03.07.2024 - 11:41 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
Bilim insanları, yünlü mamutların, dev tembel hayvanların ve 44 tane daha dev, bitki yiyen 'megaotçul'un yaklaşık 50 bin yıl öncesinden başlayarak neden tükendiğini uzun süredir tartışıyorlar.
Bazı paleontologlar, biyologlar ve diğer uzmanlar, bu görkemli canlıların neslinin tükenmesinden son iki Buzul Çağı'ndaki şiddetli iklim değişikliği olaylarının sorumlu olduğunu düşünüyor. Ancak yeni bir çalışma farklı bir suçluyu ortaya çıkardı: insanlar.
Paleo-iklim verilerini, korunmuş DNA örneklerini, arkeolojik kanıtları ve daha fazlasını bir araya getiren kapsamlı inceleme, ilk avcı-toplayıcılardan gelen 'insan yırtıcılığının' artık mevcut tüm kanıtlarla en çok desteklenen açıklama olduğunu belirledi.
Araştırmacılar, bu türlerin neslinin tükenmesinin ardındaki 'ana itici gücün' insanlar olduğunu söyledi. Bilim insanları, ağırlığı 45 kilogramın üzerindeki hayvanlar olarak tanımlanan büyük hayvanları 'megafauna' olarak adlandırıyor ve modern çağlardaki ortalamanın üzerindeki yok olma oranları hem endişe hem de heyecan uyandırdı.
Çalışmanın baş yazarı Jens-Christian Svenning, "Son 50 bin yılda megafaunanın büyük ve son derece seçici kaybı, son 66 milyon yılda benzersiz" diyor. Svenning yaptığı açıklamada, "İklim değişikliğinin önceki dönemleri büyük, seçici yok oluşlara yol açmamıştı. Bu da megafauna yok oluşlarında iklimin önemli bir rol oynadığı görüşüne karşı çıkıyor" ifadelerini kullandı. Svenning ayrıca, yeni çalışmanın derlenmesine yardımcı olan diğer yedi araştırmacıdan oluşan ekibi yönetti.
Tarih öncesi insanlar tarafından çok büyük hayvanları yakalamak üzere tasarlanan antik tuzakların yanı sıra, insan kemikleri ve ele geçirilen mızrak uçlarındaki protein kalıntıları üzerinde yapılan analizler, insanların etraftaki en büyük memelilerden bazılarını yetenekli şekilde avladığını ve yediğini gösteriyor.
Svenning, "İklimin rolüne karşı çıkan bir diğer önemli model, son zamanlarda yaşanan megafauna yok oluşlarının, iklimsel açıdan istikrarlı bölgelerde, istikrarsız bölgelerde olduğu kadar sert bir darbe alması" diyor. Svenning'in ekibi, bir bölgenin iklim değişikliğine karşı savunmasızlığının bu yok oluşlarda rol oynamadığını, fakat insan avcıların göçünün rol oynadığını keşfetti.
Fosil kayıtları, bu büyük türlerin çok farklı zamanlarda ve çok farklı hızlarda neslinin tükendiğini, bazılarının sayısının oldukça hızlı, diğerlerinin ise daha yavaş (bazı durumlarda 10 bin yıl veya daha uzun bir sürede) azaldığını gösteriyor.
Svenning, "Erken modern insanlar en büyük hayvan türlerinin bile etkili avcılarıydı ve açıkça büyük hayvanların popülasyonlarını azaltma yeteneğine sahiptiler" dedi ve şöyle devam etti:
"Bu büyük hayvanlar aşırı sömürüye karşı özellikle savunmasızdı ve hala da öyle çünkü uzun gebelik dönemlerine sahipler, bir seferde çok az yavruya sahip oluyorlar ve cinsel olgunluğa erişmeleri uzun yıllar alıyor."
Geçtiğimiz beş bin yıldan günümüze kadar geçen daha yakın bin yılda, geri kalan megafauna, kaçak avcılar ve habitat kaybı da dahil olmak üzere, insan faaliyetlerinden dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan türler arasında kaldı.
Svenning'e göre, megafaunanın yok olması tüm ekosistemi baltalayabilir, çünkü büyük canlılar tohumları dağıtmada, beslenme alışkanlıklarıyla bitki örtüsünü şekillendirmede ve atıklarıyla besin döngüsüne katkıda bulunmada rol oynuyor.
Svenning, "Büyük memelileri yeniden gündeme getirerek, ekolojik dengelerin yeniden kurulmasına yardımcı olabilir ve megafauna açısından zengin ekosistemlerde gelişen biyolojik çeşitliliği destekleyebiliriz" diye tamamladı.