06.09.2024 - 15:33 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
İsrail-Hamas arasında başlayan savaşın 337'inci günü... Bütün gelişmeleri canlı blog sayfasına taşıyoruz.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD vatandaşı Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin İsrail askerlerince öldürülmesiyle ilgili olarak çok üzgün olduklarını ve "ortaya çıkacak gerçeklere göre adım atacaklarını" belirtti.
Birleşmiş Milletler (BM), Batı Şeria’nın Nablus kentinde Türk-Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'nin işgalci İsrail askerleri tarafından öldürülmesinin kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve suçluların hesap vermesini talep etti.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, AA muhabirinin, "Size işgalci İsrail askerleri tarafından Nablus'ta başından vurularak öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı, 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'yi sormak istiyorum. Tepkiniz nedir? Bunu kınıyor musunuz ve sorumluluğu kabul eden İsrail ordusuna bir mesajınız var mı?" sorularını yanıtladı.
Olay hakkında henüz detaylı bilgiye sahip olmadığını belirten Dujarric, "Olayın ne koşullar altında gerçekleştiğinin kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesini istiyoruz. Siviller her durumda korunmalıdır." ifadesini kullandı.
Dujarric, AA muhabirinin, "Korkarım bu bir şablona dönüşmeye başladı. Daha önce de aralarında BM personelinin de öldürüldüğü benzer olaylarda kapsamlı soruşturma talep ettiniz. Sonuç aldığınız bir soruşturma var mı? Ya da herhangi bir suçlu cezalandırıldı mı?" sorularına ilişkin ise "BM personeli bağlamında hiçbir şey yapılmadı." yanıtını verdi.
Soruşturmaların daha ziyade "çatışma sonlandıktan" sonra gerçekleşeceğine işaret eden Dujarric, Filistinli mahkumlara yönelik kötü muamelenin cezalandırıldığı durumlar olduğunu bildirdi.
Diğer taraftan Dujarric, İsrail'in birçok sivil ölüme ilişkin soruşturma gerçekleştirmediğinin de bilindiğini kaydetti.
Eygi'nin öldürülmesini kınayıp kınamadığının tekrar sorulması üzerine ise BM Sözcüsü, olay hakkında daha fazla bilgi edinmesi gerektiğini söyledi.
Hamas, Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından öldürülmesine ABD'nin tarafgir politikalarının neden olduğunu belirtti.
Hamas tarafından yapılan yazılı açıklamada, ABD vatandaşlığı da bulunan Türk aktivist Eygi'nin Nablus'ta İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülmesi kınandı.
"İğrenç bir suç" olarak nitelendirilen saldırının, İsrail'in, Filistin halkına destek veren yabancı aktivistlere karşı işlediği suçların bir devamı olduğu, bu şekilde onlarca aktivistin öldürüldüğü, bunlardan en önde geleninin de 2003 yılında İsrail buldozeriyle ezilerek öldürülen ABD'li aktivist Rachel Corrie olduğu hatırlatıldı.
Açıklamada, "ABD'yi, İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği ve bugün Eygi'nin öldürülmesine neden olan suç ve katliamlarını destekleyen tarafgir politikalarını gözden geçirmeye çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, işgal altındaki Batı Şeria'da düzenlenen barışçıl yürüyüşlerde aktivistlere yönelik sistematik saldırılarını sürdürdüğüne işaret edilen açıklamada, "Siyonist hükümet ile onun terörist ordusu, işlediği bu suçlarla Filistin halkının bağımsızlığı için mücadele eden sesleri bastırmaya çalışıyor." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere, "İsrail hükümetini dizginleme ve faşist davranışlarının hesabını sormak için derhal harekete geçme çağrısı" yapıldı.
Hamas'ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk de yaptığı yazılı açıklamada, Eygi'nin öldürülmesinin, Filistin halkının haklı davasıyla dayanışma içinde olan tüm seslere suikast düzenlemeye çalışan İsrail'in vahşetini ortaya koyduğunu belirtti.
Rişk, şunları kaydetti:
Filistin'e destek veren aktivisti hayattan koparan bu kurşun, İsrail ordusunun ABD yönetiminden aldığı ve işgal altındaki Filistin topraklarında her gün halkımıza karşı sıktığı kurşunun ta kendisidir."
