02.07.2023 - 06:52 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Duvar resimleri, dikilitaşlar, mimari yapılar, kabartma ve heykeller... Kimi zaman kaçakçılık suçuyla gündeme gelen bu tarihi eserler arasında özellikle merak edilip konuşulan önemli bir detay var. MÖ 25'inci yüzyıldan MS 1'inci yüzyıla kadarki döneme ait, daha çok Antik Yunan ve Antik Mısır döneminden kalma heykellerin burunlarının kırık olması birçok kişinin dikkatini çekiyor. Sanılanın aksine bir tahribat anlamına gelmeyen bu durumun altında aslında bambaşka nedenler yatıyor.
'HEYKELLERİ ÖLDÜRÜYORLARDI'
Araştırmacılar için Antik Mısırlıların inançlarını anlamak için bıraktıkları eserlerini dikkatle incelemek büyük bir önem taşıyor. Bugüne kadar binlerce tarihi eseri inceleyen araştırmacılar, Antik Mısır döneminden günümüze ulaşan tarihi eserler arasında şaşırtıcı bir benzerlik yakaladı. Heykeller, kabartmalar hatta sfenkslerde dahi bu benzerlik söz konusuydu. Antik Mısır dönemine ait tarihi eserlerin birçoğunun burun bölgesinde deformasyon olduğunu yakalayan uzmanlar, bu hasarın tesadüfi olup olmadığını incelemeye başladı. Yapılan araştırmalar sonucunda Mısır topraklarında yaşayan insanlar için bu hasarın özellikle yapıldığı sonucuna varıldı. Brooklyn Müzesi küratörü ve aynı zamanda arkeolog olan Mısırbilimci Edward Bleiberg, Antik Mısır döneminden günümüze ulaşan heykellerin zarar görmüş olmasının hafife alınmaması gerektiğine şu sözlerle dikkat çekti:
"Muhalif bir güç, etkisiz hale getirmek istediği bir heykelle karşılaşırsa bunu yapmanın en iyi yolu, heykelin burnunu kırmak ve nefes almasını engellemekti. Bu nedenle Mısır topraklarından geçen muhalif güçler heykellerin burunlarını kırarak Mısırlıların yaşam gücü olduğunu düşündüğü heykelleri de öldürüyordu."
SADECE MISIR DEĞİL, YUNAN HEYKELLERİ DE KIRIK
Üstelik Antik Mısır haricinde Antik Yunan döneminde de benzer bir durum olduğu yapılan araştırmalar sonucunda ortaya kondu. Ancak birçok uzmanın araştırması sonucunda burnu kırık heykellerle ilgili farklı teoriler ortaya atılmış durumda. Bazı arkeologlar heykellerin burnunun rüzgâr, yağmur ve sel gibi doğal yollarla deforme olduğunu savunmaya devam ediyor.
Atina Agorası'nda keşfedilen Yunan tanrıçası Afrodit'in MS 1'inci yüzyıla ait mermer başı Hristiyanlar tarafından kasıtlı olarak tahrip edildi. Hristiyan inanışından bir iz bırakmak amacıyla Afrodit Heykeli'nin alnına haç figürü yontuldu.
'YAŞAM GÜÇLERİ VAR'
ABD'nin New York şehrindeki Metropolitan Sanat Müzesi'nde Mısır Sanatı Bölümü küratörü olarak görev yapan Adela Oppenheim, heykellerin Mısır tarihi için önemini vurgulayarak, "İnsanların o dönemde heykellerin yaşam gücü olduğuna inanması heykelleri çeşitli yağlarla kutsamasına sebep olmuştu" diye konuştu. Oppenheim, Mısırlıların inancıyla ilgili olarak heykellerin burunlarının özellikle kırıldığı ve bu şekilde heykellerin etkisiz hale getirildiği algısının ortaya konmak istendiğini belirtti.
'KULAKLARI KIRILIRSA DUALARI DUYAMAZLAR'
Antik Mısır'da heykellerin burnu kırıldığında aynı zamanda öldüklerine de inanılıyordu. Mısırlıların inancından haberdar olan başka toplumlar da özellikle onların inandıkları şeylere zarar vererek düşmanlarını etkisiz hale getirebileceklerine inanıyordu. Üstelik bu etkisiz hale getirme hali yalnızca burunla da sınırlı değildi. Heykellerin başka noktalarına hasar vermek de yine benzer bir 'etkisizlik etkisi' yaratıyordu. Örneğin bir heykelin sağ elinin kırılmasıyla birlikte artık güzellikten yoksun olacağına inanılıyordu ya da benzer bir şekilde bir heykelin kulaklarının kırılması da duaları duyamamaya sebep olacağı düşünülüyordu.
Kırılan heykellerin, siyasi kararların kurbanı olduğuna dikkat çeken Mısırbilimci Edward Bleiberg, "Heykelleri kırmak hırslı yöneticilerin, tarihi kendi lehlerine yeniden yazma konusunda yardımcı oldu" yorumunda bulundu.