DünyaLiberalizmin kalesi Hollanda’da surlar çatırdıyor

Liberalizmin kalesi Hollanda’da surlar çatırdıyor

16.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Liberalizmin kalesi Hollanda’da surlar çatırdıyor

Ege Doğaç Erdoğan - Lahey (Den Haag) sokaklarında dolaşırken insan gerçekten kendini özgür hissediyor. İlk defa lise yıllarımda The Hague International Model United Nations (THIMUN) konferansı vesilesiyle tanıştığım Lahey’in yeri kalbimde her zaman ayrıdır. Trenle yaklaşık 40 dakika uzaklıktaki Amsterdam’ın sosyal liberal yapısı, çılgın De Wallen geceleri bir yana dursun, Lahey’de büyükelçilikler, uluslararası mahkemeler ve parlamento daha entelektüel bir özgürlük hissettiriyor insana. Her ne kadar Amsterdam başkent olarak geçse de Hollanda’da hükümet Lahey’dedir. Amsterdam ise ekonomi ve iş dünyasının merkezidir. Geçtiğimiz günlerde istifa eden Hollanda eski başbakanı Mark Rutte de Lahey doğumlu bir politikacı. “Mr. Normal” olarak da bilinen Rutte Hollanda’nın en uzun görev yapan başbakanı ; çetin siyasal rekabete ve skandallara rağmen 13 yıl boyunca koltuğunu koruması ona “Teflon Mark” lakabını da kazandırdı.

Haberin Devamı

Sosyal liberalizmin kalbi Hollanda’da Merkez sağda konumlanan partisini dikkatli ve özenli manevralarla hükümetin başında tutmayı başarabildi. Sağcı popülizmin zirve yaptığı dönemde seçimden birinci parti çıkmayı bilen Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (Volkspartij voor Vrijheid en Democratie, VVD), popülizme karşı bir dalgakıran görevi gördü. Bisikletiyle işe gidip gelen, yere kahve döktüğünde eline paspası alıp kendi temizleyen “Mr. Normal” yükselen aşırıcılığa karşı ılımlı ve esnek zümreyi temsil etti. Adı Avrupa Birliği ve NATO bünyesindeki kurumlarla anılsa da siyasetten emekli olup, öğretmen olarak hayatına devam etmek istediğini söylediğinde bu kimseyi şaşırtmadı. 

Hollanda’nın fraksiyonlara ayrılmış çok partili sisteminde Rutte’nin ardından büyük bir boşluk oluşacağı kesin. Dört dönem hükümete liderlik etmiş VVD özellikle İslam karşıtı aşırı sağcı Geert Wilders’in Özgürlük Partisi’ni (ironik bir isim…) dizginlemeyi başarmıştı. Türkiye’yle ilgili de oldukça hadsiz açıklamalar yaparak iç işlerimize karışma cüretini gösteren Wilders ve liderlik ettiği göçmen karşıtı aşırı sağ hareketin bundan sonra nasıl bir konumda olacağı önemli. Öyle ya zaten hükümetin istifa etmesinin sebebi de koalisyonu oluşturan dört partinin göçmenlerle ilgili temel fikir ayrılıkları yaşamasıydı. Liberal ve ilerici D66 partisi ile merkezdeki Hristiyan Birliği sert politikalara karşı çıkarken Rutte’nin VVD’si ile Hristiyan Demokratlar özellikle iltica ve sığınma hakkı konusunda katı çözümler öne sürmüştü. Geçtiğimiz Mart’ta düzenlenen eyalet meclisi seçimlerinde Hollanda siyaset arenasına yepyeni bir parti de güçlü bir giriş yapmıştı. Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB) tüm eyaletlerde birinci olurken, bu başarıyı yakalayan ilk ve tek parti olarak tarihe geçmişti. İlerleyen günlerde bu yeni akımın Hollanda siyasetinde nasıl bir dalgalanma yaratacağı da merak konusu. Sonuç olarak görünen o ki Rutte’nin ‘normal’ ama kurnaz dengeleme siyaseti yerini daha kutuplaşmış ve parçalara ayrılmış bir düzene bırakacak. 

Haberin Devamı

Mülteci teknesinden Hollanda başbakanlığına

Haberin Devamı

Güvenlik ve Adalet Bakanı olarak halihazırda görev yapan Dilan Yeşilgöz, VVD’nin Merkez Yönetim Kurulu ve parti örgütlerinin desteğini alarak genel başkanlığa aday gösterildi. Göç ve iltica yüzünden düşen hükümetten sonra yeni kurulacak olan hükümetin başına göçmen kökenli bir siyasetçinin geçmesinin kuvvetle muhtemel olması da ayrı bir ironi konusu. Partinin ağır topları eski bakanlar Klaas Dijkhoff, Jeanine Hennis ve Edith Schippers aday olmayacaklarını açıkladıktan sonra Yeşilgöz favori konuma gelmişti. 1977 Ankara doğumlu Yeşilgöz, 1980 askeri darbesi öncesinde DİSK’te görevli Tunceli doğumlu Yücel Yeşilgöz’ün kızı. Yücel Yeşilgöz darbe sonrası Türkiye’yi terk ederek Hollanda’ya sığınma talebinde bulunmuş. Dilan Yeşilgöz annesi ve kız kardeşi ile  4 yıl sonra bir tekneyle önce Yunanistan’ın Kos adasına, daha sonra da mülteci olarak Hollanda’ya ulaşmış. Belediye Meclisi üyesi olarak siyasete başlayan Yeşilgöz, 2017’de VVD’den milletvekili seçilmişti. Yeşilgöz bakanlığı sırasında üniformalı polislerin başörtüsünü de kapsayan dini semboller takmasını yasaklayarak İslami kesimden tepki görmüştü. 

Haberin Devamı

Teflon artık yapışmazlığını kaybetti

Rutte siyasi kariyeri boyunca zor durumlardan keskin manevralarla kurtulmayı başarmasıyla biliniyor. Rüzgâra göre duruşunu değiştirip, ilkeli bir siyaset izlemediği eleştirilerine maruz kalsa da 4 kez başbakanlık koltuğunu elde edebildi. Rutte’yi yıkamasa da en çok sarsan olay ise 2021’deki çocuklu ailelere sosyal yardım skandalıydı. Yaklaşık 26 bin ebeveyni haksız bir şekilde suçlayıp yardımı kesen Hollanda vergi kurumları, etnik ayrımcılık yapmakla itham edilmişti. Soruşturma komisyonu raporunda hukuk devleti ilkesinin çiğnendiğine vurgu yapmış, Rutte’nin liderliğindeki hükümet istifa etmişti. Ancak yine de Rutte bir sonraki seçimlerde başbakan olabilmeyi başarmıştı. Rutte’nin ayakları yere basan karakteri, onu ateşli bir dava adamından ziyade, dengeleri iyi güden gerçekçi bir idareci olarak zaferden zafere ulaştırdı. Pandemi, savaş ve hayat pahalılığının yarattığı kaotik ortamda tam da ihtiyaç duyulan normal bir insan idi Rutte. Ama giderek sertleşen siyasi konjonktürde Rutte’nin düzlüğü daha fazla giderek köşeli hale gelen konulara dayanamadı.