Öte yandan, İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Beyta beldesinde yabancı uyruklu bir kişinin öldürülmesiyle ilgili bilgilerin ve olayın hangi şartlarda gerçekleştirildiğinin araştırıldığı belirtildi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, ABD vatandaşlığı da bulunan Türk akvist Ayşenur Ezgi Eygi'nin işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince öldürülmesinin İsrailli politikacıların direktiflerinin bir sonucu olduğunu belirtti.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Bu suç, işgalci İsrail’in soykırım ve yerinden etme suçu dahil olmak üzere halkımıza karşı işlediği suçların ayrılmaz bir parçasıdır. İşgal devleti, halkımızın davası ve haklarıyla dayanışma içinde olan kişileri hedef almaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, aktivist Eygi’nin öldürülmesi kınanarak şunlar kaydedildi:
“Aktivist Ayşenur’un öldürülmesi, askerlerin Filistin halkı ve onunla dayanışma içinde olan herkesi öldürmek amacıyla gerçek mermi kullanmasını kolaylaştıran işgalci devletin siyasi düzeyindeki talimat ve direktiflerinin pratik bir yansımasıdır.”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentinde İsrail askerleri tarafından öldürülen Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’ye ilişkin açıklama yaptı. Blinken, Batı Şeria'da bir Amerikan vatandaşının ölümünden üzüntü duyduğunu ifade ederek, “Daha fazla bilgiye sahip olduğumuzda bunu paylaşacağız ve gerektiğinde harekete geçeceğiz” dedi
Görgü tanığı İsrailli aktivist Pollack, Eygi'nin işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus şehrine bağlı Beyta beldesinde katıldığı gösteride öldürüldüğü anları anlattı.
Eygi'nin İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldüğünü ifade eden Pollack, "İsrail'in Beyta topraklarında Filistinlilerden gasbederek inşa ettiği Evyatar isimli kaçak yerleşim birimini protesto etmek üzere Beyta'ya gittik." dedi.
Pollack, Beyta'da cuma namazının ardından Filistinli gençlerin İsrail askerleri tarafından kuşatıldığını belirterek, "Namaz biter bitmez, askerler ve köydeki gençler arasında olaylar başladı. Askerler hemen göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermiyle müdahale etti." ifadelerini kullandı.
Çatışma nedeniyle Beyta'daki köyün içerisine askerlerden yaklaşık 150-200 metre öteye meskun mahalle çekildiklerini söyleyen Pollack, İsrail askerlerinin bir evin çatısı üzerinde stratejik bir noktada konuşlandığını aktardı.
"Vuran asker, onu açık bir şekilde onu görüyordu"
İsrail askerlerinin Türk vatandaşı Eygi'yi açıkça hedef aldığını ifade eden Pollack, şunları kaydetti:
"İki sefer gerçek mermi ateşlendi. İlki ortada bir noktayı hedef aldı. Sonra ikinci bir gerçek mermi sesi duydum sonra insanların bana seslendiğini duydum. Yaralanan Eygi'nin 10-15 metre geride zeytin ağaçlarının altında durduğu yere doğru koştum. Onu yerde, bir zeytin ağacının altında yatarken buldum. Ölümcül bir kanaması vardı. Vuran asker, onu açık bir şekilde görüyordu."
Pollack, Eygi'ye ilkyardım yaptıklarını anlatarak, "Elimi kanamayı durdurmak için başının altına koydum. Nabzına baktım çok zayıf atıyordu. Ambulansı çağırdık, onu ambulansa bindirdik." dedi.
Eygi'nin önce Beyta sağlık merkezine, sonra sağlık görevlileri eşliğinde Rafidiye Devlet Hastanesi'ne götürüldüğünü ifade eden Pollack, "Hastanede, onu hayata döndürmeye çalıştılar ama başaramadılar. Vefat etti." ifadelerini kullandı.
"Bu ayrı bir olay değil"
Yaşanan hadisenin İsrail askerlerinin Filistinlilere yönelik saldırılarının bir parçası olduğuna dikkati çeken Pollack, "Şunu söylemem gerekli ki bu diğer yaşananlardan ayrı bir olay değil. 2021'den beri hepsi Filistinli 17 kişi Beyta'da öldürüldü." dedi.
