DünyaAlevler içinde yere çakılan Hindenburg'dan sağ çıktı! Enkazda bulduğu saatin gizemi

Alevler içinde yere çakılan Hindenburg'dan sağ çıktı! Enkazda bulduğu saatin gizemi

21.11.2022 - 06:39 | Son Güncellenme:

Yolcularını Almanya'dan ABD'ye taşıyan devasa zeplin Hindenburg, karaya inmek üzereyken alevler içinde yere çakıldı. O güne kadar havalanan insan yapımı en büyük nesne saniyeler içinde küle dönmüştü ancak mürettebatın en küçük üyesi yara bile almadan bu felaketten sağ çıktı. Kazadan bir gün sonra enkaz yerinde bulduğu saatin ise ona verdiği gizli bir mesaj vardı.

Alevler içinde yere çakılan Hindenburgdan sağ çıktı Enkazda bulduğu saatin gizemi

Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Nazi Almanyası'nın göz bebeğiydi, çağının en iyi hava gemisiydi. Gelmiş geçmiş en büyük zeplin olarak ünlenen LZ 129 Hindenburg, sık sık karşılaştırıldığı RMS Titanic gemisi gibi 20'nci yüzyılın en önemli simgelerinden biriydi. Titanic'in batmasından 12 yıl sonra yapımına karar verilen Hindenburg'un inşaatı için ise ancak 1931 yılında başlanabildi. Adını 1925-1934 yılları arasında Almanya Cumhurbaşkanlığı olan Mareşal Paul von Hindenburg'dan alan zeplin, 1936 tarihinde yaptığı test uçuşlarından kısa bir süre sonra havacılık tarihinin en büyük felaketlerinden birinde başrol oynadı.

Haberin Devamı

Alevler içinde yere çakılan Hindenburgdan sağ çıktı Enkazda bulduğu saatin gizemi

'ÇAĞININ EN İYİ HAVA GEMİSİ'YDİ

İlk ticari uçuşunu 31 Mart 1936'da gerçekleştiren Hindenburg, birkaç uçuş içinde motor problemleri yaşamaya başlayınca uzmanlar tarafından bakıma alındı ve motorları değiştirildi. Kuzey ve Güney Amerika'ya 17 sefer gerçekleştiren zeplin, 245 metre uzunluğunda ve 41.2 metre çapındaydı. 'Çağının en iyi hava gemisi' olarak kısa zamanda ünlenen Hindenburg, tıpkı Titanic gemisi gibi gösterişiyle herkesi büyülüyordu.

Kaldırma gazı olarak helyum kullanarak 40 yolcu ve 50 mürettebat taşımak üzere tasarlanan zeplinin geleceği, o dönem helyum kaynaklarını elinde bulunduran ABD'nin Nazi Almanyası'na satış yapmayı reddetmesi üzerine tehlikeye girdi. Helyum yerine hidrojen gazı tercih edilmesi gündeme geldi ve itirazlara rağmen bu seçenek uygulamaya geçirildi. Hidrojen gazı tercihiyle birlikte yolcu sayısı 40'tan 72'ye çıktı. Ancak helyum yerine hidrojen gazının tercih edilmesi beraberinde büyük bir felakete yol açacaktı.

SANİYE SANİYE GÖRÜNTÜLENDİ

Takvimler 6 Mayıs 1937'yi gösterdiğinde Almanya'nın Frankfurt şehrinden ABD'nin New Jersey eyaletine uçan zeplin için işler aslında her şey yolunda gitmişti. Uçuş başarıyla sona ermek üzereydi. Gök gürültülü sağanak yağış ve fırtınaya rağmen uçuş esnasında pilotların fark ettiği ciddi bir problem yoktu. Hindenburg'a 19.00'da iniş için izin verilmişti. Ancak tam da bu noktada bir şeyler ters gitti ve Hindenburg sadece 37 saniye içinde düştü. Dönemin en görkemli hava aracı olan Hindenburg, New Jersey'deki Lakehurst, korku dolu bakışlar eşliğinde donanma hava üssünde yere çakılmıştı. Gerçekleşen kaza saniye saniye görüntülenmiş, çekilen fotoğraflar 20'nci yüzyılın en büyük felaketlerinden birini günümüze kadar taşımayı başarmıştı. Manzara korkunçtu. Peki kazaya sebep olan şey neydi?

Haberin Devamı

Alevler içinde yere çakılan Hindenburgdan sağ çıktı Enkazda bulduğu saatin gizemi

YANARAK CAN VERDİLER

Hava gemisi, o gün olumsuz hava koşullarında uçuyordu. Fırtına ve gök gürültülü yağış yüzünden birkaç ani manevra yapmak zorunda kalan zeplinde aslında sanılanın aksine ciddi bir problem vardı. Yaptığı ani manevralar bir uçak için büyük risk taşımazken zeplin gibi büyük bir hava gemisi için hayati değerdeydi. Manevralar yüzünden iskeletten kopan bazı parçalar rüzgârın da etkisiyle savruldu ve geminin havada durmasını sağlayan hidrojen çuvallarından birini deldi. İniş sırasında oluşan statik elektrik ve çıkan kıvılcımların hidrojenle buluşması ise Hindenburg'un alev alev yanmasına sebep oldu. Toplam 36 kişi sadece 37 saniye içinde hayatlarını feci şekilde kaybetti.

