faaliyetlerine yanıt olarak gerçekleştirilebilir" dedi.

ABD'de yaşayan Filistin yurttaşı Salah Elsadi, Nisan ayından beri Skype'a erişiminin engellendiğini ve Hotmail uzantılı e-postasıyla bağlantılı tüm hesaplarının kapatıldığını söyledi.