04.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Komünist Parti’nin demir yumrukla yönettiği Çin’e 1997’de bağlanan Hong Kong’un, Pekin yönetimiyle yaşadığı insan hakları ve demokrasi alanlarındaki sürtüşmelere eğitim de eklendi. 156 yıllık İngiliz egemenliğinin ardından ‘özel idari bölge’ statüsüyle bağlandığı Çin içerisinde liberal ekonomik düzenini koruyabilen Hong Kong, ana karadan gelen baskıların çeşitlenmesiyle sokaklara döküldü. Dün başlayan yeni öğretim yılı öncesinde, binlerce öğrenci ve veli Çin merkezi yönetiminin dayattığı ‘ahlaki ve ulusal eğitim’ dersini protesto etti.
Nüfusunun önemli bir kısmını Çin’de Mao Zedong’un kurduğu komünist yönetimden kaçanların oluşturduğu adada öğretmenler de müfredat değişikliğine karşı ailelere destek verdi. “Bir ülke, iki sistem” modeliyle siyasi ve ekonomik özerkliğini korumaya çalışan Hong Kong halkının ana karayla bağlarını güçlendirmeyi hedefleyen yeni derslerin temelindeki ‘ahlaki ve ulusal eğitim’; Pekin’in resmi tarihinin milliyetçi bir bakış açısıyla öğrencilere dayatılması amacını taşıdığı için eleştiriliyor. Sene başından beri öğrencilerin Mao’nun mezarını ziyarete götürülmesi ve tek parti düzenine övgüler düzen ders içeriklerine karşı başlayan isyan 3 öğrencinin 72 saatlik açlık grevine girmesiyle doruğa ulaştı.
Taraflı eğitime isyan
Hong Konglu üç öğrenci sağlık sorunları nedeniyle açlık grevlerine 56’ncı saatin sonunda nokta koymak zorunda kalsa da cumartesi günkü protesto yürüyüşüne katılanların sayısı organizatörlere göre 40 bine ulaştı. Gösteriye 7 yaşındaki kızıyla gelen Andy Tsoi hükümetin okullarda ‘Çin tarihinin dengeli öğretileceği’ konusunda velileri ikna edemediğini belirtti. Temmuz ayında 90 bin kişinin katıldığı gösteri yürüyüşünden sonra tek tip müfredata geçişin 2015’e ertelendiği duyurulsa da öğretmen sendikalarının öfkesi dinmiyor. Yürüyüşü düzenleyen aktivistlerden Jeffrey Ybanez “Çin’de komünizm sırasında ne olduğunun karşıt görüşlere de yer verilerek öğretilmesi lazım. Çocuklarımıza tek taraflı eğitim verilemez” derken bir diğer eğitimci Andrew Shum, “Henüz somut bir planımız yok ama okulu boykot etmeyi düşünüyoruz. Son çare olarak buna başvuracağız. Umudumuz hükümetin bize kulak vererek, her okulun müfredatı belirleme özgürlüğünü korumaya devam etmesi” dedi.