21.10.2021 - 10:25 | Son Güncellenme:
Derleyen: Nazlı Erdol Akar / Milliyet.com.tr - Netflix'in izleyici ile buluşturduğu belgesel türündeki yeni mini dizi, tüm dünyanın ağzını açık bırakmış, akıllara durgunluk veren bir olayı merkezine alıyor. 2018 yazında gerçekleşen ve Bhatia ailesinin 11 üyesinin evlerinde korkunç bir şekilde ölü bulunmasıyla sonuçlanan olay, önce Hindistan'ı, ardından da tüm dünyayı şaşkına çevirmişti.
45 dakikalık üç bölüm halinde sunulan Netflix'in orijinal belgeseli, Bhatia ailesinin evindeki çekilmiş olay yeri görüntülerine, ayrıca aile, arkadaşlar ve kolluk kuvvetleriyle yapılan röportajlara erişim sunuyor.
1 Temmuz 2018'de yaşanan olaydan sonra, hiçbir şey aynı olmadı desek yanlış olmaz. Temmuz ayının ilk günü sabah saatlerinde, Bhatia ailesine ait bakkalın hâlâ kapalı olduğunu ve toplanmayan süt teslimatının güneşte bozulduğunun farkına varan bir komşu, Sant Nagar'daki evlerinin, kilitli olmayan kapısını iterek yukarı çıktı. Sadece saniyeler içinde ise çığlık çığlığa dışarı koştu.
DEHŞETE DÜŞÜREN MANZARA
Chundawat'lar olarak da bilinen Bhatia ailesinin 11 üyesi, evlerinde öldü ve onları bulanlar, kendilerini en basit ifadeyle dehşete düşüren bir manzarayla karşılaştı. 10 ceset, tavandaki metal bir ızgaradan aşağı sarkıyordu. Boyunlarından renkli eşarplarla asılmış haldelerdi. Elleri ve gözleri bağlıydı. Ailenin en büyüğü olan 80 yaşındaki büyükanne Narayani Devi'nin cansız bedeni ise, yakındaki odada yan yatar halde bulundu. Çatıda, ailenin köpeği Tommy, güneşin altında bağlanmış, sesi kısılana kadar havlamaya terk edilmişti.
Burari polis karakolundan memuru Manoj Kumar, “Hayatında hiç kimsenin bu tür bir suç mahallini gördüğünü sanmıyorum” dedi. "Bu, öleceğim güne kadar aklıma kazınmış bir şey."
Bulunan cesetler, 80 yaşındaki Devi, 50 yaşındaki Bhuvnesh ve Lalit, ailenin gelinleri 48 yaşındaki Savita ve 42 yaşındaki Tina ve 57 yaşındaki Pratibha'ya aitti. Dehşet bunanla da sınırlı değildi. Hayatını kaybedenler arasında torunlar da vardı... Pratibha'nın 33 yaşındaki kızı Priyanka. Bhuvnesh'in 25 yaşındaki Nitu, 23 yaşındaki Monu, 15 yaşındaki Dhruv ve Lalit'in tek çocuğu 15 yaşındaki Shivam.
Bu aile üyelerinin isimlerini ve yaşlarını hatırlamakta fayda var çünkü dizi onların kim olduklarına, umutlarına, hayallerine ve özlemlerine dair çok az fikir veriyor. En genç kurbanlar, özellikle de henüz 15 yaşındaki iki erkek çocuk hakkında bilgiler, hayal kırıklığı yaratacak derecede yetersiz kalıyor.
GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ
Yakındaki bir güvenlik kamerası, ölümlerin yaşandığı gece, aile üyeleri dışında kimsenin binaya girip çıkmadığını gözler önüne serdi. Tina ve Shivam'ın 28 Haziran'da yeni satın aldıkları dört tabureyi getirdiği, yine bu görüntülerde dikkat çekti. 30 Haziran'da ise Tina ve başka bir kadının eve daha fazla tabure getirdiği görüldü. Ailenin etrafında 5 plastik tabure bulundu. O gece 22.29'da Lalit'in oğlu Shivam, ailenin kontrplak dükkanını açtı ve ardından elinde küçük bir kablo demetiyle görüldü. Bu, aileden herhangi birinin canlı görüldüğü son an olacaktı.
CİNAYET Mİ, İNTİHTAR MI?
Dizi, "nasıl" ve "neden" sorularını sormadan önce dünyayı sarsan ölümlerle başladı. Belgesel, henüz en başında ekranlara gelen yazıyla, izleyicisini karşılaşacakları sert görüntü ve olaylarla ilgili uyardı. Ne olduğunu, ne zaman ve nerede olduğunu zaten biliyoruz. Bu nedenle belgesel izleyicisini, bilmediklerini öğrenmek için polis soruşturmasını takip etmeye itiyor. Akıllardaki birinci ve belki de en çarpıcı soru, "Bu toplu ölümlerin sebebi cinayet mi yoksa intihar mı?"
11 KİŞİ, 11 BORU DETAYI
Hint medyasının olaydaki rolüne ve suçla ilgili sansasyonel haberciliğe de değinen belgeselde, nümerolojiden tutun da çeşitli komplolara kadar yer veriliyor. Ailenin tesisatçısının kızının, medya tarafından Bhatia'ların evine 11 boru yerleştirdiği ve 11 kişi öldüğü için “tantrik” olmakla suçlandığı bile hatırlatılıyor.
