Cumartesi'Ben döndüm artık'

'Ben döndüm artık'

02.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Bir süredir “Asıl işim” dediği oyunculuktan uzak kalan  Pelin Karahan yakında ekrana döneceğinin sinyalini veriyor.

Ben döndüm artık

Ben döndüm artık
Hayata 1-0 önde başlayanlardan değilim. Çabalamam, kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu...” Bu sözler 17 yaşında ailesine destek olmak için çalışmak zorunda kalan Pelin Karahan’a ait. “Kavak Yelleri” ve “Muhteşem Yüzyıl”la yıldızı parlayan oyuncu maddi zorlukları zaman içinde aşıp yaşamına, çok sevdiği eşi ve iki oğluyla onun tabiriyle “pembenin tonlarında” devam ediyor. Mutfak alışverişinden yemeklere, çocuklarını okula götürüp getirmeye her şeyle tek tek ilgilenen Karahan, bir yandan da senaryo okuyor. Arnavutköy F’roses’da buluştuğumuz oyuncu yakında ekrana döneceğinin sinyallerini verdi.

- Sizi ilk tanıdığımız günden bugüne 14 yıl geçmiş... Hem kariyerinizle hem anneliğinizle tanınan, sevilen birisiniz. Zorlandığınız zamanlar olmuyor mu?

Dışarıda şöyle bir algı var, “Nasıl oluyor da hem çalışıyor, hem çocuk bakıyor?” Oluyor işte, istenince.. Zor mu derseniz zor, ama hayatta ne kolay ki zaten? Ben bunlardan keyif alıyorum, hepsine yetişebilmek beni mutlu ediyor. Evimin market alışverişini de yemeklerini de ben yapıyorum. Her şeyi yapabildiğim zaman daha mutlu oluyorum. Bir şeyler aksayabilir ama hem kariyer hem çocuk yapılabilir. Sonuçta çocuklar büyüyor, zaman olduğu yerde kalmıyor ki.

Haberin Devamı

- Zaman olduğu yerde kalmıyor dediğiniz gibi. Bahar geliyor mesela. Yeniden doğuş, canlanma, hareketlenme zamanları... Sizdeki karşılığı nedir baharın?

Ben zaten renkleri, güneşi, sıcak havayı çok seviyorum. Bahar, içimi kıpır kıpır yapıyor. O sıcaklık hissini seviyorum. Daha hafif, daha enerjik hissediyorum. Benim için 2019 güzel başladı. Öyle de devam eder diye umuyorum. İçimde bir enerji patlaması var. Ruhum yaz gibi aslında… Onunla daha çok bağdaştırıyorum. İlişkilerimde de sıcak yani samimi olmayı seviyorum.

Ben döndüm artık

- Nereden alıyorsunuz bu enerjiyi?

Çocukların belirli bir aşamaya gelmesi her şeyden önce. Bu kadınlara güç veren bir durum. Onlar artık kendilerini ifade edebiliyor, ben de artık kendime çekidüzen vereyim diyorum. Bunun da etkisiyle her şeyi yapabilecek bir enerjiye sahip olduğumu düşünüyorum. Ve enerjimi doğru yerlere aktarmak istiyorum. Dizi, reklam, film… Ben döndüm artık.

Haberin Devamı

- Şimdilerde gelen projeleri okuduğunuzu biliyoruz. Karar verirken kriterleriniz neler oluyor?

Bu iş zamanlama ve şans işi. Ben şunu yapacağım ya da asla kabul etmem demiyorum. Oyuncu aslında her şeyi oynayabilmeli. Bir projede drama size çok yakışır, başka bir projede başka bir şey… Altından kalkabileceğim her rolü yapmak isterim. Sunuculuğu da deneyimledim.Ama daha uzun süredir yaptığım iş, oyunculuk. Bir dönem ara verince “Özledim ya” diyorsunuz.

- İşlerinizin uzun soluklu olmasını neye bağlıyorsunuz? Hep şans mı?

Bir anlamda şans. Tek başıma karar vermiyorum, ekibim var; yeri geliyor aileme de danışıyorum. Ama şöyle de bir şey var, ilk senaryoyu okuduğunuzda gözünüzde canlanması. Karakterini hissetmek, senaryonun inandırıcılığı çok önemli. Şu an okuduğum bir işte öyle oldu. Mekan, sahne, her şeyi canlandırdım. Tonlamamı bile yaptım. İlk hissiyat önemli, ama bunun sonrasında tutmayabilir de. Biraz kısmet işi. Çok çalışmak da işin gerçeği.

