06.06.2022 - 12:35 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Yeni Zelanda'daki White Island yani Beyaz Ada Yanardağı, 9 Aralık 2019 günü yerel saatle 14:11'de patladı. Öğleden sonra yanardağın patlamasıyla mantar görünümlü devasa gaz, buhar ve kül bulutu 3 bin 600 metreden fazla yükseldi. Patlama öncesinde adada 50 kişinin olduğu düşünülüyordu. Olayın dehşeti, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya şok dalgaları gönderdi. Aileler, sevdiklerinin hayatta kalıp kalmadığını bir an önce öğrenmek istiyordu. Patlamanın ardından ilk belirlemelere göre beş kişinin öldüğü tespit edildi, daha sonra bilançonun çok daha kötü olduğu ortaya çıktı. 22 kişinin ölümüne ve 25 kişinin ciddi şekilde yaralanmasına neden olan patlama, 1886'da Tarawera Dağı'nın patlamasından bu yana Yeni Zelanda'nın en ölümcül volkanik felaketi oldu. 25 kişi adadan kurtarıldı. Bu kişilerden bazılarının vücutlarında çok ciddi yanıklar vardı. İşte kurtulanlardan biri de Stephanie Browitt'ti.
VÜCUDUNUN YÜZDE 70'İ YANDI
White Island yanardağından kurtulan Stephanie Browitt, vücudunun yüzde 70'inde yanıklar olduğundan beri ilk kez yüz kompresyon bandajını çıkardı ve daha önce hiç görülmemiş, yaralarının tüm ciddiyetini gösteren bir şekilde görüntü verdi.
KIZ KARDEŞİ VE BABASIYLA GEZİYORDU
Avustralya'nın Melbourne kentinde yaşayan aile, kruvaziyer şirketi tarafından sunulan bir etkinlik kapsamında volkana günübirlik bir geziye çıkmışlardı. Royal Caribbean gemi turu kapsamında yolculuğa çıkan aile, hayatlarının belki de en güzel günlerini geçiriyorlardı. Stephanie'nin annesi Marie, iki kızı ve kocası keşfe çıkarken gemide kalmaya karar verdi.
KRATERDEN SİYAH BİR DUMAN YÜKSELDİ
Ama tam kraterden ayrılırlarken, ortasından siyah bir duman çıktığını gördüler. Stephanie, "Yalnızca birkaç saniye sonra, tur rehberinin 'Koşun' diye bağırdığını duyduk" diye anlattı. O anda koşmaya başladıklarını anlatan Stephanie, kabus gibi anları hatırlarken "Arkadan geliyordu ve yaklaştıkça daha da yükseliyordu ve tüm kayaların sesini duyabiliyorduk. Yere çarpan taşların sesini ve çığlıkları..." ifadelerini kullandı.
"Hayatta kalacağımı düşünmedim... Öleceğimi sandım" diyen Stephanie, kendisi ve babası kurtarılarak hava yoluyla Avustralya'daki hastaneye götürülmeden önce saatlerce adada mahsur kaldı.
BABASI BİR AY YAŞAM MÜCADELESİ VERDİ
Stephanie'nin 21 yaşındaki kardeşi Krystal, adadan sağ çıkamadı ve cesedi ancak günler sonra, bir kurtarma operasyonu sırasında alındı. Babaları Paul ise, patlamadan bir ay sonra aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti.
Stephanie, 9 Aralık 2019'da Whakatane kıyılarında yanardağ patladığında 21 yaşındaki kız kardeşi Krystal ve babaları Paul ile Yeni Zelanda adasını geziyordu. Kız kardeşi ve babası yanardağ patlamasında hayatını kaybeden 22 kişi arasında yer alıyordu. Stephanie ise iki hafta boyunca komada kaldı. Vücudunda çoğunluğu üçüncü derece yanıklarla yaşam savaşı verdi.
İKİ BUÇUK YIL SONRA İLK
Stephanie, Pazar günü 60Minutes adlı televizyon programına konuk oldu. 26 yaşındaki genç kadın, iki buçuk yıl sonra ilk kez yüzünü gösterdi. Daha sonra aynaya bakan genç kadın, 'hayatta beklediğinden çok daha fazlasını yaşamış birini' gördüğünü söyledi.
