14.01.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak / ozge.tabak@milliyet.com.tr
Pasaj Müzik’in sahibi olan arkadaşı Murat Doğan’ın “Yıllardır şarkı yazıyorsun, bir seçki yap, beraber söylemek istediğin arkadaşlarını seç ve sana özel bir proje yapalım” fikriyle başlamış “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları”nın hikayesi. Haziran itibarıyla her ay bir şarkı yayınlayarak ilerleyen proje perşembe günü 10 şarkılık bir albümle ilk meyvesini verdi. Yıldız Tilbe’den Pamela’ya, Gökçe Bahadır’dan Özge Fışkın’a birçok isimle düet yaptığı albümü için heyecanlı olan Kiremitçi, “Müzik birleştirici, iyileştiricidir. Dünya görüşünüz, inancınız ne olursa olsun güzel bir şarkı herkesin kalbine aynı anda dokunur ve bir kalp dayanışması yaratır” diyor. Kiremitçi ile İstanbul Marriott Hotel Şişli’de buluştuk.
Albümdeki şarkılardan yedisini yayınladınız şu ana kadar, şimdi de albüm çıktı. Çok alışık olduğumuz bir yayınlama şekli değil...
Tahmin ettiğimizden daha hızlı algılandı ve takip edilmeye başlandı proje. Bu da bize cesaret verdi ve 10 şarkının yayınlanmasını beklemeden albümü paylaşmak istedik. Gökçe Bahadır, Sena Şener ve Gülay’la olan şarkıların yayınlanmasıyla tamamlamış olacağız yolculuğun ilk kısmını. Teklif götürdüğümüz solist arkadaşlarımız hayranı olduğum kişiler olsun istedim. Bazıları yıllardır arkadaşımdı, bazılarıyla da bu süreçte arkadaş olduk. Hepsi de kendi seslerini, nefeslerini ve ruhlarını kattılar.
Bu isimlerle çalışmak nasıldı?
Çalıştığım her solist bana yeni şeyler öğretti. Hem şarkı söylemek hem de insani ilişkiler anlamında. 18 yaşındaki Sena Şener’den de çok şey öğrendim, üstat olarak gördüğümüz Yıldız Tilbe’den de... Hepsinde de solist olarak kendi sınırlarımı yoklamak durumunda kaldım. En heyecanlı müzikal yolculuğumdu.
“Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” albümünde size kadınlar eşlik ediyor. Arkadaşlarınız hep kadınlar mı?
Kadınla erkeğin düet yapması dramatik olarak bana daha doğru geliyor. Bir de sesim bariton, kadın sesleriyle daha iyi tınıyor müzikal yapı içerisinde. Bundan dolayı kadınlarla düeti tercih ettik, pişman da olmadık.
Albümdeki söz ve müzikler size ait. Şarkı yazmaya da devam ediyorsunuz. Aşk şarkıları mı yazıyorsunuz?
Şarkılar genelde sevda şarkıları. İstiyorum ki temelinde sevda olsun ama hayatın başka gerçeklerinden de bahsetsin. Duygu ve düşünce ağırlıklı müziğe ilgi duyan insanlar tarafından dinlensin istiyorum. Herkes dinlesin, sevsin gibi bir hırsım yok. Star olmak gibi bir derdim yok, müzik emekçisi olarak görüyorum kendimi.
“Benim hayatımın anlamı müzik”
Aileniz başından beri sürecin en yakın tanığı. Onların yorumları nasıl oldu?
Oğluma bazen “Bak yeni şarkımız çıktı” diyorum. “Baba ne yenisi, ben bir senedir biliyorum bunu” diyor. Can da müziğe meraklı. Fikirleri de var, eşim de o da fikir veriyor. Oğlum piyano çalıyor, eşim eski DJ, evdeki herkes müzik insanı zaten.
Albümlerin devamı gelecek mi?
Geleceğe yönelik plan yapmanın zor olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Gönül ister ki seneye bir tane daha çıkartalım, yayınlamaya devam edelim ve bu müzikal yolculuk hiç bitmesin. Çünkü benim hayatımın anlamı bu zaten; müzik.