Pollack, şunları kaydetti:
"Bugün bunu duymamızın sebebi bir ABD vatandaşının trajik bir şekilde ölümü. Bu olay, diğer yaşananlardan ayrı değil. Bu Filistin halkının mücadelesine karşı yapılan baskının, İsrail'in Batı Şeria'da son aylarda şiddeti artırmasının ve İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırımın bir parçası."
Pollack, ne olursa olsun Filistin halkının verdiği özgürlük mücadelesine desteklerini sürdüreceklerini dile getirdi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: Bugün, Filistin’in Nablus kentinde, siyonist İsrail'in işgal güçleri tarafından sivillere gerçek mermilerle açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Türk vatandaşı bir aktivist olan Ayşenur Ezgi Eygi'ye Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Rachel Corrie'nin katlinin üzerinden 21 yıl geçti ancak İsrail devlet terörü, geride kalan sürede dünyanın suskunluğundan aldığı cesaretle bugün tıpkı Rachel'i katlettiği gibi Ayşenur'u da katletti. Bu, zulüm ve barbarlığın zirvesidir. Zalimleri lanetliyoruz. Bu barbarlık da gösteriyor ki tüm dünya siyonist İsrail'in tehdit ve tehlikesine karşı yekvücut olmak durumundadır. Netanyahu ve çetesi için sivil, genç, çocuk ayrımı yoktur, Filistinli ya da başka bir milletten olmanızın da önemi yoktur. Bunlar için kendileri ve öldürülebilir diğer insanlar vardır. Dünya bu vahşeti bir an önce durdurmak ve bu katillerin işledikleri insanlık suçlarını en ağır şekilde cezalandırmak zorundadır.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) Sözcüsü Sean Savett, Eygi'nin İsrail askerlerince başından vurularak öldürülmesine ilişkin AA muhabirinin sorusuna yazılı olarak cevap verdi.
Sözcü Savett, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Amerikan vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi'nin bugün Batı Şeria'daki trajik ölümünden dolayı derin rahatsızlık duyuyoruz, kalplerimiz onun ailesi ve sevdikleriyle beraber. Daha fazla bilgi için İsrail hükümetine ulaştık ve olayın soruşturulmasını talep ettik."
ABD Dışişleri Bakanlığı da Eygi'nin öldürülmesiyle ilgili, "Ayşenur Eygi adlı Amerikan vatandaşının bugün Batı Şeria'da trajik ölümünün farkındayız. Eygi'nin ölümüyle ilgili ivedi şekilde daha fazla bilgi topluyoruz." açıklamasını yapmıştı.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre İsrail güçleri, Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen işgal karşıtı gösteriye gerçek mermi ile saldırmış, saldırıda ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurulmuştu.
AA muhabirine açıklamada bulunan Nablus'taki Rafidiye Devlet Hastanesi Müdürü Fuad Nafia, hastanelerine getirilen Eygi'yi tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını belirtmişti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: İsrail güçlerinin Batı Şeria’nın Nablus kentinde Ayşenur Ezgi Eygi adlı vatandaşımızı öldürmesini lanetliyoruz. Filistin halkının haklı davasına destek verirken hayatını kaybeden Ayşenur Ezgi’ye Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Soykırımcı Netanyahu Hükümeti insanlığa karşı işlediği tüm suçların bedelini er ya da geç ödeyecektir.
Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğunun Ayşenur Ezgi Eygi'nin Batı Şeria'da İsrail askerlerince öldürülmesiyle ilgili yerel makamlarla temas halinde olduğu bildirildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Nablus kentinde İsrail askerleri tarafından öldürülen Eygi'nin hem Türk hem de Amerikan vatandaşlığına sahip olduğunu, Türkiye'de de bulunduğunu, son dönemde hayatını ABD'de sürdürdüğünü kaydetti.
Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğunun olayla ilgili yerel makamlarla temas halinde olduğunu vurgulayan Keçeli, Eygi'nin başından vurulduktan sonra Rafidia Hastanesi'ne kaldırıldığı fakat kurtarılamadığı bilgisini paylaştı.
