18.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ÖZGE TABAK - ozge.tabak@milliyet.com.tr
Star TV’de yayınlanan “Hayat Bazen Tatlıdır” dizisinin dört başarılı genci Anıl Tetik, Deniz Can Aktaş, Sevda Erginci ve Simay Barlas. Dizide karakterlerin arasındaki sular durulmuyor, aşklarının belirsizlikleri her hafta sevenlerini ekran başına çekiyor. Genç oyuncularla bir araya geldik, projelerini ve aşkı konuştuk...
- “Hayat Bazen Tatlıdır” nasıl gidiyor? Setiniz nasıl?
Sevda Erginci: İlk bölüm heyecanıyla devam ediyoruz hâlâ. Tepkiler de güzel, sosyal medyada çok konuşuluyoruz. Setin en esprilisi Hamdi Alkan. Onun enerjisi, esprileri de bizi yükseltiyor.
Deniz Can Aktaş: Herkes neredeyse akran olduğu için çok hareketli ve renkli bir setimiz var. Çok iyi anlaşıyoruz, iş dışında sürekli bir gırgır, şamata oluyor. Sürekli müzik dinlenir, alınma-gücenme olmadan şakalar yapılır.
“Dördümüzü de seviyorlar”
- Yeni çiftler Gözde ile Burak’ın, Koray ve Sevda’nın birçok fanı oluştu...
Sevda E.: Çok tatlılar, çok güzel şeyler yazıyorlar. Dördümüzü de çok seviyorlar.
Simay Barlas: Burak son bölümlerde karakter olarak bir değişim sürecine girdi. Bundan çok şikayetçi olan da var, olmayan da. Gözde’nin sahip olduğu tek şey ablası ve o da aralarında büyük bir engel. Bakalım neler olacak?
Anıl Tetik: Sevda ve Koray’ı yakıştırdılar. Çünkü sevilmeyen ve karşılıksız seven iki insan gördüler. Tutkulu sevmemiz ve sadakatli olmamız hoşlarına gitti. Ben de yakıştırıyorum aslında, göreceğiz.
- Dizide Koray ve Sevda aşkı çok hırslı yaşıyor, gözleri başkalarını görmüyor. Siz nasıl yaşarsınız aşkı?
Anıl T.: Koray’a yakın görüyorum kendimi. İnsanlara zarar vermek anlamında değil ama sevdim mi gerçekten seviyorum. Gözüm görmez. İlişkilerimde de sadece sevdiğime odaklandığım oldu. Hırslıyımdır, sonuna kadar gitmek isterim. Hedefime ulaşana kadar her türlü şeyi yapmaya çalışırım. Beni istemiyorsa bile çaba sarf etmeye devam ederim bir yere kadar. Bir kalpte iki aşk olmaz. Günümüzde çok maymun iştahlılık var ama sevmek daha farklı. İsterse Adriana Lima gelsin, göz görmez yani.
Sevda E.: Çok gözü kara, saçma sapan davrandığım durumlar oldu ama onları aştım galiba. Şimdi daha çok huzurlu olmak istiyorum diyorum.
Simay B.: Ben akışına bırakırım. Kimseyi görmeyecek kadar gözü kara değil, daha saf bir şekilde yaşardım. Ama her şeyden önce aşkıma sahip çıkardım.
Deniz C.A.: Ben de. İnsanları zorlayarak, planlar yaparak, ellerini kirleterek ne kadar saf ve temiz bir aşk yaşanabilir bilemiyorum.
- “Kara Sevda” lakabınız dizide. Kara sevdaya inanıyor musunuz?
Sevda E.: Gerçekte tam tersiyim hırs konusunda. Ben de çok tutkuluyumdur sevdiğim şeylere karşı ama elde etmek için her şeyi yapmam. Olmuyorsa çok üstüne gitmem, olmaması gerekir bazen bir şeylerin, başka kapıların açılması için. Ama kara sevdaya inanıyorum, inanmasam oynayamam zaten. Karakteri hem çok seviyorum hem anlıyorum.
“Babam beni çok sert eleştiriyor”
- Burak’ın lakabı Ronaldo. Sizin sporla aranız nasıl?
Deniz C.A.: Benim futbolla aram o kadar iyi değil. Lise yıllarımda hentbolda bir sakatlık yaşadım ve sonra bireysel sporlara yöneldim. Crossfit yapıyorum, sabah 6.45’te kalkıp antrenmanımı yapıp sete gidiyorum. Burak’ın Ronaldo’luğu bana hiç de yabancı değil, hayatımın her döneminde spor olduğu için.