Müzik piyasasının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müzik piyasası zor durumda tabii ki. Özellikle konserlerden para kazanmak zorunda olan sanatçıların gündemdeki sıkıntılardan dolayı konser sürekliliği sağlayamamaları çok vahim bir tablo. Bir de toplumlar zor zamanlardan geçtikleri zaman aslında müziğe daha çok iş düşüyor bence. Mesela Saraybosna kuşatma altındayken şehrin merkezinde her gün konser veren insanlar vardı. Ki insanların maneviyatı ayakta dursun, pes etmesinler... Biz de madem zor günlerden geçiyoruz, şimdi müziğe daha çok ihtiyacımız var.
Edebiyatla ilişkiniz nasıl şu anda? Roman yazmayı bıraktığınızı açıklamıştınız.
Romancılık kariyerime son verdim geçen yıl. Ama yazıp çizmeyi bırakmış değilim. Şiir yazıyorum şimdi, Ot dergisinde yayımlanacak. Kısa öyküler yazıyorum. Edebiyatı çok seviyorum. Edebiyat dünyasında geçirdiğim yıllara çok şey borçluyum, çok değerli isimlerle arkadaşlık yapma şansım oldu. Ece Temelkuran, Hakan Günday, Murat Menteş gibi isimlerden çok şey öğrendim. Kendimi önemli bir yazar olarak görmüyorum açıkçası. Kariyerime son vermiş olmamın da önemli bir sebebi yok, yazmak istediğim romanlar bitti sadece o kadar.
Yakın dönemde başka projeleriniz olacak mı?
Salı günü gerçekleşecek lansman konserinden sonra şehir şehir dolaşıp konserler vereceğiz. Bir de şarkı sözleri ve şiirlerimin toplandığı bir kitap çalışması var. Destek Yayınları’ndan önümüzdeki aylarda çıkacak.
“Yıldız Tilbe’yle çalışmasaydım gözüm açık giderdi”
Yıldız Tilbe, Türk müziğinde çok büyük bir isim. Nasıldı onunla çalışmak?
Yıldız Tilbe’yi çok severim, bence kendisi bir üstat. Çok önemli bir şair aynı zamanda, Türkiye’nin en iyi şarkı sözü yazarlarından biri. Eşim Yıldız Tilbe’nin çok büyük bir hayranı. Yıllardır tamamlayamadığım bir bestem vardı, “Yine Sevebilirim” şarkısı. Evde onu tıngırdatıp duruyordum. Bir gün eşim dedi ki “Sen bu şarkıyı artık tamamla, Yıldız Tilbe bunu çok güzel söyler”. Ve karşıma oturup o şarkıyı bana bir gecede tamamlattı. O şarkıyı Yıldız Tilbe’ye gönderdik. Beğendi ve “Söylemek istiyorum” dedi. Şarkıyı dinlediğim zaman gerçekten de eşim bu işlerden anlıyormuş. Yıldız Tilbe’nin sesine değişik bir şekilde çok uygun oldu dedim. Onunla çalışmak da çok öğreticiydi. Yıldız Tilbe’yle çalışmasaydım gözüm açık giderdi herhalde.
Ne dediler?
Pamela: “Uçmak İstiyorsan”ı çok sevdim. Çok şanslıyım ki projenin açılışını yapmak bana kısmet oldu. Oldum olası canlı performansı çok severim. Bu şarkıyla da garip bir biçimde ruh bütünleşmesi yaşadım.
Özge Fışkın: “Bana Sebepsin”i dinlediğim ilk andan itibaren çok sevdim. Yakalanan kimya dinleyiciye geçiyor bence. Tuna’nın edebiyat kadar müzik dünyasına da çok güzel bir enerji vereceğini düşünüyorum.
Öykü Gürman: İyi şeyler duymaya ve yaşamaya ihtiyacımız olan bu dönemde tereddüt etmeksizin “İyi Şeyler” şarkısını söylemeyi kabul ettim. Sözleri beni canevimden vurdu!
Gonca Vuslateri: Heyecan verici oldu benim için. Bir de şarkı söylemeyi çok sevdiğim ama şarkıcı olmadığım için doğru bir kanalda gerçekleşti bu hayalim.