02.08.2024 - 12:04 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
Derleyen: Ayşe Kısakürek 'Screaming Woman' (Çığlık Atan Kadın) lakaplı mumya, 1935 yılında Mısır'ın Luksor şehrinde keşfedildiğinden bu yana acının ebedi ifadesiyle uzmanları şaşırtmayı sürdürüyor.
Edvard Munch'un Çığlık tablosunu akıllara getiren kadın, eski bir Mısır mumyasının neden bu kadar şaşırtıcı bir ifadeye sahip olduğu konusunda uzun zamandır araştırmacılar için bir merak konusu. Araştırmacılar şimdi, cevabı bulmuş olabileceklerini düşünüyorlar.
Bilim insanları, siyah peruk takmış ve 'çığlık atan' bir yüze sahip olan eski Mısır mumyasının yaklaşık üç bin 500 yıl önce acı içinde feryat ederek ölmüş olabileceğine inanıyor. Mumyayı yeni bir teknolojiyi kullanarak analiz eden arkeologlar, artık ıstırap içinde ağlayarak öldüğüne ve kaslarının ölümünden kısa bir süre sonra hızla sertleşip donarak acısını ölümsüzleştirdiğine inanıyorlar. Fakat şiddet içerebilecek ölüm nedeninin ise bir gizem olarak kaldığını aktardılar.
Mısır'daki Kahire Üniversitesi Kasr El Ainy Hastanesi'nde radyoloji profesörü olan Sahar Saleem, Çığlık Atan Kadın'ı hayatının son anlarını koruyan 'gerçek bir zaman kapsülü' olarak tanımladı.
Ölümden kısa bir süre sonra vücudun kadaverik spazm olarak bilinen nadir bir olay yaşadığına inanıyor. Bu, kişinin ölüm anında bulunduğu pozisyonda kasların donmasına sebep olur. Kadaverik spazm genellikle yoğun duygular altında gerçekleşen vahşi ölümlerle ilişkilendiriliyor.
Prof. Saleem şöyle diyor:
"Bu çalışmadaki mumyanın çığlık atan yüz ifadesi, kadının acı veya ıstıraptan çığlık atarak öldüğünü ima eden bir kadaverik spazm olarak okunabilir."
Çığlık atan kadın, Luksor'daki antik bir alanda, kadın firavun Hatşepsut döneminde tanınmış bir mimar olan Senmut'un mezarının altında keşfedildi. Keşif gezisine New York Metropolitan Müzesi öncülük etti.
Tahta bir tabutun içinde yatan Çığlık atan Kadın'ın sol elinin üçüncü parmağında iki altın ve gümüş yüzüğü bulunuyordu. Ayrıca kuvars, manyetit ve albit kristalleriyle işlenmiş ve hurma liflerinden yapılmış siyah bir peruk takıyordu. İncelemeler, doğal saçlarının kına ve ardıçla boyandığını gösterdi ancak araştırmacılar Mısırlıların gençliği temsil ettiği gerekçesiyle siyah saçı tercih ettiğine inanıyor.
Araştırmacılar yanı sıra, Çığlık Atan Kadın'ın yaklaşık 48 yaşında öldüğünü tahmin ediyor. Taramalar, ölümünden önce birçok dişini kırdığını ve kaybettiğini ayrıca omurgasında bir eklem hastalığı olan hafif artrit olduğunu ortaya koydu.
Prof. Saleem, organların genellikle vücuttan çıkarıldığı klasik mumyalama yöntemlerinden farklı olarak, beyninin, akciğerlerinin, karaciğerinin, dalağının, böbreklerinin ve bağırsağının hala vücudunda mevcut olduğunu aktardı.
Araştırmacılar, cildinin incelenmesinin ardıç ve buhur ile mumyalandığını ortaya koyduğunu belirtti. Bunlar komşu ülkelerden Mısır'a ithal edilmesi gereken pahalı ürünler olarak kaydediliyor.
Prof. Saleem, Frontiers in Medicine dergisinde yayınlanan bulguların, Çığlık Atan Kadın'ın acı dolu ifadesinin kötü mumyalama sonucu olduğu görüşüne meydan okuduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
"Burada pahalı, ithal mumyalama malzemesiyle mumyalandığını gösteriyoruz. Bu ve mumyanın iyi korunmuş görünümü, iç organlarının çıkarılmamasının kötü mumyalama anlamına geldiği yönündeki geleneksel inanışa aykırı."