Keçeli, Eygi'nin cenazesinin nereye defnedileceğine ailesinin karar vereceğini belirterek, Türkiye'de defnedilmesine karar verilirse konsolosluk işlerini Türk Dışişleri Bakanlığının yapacağını bildirdi.
Benzer durumlarda genelde yerel makamlar tarafından otopsi yapıldığını ve yine benzer bir işlemin gerçekleştirileceğini tahmin ettiklerini kaydeden Keçeli, cenaze nakil işleminin 2-3 hafta sürebildiğini belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail askerlerince öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi (26 ) adlı Amerikalı Türk insan hakları aktivistiyle ilgili, "Ayşenur Eygi adlı Amerikan vatandaşının bugün Batı Şeria'da trajik ölümünün farkındayız. Eygi'nin ölümüyle ilgili ivedi şekilde daha fazla bilgi topluyoruz." açıklamasını yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülen Eygi ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Miller, İsrail ile ilgili bir ifadenin geçmediği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Ayşenur Eygi adlı Amerikan vatandaşının bugün Batı Şeria'da trajik ölümünün farkındayız. Ailesine ve sevdiklerine en derin taziyelerimizi sunuyoruz. Eygi'nin ölümüyle ilgili ivedi şekilde daha fazla bilgi topluyoruz. Amerikan vatandaşlarının güvenlik ve emniyetinden daha yüksek bir önceliğimiz yok."
Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Batı Şeria’nın Nablus kentinde Ayşenur Ezgi Eygi'yi öldürmesiyle ilgili açıklama yaptı.
Bakanlık açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Batı Şeria’nın Nablus kentinde Ayşenur Ezgi Eygi adlı vatandaşımızın işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldüğü derin üzüntüyle öğrenilmiştir. Hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Netanyahu Hükümeti tarafından işlenen bu cinayeti lanetliyoruz. İsrail, Filistinlilerin yardımına koşan ve soykırıma karşı barışçıl mücadele veren herkesi yıldırmaya çalışmaktadır. Bu şiddet politikası sonuç vermeyecektir. İnsanlığa karşı suç işleyen İsrail makamları ve onları kayıtsız şartsız destekleyenler, uluslararası mahkemeler önünde mutlaka hesap vereceklerdir.
İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'da gerçek mermiyle başından vurduğu Ayşenur Ezgi Eygi isimli bir Türk aktivist hayatını kaybetti.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre İsrail güçleri, Batı Şeria'nın Nablus kentine bağlı Beyta beldesinde düzenlenen işgal karşıtı gösteriye gerçek mermi ile saldırdı.
Filistin resmi ajansı WAFAnın haberine göre ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak hastaneye kaldırıldı.
AA muhabirine konuşan Nablus'taki Rafidiye Devlet Hastanesi Müdürü Fuad Nafia, başından vurularak hastaneye getirilen Eygi'yi tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını söyledi.
Edinilen bilgilere göre Eygi, 1998 Antalya doğumlu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, İsrail hükümetine Batı Şeria'da Gazze'dekine benzer askeri saldırıdan kaçınması çağrısında bulundu.
İsrailli mevkidaşı İsrael Katz ile Tel Aviv'de bir araya gelen Baerbock, gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail hükümetinin bazı üyeleri Batı Şeria'da Gazze benzeri bir harekat talep ediyor, bu tam da İsrail'in güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atacak olan şeydir" dedi.
Baerbock, "İsrail hükümetinden bazıları Filistin yönetiminin güçlendirilmesinin terörizmi ödüllendirmek anlamına geldiğini iddia ediyor. Ancak AB olarak, Almanya olarak, Filistin yönetimini güçlendirmeye çalışıyoruz, yaptığımız tam olarak bu. Bunu yapıyoruz çünkü ancak Filistin devletine yönelik inandırıcı adımlarla, Filistin yönetiminin reformu ve güçlendirilmesiyle, aynı zamanda uzun dönemli olarak İsrail'in güvenliğinin sağlanabileceğine ve terörizmle mücadele edilebileceğine derinden inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Annalena Baerbock ayrıca İsrail'in aşırı sağcı bakanlarının kışkırtıcı açıklamalarını, Filistin yönetimini devirme çağrılarını ve işgal altındaki Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri inşa etme planlarını da eleştirdi.
