Cumartesi“Biz ekmek bulamıyorduk, bu atlar nasıl semirmiş böyle”

“Biz ekmek bulamıyorduk, bu atlar nasıl semirmiş böyle”

03.05.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Yeniden teşhire açılan Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde yer alan eserlerden biri de, İbrahim Çallı’nın “Zeybekler” adlı tablosu. Atatürk’ün ilk haline “Kurtuluş Savaşı’nda biz ekmek bulamıyorduk, bu atlar nasıl böyle semirmiş” diye tepki gösterdiği tablo, restorasyonuna yaklaşık 4 milyon YTL harcanan müzedeki 4 bin parça arasında yer alıyor

“Biz ekmek bulamıyorduk, bu atlar nasıl semirmiş böyle”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve Ankara Valisi Kemal Önal’ın katılımıyla yedi yıl aradan sonra şubat ayında yeniden teşhire açılan Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’ndeyiz.
Burası Namazgah Tepesi’ndeki 12 bin metrekarelik bir alanda yer alıyor. İçindeki eser sayısı ise 4 bin civarında. Atatürk’ün isteği üzerine mimar mühendis Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1927’de inşasına başlanan bu yapı  1930 yılında tamamlanmış.
Müze gezimizde rehberliğimizi müzenin müdür vekili Özgür İzzet Pektaş (sağda) ve emektar restoratörü Vural Yurdakul (solda) yapıyorlar.
Müzeyi gezmeden önce sormak lazım: “Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’ni diğerlerinden ayıran özelliği ne?” Sorunun yanıtı Yurdakul’dan geliyor:
“Devlete bağlı üç tane resim ve heykel müzesi var; Ankara, İzmir ve Erzurum. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi konsept olarak Türk resminin primitif döneminden günümüze kadar hemen hemen bütün sanatçılarından örneklerin yer aldığı, derli toplu bir koleksiyona sahip. Konuya ilgi duyan herhangi biri bu koleksiyonu izlediği zaman Türk resim ve heykeliyle ilgili belli bir bilgi birikimiyle çıkar müzeden.
İzmir Devlet Resim Heykel Müzesi koleksiyon olarak bizim kadar zengin olmadığı için biz İzmir’den güçlüyüz. Erzurum Devlet Resim Heykel Müzesi’nin ise ismi var cismi yok. Koleksiyonu fakir; aktif de değil. Özetle en iyisi biziz!”
Bu iddialı yanıtın ardından gezimiz başlıyor.
Olağanüstü güzellikteki kapıda pirinç gibi görünen parçaların içinde yüzde 5’i gümüş olan özel bir bileşim kullanılmış; asla kararmıyor. Girişte sağda Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sinin yazılı olduğu bir mermerle karşılaşıyoruz. Atatürk hitabeyi 1928’in ortalarında henüz kabul edilmemiş olan Latin harfleriyle yazdırıyor mermere. Her harfi 45 derecelik açıyla yontan ancak ne yazdığını anlamayan usta, dayanamayıp soruyor Atatürk’e “Paşam bu ne?” diye. Atatürk’ün cevabı: “Dört-beş ay sonra okur öğrenirsiniz.”

Güvenlik sistemi yenilendi
Duvarlarında, Atatürk’e armağan edilen resimlerin yer aldığı çift taraflı merdivenleri çıkıp üst kata ulaşıyoruz. Parkeler pırıl pırıl; üzerlerinde kırmızı halı... İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin içler acısı hali geliyor insanın aklına; yer yer çatlamış, çürümüş zemininde yürürken hep dikkatli olma zorunluluğu, akan tavanları...
Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde ise her şey yeni, her şey düzen içinde... Duvar boyalarından oturma gruplarına, aydınlanma sisteminden ferah feza teşhir salonlarına kadar. 2007’nin mayıs ayı sonlarında başlayan ve
4 milyon YTL’ye mal olduğu söylenen restorasyon sırasında ısınma ve elektrik tesisatı değişmiş. Dış cephede eskiyen taşların yerine imitasyon taşlar ile aslına uygun olarak tadilat yapılmış. Güvenlik sistemleri yenilenmiş, havalandırması düzenlenmiş.
Anlayacağınız içi de dışı da yakıyor insanı; parmak ısırtıyor. Hatta kendi resim heykel müzesi dökülen bir İstanbulluysanız kıskandırıyor.
Geleneksel sanatlarımızla ilgili koleksiyondan seçilmiş parçaların bulunduğu bir salona giriyoruz. Batı anlayışına dönük, yağlıboya sanatından önce bizde yetişen sanatçıların yaptığı tezhip, minyatür ve hat sanatıyla ilgili eserler göz alıyor.
Bir başka salonda İbrahim Çallı’nın yaptığı Atatürk portresi çıkıyor karşımıza. Yanındaki  Namık İsmail’e ait resim Emel Korutürk’ün müzeye armağanı. 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün eşi olan Emel Korutürk akademisyen ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun bir sanatçımız aynı zamanda. Evlenmeden önceki  soyadı Cimcoz.
Cimcozlar Türkiye’de ilk özel galeriyi açan aile. Türk resmine çok büyük katkıları var. Herkes biliyor ki Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin ikinci baharının gerçek mimarları 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve eşi Emel Korutürk. Zira, başlangıçta bir kültür kurumu olarak (Türk Ocakları Merkez Binası) tasarlandığı halde yıllar içinde farklı amaçlarla kullanılan yapının müze olması, 1975’te Korutürk’ün katkılarıyla gerçekleşiyor.

