04.08.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşim Özgür / aysimozgur@ gmail.com
Gelmiş geçmiş en ilginç kavramsal sanatçılardan biri olarak kabul edilen 82 yaşındaki Yayoi Kusama, popüler kültür dünyasında altın çağını yaşıyor. 2008’de New York’ta, Christie’s Müzayede Evi’nde resimlerinden biri 5.1 milyon dolar gibi rekor fiyata satılan, Tate Modern Müzesi’ndeki retrospektif sergisi ziyaretçi akınına uğrayan bu ilginç kadın Louis Vuitton’a hazırladığı özel koleksiyonla moda dünyasının da radarında.
Kusama’nın Louis Vuitton için hazırladığı koleksiyonda gözlük ve saat gibi aksesuarlar da var.
Kırmızı peruğu ve imzası haline gelen puanlı tasarımları ile ünlenen Kusama’nın hayatı da bir o kadar ilginç.
Şimdilerde çok göz önünde olan Kusama, aslında yaklaşık 40 yıldır Tokyo’da bir psikiyatri kliniğinde gözlerden uzak yaşıyor. Bu durum tamamen kendi tercihi. Üstelik ilerleyen yaşına rağmen hâlâ kliniğe yakın atölyesinde üretmeye ve çalışmaya devam ediyor.
Zaten kendisini ayakta tutan da bu.
Benekleri ilk kez 10 yaşındayken görmüş
1929’da varlıklı bir ailenin kızı olarak Japonya’da doğan sanatçı, meşhur beneklerini ilk gördüğünde 10 yaşındaymış. Bahçede otururken menekşelerin kendisiyle konuştuğunu, insani ifadeler takındığını gören Kusama, resimlerinin kökenini oluşturan gördüklerini çizmeye başlamış. Kendi deyimiyle “Gördüklerini çizmek için farklı bir dünyaya geçmiş”. Elbette o yıllarda psikiyatri bugünlerde olduğu gibi kabul görmüyordu. Aynı şeyleri bugün de yaşıyor olsa da o zamanlar yaşadıklarıyla yalnız başa çıkmak zorunda kalmış. Gençliğinde resim eğitimi aldıysa bile öğrenme yöntemlerinden hoşlanmamış. Sonuç; 1957 yılında ABD’ye yerleşip oldukça sıkıntılı günler geçiren ama kendini New York sanat çevresinde kabul ettiren bir sanatçı. Üstelik Andy Warhol, Mark Rothko, George Segal gibi isimlerin devrinde. 60’lı yılların sonunda, bakış açısı ve duruşuyla hippi kültürünün önemli isimlerinden biri haline gelen Kusama’nın eylemleri arasında neler yok ki. Vietnam Savaşı’na karşı protestolar düzenliyor, çıplak insanların vücutlarını beneklerle boyuyor, hatta dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’a açık bir mektup yazarak savaşa son vermesi halinde sevişmeyi teklif ediyor. Ardından 1973’te ülkesi Japonya’ya dönüyor, dört yıl sonra da kendi isteğiyle yaşamaya başladığı psikiyatri kliniğinde kalıyor ve çocukluk halüsinasyonlarından gelen beneklerini çiziyor.
Louis Vuitton, Kusama’nın benekleriyle geniş kapsamlı bir koleksiyon hazırladı
Kusama’nın Londra’daki Tate Modern’ın 14 odasında yer alan dev retrospektifi 5 Haziran’da sona erdi. Fakat serginin sponsoru olan Louis Vuitton sanatçıyla işbirliği yapıp özel bir koleksiyon çıkararak işi bir adım öteye taşıdı. Louis Vuitton’un kıyafetlerine, akseusarlarına ve mücevherlerine Kusama’nın eli değdi, ortaya hem sanatçının benek takıntısına hem de eski işlerine göndermede bulunan parçalar çıktı. Koleksiyona özel pop-up mağazalar, iPhone uygulamaları yaratıldı. Uzun yıllardır Kusama hayranı olan Louis Vuitton’un kreatif direktörü Marc Jacobs koleksiyonun ilk çıktığı günlerde “Sanat takipçisi olmayan, galerilere gitmeyen kişiler de bu sayede onu tanıyacak.” demiş, Kusama da “Bu işbirliği sayesinde beneklerim her yere ulaşacak” diyerek kendisini desteklemişti. Elbette her ikisi de haklı çıktı. Üstelik bu kadar güçlü bir modaevi ve sanatçının işbirliğinden özel koleksiyonla sınırlı kalmayan trend doğdu. Son birkaç sezondur moda dünyasının yıldızı olan bu küçük yuvarlaklar, Kusama’nın yarattığı akımla beraber iyiden iyiye ivme kazandı. Hepsi Kusama’nınkiler kadar sanatsal olmasa da, puanlar vitrinleri, ünlü yıldızların kostümlerini ve sokak modasını etkisi altına alıyor. Böylece hem nostaljik hissi hem de eğlenceli görünümüyle çok sevilen puanlardan vazgeçmemek için bir sebebimiz daha oldu.
50’li yılların gözdesiydi
Puantiyenin asıl çıkış yaptığı yıllar hiç kuşkusuz 50’lerdi. Reklam ve dergi çekimlerden dönemin stil ikonlarının kıyafetlerine kadar her yeri süsleyen benekler genelde kırmızı-beyaz ya da siyah-beyaz kombinasyonuyla tercih ediliyordu. Bazı kültürlerde insanların kötülüklerden korunduklarına inandıkları için kıyafetlerine dolunayı anımsatan daireler çizdikleri, bunların da zamanla puantiye desenine dönüştüğüne dair de bir efsane de var.
Siz de Marks&Spencer marka fularla 50’li yılların havasını yakalayabilirsiniz.
50’lerde özellikle kloş elbiselerde kullanılıyordu. Dönemin ikonlarından Marilyn Monroe (sağda) puanlı bikinisi ile...
Jacobs’dan puanlı parfüm
Louis Vuitton’un kreatif direktörü Marc Jacobs da kendi markasıyla puantiye dalgasına kapıldı. Bu ay itibariyle satışa çıkacak olan Dot isimli parfüm, hindistan cevizi suyu, vanilya, hanımeli notları, yasemin ve portakal çiçeği özleri içeriyor. Kırmızı üzerine siyah benekli şişesi ise bir uğur böceği kadar sevimli.
Benekli alışveriş
Kusama’nın ağırlıklı olarak sarı ve kırmızı kullandığı Louis Vuitton koleksiyonundan bir elbise ve aynı renkte çantalar.
Elle’den puantiye desenli platform ayakkabılar (159.90 TL.)
Banana Republic etek (185 TL) ve bluzla (175 TL) (sağda) bu trendi iş yerine taşıyabilirsiniz.
Machka elbise (297 TL.)
Marks&Spencer (59.90 TL)
Mudo’nun puanlı portföyleri (49.95 TL)
Marks&Spencer iç giyim koleksiyonu da beneklendi (69.90 TL)
“Ben buraya benekli geldim”
Beşinci albümü ‘Ben Buraya Çıplak Geldim’i yayımlayan Nil Karaibrahimgil de benek dalgasına kapıldı. Albüm kapağında rengarenk, puanlarla poz veren müzisyen “Kusama’yı taklit ediyor” diye eleştirildi. Ama Karaibrahimgil puantiyelerin Kusama’nın yarattığı dalgayla ilgili olmadığını, kendisine gösterilen alternatifler arasında en çok bunu beğendiğini söylüyor! Karar sizin.