09.12.2022 - 09:20 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr BBC Türkçe
Amerika'nın Sesi
Vladimir Putin'in Ukrayna'ya saldırı emri vermesiyle karşı karşıya gelen ABD ve Rusya, savaşın onuncu ayı dolarken dünya gündeminin ilk sırasına yerleşen sıra dışı bir takasa imza attı.
En iyi kadın basketbolculardan biri olarak gösterilen Britney Griner, WNBA oyuncularının yarıya yakını gibi ABD’deki sezon bitiminde yurt dışında oynuyordu. Griner, 2014'ten beri ABD liginin yanı sıra EuroLeague takımı UMMC Ekaterinburg'un formasını giyiyordu ve Rusya'ya gitmesinin sebebi de buydu.
31 yaşındaki Griner geçen Şubat’ta Moskova'da esrar yağı bulundurmaktan gözaltına alındı ve dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dahası, Kasım ayına gelindiğinde bir çalışma kampına nakledildi.
Washington, Moskova'nın ünlü basketbolcuyu serbest bırakması için birçok çağrı yaptı ancak söz konusu talepler yanıt bulmadı. ABD, Rusya'ya Temmuz’da takas önerisinde bulundu.
Moskova ise, 12 yıldır ABD’de hapiste bulunan Viktor Bout'u getirmek için çaba harcıyordu.
Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın arabuluculuğunda gerçekleşen takasın adresi, Abu Dabi'yi. Britney Griner'ı taşıyan uçak Moskova'dan havalanıp Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkentine indi. Aynı saatlerde Washington'dan havalanan bir başka uçakta ise, hayatı filmlere konu olan Viktor Bout vardı.
Abu Dabi'deki havalimanında yanlarında ikişer Amerikan ve Rus ajanı olan mahkumlar birbirlerine doğru yürüdü. Rus ajan Viktor Bout'a sarıldı, ardından Amerikan ajanıyla el sıkıştı.
Beyaz Saray'da kameraların karşısına Britney Griner'in partneri Cherelle Griner'la birlikte çıkan ABD Başkanı Joe Biden, basketbolcunun evine dönmek için yola çıktığını duyurdu. Takas çerçevesinde Biden, Bout’un 25 yıllık hapis cezasını kaldıran emirnameyi imzaladı.
Ukrayna savaşının gölgesinde gerçekleşen takas, Joe Biden için en önemli hedeflerden biriydi. Ancak bu hedefe varılırken ağır bir bedel de ödendi. Rusya'da dört yıldır hapiste tutulan bir diğer Amerikalı, eski donanma mensubu Paul Whelan geride bırakıldı. ABD ve Rusya arasındaki takasın haberi basına yansıdığında anlaşma kapsamında Whelan'ın serbest bırakılmasının da gündemde olduğu sanılıyordu. Paul Whelan takas anlaşması kapsamına alınmadı.
ABD lideri Biden, "Maalesef tamamen haksız nedenlerle Rusya, Paul'un durumunu Brittney'ninkinden farklı değerlendiriyor. Henüz Paul'un serbest bırakılmasını sağlayamadık ancak pes etmiyoruz, asla pes etmeyeceğiz" dedi.
Rus tarafında ise, takas anlaşmasıyla ABD'nin elinden alınan silah tüccarı Viktor Bout, Perşembe gecesi Moskova’ya ulaştı. Uçaktan iniş görüntüleri Rus televizyonlarında canlı yayımlanan Bout, yere ayak basar basmaz annesine ve eşine sarıldı.
55 yaşındaki Bout’a 2012’de bir ABD mahkemesi tarafından 25 yıl hapis cezası verilmişti. Bout, gazetecilere “Buraya gelebildim, asıl önemli olan bu. Bana ne olacağı baştan söylenmemişti, gecenin bir yarısı beni uyandırıp eşyalarını topla dediler. Hepsi bu kadardı.” diyerek Rusya’ya dönüşünü anlattı.
Peki Brittney Griner’ın ABD’ye iadesi karşılığında serbest bırakılması bazı kesimlerce tepkiyle karşılanan Bout kimdir? Bout, ABD güvenlik güçlerine bağlı Uyuşturucuyla Mücadele Kurumu’nun (DEA) Tayland’da düzenlediği operasyonla 2008’de yakalandı ve 2010’da ABD’ye götürüldü.
O dönem yaptığı açıklamada DEA, Bout’un aracı olduğu yasadışı silah trafiğinde alıcının da Colombia’da ayrılıkçı grup Farc olduğunu tespit ettiklerini söylemişti. Daha sonra hükümetle anlaşarak silahsızlanan Farc, ABD tarafından “terör örgütü” olarak kabul ediliyordu.
