Farklı bedende tek hayat yaşadılar! İkiz jinekologların çözülemeyen tuhaf ölümü
13.05.2023 - 13:41 | Son Güncellenme:
Yaptıkları her hareketi birlikte düşünüyor, kurguluyor ve eyleme geçiriyorlardı. Üstelik 45 yıllık yaşamlarının finalinde bile birlikte geldikleri dünyadan yine aynı anda gideceklerdi. Hamile kalamayan kadınların adeta 'kurtarıcısı' haline gelen ikiz jinekologların sırrı ise hâlâ çözülebilmiş değil.
Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr - Her ikisi de zekiydi ve eğlenceliydi. Girdikleri ortamlarda tüm dikkatler onların üzerine çevriliyordu. ABD'nin New York şehrinde aynı anda dünyaya gelen ikili tek yumurta ikiziydi. Birlikte aynı okullarda okuyup aynı mesleği yapmaya karar vermişlerdi. 2 Haziran 1930'da doğan Stewart ve Cyril Marcus zaman içerisinde bütün hayal ettikleri şeyi adım adım başardı. Temmuz 1975'te 45 yaşındayken birlikte geldikleri dünyayı yine birlikte terk etti. Ölümlerinin ardındaki şüpheler kadar 45 yıllık ömürlerinde ve özellikle de çeyrek asır devam eden meslek hayatında yaptıkları da bir hayli şaşkınlık vericiydi.
Bugünlerde 'Dead Ringers' (Ölü İkizler) adlı mini dizi sayesinde tüm dünyanın merak ettiği isimlere dönüşen Stewart ve Cyril Marcus Kardeşler, 2 Haziran 1930'da dünyaya gözlerini açtı. Onlar tek yumurta ikiziydi. Birbirlerinin neredeyse kopyasıydı. Aralarındaki benzerlik ilkokul yıllarından biri arkadaşları tarafından eğlence konusu olmuştu. Dışarıyla sıcak ancak yüzeysel ilişkiler kuran kardeşler kendi aralarında ise adeta yapışık ikiz gibiydi. Zeki ve eğlenceli olduklarının herkes farkındaydı. Ancak onları diğer herkesten ayıran önemli şey birbirlerine normalin de üzerinde bağlı ve hatta bağımlı olmalarıydı. Yaptıkları her hareketi birlikte düşünüyor, kurguluyor ve eyleme geçiriyordu. Üstelik 45 yıllık yaşamlarının finalinde bile birlikte geldikleri dünyadan yine aynı anda gideceklerdi.
HER İKİSİ DE SAYGIN DOKTORLARA DÖNÜŞTÜ
New Jersey eyaletinde büyüyen ve hayatları boyunca ABD'de yaşayan kardeşler, henüz küçük yaşlarda bile ileride ne yapmak istediklerini biliyordu. Her ikisi de tıpkı babaları gibi doktor olmak ve üstelik mesleklerini yan yana yapmak istiyordu. İlkokulda arkadaşlarıyla birlikte toplanıp doktorculuk oynuyor, sürekli doktormuş gibi davranmayı seviyorlardı. Kafalarına koyduklarını yapmalarıyla bilinen Marcus Kardeşler, zaman içerisinde bunu başardı. New York Hastanesi ve Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde jinekolog olarak görev yapmaya başladılar. Kaleme aldıkları bilimsel araştırma ve makaleler birçok kaydadeğer tıp dergisinde yayınlandı. Her ikisi de ulusal çapta tanınan, saygı gören doktorlara dönüşmüşlerdi.
ÇOCUKLARINA BİLE ADLARINI VEREN OLDU
Marcus Kardeşler, mesleklerinde sıra dışı bir başarıya sahipti. 1960'lu yıllarda dönemin en popüler jinekologları arasına girmişlerdi. Onları popüler yapan tek şey zeki ya da eğlenceli olmaları değildi üstelik. Oldukça zorlu vakalarla karşılaşıyorlar ve her bir doğumu problemsiz gerçekleştiriyorlardı. Dönemin CEO'larının eşleri, ünlü aktrisler ya da hamile kalmakta güçlük çeken birçok kadın onlara başvuruyordu.
Her bir zorlu vakayı ustalıkla çözen ikizler kendilerini 'doğurganlık tanrıları' olarak görmeye bile başlamışlardı. Marcus Kardeşler'e muayene olup türlü zorluklara rağmen anne olan ve çocuklarına sağlıklı bir şekilde kavuşan anneler, evlatlarını onlara büyük bir minnet duyuyordu. 10 yıllık bir zaman diliminde öylesine büyük bir fenomen olmuşlardı ki erkek çocuk sahibi olan birçok kadın, çocuklarına Cyril ya da Stewart adını koymaya başlamıştı.
ASLINDA TEK BİR YAŞAM SÜRÜYORLARDI
Cyril'i Stewart'tan, Stewart'ı ise Cyril'den ayırmak neredeyse imkânsızdı. Onlar birbirlerini tamamlamıyor, aslında neredeyse birebir davranışlar sergiliyorlardı. Aralarındaki farklılıkları taklit ederek tamamen birbirlerinin yerine geçebiliyor, bu meziyetleri sayesinde gündelik hayat koşturmasını tamamen bir eğlenceye dönüştürebiliyorlardı. İkisinin de aslında kendine özgü kişilikleri ve ayırt edici karakteristik özellikleri vardı. Fakat dışardan bu farklılıkları tespit edebilmek neredeyse imkânsıza yakındı. Zor koşullar altında sık sık birbirleriyle yer değiştiren ikizler, birbirlerinin kimliklerine bürünerek hem eğleniyor hem de karşılaştıkları zorlu koşulları en kolay atlatacak kişiyi kendi aralarında belirleyerek sessiz bir anlaşma içinde hayatlarına devam ediyordu. Yani aslında onlar tek yumurta ikizi olmalarının haricinde bir yandan da çift gibi gözüken ama tek bir hayat yaşıyorlar, canlarını sıkan bir ortamı terk etme lüksünden sonuna kadar yararlanabiliyordu.