İsrail merkezli Ynet haber sitesi yayınladığı haberde, Yemenli Husiler'den Hizbullah'a, Suriye ve Irak'taki milislerden Gazzeli gruplara kadar İran'ın vekil güçlerini yıllardır bilgi ve silahlarla donatarak İsrail'i bir 'ahtapotun kolları' gibi çevrelediğini kaydetti.
'ÖLÜMCÜL YARATICILIK'
Haber sitesine göre, silahların dolaşıma girdiği rotaya bakıldığında, en çarpıcı detay İran'ın ölümcül yaratıcılığı.
İsrail'in Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden Danny Sitrinowitz, İran'ın, silahları transfer etmek için deniz, hava ve karayı mümkün olan her biçimde kullandığını söyledi.
'ARENAYA GÖRE' FARKLILIK GÖSTERİYOR
Ynet, İran'ın 'silahlarla dolu uzun kollarının', çeşitli ülkelerdeki vekil güçlerine ulaştığını aktardı ve Irak ve Suriye'nin, hem bölgedeki hakimiyeti hem de silah rotaları açısından İran için merkezi ülkeler olduğunu yazdı.
Haber sitesi yanı sıra Tahran'ın silah yelpazesinin çok çeşitli olduğunun altını çizerek, gönderildiği 'arenaya' göre farklılık gösterdiğini belirtti.
Buna göre, İran'ın komşu ülkelerine ve oradan Hizbullah'a giden yol ise basit bir zira rota. Bu yol; İran'dan Irak'a, oradan Suriye'ye ve sonra Lübnan'a giden bir eksen çiziyor.
Katar merkezli El-Arabi El-Cedid gazetesi, İsrailli yerleşimcilerin Müslümanlar için kutsal olan Mescid-i Aksa'nın doğu bölgesinde bir sinagog inşa etme girişimlerinin son günlerde tırmandığını yazdı.
Kudüs'teki yerel yetkililer, Ağustos ayından bu yana yaşananların korkularını doğruladığına inanıyor, zira, yüzlerce İsrailli yerleşimcinin hedeflenen bölgede hiçbir caydırıcılık olmadan İsrail polisinin koruması altında baskınlar gerçekleştirmesi rutin bir olay haline geldi.
'TEHLİKELİ BİR TIRMANIŞ'
Mescid-i Aksa İmam Hatibi ve eski Kudüs ve Filistin Müftüsü İkrime Sabri gazeteye verdiği demeçte, "Mescid-i Aksa'ya saygısızlık konusunda, Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıldönümünü anmalarından bu yana gördüğümüz gibi, yaşananlar, İsrail Ulusal Güvenlik ve Miras Bakanları (Itamar Ben-Gvir ve Amihay Eliyahu) tarafından camiye yapılan kışkırtıcı baskınlar ve bu baskınların finanse edilmesiyle ortaya çıkan tehlikeli bir tırmanış" dedi ve şöyle devam etti:
"Bizim görüşümüze göre, yaptıkları şeyler kabul edilemez. Avluları, koridorları ve kubbeleriyle El-Aksa, Müslümanlarla kimsenin tartışamayacağı bir İslam camisi. Yine de, bugün olan ve yarın olacak her şey konusunda alarm veriyoruz."
'BEN-GVİR'İN SÖZ VERDİĞİ SİNAGOGU İNŞA ETTİKLERİNİ GÖRECEK MİYİZ?'
Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Başkanı Azzam el-Hatib'in isminin açıklanmasını istemeyen bir yardımcısı, "Gözlerimizin önünde olanlar çok tehlikeli" dedi ve Çarşamba günü yaşanan baskınlar sırasında 'bir hahamın cami avlusunda trompet çaldığını ve İsrail güçlerinin onu durdurmak için hiçbir şey yapmadığını" açıkladı.
Ayrıca, "Bir gün uyanıp aşırıcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in söz verdiği sinagogu inşa ettiklerini görecek miyiz?" sorusunu yöneltti.
HAARETZ MUHABİRİ: ÇATISI OLMAYAN BİR HAVRA
Geçtiğimi günlerde kayıtlara geçen baskına dair görüntülerde, polis korumasındaki fanatik İsrailli grubun, Mescid-i Aksa'nın avlusuna girerek ayin yaptığı dikkat çekti.