Stephanie, "Düşündüğümden daha güçlüyüm" diye konuştu ve ekledi: "Sanırım hayatta kalma mücadelesinin gerçek bir şey olduğunu öğrendim. Her gün hayatta kalmak için, sadece kendime dönmek için savaşıyordum. Bu gücün bende olduğunu bilmiyordum."
PARMAKLARI KESİLDİ
Dün ekranlara gelen televizyon programında Stephanie, hastanede geçirdiği altı ay boyunca parmaklarının kesilmesi de dahil olmak üzere zorlu ameliyatlar geçirdiği korkunç yaralarının daha önce hiç görülmemiş fotoğraflarını paylaştı. Tüyler ürperten görüntüler, başından, sırtından, kollarından, gövdesinden ve bacaklarından aldığı yaraları ve çok sayıda deri nakline ihtiyaç duyan yanıkları gözler önüne serdi.
Çektiği akıl almaz fiziksel acıya rağmen, Stephanie'nin yaşadığı çilenin en acı veren kısmı, babası ve kız kardeşi olmadan yaşamayı öğrenmek oldu. Genç kadın duygu dolu konuşmada, "Keşke babam ve kız kardeşim hala hayatta ve benimle birlikte olsaydı" ifadelerini kullandı. O günün peşini bırakmadığını, hala kabuslar görerek uyandığını ve yaşadıklarının bir türlü aklından çıkmadığını anlattı.
Sağlığına kavuşmasını "olağanüstü" diye tanımlayan Stephanie, hastaneye kaldırıldığı ilk günden itibaren annesinin yanında olduğunu ve iyileşmesini annesi Marie'ye borçlu olduğunu aktardı.
YANARDAĞ "SAATLİ BOMBAYDI"
Annesinden bahsederken Stephanie, "Benim yaralarım görünür olsa da onun görünmeyen kendi yaraları var. Ancak beni hayatında hep ilk sıraya koyduğunu biliyorum" diye konuştu. Stephanie ve Marie, yaşadıkları fiziksel ve psikolojik yaralanmalar nedeniyle Royal Caribbean'a dava açma sürecindeler. Çiftin avukatı Peter Gordan, kruvaziyer şirketine sunulan sismik aktivite raporlarına dayanarak yanardağın bir saatli bomba olduğunun "haftalarca açık" olduğunu söyledi. "O kadar çok insanı yüzüstü bıraktılar ki... Pek çok insan gereksiz yere öldü" diyen avukat, Stephanie'ninkinden daha kötü yaralar görmediğini de ekledi.
NORMAL HAYATINA DÖNMEK İSTİYOR
Stephanie şimdi geleceğe umutla bakıyor. Tam zamanlı çalışmaya geri dönüp sosyal hayatına yeniden başlamayı ve mümkünse seyahat ederek 'normal bir hayata geri dönmeyi' umuyor. Kısa süre önce 26. yaş gününü arkadaşlarıyla birlikte kutladı ve ehliyetini geri aldı. Bu ona özlediği özgürlük hissini ve normal bir hayatın umudunu aşıladı.
İŞTE SON HALİ
Trajediden bu yana, Stephanie kendisi gibi yanıklar yaşayanlara destek olmak için olağanüstü iyileşme yolculuğunu 1,5 milyondan fazla TikTok ve 102.000 Instagram takipçisiyle paylaştı.
4 MİLYON DOLAR GELİR GETİRİYORDU
Whakaari de denen White Island'daki (Beyaz Ada), Yeni Zelanda'nın en aktif yanardağı olarak biliniyor. 2019'dan önce en son 2001'de patlamış olan yanardağ, 2011'den bu yana çok düşük seviyede lav püskürtse de, özel mülk olan adayı her yıl binlerce turist ziyaret ediyordu. Beyaz Ada'ya yapılan günübirlik turlar bir zamanlar yılda 4 milyon dolardan fazla gelir getiriyordu, ancak ada şimdi ıssız ve küller altında. Pek çok insana ise sadece felaketi hatırlatıyor.