- Gözde, ablası ve sevgilisi arasında kaldı. Siz ne yapardınız bu durumda?
Simay B.: Gözde’ninki çok kötü bir durum. Ben olsaydım ne yapardım bilmiyorum. Gözde’nin tek destekçisi ablası. Ben olsam ablamla erkek arkadaşımın arasını yapmaya çalışırdım.
- Koray iddialı biri. Sizin oyunculuk hedefleriniz ne?
Anıl T.: Kendimden bahsettirmek, iyi bir oyunculuk sergileyerek kendimi kanıtlamak istiyorum. Çünkü en başında çok inanmayan vardı bana. “Survivor”dan gelme durumum yüzünden, onun öncesi de var. Eşim dostum dahi çok fazla inanmıyor, yapamazsın diyordu. Onların yüzünü kara çıkartacağım inşallah.
- Dizide Sevda ve Koray’ın aile ilişkileri de biraz sıkıntılı, sizin aile ilişkileriniz nasıl?
Sevda E.: Ailem beni her konuda çok özgür bıraktı, bir kısıtlama olmadığı için de onların razı olmadığı şeylere çok yönelmedim. Babam diziyi izleyip çok sert eleştiriyor beni. Başta sinirleniyordum ama pek çok şeyi düzeltmeme sebep oldu.
Anıl T.: Asiliğim biraz sorun çıkardı. Ailemin destek vermediği ne varsa yapmıştım. Ama bu asiliğin pişmanlığını da yaşadım. Şu an ilişkimiz iyi. Ağladığım sahnelerde annem de ağlıyor, oğlum ağlattın beni diye mesaj atıyor bana.
- Diğer dizileri takip edebiliyor musunuz?
Anıl T.: Kıvanç Tatlıtuğ’lu “Cesur ve Güzel” olsun, diğer diziler olsun ne alabilirim diye her şeye bakmaya çalışıyorum.
- Kıvanç Tatlıtuğ’u mu örnek alıyorsunuz?
Anıl T.: Neden olmasın? İdoldür yani Kıvanç Tatlıtuğ. Oyunculuk anlamında da kendini hızlı bir şekilde geliştiren biri olduğu için, o yolda ilerlemek isterim.
Simay Barlas: “Gerçekte de hâlâ lise öğrencisiyim”
- Lisede siz nasıldınız?
Simay B.: Ben lise öğrencisiyim hâlâ. Kişisine göre asi, yerine göre çalışkan olanlardanım.
Deniz C. A.: Her liseli gibi haşarı zamanlarım da oldu ama genel olarak sakin, uslu bir öğrenciydim.
Sevda E.: Ben de biraz tembel ve asiydim.
Anıl T.: Ben asiydim. Uzaklaştırma falan çok aldım. Ama çok özlüyorum lise yıllarımı. - Birbiriniz için aklınıza gelen ilk şeyi söylemenizi istesem...
Deniz C.A.: Anıl için kardeş, Sevda için dobra, Simay için de sevecen derim.
Simay B.: Anıl öğrenmeye çok açık ve hırslı.
Anıl T.: Sevda çok güzel bakar, güzel bakışlıdır. Bakışıyla birçok duyguyu anlatır.
Sevda E.: Simay benim küçük kız kardeşim gibi. Masum diyebilirim tek kelimeyle.
Perde arkası
Simay Barlas’ın bale geçmişi var. Sevda Erginci üç yıl flamenko yapmış, dansa devam etmek istiyor. Hem sinema hem tiyatro deneyimi olan Erginci yakında kadına şiddete karşı bir kısa filmde rol alacak. Anıl Tetik ise piyano çalıyor ve kamera arkasına ilgisi olduğunu, ileride bir film çekmeyi hayal ettiğini söylüyor. Tetik bundan sonrası için ya ağır bir dramda ya da bir romantik komedide olmak istediğini söylerken Simay Barlas ve Deniz Can Aktaş kendilerine çok zıt, uçlarda karakterlere hevesliler. Tetik oyuncu arkadaşları Yusuf Çim, Burak Çelik ve Ekin Mert Daymaz’la oyun konsolunda turnuva yaparken rahatlıyor. Aktaş ise açık havada koşu yaparak stres attığını söylüyor.