İsrailli yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'da Kubbetu's Sahra yönünde yere yattıkları ve yüksek sesle ayinler yaptıkları görüldü.
Haaretz gazetesi muhabiri Nir Hasson'un X hesabından paylaştığı kayıtta, İsrailli yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'da Kubbetu's Sahra yönünde yere yattıkları ve yüksek sesle ayinler yaptıkları görüldü.
Paylaşımında Mescid-i Aksa'da yaşananları 'Yahudi tapınağı destekçileri için büyük bir zafer' olarak nitelendiren İsrailli gazeteci Hasson, tapınak destekçisi Yahudilerin Mescid-i Aksa'da 'çatısı olmayan bir havra' elde ettiğini savundu.
FAŞİST BAKAN DİREKT TELAFFUZ ETTİ
İsrail Ordu Radyosu'na konuşan faşist Ben-Gvir, mevcut politikanın Yahudilerin Mescid-i Aksa'da 'ibadet etmesine izin verdiğini' ileri sürdü. "Mescid-i Aksa'ya bir sinagog inşa eder misiniz?" şeklindeki soruya Ben-Gvir, "Evet" cevabını verdi.
Filistin ve İslam karşıtı görüşleriyle tanınan Ben-Gvir, sık sık Mescid-i Aksa'ya baskınlar düzenliyor. 13 Ağustos'ta Harem-i Şerif'e düzenlediği baskında konuşan faşist bakan yaptığı açıklamada, "Buranın idaresi ve egemenliğiyle ilgili büyük gelişmeler var.
Yahudilerin burada ibadet ettiği görülüyor. Daha önce söylediğim gibi politikamız, burada (Yahudiler) ibadete izin vermek" demişti.
'SONRAKİ AŞAMA YAHUHİ SİMGE YAPISINA DÖNÜŞTÜRME VİZYONU'
Katar merkezli gazeteye göre, yetkililerin üzerinde durduğu bir diğer konu ise, İsrail hükümetinin, Miras Bakanı Amihay Eliyahu aracılığıyla, Yahudi yerleşimcilerin El-Aksa'ya yönelik saldırılarını finanse etmek için iki milyon şekel tahsis edeceğini duyurması.
El-Arabi El-Cedid'e göre, bu, İsrail hükümetinin El-Aksa Camii'ne yapılan saldırıları resmi politikalarından biri olarak benimsediği anlamını taşıyor.
İsrail meseleleri araştırmacısı İmad Ebu Avad gazeteye, Mescid-i Aksa'ya yapılan son saldırıların 'tehlikeli bir hal aldığının' altını çizdi. Ayrıca Ebu Avad yaşananlar ışığında, 'bir sonraki aşamanın Ben Gvir'in önce bir sinagog inşa etme, ardından Kubbet-üs-Sahra'yı yıkma ve İslami simge yapıyı bir Yahudi simge yapısına dönüştürme yönündeki vizyonunu sunması' olacağını vurguluyor.
Filistin topraklarını gasbeden İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah şehrinde Filistinlilere ait aracı ateşe verdi.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrailli yerleşimciler, Ramallah'a bağlı Ebu Felah beldesinde Muhammed Cemil Şuman isimli Filistinli vatandaşın aracını ateşe vererek kullanılamaz hale getirdi.
Filistinliler aleyhinde sloganlar atan İsrailliler, beldedeki bir evin duvarlarına da ırkçı sloganlar yazdı.
Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Gazze'nin doğu sınırı boyunca bir bölgedeki tarım arazileri ve sivil binaları hukuka aykırı şekilde tahrip ettiğini belirterek bu yıkımın, 'savaş suçları' kapsamında soruşturulması gerektiğini bildirdi.
Örgütten yapılan yazılı açıklamada, yeni soruşturma kapsamında, İsrail ordusunun işgal altındaki Gazze Şeridi'nin doğu çevresi boyunca bir tampon bölgeyi önemli ölçüde genişletme kampanyasının, 'kasten yıkım ve toplu cezalandırma savaş suçları kapsamında' soruşturulması gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Uluslararası Af Örgütü Kriz Kanıtları Laboratuvarı'nın, Ekim 2023-Mayıs 2024 aylarında İsrail askerleri tarafından sosyal medyada paylaşılan uydu görüntülerini ve videoları analiz ederek Gazze'nin doğu sınırı boyunca yaklaşık bir ila 1,8 kilometre genişliğinde yeni boşaltılmış araziler tespit ettiği belirtildi.