Yaşanan felaketin nedeni olarak bugüne kadar başka iddialar da ortaya atıldı ancak hiçbiri iniş sırasında oluşan elektrostatik deşarj teorisi kadar kabul görmedi. Bu teoriler arasında yıldırım çarpması, motor sorunları ve sabotaj da vardı. Özellikle o dönem Komünizm ve Nazi karşıtlarının Hindenburg'u sabote ettiğine inanılsa da bu teori hiçbir zaman kanıtlanamadı.

ŞANS ESERİ SIRILSIKLAM KALDI

Hayatını kaybedenler kadar mucizevi bir şekilde hayatta kalan yolcu ve mürettebatlar da kısa zamanda basının ilgi odağı oldu. Bu isimler arasındaki en dikkat çekici isim ise hiç kuşkusuz o dönem 14 yaşında olan Werner Franz'dı. Babası hastalanınca annesi ve erkek kardeşine destek olmak için genç yaşında çalışmak zorunda kalan Franz, aylarca iş aradıktan sonra kabin görevlisi olarak Hindenburg'da çalışmaya başladı.

Haberin Devamı

Hindenburg sallanmaya başladığı esnada elindeki kahve fincanı üzerine dökülmüştü. Panikleyen Franz, zeplinin arka tarafına baktığında devasa bir alev topu gördü. Hızlıca ön tarafa doğru koşmaya başlayan Franz, şans eseri yakınındaki su tankının delinmesi sonucunda bir anda başından aşağıya su içinde kaldı. Sırılsıklam ıslanan Franz soğuk suyun etkisiyle kendine geldi ve gücünü topladı. Daha da önemlisi ise kıyafetlerinin ıslak olmasından ötürü zeplindeki yangından zarar görmeden kurtuldu.

Alevler içinde yere çakılan Hindenburgdan sağ çıktı Enkazda bulduğu saatin gizemi

Pistle arasında 6 metre kaldığında kendisini Hindenburg'un yanan gövdesinden aşağıya atan Franz, yere düşer düşmez hızlıca olay yerinden uzaklaştı. Kazadan sonraki gün ise zeplinin enkazına izin alarak girdi ve büyükbabasının hayatını kaybetmeden önce kendisine hediye saati dakikalarca aradıktan sonra bulup koluna taktı. Zeplinin küle dönmüş iskeleti arasında bulduğu saat sapasağlamdı. Yaşadığı bu olay ona, yaşamak için hâlâ zamanı olduğunu düşündürdü.

Haberin Devamı

ONUN ADI DA WERNER'Dİ

Hava gemisinin hayatta kalan en genç yolcusu ise henüz 8 yaşındaydı. Tıpkı en genç mürettebat gibi en genç yolcunun da adı Werner'di. Minik Werner Doehner, zepline babası Hermann, annesi Matilde, ablası Irene ve ağabeyi Walter ile birlikte binmişti. Atlantik Okyanusu'nu zeplinle geçme fikri aileyi heyecanlandırsa da özellikle anneleri Matilde Doehner bu fikre hiç de sıcak bakmıyor ve başlarına kötü bir şey gelme ihtimalinden ötürü büyük bir endişe duyuyordu. Yaşanan felaket esnasında anne Matilde Doehner, yangından korumak istediği çocuklarını zeplinin gövdesindeki bir boşluktan aşağıya doğru attı. Minik erkek kardeşler Walter ve Werner hayatta kalmayı başardı. Matilde Doehner'in büyük çocuğu olan Irene adlı kız çocuğu ise babası Hermann Doehner'i aramaya çalışıyordu. Zeplinden atlamayı kabul etmeyip babasını aramaya çalışan küçük kız tıpkı babası gibi hayatını kaybetti. Annelerinin sözünü dinleyip zeplinden atlayan iki erkek çocuk ve Matilde Doehner vücudundaki yanıklara rağmen bir süre hastanede tedavi gördükten sonra iyileşti. Babasını aramaya çalışan ve alevlerin içinde kalan Irene Doehner ile babası Hermann Doehner ise feci şekilde yanarak can verdi.

Gemilerle bir hafta süren Transatlantik yolculukları zeplin ile yalnızca üç gün sürüyordu. Hindenburg felaketinden sonra zeplinlere ilgi büyük oranda azaldı, 1950'lere gelindiğinde yeni yolcu uçaklarının geliştirilmesiyle birlikte üretimden kaldırıldı. Hava durumundan oldukça fazla etkilenen zeplinler hem daha az taşıma kapasitesine sahiptiler hem de uçaklara göre oldukça yavaşlardı. Hindenburg felaketi havacılık tarihinde bir dönüm noktası oldu. Bu felaketle birlikte modern havacılığa geçiş hızlandı ve artık günümüzde de kullanılan yolcu uçakları tercih edilmeye başlandı. Hayatta kalan iki Werner'dan Werner Franz yıllar içinde buz pateni koçluğu yaparken, Werner Doehner ise elektrik mühendisi oldu. Werner Franz 13 Ağustos 2014'te, uçaktan sağ kurtulup yaşamını yitiren son kişi olduğu düşünülen Werner Doehner ise 8 Kasım 2019'da yaşamını yitirdi.

Yazarlar