Haberin Devamı

Heykel koleksiyonu sınırlı
Derken Osman Hamdi Bey’in “En iyi eserim” dediği “Silahtarlar” çıkıyor karşımıza. Vural Yurdakul’a göre bu eserin değeri de en az “Kaplumbağa Terbiyecisi”nin ederi kadar. Hemen yanda Osman Hamdi’nin eşinin bir portresi. Kılık kıyafetiyle, makyajıyla modern bir Türk kadını; dönemin fersah fersah ilerisinde.
Müzede ilerledikçe, resimler kronolojik olduğu kadar tarz olarak da değişiyor. D Grubu sanatçılarının eserlerini bir başka duvarda Müstakiller’in eserleri izliyor. Giderek Batı anlayışına yönelen bir yolculuk var odalar ve duvarlar arasında.
Atatürk’ün tasarladığı Türk odasına giriyoruz daha sonra. Bu odada gördüğümüz her motif Atatürk’ün isteğiyle Ankara ve çevresinde yaşayan insanların evlerinden esinlenerek yapılmış.
Peki her şey mükemmel mi; hiç mi sorunu, sıkıntısı yok bu müzenin? Varmış. Heykel koleksiyonlarının sınırlı olmasından yakınıyorlar. Ama yeni bir çalışma başlatmışlar. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan aynı sanatçıya ait fazla miktardaki eserlerin bazılarını, o sanatçıyı Ankara’da da temsil etmek üzere isteyeceklermiş.
Ziyaretçi sayısına gelince, konserler için gelenleri saymazsak özellikle hafta sonları günde 1000 kişiyi buluyormuş.
Bir diğer proje de Kültür Bakanlığı’nın eski Devlet Demiryolları hangarlarından birini Çağdaş Sanatlar Müzesi ismi altında yeniden yapılandırması. Bu müze açıldığında Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin Cumhuriyet dönemi öncesi eserlerinden 1960 yılına kadar olan eserleri mevcut müzede kalacak, 60’tan sonrakiler ise yeni müzede teşhir edilecek.
Bu arada çok amaçlı salonları muhteşem! Haftada ortalama beş-altı gün konser var Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde. 

Resim kursu atölyesi
Alt kata inip 28 yıldan beri yetişkinlere verilen resim kurslarının olduğu atölyeye uğruyoruz son olarak. Resim derslerini 29 yıldır müzede restoratör olarak görev yapan Vural Yurdakul veriyor. Öğrenciler, küçük bir teypten yükselen Türk sanat müziği şarkıları eşliğinde resim yapıyor. İçlerinde emekli Türkçe öğretmeni de var, ev kadını da, lise öğrencisi de. Haftada üç gün 13.00’ten 17.00’ye kadar buradalar. “Resim yapmak bizi kendimize getiriyor” diyor çoğu. Hepsi öyle mutlu ki...
Ne iyi; bazen güzel şeyler de oluyor hayatta.
Müzesinin yeniden teşhire açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın sözleri geliyor akla: “Türkiye’de müzeleri ve çevrelerini düzenleyerek, onları hayatın içine kazandırmaya çalışıyoruz.” Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi bunun başarılı bir örneği.
Bu çalışmaların içine bir gün, aslında mümkünse 2010 gelmeden, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi de girer belki. Kimbilir?

Haberin Devamı

“Biz ekmek bulamıyorduk, bu atlar nasıl semirmiş böyle”

“Zeybekler”e düzeltme

Haberin Devamı

İbrahim Çallı Salonu’nda 1914 kuşağı sanatçılarının resimleri yer alıyor. İçlerinde biri var ki; onun hikayesi özel gerçekten de: İbrahim Çallı’nın “Zeybekler” tablosu. Aynı zamanda Osman Hamdi’nin asistanı da olan Çallı, Atatürk’ün isteği üzerine Etnoğrafya Müzesi’nde bir sergi açar. Bu sergide de yer alan “Zeybekler” tablosunu gören Atatürk, Çallı’ya döner ve “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yemeye ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” diye sorar. Usta ressam malzemelerini alır ve tablosundaki atı bir deri bir kemik hale getirir.

KEŞFETYENİ
Afra Saraçoğlu'ndan radikal karar! İşte yeni imajı
Afra Saraçoğlu'ndan radikal karar! İşte yeni imajı

Cadde | 22.04.2025 - 07:10

Son dönemin en popüler isimlerimden biri olan ünlü oyuncu Afra Saraçoğlu imaj değişikliğine gitti. Yeni saçlarını Instagram hesabından paylaşan Afra Saraçoğlu binlerce beğeni aldı.

Yazarlar