Bazı videolarda, İsrail askerlerinin arka planda binalar yıkılırken fotoğraf çektirdikleri veya kutlama yaparken görüldükleri kaydedilen açıklamada, İsrail ordusunun buldozerler ve elle yerleştirilmiş patlayıcılar kullanarak tarım arazilerini ve sivil binaları hukuka aykırı şekilde tahrip ettiği; evler, okullar ve camiler dahil tüm mahalleleri yerle bir ettiği kaydedildi.
İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin şehri ve kampına yönelik 10 gündür devam ettiği işgal ve baskınlar sonrasında, artlarında büyük yıkım bırakarak geri çekildi.
Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan habere göre, İsrail işgal güçleri, onlarca kişinin şehit edilmesi ve yaralanmasına yol açan saldırılarının ardından, 10 gün boyunca şiddetli ve aralıksız saldırdığı Cenin şehri ve kampından, artlarında büyük yıkım bırakarak geri çekildi.
Cenin halkı, daha önce birçok kez olduğu gibi İsrail güçlerinin geri çekilip çevredeki askeri kontrol noktalarına mevzilendikten sonra kente ve kampa yeniden saldırmak için geri döneceklerinden endişe ettiklerini dile getirdi.
İsrail güçleri Cenin kentindeki ana yollar, mülteci kampı ve şehrin doğusundaki mahallede altyapıda büyük tahribat yaptı. İsrail iş makinelerinin söz konusu bölgede yürüttükleri kazı ve tahribat sonucu su, elektrik ve iletişim hatları kesildi.
İsrail, 28 Ağustos'ta Cenin, Tulkerim ve Tubas kentlerindeki mülteci kamplarına, 'Yaz Kampları' adını verdiği, 2. İntifada'nın yaşandığı 2002'den bu yana düzenlediği en yoğun ve kapsamlı saldırılarını başlattığını duyurmuştu.
Filistin Sağlık Bakanlığının verilerine göre, 28 Ağustos'tan bu yana Cenin'de aralarında çocuk ve yaşlıların da olduğu 21, Tubas'ta 8, Tulkerim'de 7, El Halil'de 3 olmak üzere 39 Filistinli öldü, 145 kişi yaralandı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 691 Filistinli hayatını kaybetti.
Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen El-Meyadin televizyonu, yayınladığı haberde Lübnanlı grubun hedefindeki yeni lokasyonu bildirdi. Haber, İsrail medyasında korku dalgaları yaydı.
Buna göre, Hizbullah, İsrail işgal mevzilerini ve askeri konuşlandırmalarını hedef almayı sürdürürken, 'Neot Mordehay' adlı yerleşim birimini de ilk kez hedef listesine ekledi.
Neot Mordehay, Yukarı Celil'deki Kiryat Şimona yerleşiminin güneydoğusunda, Lübnan-Filistin sınırına yaklaşık altı kilometre mesafede yer alıyor.
On binlerce savaşçısı ve 150 binden fazla füzesi olduğu tahmin edilen Hizbullah, son bir aydır hedef aldığı yerlerin sayısını artırdığını söylüyor.
İsrail basınına göre, bu, Hizbullah'ın sürdürdüğü 'ölümcül bir oyun'. Ağustos ayında İsrail'e binden fazla roket fırlattıktan sonra, grubun ateş hızını sürdürüp sürdürmeyeceği belirsiz.
İsrail medyası saldırıların yılın her ayında arttığını kaydetti ve 4 Eylül'de İsrail'e 100'den fazla roket fırlatıldığını da ekledi.
Lübnanlı vekil güç ayrıca, Ynet'in Ağustos ayındaki haberine göre yaklaşık 200 drone ile İsrail'i hedef aldı.
İsrailliler akşam saatlerinde, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını durdurması ve İsrailli esirlerin geri getirilmesi talebiyle gösteri düzenledi.
Göstericiler, dövizler taşıyıp sloganlar attı.