Delhi Polisi Suç Şubesi Komiser Yardımcısı Dr. Joy N Tirkey, cinayet ve haneye tecavüze dair kanıtların yetersiz olması nedeniyle bu ihtimallerin ekarte edildiğini ifade ediyor. Komiser Yardımcısı, "Bilgi olmalı, niyet olmalı ve suçun arkasında bir neden olmalı" diye açıklıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Neden ölmeleri gerekiyordu? Onların ölmesini kim, ne için isterdi?"
11 GÜNLÜK
Kim ve ne olduğu konusuna gelince, evde el yazısıyla yazılmış günlüklerin keşfi, çok geçmeden hiç de göründüğü gibi olmayan bir aileye ışık tuttu. Nedeni ise, bugün hâlâ belirsizliğini koruyor.
Dizi boyunca orijinal olay yeri görüntülerinin kullanımı son derece etkileyici. Medyanın ailenin ve yakınlarının üzerinde parlattığı sert ve zaman zaman kışkırtıcı spot ışıklarını başarıyla yakalıyor. Havadaki gerginlik ve ajitasyonun yanı sıra yapılan spekülasyonlar da, polisin hazır olmadığı veya veremeyeceği yanıtları talep ediyor.
Yönetmen Leena Yadav, aile üyeleri, arkadaşlar, komşular, polis memurları, adli tıp uzmanları, psikologlar, doktorlar, gazeteciler, yazarlar, suç muhabirleri, iş arkadaşları ve öğretmenleri de kamera önüne getiriyor. Sorular arayan belgesel için, ailenin sıhhi tesisat müteahhitiyle bile görüşülmüş.
Bazıları için bu, aynı ailenin üç neslini yok eden korkunç olayın üstesinden gelmelerine yardımcı olmaya çalışan katartik bir deneyim. Diğerleri içinse, günlük birer işten ibaret.
EVİN REİSİ EN KÜÇÜK OĞUL
Dizide ilgi odağı, bir süre sonra Lalit'e kayıyor. En küçük oğul olmasına rağmen, aile üyeleri onun favori olduğu konusunda hemfikir. Babası Bhopal Singh öldüğünde Lalit, sessiz bir şevkle belirlediği bir rol olan aile reisi pozisyonunu üstlendi. Onun isteği üzerine tüm ailenin ölmesiyle biten türden.
Ailenin evinden çıkarılan toplam 11 günlük, Eylül 2007'de başlayıp, ölümlerden hemen önce yazılmış olan son içeriği kapsıyordı. El yazısı analiziyle Priyanka ve Neetu tarafından yazıldığı ortaya çıkan sayfalarca düşünce, ölen babasının sadece onunla iletişim kurmakla kalmayıp aynı zamanda onu ziyaret ettiğine inanan Lalit tarafından dikte edilmişti.
Ölümlere yaklaşırken Lalit'in "Babanın ziyaret zamanı geldi" emrini verdiğinin ortaya çıkması, korku filmlerinde yaklaşan kıyametin habercisi olan gergin müzikten farksız. İnsanın içini ürperten bir başka yazıda ise şöyle yazıyor: “Kimse burada yazılanlara itaatsizlik etmeyecek.”
AİLESİNİN KONTROLÜNÜ ELİNE ALDI
Lalit'in aile üzerindeki zihinsel ve duygusal etkisi, babasının ölümünden beri bir kanser gibi büyümüş. Aile ve psikologlar, ruh sağlığının bozulmasına büyük olasılıkla katkıda bulunan iki ayrı olaya işaret ediyor. Bu olaylar sonucunda Lalit, ailesinin hayatlarının her yönünü kontrol etmeye ve tesadüfi olarak nitelendirilebilecek her türlü olayı, “Tanrı'nın isteği” olarak görmeye yönlendirmeye başladı.
Sonunda, çoğu tarikat liderinde olduğu gibi, kökleri dallarından sarkan banyan ağacının adını alan ve Badh pooja” adını verdiği yedi günlük bir ritüele liderlik etti. Aile üyeleri de bu ağaca benzer şekilde asıldı.
Bunun intihar mı, cinayet mi yoksa kaza sonucu ölüm mü olduğu konusundaki tartışmalar şiddetle devam ediyor. Günlükte dikkat çeken, "Çözerken herkes birbirine yardım edecek" ifadesi, ölümlerin kaza sonucu gerçekleştiğine ve aslında kimsenin bu gece ölmeyi beklemediğine işaret ediyor.
SOSYOLOJİK BİR OTOPSİ
Gazeteci Barkha Dutt, "Psikolojik bir otopsi yerine, gerçekten ihtiyacımız olan şey sosyolojik bir otopsi” diyor ve ekliyor: "Olayın merkezinde, akıl sağlığı hakkında konuşmaya karşı bu kitlesel direnç var gibi görünüyor."
Belgeselde odaklanılması gerekilen noktaların başında, hiç kuşkusuz zihinsel sağlık ve Hint toplumunda ataerkil figürün sahip olduğu güç ve etki gelmeliydi. Bu yönleriyle her ne kadar biraz eksik kalsa da "Burari Vakası: Bir Ailenin Gizemli Ölümü", insanların kabuslarına girecek kadar etkileyici olan bir olaya ışık tutmayı başarıyor.