Bout ise meşru olarak uluslararası taşımacılık işi yapan bir yatırımcı olduğunu; Güney Amerika’daki ayrılıkçı gruplara silah taşıma suçlamasının haksız ve yanlış bir suçlama olduğunu savunmuştu.
Ancak hikayesinde New York mahkemesindeki jüri inanmadı. Nisan 2012’de, “terörist bir gruba havaya güdümlü füze sağlayarak Amerikalıları ve ABD’li yetkilileri öldürmeye teşebbüsten” 25 yıl hapis cezası aldı.
Üç hafta süren duruşmalarda, Bout’un silahları Colombia hükümetiyle işbirliği yapan ABD’li pilotları öldürmek üzere sağladığı dile getirildiğinde Bout, savcıların aktardığına göre “Düşmanımız aynı” ifadelerini kullandı.
Dağılmadan önce Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Tacikistan’da doğan ve Rusya vatandaşı olan Bout, hava taşımacılığı kariyerine 1990’ların başında, Sovyetler dağıldıktan sonra başladı.
Güvenlik uzmanları Douglas Farah ve Stephen Braun’un 2007’de yazdığı “Ölüm Tüccarı” adlı kitaba göre Bout, 1990’ların başında yıkılan Sovyetler Birliği’nin çekildiği havalimanlarında bir kenara attığı askeri uçakları kullanarak “hava taşımacılığı” kariyerine başladı. Bu uçakları, pilotları ve ekipleriyle birlikte satılıktı; Bout da onları çok uygun fiyatlara satın aldı.
Hüküm giydiğinde 45 yaşında olan Bout, o dönem “Silah şirketlerinden satın aldığı silah ve mühimmatı Afrika ülkelerine taşımakla” da suçlanmıştı.
Birleşmiş Milletler, Bout’un, Sierra Leone’deki iç savaş sırasında savaş suçları işleyen Liberya Devlet Başkanı Charles Taylor’ın (Taylor da bu suçlardan 2012’de hüküm giydi) ortağı olduğunu duyurdu.
Arap basını da Bout’un El Kaide ve Taliban’a silah taşıyan bir isim olduğunu iddia eden yazılar yayımladı.
Bout, tüm bunlara ek olarak iç savaş ya da çatışmaların yaşandığı Angola, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan ve Libya gibi ülkelerde hem hükümetlere, hem savaşan diğer taraflara silah sağlayarak savaşların devamlılığını sağlamakla suçlandı.
2009’da İngiltere’deki Channel 4’a bir röportaj veren Bout, El Kaide ve Taliban’la herhangi bir iş yaptığı iddialarını reddetti. Ancak 1990’ların ortalarında Afganistan’a silah taşıdığını kabul etti. O dönem ülkenin önemli bir kısmında Taliban kontrolü vardı. Bout ise, silahların Taliban’a karşı savaşan aşiretlere ve bu grupların komutanlarına gittiğini ifade etti.
Bout, Rwanda’da işlenen soykırım sonrası Fransa’dan ihtiyaç malzemelerinin ülkeye taşınmasına yardımcı olduğunu; Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerini de kendisinin Rwanda’ya götürdüğünü söyledi.
2002’de hakkında yakalama kararı çıktığında o dönem yaşadığı Belçika’dan ayrılan Bout, 2003’te Rusya’da görüldü.
Aynı yıl, İngiltere Dışişleri Bakanı Peter Hain, Bout’a “Ölüm Tüccarı” adını taktı.
ABD, 200’li yıllar boyunca mal varlığını dondurmak gibi birçok adım attı ancak kendisinin ABD yasalarına göre yargılanacağı hiçbir yasal dayanak yoktu.
2008 yılına gelindiğinde ABD’li ajanlar, Colombialı Farc grubu militanlarının kılığına girerek Bout’un eski yardımcılarından biriyle iletişime geçti. Kısa bir süre sonra ajanlar, Bout’la Farc’a silah sağlama konusunda pazarlık yapmaya başladı. O sırada da Tayland polisi Bout’u suçüstü yakaladı, cezaevine attı ve iade için uzun sürecek bir yasal süreç başladı. Bout ise ABD’nin yargılamasının siyasi bir hedefi olduğunu dile getirdi.
Tüm bu yasal süreçte Rus yetkililer davayı takip etti, Bout’un iadesi için savaşacaklarını duyurdu.
2005 yılında yayımlanan “Savaş Lordu” adlı film de kısmen Bout’un hayatına dayanıyordu. Sonunda Bout yargıdan kaçmayı başarıyordu.
Gerçek hayatta da benzer bir durum olduğu söylenebilir. Her ne kadar yargılanmış ve ceza verilmiş olsa da, 12 yıllık hapishane hayatının ardından; aldığı cezanın yarısını dahi tamamlamadan serbest kalmış ve ülkesine dönmüş oldu.