17.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak - ozge.tabak@milliyet.com.tr
Fransız dermokozmetik markası Lierac’ın başkan yardımcısı Farida Daoud Almadowar markanın yeni bir serisinin tanıtımı için İstanbul’a geldi. 40 yıldır kozmetik sektöründe olan 70 yaşındaki Almadowar, Türk kadınlarının Avrupalı kadınlardan bir farkı olmadığını söylüyor. 70 yaşından çok daha genç görünen Almadowar’dan genç görünmek için yapılması gerekenlere dair tüyolar aldık; bakım trendlerini, Türk kadınlarının çatlak ve selülit sorunlarını konuştuk.
-En çok hangi ürünleriniz talep görüyor ve hangi ülkeler bakım ürünlerine en çok para harcıyor?
En çok satanlar göz kremleri, çatlaklar için olanlar ve anti-aging ürünleri. Tüm ülkelerde ürünlerimiz için ilk üç bu şekilde. Özellikle Asyalı kadınlar cilt bakımına çok para harcıyor. Eskiden Japon kadınlar başı çekerken şimdi Güney Koreli kadınlar ön plana çıktı. İranlı kadınlar da üst sıralarda. Asya haricinde İtalyan ve Fransız kadınları bakımları için çok para harcıyor.
-Türkiye’de de en çok satılan ürünlerinizin başında çatlaklar için olanlar geliyor. Çatlaklardan neden kurtulamıyoruz?
Türkiye’de çatlak sorununa çok fazla rastlanıyor. Çatlak oluşumu hormonal dengeyle bağlantılı. Avrupa’da kadınlar hamileyken ortalama 8-10 kilo alırken Türkiye’de kadınlar hamilelikte 20, hatta 30 kilo alabiliyor. 20 kilo aldığınızda hormonal dengeniz de aynı kalmıyor ve çatlaklar oluşuyor. Geçmişte çatlakların en büyük sebebi hamilelikti çünkü kadınlar çok daha genç yaşta hamile kalıyordu. Şimdi genç kadınlardaki çatlakların sebeplerinden biri doğum kontrol haplarının kullanımı. Bu haplar hormonal dengede değişiklik yaratıyor. Diğer önemli sebep de kilo değişiklikleri. Bazı insanlar geç yaşta hamile kalırlarsa daha fazla çatlakları olacağını düşünüyor, bu doğru değil. Ne kadar genç yaşta hamilelik yaşarsanız çatlağınızın olma riski o kadar fazla.
“Artık talep anti-aging ürünlerinde yoğunlaşıyor”
-Türk kadınlarında yıllar içinde ne gibi değişiklikler oldu?
Son 10 yılda beni en çok şaşırtan şey Akdeniz ülkelerindeki büyük değişim. İstanbul, Madrid veya Lizbon’da yürürken kadınların artık biraz daha uzun ve daha zayıf olduklarını görüyorsunuz. Sadece 42, 44 beden yerine 36, 38 beden olayım diye bir zayıflama değil, yaşam stilinde bir değişim bu. Ciltlerine, yiyeceklerine, aktif bir hayat sürmeye dikkat ediyorlar artık. Bu değişim satın alınan ürünlere de yansıyor. Örneğin 20 yıl önce Türkiye’de kadınlar kırışıklık, göz altı torbaları için krem gibi spesifik ürünler alırken şimdi
talep anti-aging ürünlerinde yoğunlaşmış durumda.
-Dünyada bir genç görünme trendi var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Yaş algısı bir değişim içinde. 30 yaşında bir kadın daha yaşlı, 60 yaşında bir kadın daha genç görünebiliyor. Önemli olan hissettiğin yaş. 30 yaşında hissediyorsan cildine, sporuna, beslenmene dikkat ediyorsun. Bu yüzden hissettiğiniz yaşla gurur duyun. Kadınlar “artık anneyiz”, “genç değiliz” diye düşünmemeli. 50-60 yaşlarında belki de hayatınızda ilk defa özgürsünüz, büyüteceğiniz küçük bir çocuğunuz yok. Olaya bu şekilde bakmalılar. Genç görünmede kıstas sadece kırışıklar ya da kilo değil; nasıl konuştuğunuz, giyindiğiniz, yürüdüğünüz hepsi birlikte o etkiyi oluşturuyor. Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki genç görünmek yüzde 30 genetik faktörlere, yüzde 70 ise davranışa bağlı. Davranış kısmına da kullanılan bakım ürünleri, nasıl beslendiğin, nasıl bir hayat sürdüğün, kendin için ne yaptığın giriyor.
“Akdeniz kadınları vücutlarıyla çok ilgililer”
-Türk kadınları birde selülitlerinden çok çekiyor, durum her yerde böyle mi?
Türk, İspanyol veya Portekiz kadınları arasında çok fark yok. Her kadın aynı süreci yaşıyor ama her kadın selülitten çekmiyor. Amerika gibi ülkelerde de kadınların selülitleri var ama selülit sorunları yok, rahatsız olmuyorlar. Akdeniz kadınları vücutlarıyla çok ilgililer, sorunları çözmek istiyorlar. Japonlarda Akdeniz kadınları kadar selülit problemi yok. Hayat tarzları, beslenmeleri, kiloları hepsi etkili. Onların farklı sorunları var, örneğin bacaklarının çarpık olması... Selülitin ilk belirtileri 18-20 yaşlarında görülüyor. Bu yaşlarda da genelde fazla kiloyla birlikte ortaya çıkıyor. Belirtilerle birlikte yapabileceğiniz iki şey var: Anti-selülit ürünleri kullanmaya başlamak ve yaşamınıza, hareketinize ve yediklerinize dikkat etmek.
“Çok sayıda kremi kat kat sürmek doğru değil”
-Sizden kadınlar için tüyolar istesek...
Hayatınız boyunca vücudunuza, cildinize bakmalı; nemlendirici bir ürün kullanmalısınız. Kadınlar ayrıca yaşlarına, sıkıntılarına göre anti-aging ya da selülit için ürün kullanabilirler. Çok sayıda krem kullanılmasını, kat kat uygulanmasını uygun görmüyorum. İçerikleri karıştırıyorsunuz ve alerjik reaksiyon ihtimalini artırıyorsunuz. Bakım pratik olmalı ki insanlar uygulayabilsin. Doğru seçilmiş, az sayıda iyi ürün ve düzenli kullanım cevap. Ama unutmamalı ki ürün ne kadar başarılı olursa olsun tek başına mucize yaratamaz. Düzenli bir hayat, düzenli uyku, iyi beslenme, hareketli bir yaşam, su içme, hepsiyle bir arada olursa başarıya ulaşılır.
-Her yaş grubunun kullanacağı bakım ürünleri farklı sanırım...
Ortalama 15 yaşından itibaren herkes her gün nemlendirici bir ürün kullanmalı. Yaşlılığın ilk belirtileri göz çevresinde ortaya çıkıyor o yüzden 25-30 yaşlarında kırışıklık karşıtı göz çevresi ürünleri ve selülit için ürünler kullanabilirler. 40-50’li yaşlarda artık konu kırışıklıklar ve cildin sıkılığını yitirmesi. Ciltte parlama, kırışıklık ve sıkılık için ürünler kullanabilirler. 50 yaş sonrası ise yaşlılığın tüm etkilerine karşı savaşan global anti-aging kremimizi deneyebilirler.