14.09.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Fas Kralı, ayrıca Marakeş Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gören depremzedeleri de ziyaret etti. Bu arada büyük oranda kurtarmaların gerçekleştiği 72 saatlik sürenin dolması nedeniyle enkaz altında kalanlar için umutların tükenme noktasına geldiği ancak, çalışmaların sürdüğü bildirildi. Sadece İspanya, İngiltere, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden kurtarma ekiplerinin gelmesine izin veren Fas yönetimineyse tepki büyüyor. Uzmanlar, Fas’ın, “Fransa’nın büyük komşusu Cezayir’e yaklaşma çabalarından memnun olmaması” nedeniyle Paris’ten yardım talep etmediği yorumunu yaptı. Rabat’ın ayrıca, Fransa’nın Batı Sahra’yı Fas olarak tanımamasından da memnun olmadığı belirtiliyor.
KİMDEN GELİRSE GELSİN, YARDIMA İHTİYACIMIZ VAR
Atlas Dağları’nın üzerindeki küçük Algou köyünde, depremden sonraki o dehşet verici anlarda bina enkazlarının altından çığlıklar yükseldi.
Ancak saatler geçerken, hiçbir uzman yardım ekibi köylülerin çaresiz çabalarına destek veremedi ve çığlıklar sessizliğe dönüştü. Üç gün sonra, İspanyol itfaiyeciler, köye ulaşan ilk profesyonel ekip olurken, yıkılmış topluluk, zamanın henüz tükenmediğini umuyordu. Eğilip, bükülmüş yollar ve çökmüş kemerlerin yanından hızla geçerken, tecrübeleri kurtarma görevlilerine umut olmadığını söylüyordu.
Bu acı gerçek, köpeklerinin verdiği tepkiyle de katmerlendi. Igor ve Teddy, yaşam belirtisi gördüklerinde havlamak üzere eğitilmişlerdi. Sessizlik sağır ediciydi. İkinci depremine giden itfaiyeci Juan Lopes “Burada bizim yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.
Lopes’in ilk depremi, Şubat ayında Türkiye’de yaşanan yıkıcı sarsıntıydı. Uluslararası yardımlar sayesinde depremden günler sonra bile, enkaz altından sağ çıkartılanların olduğu inanılmaz anlar yaşanmıştı. Lopez “Burada, Fas’ta evler taşlardan yapılıyor. Türkiye’de çelikten yapılıyorlardı ve çok daha kuvvetlilerdi” diyor.
Lopes “Burada kimseyi bulamayacağız” deyince, çalışma arkadaşları yavaşça başlarını sallıyor. Bir sonraki köye geçen kurtarma ekibini takip ediyoruz.
Depreme yakalanmak için iyi bir yer yok ama Ait Hmid kadar da kötüsü pek olamaz. Köy zaten dağın kıyısında ve kalanı da sarp kayalıklardan aşağı sarkıyor.
Bu birbirine geçmiş tuğla ve taşlar yığınının bir zamanlar 28 kişiye ev sahipliği yaptığını düşünmek zor. Sadece 7 kişi sağ kurtuldu. Zorla enkaz yığınının en tepesine kadar çıkarken, Ömer Ait Mahti boş gözlerle vadiye bakıyor.
Arkasında 20 adam kazmalar, kürekler ve elleriyle çalışıyorlar. Ömer’in eşi hastanede. Hala iki kızını, 17 yaşındaki Hanane ve 15 yaşındaki Hatice’yi bulamadı.
Birden bir faaliyet patlaması oluyor ve dualar yükseliyor. Kızların cansız bedenleri nihayet bulundu. Battaniyeler ve bir sedye enkaz yığınının tepesine gönderilirken, Ömer sessizce bize bir mesaj göndermek istediğini söyledi. “İnsanların bana yardım etmesini istiyorum. Dünyanın bana yardım etmesini istiyorum. Çocuklarımı, evimi, sahip olduğum her şeyi kaybettim” diyor. Fas makamları, daha fazla sayıda ülkeden yardım kabul etmesi için baskı altında. Şu ana kadar sadece dört ülkenin önerdiği yardım kabul edildi ve diğerleri istenmedi.
Hanane ve Hatice’nin amcası Hamid, başsağlığı dilemek için geldi ama kendisi gözyaşlarına boğuldu. “Yardıma çok ihtiyacımız var. Kimden gelirse gelsin, yardıma ihtiyacımız var.”