- Dram da yaptınız, gençlik işi de…Ama hiç komedide göremedik sizi…

Komedi denk gelmedi. Oyuncu olarak o tarafımı da göstermek isterim. Beni genelde ağlarken görmeye alıştıkları için, “Ah kızım sana çok üzülüyoruz” diye sırtımı sıvazlıyorlar yolda. İzleyiciyi ağlatmak da zor güldürmek de. Hatta gülerken ağlatmak en zoru, esas olan o.

Haberin Devamı

“Varlığı da gördüm, yokluğu da”

- Eviniz, eşiniz, iki çocuğunuzla toz pembe bir hayatınız var gibi. Gerçekten hayat sizin için öyle mi?

Pembenin tonları diyelim… Hiç kimsenin hayatı dışardan göründüğü kadar mükemmel değildir. Şu noktada şanslıyım; iyi bir eş. Doğru bir insanla evlilik yapıp, hayırlı evlatlar yetiştirdiğimi düşünüyorum. Ama bunu da ayakta tutabilmek için çabalıyorum. Dışardan toz pembe gözüküyor ama o pembeyi yaratmak da benim elimde. Yani her şeye vakit ayırmak, evi, işi, çocukları dengede tutabilmek… Tabii ki kötü, üzüntülü, kızgın günlerimiz de oluyor… Bunları nasıl aştığınız önemli. Bazı şeyler evin içinde kalır. Benim çocuklarım hiç mi yaramazlık yapmıyor, ya da eşimle hiç mi fikir ayrılığına girmiyoruz tabii ki oluyor. Bunlardan ne kadar sağlam çıktığınız önemli. Aile olmak zaten bu değil mi?

Haberin Devamı

- Mutluluğunu maddiyata bağlamayanlardansınız yani…

Hayata 1-0 önde başlayanlardan değilim. Her şeyi zaten kendim yaptım. Varlığı da gördüm, yokluğu da. Şimdi karı koca çocuklarımız için çalışıyoruz. Ama yarın bunlar olmasa da yine mutlu oluruz. Tabii ki güzel bir ev, araba, kıyafetler insanı mutlu eder. Ama yoksa mutsuz olmamalısın. Para, mutluluğun kaynağı olmamalı.

“Çok çocuk çok bölünmek”

- Üçüncü kez anne olmayı ister misiniz?

Herkes bunu soruyor, kız çocuğu çok yakışır diyor. Ben kız erkek diye ayırmıyorum. Allah bir gün verirse bilmiyorum. Şu an öyle bir planımız yok. Çalışmayı seviyorum, daha çok çocuk daha çok bölünmek demek. Şu an dolu dolu yaşıyorum zaten. Allah olmayana versin.

- Çocuklarınızın ikisi de erkek. Onların hayatlarında aşkla baktıkları ilk kadın siz oluyorsunuz. Neler hissettiriyor bu durum size?

Küçük yaşta çocuklar daha çok beğeniyor annesini. Ali Demir’de daha çok hissediyorum. Saçlarıma dokunur, okşar, sever. Güzel giyindiğim zaman, “Bunu çok beğendim, okula böyle almaya gel” der. Ojemin rengine bile bakıyor, o beni süslü görmeyi seviyor. Tabii kadın olarak, insana kendini iyi hissetiren şeyler.

Haberin Devamı

- Ekran yolculuğuna reklam filmleriyle başlamıştınız. Ve şimdi de marka yüzü oldunuz...

İlk olarak reklam filmlerinde oynamıştım. O yüzden bende ayrı bir yeri var. Aradan 10 küsür yıl geçmiş. O zaman daha ufak bir marka, şimdi Nivea gibi uluslararası bir marka. Uzun soluklu bir iş birliği olacak. Çok mutluyum, çok gururluyum. Benim çocukluğumun markası. O yüzden onun yüzü olmanın, birlikte bir iş yapmanın keyfini yaşıyorum.

- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Çalışan bir kadın olarak, bugünün sizdeki karşılığı nedir?

17 yaşından beri çalışıyorum. Aileme yardımcı olmam, kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu. Çalışmak beni besliyor. Bunun ne kadar kazandığınızla ilgisi yok. Çok az kazandığımda da mutlu oluyordum. Kendi paranla bir şey almanın duygusu çok farklı. Hayatımın sonuna kadar çalışmak istiyorum. Mücadeleci bir kadın olmak çok kıymetli.

“Sinema için doğru anı bekliyorum”

- Hayatınızda eksikliğini hissettiğiniz bir şey var mı?

Sadece sinema filmi. Şimdiye kadar çok senaryo okudum ama denk gelmedi. Ya yeni doğum yapmıştım, ya hamileydim ya da kafama yatmayan şeyler vardı. O doğru anı bekliyorum. Seyrettiğimde mutlu hissedeceğim bir işte yer almak istiyorum. Onun dışında hayal ettiğim birçok şeyi fazlasıyla yaptım.

Yazarlar