İŞLER GİDEREK KÖTÜYE GİTMEYE BAŞLADI
Marcus Kardeşler için her şey yolunda gibi gözükse de aslında ters giden çok önemli bir şey vardı. Her ikisi de illegal madde bağımlısıydı ve bağımlılıkları gün geçtikçe daha da kötüye gidiyordu. 1960'larda giderek daha da çok popüler olan ikizler, karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma konusunda birbirlerinden faydalansalar dahi zaman zaman içine düştükleri boşluğu kapatmak için illegal maddelere sığınıyordu.
1960'larda büyük bir problem olmayan bu kötü alışkanlıkları 1970'lere gelindiğinde ise yavaş yavaş kontrolden çıkmaya başladı. Bir yandan bebeklerin doğumunda görev alıp hastaları muayene ederken bile illegal maddelerin etkisi altına girmeye başlamışlardı. 1970'lerin hemen başında ikizlerden Cyril, kardeşi ve apartman görevlisi tarafından aşırı dozdan bilinçsiz bir halde bulunmuş, bu olaydan sonra Cyril kısa bir süre hastanede tedavi altına alınmıştı. Yaşanan bu olaydan sadece birkaç yıl sonra ise herkesi şoke edecek bir gelişme yaşanacaktı.
'BEBEĞE ZARAR VEREBİLİRDİ'
Takvimler 6 Mart 1974'ü gösterdiğinde ikizlerden Cyril Marcus'un durumu giderek daha da kötü bir hale evriliyordu. Hastanede rutin bir işlem sırasında elindeki cerrahi aletin keskin olmayan tarafıyla bir bebeği sünnet etmeye çalışan Cyril Marcus, çevresindeki hemşireleri şoka sürüklemişti. Yaşadığı problemler giderek çevresi tarafından da fark edilmeye başlanan Cyril Marcus'un imdadına artık ikizi de yetişemiyordu. Cyril Marcus'un bir bebeği başarısız bir şekilde sünnet etmeye çalıştığı sırada çevresinde olan bir hemşire, o anı daha sonra şöyle tarif etti:
"Bebek için çok korktum. Bebeğin cinsel organının tamamına zarar verebilirdi. Elleri içindeydi ve titremeye başlamıştı. Hemen başhemşirenin yanına gittim ve doktorun rahatsız olduğunu söyledim. Kısa süre sonra doktorlar geldi ve prosedürü Marcus'tan devraldı."
Başarısız sünnet hadisesinden bir yıl bile geçmeden herkesi şok edecek bir gelişme yaşandı. İkizler, rehabilitasyona gitmeye karar verdi ve işlerini bıraktı. Onlarla birlikte çalışan doktorlar, zaman içerisinde ikizlerin probleminden haberdar olmuştu. Dolayısıyla kardeşlerin rehabilitasyona gitme kararını desteklediler. Ancak işler pek de umulduğu gibi gitmedi ve sadece birkaç gün içinde herkesi şaşırtan o kötü haber geldi.
Tarih 17 Temmuz 1975'ti. Marcus Kardeşler, Cyril'in Manhattan'daki ayrı odalarında ölü bulundu. Çevreye yayılan ağır ceset kokusunu fark eden apartman görevlisinin ihbarıyla daireye giren ekipler, karşılaştıkları manzara karşısında şoke oldu. Evin her yerinde çöpler vardı. Olayın bir yaşamına son verme olayı olup olmadığını araştıran ekipler bir sonuç bulamadı.
USTA YÖNETMEN DE ONLARI ANLATMIŞTI
İkizlerin ölümünden sonra gazeteler 'İkiz Doktorların Ölümü Büyük Bir Gizem' başlıkları attı. O tarihin gazeteleri, ölümün arkasında bir şiddet olasılığı ya da doğal bir ölüm olmadığını yazdı. Buna kanıt olarak da dairenin içerİden kilitlenmiş olması gösterildi. Geriye yalnızca tek ihtimal kalıyordu, o da illegal madde kaynaklı bir ölümdü. Ancak bu ihtimal çok güçlü olsa da hiçbir zaman bir kanıt elde edilemedi. Keza dairede çok sayıda reçeteli ilaç bulunmuştu ancak tüm bunlara rağmen kesin ölüm sebebi bir türlü belirlenemedi.
Hemşirelerden biri ise o dönemde basına konuşarak kardeşlerin ölmeden önce içinde oldukları psikolojiyi tarif etti. Hemşire, son dönemlerde ikizlerden Cyril'in çok çabuk sinirlenmeye başladığını ve öfke kontrolünü iyiden iyiye yitirdiğini milyonlara anlattı.
Marcus Kardeşler'in herkesi şoke eden ölümleri yıllar içinde birçok kez popüler kültür içinde kendine yer buldu. Geçmişte Linda Wolfe'un kaleme aldığı 'İkiz Jinekologların Tuhaf Ölümü' adlı kitapta anlatılan ikizlerin öyküsü, 'body horror' (vücut korkusu) türünde çektiği filmlerle adını geniş kitlelere duyuran ünlü Kanadalı yönetmen David Cronenberg'in 1988 tarihli 'Dead Ringers' (Ölü İkizler) filmiyle beyazperdeye uyarlandı. Başrolde İngiliz aktör Jeremy Irons'ın yer aldığı 'Ölü İkizler' filmi günümüzde dahi sinemada psikolojik gerilim türünde bir başyapıt olarak kabul ediliyor.
